logologo
fav gif
Kaydet
viki star outline
Avatar
Ana Yazarİlim Heyeti18 Nisan 2025 10:32
Sözlükteki anlamı "tekrarlayan" demek olan muid kelimesi, medreselerde müderrisin verdiği dersi talebelere tekrar eden görevliler için kullanılırdı. Bu görevliler arasında daha evvel müderrislik yapmış olanlar da bulunmaktaydı. Kelimenin anlamından hareketle bu mesleğin Nizamiye medreselerinin kurulmasıyla birlikte ortaya çıktığı söylenebilir. Ancak ders tekrarı uygulaması için bir tarih belirlemek elbette mümkün değildir. Kadim zamanlardan beri görülen bir usuldür. İslam'da da Hz. Peygamber ders halkasından kalktıktan sonra sahabeden bazıları Abdullah b. Revâha'nın etrafında toplanır, o da dersi müzakere ederdi (krş. Ahmed b. Hanbel, 1313: I, 230; II, 132; III, 265). Genellikle muidler, görece daha bilgili ve tecrübeli olan talebelerden seçilmekle birlikte medrese tahsilini tamamlamış olan mezunlar da olabilirdi.Medreselerde her hocanın ihtiyaca göre bir veya daha fazla muidi olurdu. Muidler daha sonra müderrislik makamına yükselebildiklerinden bu görev genel olarak itibarlı bir mevki haline gelmiştir.Muidlerin aldığı ücret, kimlerin yanında bulundukları, vazifelerinin ağırlığı ve cari şartlara bağlı olarak değişirdi. Vakfiyelerde bu husus açıkça yer alırdı. Aynı şekilde Fâtih Sultan Mehmed'in vakfiyesinde de muidlere verilecek ücret belirtilmiştir. Konya'daki İplikçi Medresesi'nin 1202 tarihli vakfiyesinde muidin yıllık ücreti 240 dinar olarak kaydedilmiştir (Bozkurt, 2003: 326).Türk-İslam devletlerinde de medrese geleneği içerisinde muidlik uygulaması devam etmiştir. Osmanlılar'da da Sahn-ı Seman medreselerinde muidlerin bulunduğu, bunların ders tekrarı yanında talebelerle de ilgilendikleri bilinmektedir. Bu sistem XVIII. yüzyılda yeniden düzenlenmiştir. Doğrudan hocaya bağlı olan muidler müderrislik yolunda en kuvvetli adaylardı. Nitekim vefat eden, görevi değişen veya başka bir medreseye tayin edilen müderrisin, ellerinde beratları bulunan muidlerinin mülazemete kaydedileceği kanunnamelerinde belirtilmiştir. Fakat bu sistemde zamanla aksamalar oldu. XVII. yüzyıldan önce de bu sistemde önemli problemler olduğuna dair kayıtlara rastlanmaktadır. Mesela 1556 yılında Edirne'de Üç Şerefeli Medrese'nin müderrisi vefat edince muidi Muhyiddin Efendi'nin mülazım olmasını Kanûnî Sultan Süleyman'ın oğlu Bayezid rica etmiş ve tayin şartlarına uygun olmamasına rağmen bu istek yerine getirilmiştir. XVII. yüzyıl başlarında da Koçi Bey, 1596-97 yılına gelinceye kadar Sahn-ı Seman muidlerinin müderrisler kadar itibarlı sayıldığını, medreselerde uzun süre ilimle meşgul olmadıkça mülazım yazılmadıklarını söyler ve artık bu kuralın bozulduğunu bildirir (1939: 34). Ancak ulema mesleğini düzenlemek için yapılan ıslahatlar sebebiyle çıkarılan emirlerde müderrisliğe geçiş şartları belirtilirken muidlik üzerinde de önemle durulmuştur. Muidler de Osmanlı ilmiyesindeki mülazemet sistemine dahil olduklarından bunun takdiri vakfiyelerine bağlı olarak genellikle şeyhülislama aitti. Zamanla mülazemet sisteminde görülen bazı aksaklıkların muidlerle ilgili uygulamalara da yansıdığı ve gerekli şartları haiz olmayan bazı muidlerin de terfi ettirildiği kayıtlara geçmiştir.Osmanlı Devleti'nde ilmiye sınıfı ve medreselerin ıslahı ile ilgili yapılan çalışmalar sırasında görev tanımları ve sorumluluklar belirlenirken muidlik de düzenlemelerde yerini almıştır. Muidliğin II. Meşrutiyet sonrasında bu görev sultânîlerde devam ettirilmesi düşünülse de bir müddet sonra bu görev iptal edilmiştir. Bununla birlikte bu usul Cumhuriyet dönemindeki yardımcılık/asistanlık uygulamasıyla eğitim sistemindeki varlığını bir şekilde korumuştur.
badge borderhover badge border
avatar
Türk Maarif Ansiklopedisi Kategorisi
Kurulları tarafından
onaylanmıştır.

MUİD

Board Main İcon

Sözlükteki anlamı "tekrarlayan" demek olan muid kelimesi, medreselerde müderrisin verdiği dersi talebelere tekrar eden görevliler için kullanılırdı. Bu görevliler arasında daha evvel müderrislik yapmış olanlar da bulunmaktaydı. Kelimenin anlamından hareketle bu mesleğin Nizamiye medreselerinin kurulmasıyla birlikte ortaya çıktığı söylenebilir. Ancak ders tekrarı uygulaması için bir tarih belirlemek elbette mümkün değildir. Kadim zamanlardan beri görülen bir usuldür. İslam'da da Hz. Peygamber ders halkasından kalktıktan sonra sahabeden bazıları Abdullah b. Revâha'nın etrafında toplanır, o da dersi müzakere ederdi (krş. Ahmed b. Hanbel, 1313: I, 230; II, 132; III, 265). Genellikle muidler, görece daha bilgili ve tecrübeli olan talebelerden seçilmekle birlikte medrese tahsilini tamamlamış olan mezunlar da olabilirdi.



Medreselerde her hocanın ihtiyaca göre bir veya daha fazla muidi olurdu. Muidler daha sonra müderrislik makamına yükselebildiklerinden bu görev genel olarak itibarlı bir mevki haline gelmiştir.



Muidlerin aldığı ücret, kimlerin yanında bulundukları, vazifelerinin ağırlığı ve cari şartlara bağlı olarak değişirdi. Vakfiyelerde bu husus açıkça yer alırdı. Aynı şekilde Fâtih Sultan Mehmed'in vakfiyesinde de muidlere verilecek ücret belirtilmiştir. Konya'daki İplikçi Medresesi'nin 1202 tarihli vakfiyesinde muidin yıllık ücreti 240 dinar olarak kaydedilmiştir (Bozkurt, 2003: 326).



Türk-İslam devletlerinde de medrese geleneği içerisinde muidlik uygulaması devam etmiştir. Osmanlılar'da da Sahn-ı Seman medreselerinde muidlerin bulunduğu, bunların ders tekrarı yanında talebelerle de ilgilendikleri bilinmektedir. Bu sistem XVIII. yüzyılda yeniden düzenlenmiştir. Doğrudan hocaya bağlı olan muidler müderrislik yolunda en kuvvetli adaylardı. Nitekim vefat eden, görevi değişen veya başka bir medreseye tayin edilen müderrisin, ellerinde beratları bulunan muidlerinin mülazemete kaydedileceği kanunnamelerinde belirtilmiştir. Fakat bu sistemde zamanla aksamalar oldu. XVII. yüzyıldan önce de bu sistemde önemli problemler olduğuna dair kayıtlara rastlanmaktadır. Mesela 1556 yılında Edirne'de Üç Şerefeli Medrese'nin müderrisi vefat edince muidi Muhyiddin Efendi'nin mülazım olmasını Kanûnî Sultan Süleyman'ın oğlu Bayezid rica etmiş ve tayin şartlarına uygun olmamasına rağmen bu istek yerine getirilmiştir. XVII. yüzyıl başlarında da Koçi Bey, 1596-97 yılına gelinceye kadar Sahn-ı Seman muidlerinin müderrisler kadar itibarlı sayıldığını, medreselerde uzun süre ilimle meşgul olmadıkça mülazım yazılmadıklarını söyler ve artık bu kuralın bozulduğunu bildirir (1939: 34). Ancak ulema mesleğini düzenlemek için yapılan ıslahatlar sebebiyle çıkarılan emirlerde müderrisliğe geçiş şartları belirtilirken muidlik üzerinde de önemle durulmuştur. Muidler de Osmanlı ilmiyesindeki mülazemet sistemine dahil olduklarından bunun takdiri vakfiyelerine bağlı olarak genellikle şeyhülislama aitti. Zamanla mülazemet sisteminde görülen bazı aksaklıkların muidlerle ilgili uygulamalara da yansıdığı ve gerekli şartları haiz olmayan bazı muidlerin de terfi ettirildiği kayıtlara geçmiştir.



Osmanlı Devleti'nde ilmiye sınıfı ve medreselerin ıslahı ile ilgili yapılan çalışmalar sırasında görev tanımları ve sorumluluklar belirlenirken muidlik de düzenlemelerde yerini almıştır. Muidliğin II. Meşrutiyet sonrasında bu görev sultânîlerde devam ettirilmesi düşünülse de bir müddet sonra bu görev iptal edilmiştir. Bununla birlikte bu usul Cumhuriyet dönemindeki yardımcılık/asistanlık uygulamasıyla eğitim sistemindeki varlığını bir şekilde korumuştur.

Kaynakça

Ahmed b. Hanbel. el-Müsned. Kahire 1313, I, 230; II, 132; III, 265.
Baltacı, Cahid. XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri. İstanbul 1976.
Bayraktar, M. Faruk – Pekcan, Burak. “Medrese Eğitim Sisteminde Muîdlik/Asistanlık Üzerine Düşünceler”. Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 6/2 (2022), 125-134.
Bozkurt, Nebi. “Medrese”. DİA. 2003, XXVIII, 326.
Koçi Bey Risalesi. haz. A. K. Aksüt. İstanbul 1939, s. 34.
Sakkār, Sâmî. “Muîd”. DİA. 2020, XXXI, 86-87.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilâtı. Ankara 1965, s. 7-8, 66, 69, 79, 244, 247, 275.
İlim Heyeti, "MUİD", Türk Maarif Ansiklopedisi, https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/muid/#yazar-1 (16.04.2025).

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme
KÜRE'ye Sor