İstanbul’da Kādiriyye tarikatının Resmiyye kolunun âsitânesi olup 1204 (1789-90) yılında, Kadı Mestçizâde Osman Efendi’nin kızı Âlime Hatun tarafından adı geçen kolun pîri olan eşi Şeyh Mustafa Âhî Resmî Efendi için inşa ettirilmiştir. Tarikatların ilgasına (1925) kadar Resmiyye kolunun merkezi olarak faaliyet gösteren tekkede âyin gününün çarşamba olduğu, Dahiliye Nezâreti’nin rûmî 1301’de (1885-86) hazırlattığı istatistik cetvelinde burada üç erkekle üç kadının barındığı tesbit edilmektedir. Kaynaklarda Resmî Efendi, Şeyh Resmî, Şeyh Resmî Efendi gibi isimlerin yanı sıra, Şeyh Mustafa Âhî Resmî Efendi’nin kardeşi ve halefi olan zattan dolayı Resmî Şeyh Süleyman, bânisinden dolayı Âlime Hatun olarak, ayrıca yakınında bulunan Kabakulak İskender Mescidi’nin adıyla da anılmaktadır.
Tekkenin ilk postnişini Şeyh Mustafa Âhî Resmî 1206’da (1792) Kıbrıs’ın Magosa şehrine sürülmüş, 1208’de (1793) sürgünde vefat etmiş, yerine kardeşi Şeyh Süleyman Safî Efendi (ö. 1837) geçmiş, damadı Şeyh İbrâhim Ma‘şûkī Efendi (ö. 1854) ve İsmâil Ma‘şûkī Efendi’nin oğulları Şeyh Mustafa Sabri Efendi ile (ö. 1888) son postnişin olan Şeyh İsmâil Hakkı Efendi (ö. 1927) kendisini izlemiştir.
Diğer taraftan Şeyh Mustafa Âhî Resmî’nin annesi Ayşe Hatun, bu tekkenin yakınında Neslişah mahallesinde Neyzenler sokağında bulunan ikinci bir tekke yaptırmış, Şeyh Mustafa Âhî Resmî kaynaklarda çeşitli adlarla (Ayşe Hatun, Cuma, Resmî, Şeyh Seyyid Resmî, Şeyh Said Efendi) anılan bu tekkenin meşihatını da üstlenmiştir. Aynı semtte aynı kişinin eşi ve annesi tarafından yaklaşık aynı yıllarda tesis edilen, aynı tarikat koluna bağlı, benzer isimlerle anılan bu iki tekke bazı yayınlarda birbirine karıştırılmıştır. Faal oldukları dönem boyunca aralarında sıkı bir ilişkinin gözlendiği bu tekkelerde son devirde ünlü zâkirlerden Ali Gerçek’in görev yaptığı bilinmektedir.
Cumhuriyet döneminde işlevsiz ve bakımsız kalan Resmî Tekkesi 1940 yılı civarında ortadan kalkmış, hazîresi dışında günümüze hiçbir şey intikal etmemiştir. İstanbul Eski Eserler Encümeni Arşivi’nde bulunan 1939 tarihli bazı fotoğraflarda yapının iç ve dış görünümleri tesbit edilmiştir. Dışarıdan bakıldığında herhangi bir ahşap konuttan farksız olan Resmî Tekkesi kâgir bir bodrum üzerine oturan iki kattan meydana gelir. Bodrumun duvarları ahşap iskelet arasına moloz taş dolguyla inşa edilmiştir. Bahçeye açılan cümle kapısının yanında harem girişi olması muhtemel diğer bir kapı görülmekte, ahşap kaplamalı cephelerde dikdörtgen açıklıklı giyotin pencereler sıralanmaktadır. Başka tarikat yapılarında olduğu gibi türbeyle bağlantılı olan tevhidhâne çift sıra halinde düzenlenmiş dikdörtgen pencerelerle aydınlanır. Mekânın kuzey, doğu ve batı duvarları boyunca iki katlı mahfiller uzanır. Alttaki mahfiller ahşap korkuluklarla, kare kesitli ahşap dikmelere oturan kadınlara mahsus mahfiller ise kafeslerle donatılmış, tevhidhânenin duvarlarına ve mahfillerin yüzeyine din ve tasavvuf büyüklerinin adlarını içeren birçok levha asılmıştır. Mihrap duvarının güneybatı köşesindeki açıklıktan ahşap sandukaların bulunduğu türbeye geçilir. Türbenin duvarlarında tarikat sancakları, sandukaların başında Kādirî-Resmî taçları, üzerlerinde zikir tesbihleri ve kemerler görülmektedir. Günümüzde bakımlı durumda olan hazîrede özellikle taçlarıyla dikkati çeken mezarlar yer alır.




