Pompeipolis Antik Kenti, Roma Generali Gnaeus Pompeius Magnus tarafından MÖ. 64 yılında, Roma İmparatorluğu’nun kuzey Anadolu’daki romanizasyon politikaları çerçevesinde, daha önceki bir yerleşimin üzerine kurulmuştur. Kuruluş amacı, Pontus Krallığı’nın ortadan kaldırılmasının ardından bölgenin askerî ve idari olarak yeniden düzenlenmesi olup kent adını kurucusundan almıştır. Kuruluş sürecinde çevre köylerin nüfusu da yeni kente taşınmış, böylece kent kısa sürede gelişim göstermiştir. Kent, Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un damadı Claudius Severus döneminde Paphlagonia'nın başkenti olmuş ve “Metropolis Sebaste” ünvanıyla anılmıştır.

Pompeiopolis Antik Kenti (Kültür Portalı)
Coğrafi Konum ve İdari Yapı
Pompeiopolis, Paphlagonia bölgesi sınırları içinde, günümüzde Kastamonu ilinin Taşköprü ilçesinde, Gökırmak (Amnias) vadisinde yer alır. Kuzeyde Küre Dağları, güneyde Ilgaz Dağları ile çevrili geniş platolarda konumlanan kent, doğu-batı ve kuzey-güney yönünde uzanan antik yolların kesişiminde stratejik bir noktada bulunuyordu. Kuruluş sürecinde Pompeius tarafından oluşturulan idari yapı, Lex Pompeia olarak bilinen anayasa temelinde her yurttaşın bir topluluğa üye olduğu ve 30 yaş üstü magistratların yönettiği bir sistemdi. Bu sistem, MS. 2. yüzyıla kadar uygulanmıştır.
Tarihsel Gelişim ve Roma Dönemi
Pompeiopolis, MÖ. 6/5 yıllarında Galatia eyaletine bağlanmış ve Paphlagonia'nın başkentleri arasında yer almıştır. Augustus döneminde imparator kültünün yayılması, kentteki siyasi ve dinî yapılanmanın Roma etkisiyle şekillendiğini gösterir. İmparator Traianus, Marcus Aurelius, Septimus Severus gibi birçok Roma imparatoruna ait onur yazıtları ve kent sikkeleri, Pompeiopolis’in Roma ile sıkı ilişkiler içinde olduğunu göstermektedir. Sikkelerde kullanılan ünvanlar kentin bu dönemdeki önemini yansıtır. Kentte başta Zeus, Helios, Isis, Serapis, Athena gibi tanrı ve tanrıçalar kült düzeyinde yer almıştır.
Dinî Yapılanma ve Hristiyanlık Dönemi
Pompeiopolis, Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte piskoposluk merkezi hâline gelmiş, MS. 536-553 yıllarında başpiskoposluk konumuna yükselmiştir. MS. 325 yılı Nikaia Konsülü’nden itibaren birçok kilise meclisinde kent temsil edilmiştir. Bu süreç, kentin dinî yapı bakımından da bölge içinde önemli bir merkez olduğunu göstermektedir.
Saldırılar ve Gerileme Süreci
MS. 7. yüzyıldan itibaren başlayan Arap ve Sasani akınları, kentte önemli tahribatlara yol açmıştır. Pompeiopolis’in herhangi bir sur sistemi bulunmadığı için halk, 6 km kuzeydoğuda bulunan ve daha sonra Kızlar Kalesi olarak anılan bölgeye taşınmıştır. Bu süreçte antik kente ait yapı taşlarının yeni yerleşim alanlarında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Türk Dönemi ve Orta Çağ
Pompeiopolis’in bulunduğu bölge, 1084 yılında Emir Karatigin Bey tarafından ele geçirilmiş, 1211-1212 yıllarında ise Çobanoğlu Hüsameddin Bey tarafından kalıcı biçimde Türk hâkimiyetine geçmiştir. Zımbıllı Tepesi'nde bulunan antik kent bu süreçte terk edilmiş, yerleşim günümüzdeki Taşköprü ilçesine kaymıştır. Çobanoğulları döneminde bölgeye yoğun Türk iskânı gerçekleşmiş ve yerleşen boyların isimleri günümüze kadar ulaşmıştır.
Arkeolojik Bulgular ve Kazılar
Antik kent Zımbıllı Tepesi Höyüğü üzerinde yer almakta olup burada ilk kurtarma kazıları 1983 ve 1994 yıllarında Kastamonu Arkeoloji Müzesi tarafından yapılmıştır. 1983 kazılarında, üzeri mozaiklerle kaplı Roma villası açığa çıkarılmıştır. “Burçlar Mozaiği”, “Nereid-Triton Sahnesi” ve “İyilik İçin İyilikle Gir” yazıtlı mozaikler bu kazılarda bulunmuştur. 1994 kazıları, kentin Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerindeki varlığını ortaya koymuştur.
Antik Yol ve Ticaret Ağı
Pompeiopolis, Roma yolları üzerinde stratejik bir noktada yer almakta ve bu yollar aracılığıyla Karadeniz'den İç Anadolu’ya ulaşım sağlanmaktaydı. Kentten geçen yol, Roma döneminde sıklıkla onarılmış, özellikle Traianus’un doğu seferlerinde önemli bir güzergâh haline gelmiştir. Kentin gelişimi, bu yol ağına entegre oluşuyla doğrudan ilişkilidir.
Tahribat ve Koruma Durumu
Zımbıllı Tepesi ve çevresi zaman içinde taş ocağı olarak kullanılmış; yapı taşları ve sütunlar yerlerinden sökülerek inşaatlarda kullanılmıştır. 20. yüzyılda yapılan yol ve bina inşaatları sırasında çok sayıda arkeolojik buluntu ortaya çıkmış, bir kısmı itfaiye bahçesi gibi çeşitli alanlarda toplanmış, çoğu ise kontrolsüz biçimde gömülmüştür. Tarımsal faaliyetler, erozyon, kaçak kazılar ve yapılaşma gibi nedenlerle kentin yüzey kalıntıları büyük zarar görmüştür.
Su Tesisatı
Kentin su ihtiyacı, Taşköprü’nün 5-6 km kuzeybatısında bulunan Aygır Dağı’ndan sağlanmış ve üzeri kapalı su kanallarıyla taşınmıştır. 1984 kazılarında bu su yollarının kalıntılarına ulaşılmıştır. Su altyapısı, kentte gelişmiş bir yaşamın varlığına işaret etmektedir.
Güncel Durum ve Önemi
Pompeiopolis Antik Kenti, güçlü bir Roma iskânı ve zengin arkeolojik buluntularıyla dikkat çekmektedir. Mozaik döşemeli villalar, su altyapısı, tapınak kalıntıları, yazıtlar ve sikkeler kentin Roma ve Bizans dönemlerindeki önemini belgelemektedir. Ancak alanın büyük bölümü halen tarım ve yapılaşma tehdidi altındadır. Geniş yüzey yayılımı, mimari kalıntılar ve stratigrafik potansiyeliyle Pompeiopolis, Roma dönemi kent planlaması ve Paphlagonia bölgesi tarihi açısından önemli bir yerleşimdir.


