KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Roketler ve Fırlatma Sistemleri

Fizik+3 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
ChatGPT Image 15 Tem 2025 22_14_53.png

Yapay zeka tarafından oluşturulmuştur.

Roketler ve Fırlatma Sistemleri
Temel Prensip
Newton'un Etki-Tepki Yasası
Ana Amaç
Faydalı yükü uzaya veya belirli bir yörüngeye taşımak
Yakıt Türleri
Katı YakıtSıvı YakıtHibrit
İlk Sıvı Yakıtlı Roket
Robert Goddard (1926)
İlk Yapay Uydu
Sputnik 1 (1957)

Roketler, taşıdıkları yakıtı yüksek sıcaklık ve basınç altında yakarak oluşan gazı yüksek hızla dışarı püskürten ve bu sayede Newton’un üçüncü hareket yasası olan etki-tepki prensibi doğrultusunda hareket eden araçlardır. Fırlatma sistemleri ise bir faydalı yükü (uydu, bilimsel cihaz, insanlı kapsül veya askeri sistem) belirli bir yörüngeye, alana ya da noktaya taşımak amacıyla geliştirilen kompleks altyapılar ve teknolojik unsurların bütünüdür.


Bu sistemler, uzay araştırmalarından küresel iletişim ağlarının oluşturulmasına, bilimsel keşiflerden savunma sanayiine kadar birçok alanda kritik rol oynar. Temel amaç, taşınan yükün güvenli, verimli ve hassas bir şekilde hedeflenen noktaya ulaştırılmasıdır.

Temel Çalışma Prensipleri

Roketlerin çalışma prensibi Isaac Newton’un hareket yasalarına dayanır. Roket motoru, yakıt ve oksitleyicinin yanma odasında birleşmesiyle yüksek sıcaklık ve basınçta gaz üretir. Oluşan gaz, motorun lüle adı verilen çıkış kısmından büyük bir hızla dışarı atılır. Bu gaz çıkışı “etki” kuvvetini oluşturur. Bu kuvvete karşılık, rokete ters yönde eşit büyüklükte bir “tepki” kuvveti uygulanır ve roket ileri doğru hareket eder.


Roketin ivmelenmesi, Newton’un ikinci yasası (F=ma) ile açıklanabilir. Yakıt tükendikçe roketin kütlesi azalır, bu da itki kuvveti sabit kalsa bile ivmenin artmasına yol açar. Bu nedenle roketler fırlatma sürecinde giderek hızlanır. Gazların çıkış hızı çok yüksek olduğu için, roketin ivmelenmesi gazların ivmesine kıyasla daha düşük kalsa da nihai hız yeterlidir.

Roketlerin ve Fırlatma Sistemlerinin Tarihçesi

Roket teknolojisinin teorik temelleri 20. yüzyıl başlarında Konstantin Tsiolkovsky tarafından atılmıştır. Tsiolkovsky, sıvı yakıtlı roketlerin uzay uçuşlarını mümkün kılabileceğini ortaya koymuştur. Bu teoriyi pratiğe döken ilk kişi ise Amerikalı Robert Goddard olmuştur. Goddard, 1926’da dünyanın ilk sıvı yakıtlı roketini başarıyla fırlatarak modern roketçiliğin başlangıcını yapmıştır.


İkinci Dünya Savaşı sırasında roket teknolojisi askeri amaçlarla büyük bir ilerleme kaydetti. Alman mühendis Wernher von Braun liderliğinde geliştirilen V-2 roketi, tarihteki ilk balistik füze ve yörünge altı uçuş yapan ilk araç oldu. Savaş sonrası dönemde ABD ve Sovyetler Birliği, V-2 teknolojisini kendi uzay programlarına aktardı.


1950’ler ve 1960’lar, Soğuk Savaş’ın bir uzantısı olan “Uzay Yarışı” ile öne çıktı. 1957’de Sovyetler Birliği’nin Sputnik 1 uydusunu yörüngeye fırlatması bu yarışı başlattı. ABD, 1958’de Explorer 1 uydusunu fırlatarak yanıt verdi. 1961’de Sovyet kozmonot Yuri Gagarin, Vostok 1 aracıyla uzaya çıkan ilk insan oldu. Bu dönemin zirvesi, Apollo programı kapsamında geliştirilen ve insanlı Ay görevlerini mümkün kılan Saturn V roketiydi.


1970’lerden itibaren ticari uydu fırlatma faaliyetleri önem kazanmaya başladı. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından geliştirilen Ariane roket ailesi, ticari pazarda önemli bir yer edindi. NASA’nın Uzay Mekiği programı ise yeniden kullanılabilir fırlatma sistemleri fikrini hayata geçirdi. 2000’li yıllarda özel sektörün rolü büyüdü. SpaceX, Falcon serisi roketleriyle fırlatma maliyetlerini düşüren yeniden kullanılabilirlik teknolojileri geliştirdi. Blue Origin ve Virgin Galactic gibi şirketler ise uzay turizmi ve ticari taşımacılık alanlarında yeni pazarlar oluşturdu.


Roket Fırlatma Sistemi (Yapay zeka tarafından oluşturulmuştur.)

Kademe Sistemleri

Roketlerin yörüngeye ulaşması için gereken hız ve enerji tek bir aşamada elde edilemeyecek kadar yüksektir. Bu nedenle roketler genellikle kademe sistemleri ile tasarlanır. Kademe sistemleri, roketin görev sırasında kütlesini azaltarak daha verimli bir hızlanma sağlar.

Tek Kademeli Roketler (SSTO – Single Stage to Orbit)

Tek kademeli roketler, tek bir aşamada yörüngeye ulaşacak şekilde tasarlanır; görev süresince hiçbir parçası ayrılmaz. Bu yapı teoride basitlik ve yeniden kullanılabilirlik potansiyeli sunsa da pratikte uygulanması oldukça zordur.


SSTO roketler, kalkışta tüm yakıt, motor ve faydalı yükü taşımak zorunda olduğundan çok ağırdır. Bu durum, yeterli itki elde etmeyi güçleştirir ve sürtünme kayıplarını artırır. Ayrıca, yakıt tükendiğinde boş tank ve motorlar taşınmaya devam edildiğinden verimlilik düşer.


Çok Kademeli Roket Benzetimi (Yapay zeka tarafından oluşturulmuştur)


Günümüz teknolojisiyle SSTO sistemleri, yükleri güvenli ve ekonomik biçimde yörüngeye ulaştırmak için yeterli performansa sahip değildir. Bu nedenle modern uzay görevlerinin büyük çoğunluğu çok kademeli sistemlerle gerçekleştirilmektedir.

Çok Kademeli Roketler

Modern fırlatma araçlarının büyük çoğunluğu çok kademelidir. Her kademe yakıtını tükettikten sonra ayrılır ve kalan kademeler daha hafif bir şekilde görevine devam eder. Bu yöntem, yakıt verimliliğini artırır ve roketin daha yüksek hızlara ulaşmasını sağlar.


  • Birinci kademe: Atmosferin yoğun katmanlarını geçmek için maksimum itki sağlar.
  • İkinci kademe: Birinci kademeden devraldığı yükü daha seyrek atmosfer koşullarında taşır.
  • Üst kademeler: Faydalı yükü hedef yörüngeye veya transfer yörüngesine yerleştirir.


Çok Kademeli Roket Benzetimi (Yapay zeka tarafından oluşturulmuştur)


Çok kademeli sistemlerde ayrılma mekanizmaları büyük hassasiyet gerektirir. Bu mekanizmalar üst kademelerin hasar görmesini engelleyecek şekilde tasarlanır. Saturn V, Falcon 9, Ariane 5 ve Soyuz çok kademeli roket örnekleridir.

Fırlatma Sistemi Bileşenleri

Bir faydalı yük fırlatma sistemi, birbiriyle uyum içinde çalışan çok sayıda karmaşık bileşenden oluşur. Bu bileşenler, görevin başarısı için kritik öneme sahiptir.

Faydalı Yük (Payload)

Fırlatma sisteminin taşıdığı asıl yüktür. Bu yük; telekomünikasyon veya gözlem uyduları, bilimsel deney ekipmanları, uzay teleskopları, insanlı uzay araçları veya askeri sistemler olabilir. Faydalı yükün kütlesi, boyutu ve hedeflenen yörünge, fırlatma aracının tasarımını doğrudan etkiler.

Taşıyıcı Sistem (Launch Vehicle)

Genellikle çok aşamalı bir roket olan taşıyıcı sistem, faydalı yükü yeryüzünden hedeflenen yörüngeye ulaştıran ana platformdur. Roketler, kütleyi azaltarak verimliliği artırmak için 'aşamalandırma' prensibine göre tasarlanır. Yakıtı tükenen aşamalar, görev sırasında roketten ayrılarak atılır. Taşıyıcı sistemler, kullanım şekline göre ikiye ayrılır: Harcanabilir fırlatma araçları tek kullanımlıktır ve görev sonrası atmosfere girerek parçalanır. Yeniden kullanılabilir fırlatma araçları ise görev sonrası yeryüzüne sağlam bir şekilde dönecek şekilde tasarlanmıştır ve tekrar kullanılabilir.

Space Launch System (SLS)

SLS, NASA tarafından derin uzay görevleri için geliştirilen süper ağır bir fırlatma aracıdır. Çekirdek aşaması dört RS-25 motoruyla çalışır ve iki adet beş segmentli katı yakıtlı yardımcı roketle desteklenir. Bu yapı, yaklaşık 7,2 milyon pound toplam itki üretir ve Ay, Mars gibi derin uzay görevleri için gerekli kapasiteyi sağlar.


SLS, modüler olarak farklı konfigürasyonlarda üretilebilir. Blok 1, Orion uzay aracını Ay’a taşıyacak şekilde tasarlanmıştır. İlerleyen konfigürasyonlarda yük kapasitesi artırılarak Mars görevlerine uygun hale getirilecektir. Yardımcı roketlerin ayrılması, fırlatmanın ilk dakikalarında gerçekleşir ve ayrılma mekanizmaları yüksek hassasiyet gerektirir.


Space Launch System (SLS) (NASA)

Saturn V

Saturn V, insanlığı Ay’a götüren Apollo programının fırlatma aracı olarak tarihe geçmiştir. 110 metre uzunluğundaki bu üç kademeli roket, 140.000 kilogram faydalı yükü alçak Dünya yörüngesine taşıyabilme kapasitesine sahiptir. İlk iki kademe Dünya’nın yerçekimini yenmek için büyük miktarda itki üretirken, üçüncü kademe Ay transfer yörüngesine çıkışı gerçekleştirmiştir. Saturn V’in tasarımı, kademeler arası ayrılmanın güvenli şekilde yapılabilmesi için o dönemde geliştirilen en ileri mühendislik çözümlerini barındırıyordu. Günümüzde bu roket hâlen insanlığın ürettiği en güçlü fırlatma aracı olarak kabul edilmektedir.


Saturn V (NASA)

Falcon 9

Falcon 9, SpaceX tarafından geliştirilen iki kademeli bir fırlatma aracıdır. İlk kademesi yeniden kullanılabilir yapıdadır; kalkıştan sonra motorları kontrollü olarak ateşlenerek Dünya’ya geri döner. Bu teknoloji, fırlatma maliyetlerini önemli ölçüde düşürmüştür. Falcon 9, ticari uydu taşımacılığında, ISS’e ikmal görevlerinde ve insanlı uzay uçuşlarında sıkça kullanılmaktadır. İkinci kademe, faydalı yükü hedeflenen yörüngeye hassas şekilde yerleştirir.


Falcon 9 (NASA)

Soyuz

Soyuz roketleri, Rusya’nın uzun yıllardır kullandığı çok kademeli fırlatma araçlarıdır. Hem insanlı hem de insansız görevlerde güvenilirliğiyle öne çıkar. Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) yapılan insanlı seferlerin büyük bir bölümü Soyuz roketleriyle gerçekleştirilmiştir.


Soyuz (NASA)

Ariane 5 ve Ariane 6

Avrupa Uzay Ajansı’nın Ariane serisi, ticari uydu fırlatma pazarında kritik bir rol oynamaktadır. Ariane 5, çift faydalı yük kapasitesiyle aynı anda iki uyduyu yörüngeye taşıyabilir. Yeni nesil Ariane 6 ise daha esnek ve maliyet etkin bir yapı sunmaktadır.


Ariane 6 Roketi (NASA)

Long March

Çin’in Long March serisi roketleri, ülkenin uzay programının omurgasını oluşturur. Farklı konfigürasyonları, düşük Dünya yörüngesinden jeosenkron yörüngeye ve Ay görevlerine kadar geniş bir görev yelpazesini kapsar.

Long March (China National Space Administration)

GSLV Mk III

Hindistan’ın GSLV Mk III fırlatma aracı, yüksek yük kapasitesiyle ülkenin bağımsız uzay fırlatma kabiliyetini artırmıştır. Ay ve Mars görevleri için kullanılan bu araç, ağır uyduları jeosenkron yörüngeye taşıyabilmektedir.

GSLV Mk III Roketi (Indian Space Research Organisation)

İtki ve Yakıt Sistemleri

Roketler, kullandıkları yakıt türüne göre katı, sıvı, hibrit ve elektrikli itki sistemli roketler olarak sınıflandırılır. Her bir sistemin farklı mühendislik gereksinimleri, avantajları ve sınırlamaları vardır.

Katı Yakıtlı Roketler

Katı yakıtlı roketler, en eski ve en basit sistemlerden biridir. Yakıt ve oksitleyici, önceden karıştırılarak yanma odasına katı blok halinde yerleştirilir. Ateşleme sonrası sürekli yanar ve durdurulamaz. Bu sistemler dayanıklı, kolay depolanabilir ve ilk kalkışta yüksek itki üretebilir. Ancak itkiyi kontrol etmek zordur. Bu nedenle genellikle yardımcı roket (booster) olarak kullanılırlar.


NASA’nın SLS roketindeki beş segmentli yardımcı roketler buna örnektir. Kalkış sırasında toplam itkinin %75’inden fazlasını sağlayarak ana roketin atmosferin yoğun katmanlarını aşmasına yardımcı olurlar.

Sıvı Yakıtlı Roketler

Modern fırlatma araçlarında en yaygın kullanılan sistemdir. Yakıt ve oksitleyici ayrı tanklarda depolanır ve pompa-turbopomp sistemleriyle yanma odasına aktarılır. Motorlar kapatılabilir, yeniden ateşlenebilir ve itki ayarlanabilir. Bu durum sıvı yakıtlı motorlara yüksek manevra ve yörüngeye hassas yerleştirme kabiliyeti kazandırır.

En yaygın kullanılan yakıt çifti sıvı hidrojen ve sıvı oksijendir. Saturn V ve SLS gibi ağır fırlatma araçlarının ana aşamalarında bu kombinasyon kullanılmıştır.

Hibrit Roketler

Hibrit sistemlerde genellikle katı yakıt ve sıvı oksitleyici kullanılır. Katı yakıt yanma odasında bulunurken sıvı oksitleyici tanklardan enjekte edilir. Motorlar kapatılabilir ve yanma hızı kısmen kontrol edilebilir. Daha güvenli ve basit bir sistemdir, ancak hâlen geliştirilme aşamasındadır.

Elektrikli İtki Sistemleri

İyon ve plazma motorları elektrik enerjisini kullanarak iyonları hızlandırır. Çok düşük itki üretirler fakat uzun süre çalışarak yüksek özgül itki sağlarlar. Atmosfer dışında, uzun süreli derin uzay görevlerinde ve yörünge içi manevralarda kullanılır.

Kontrol ve Yönlendirme Sistemleri

Bu sistemler, roketin fırlatmadan yörüngeye yerleşene kadar doğru rotada kalmasını sağlar. Modern roketler, motor lülelerinin yönünü değiştirerek (itki vektör kontrolü) veya gövdeye yerleştirilmiş küçük yardımcı motorlar kullanarak yönlerini kontrol eder. Aviyonik sistemler, ataletsel seyrüsefer birimleri, Küresel Konumlama Sistemi (GPS) alıcıları ve yer kontrol merkezleriyle sürekli iletişim halinde olan telemetri sistemleri, roketin anlık konumunu, hızını ve durumunu takip ederek hassas bir yönlendirme sağlar.

Yer Destek Sistemleri

Fırlatma platformunda bulunan yakıt ikmal tesisleri, sabitleme kolları, yangın ve patlama önleme mekanizmaları, veri ve enerji bağlantıları, fırlatma kuleleri ve telemetri antenleri gibi altyapılar yer destek sistemlerini oluşturur.

Bu sistemler, roketin rampada dik konumda tutulmasından kriyojenik yakıtların güvenli şekilde ikmal edilmesine, kalkış anında ortaya çıkan titreşim ve akustik yüklerin kontrol edilmesine kadar birçok görevi yerine getirir.

Fırlatma Platformları (Launch Pads)

Fırlatma platformları, roketlerin kalkış öncesinde dik konuma getirildiği, yakıt ikmalinin yapıldığı ve tüm hazırlıkların yürütüldüğü kompleks tesislerdir. Platformlar; sabitleme yapıları, yakıt ikmal sistemleri, alev hendeği (flame trench), yangın güvenlik mekanizmaları, telemetri altyapısı ve acil durum sistemlerini barındırır.

Kennedy Space Center (KSC)

Florida’daki KSC, NASA’nın Apollo, Uzay Mekiği ve günümüzdeki SLS fırlatmalarına ev sahipliği yapan önemli bir merkezdir. 39A rampası Apollo 11’den günümüzdeki Falcon 9 ve Falcon Heavy görevlerine kadar birçok tarihi fırlatmada kullanılmıştır. 39B rampası ise SLS görevleri için modernize edilmiştir.

Cape Canaveral Uzay Üssü

Kennedy Space Center’a komşu olan Cape Canaveral Uzay Üssü, ABD'nin askeri ve ticari fırlatma faaliyetlerinde kritik bir merkezdir. Burada bulunan LC-40 ve LC-41 rampaları, SpaceX'in Falcon 9 ve ULA'nın Atlas V görevleri için kullanılmaktadır. Cape Canaveral, düşük eğimli yörüngelere (örneğin ekvator yörüngeleri) erişim için stratejik bir konuma sahiptir.

Vandenberg Uzay Üssü

Kaliforniya'daki Vandenberg Uzay Üssü, kutupsal ve güneş eşzamanlı yörüngelere yönelik fırlatmalar için tercih edilir. Bu üs, Dünya'nın kuzey-güney ekseninde uzanan yörünge eğimlerini gerektiren görevlerde idealdir. Askeri keşif uyduları ve bilimsel gözlem uyduları sıklıkla bu üsten fırlatılır.

Wallops Flight Facility

Virginia’da bulunan Wallops Flight Facility, daha küçük ölçekli uydu fırlatmaları, araştırma roketleri ve atmosferik bilim görevleri için kullanılır. Wallops, NASA'nın eğitim ve bilimsel araştırma amaçlı fırlatma faaliyetlerinde önemli bir rol üstlenir.

Fırlatma Operasyonları

Fırlatma operasyonları, bir roketin montaj aşamasından kalkışa ve hatta kalkış sonrası takip süreçlerine kadar uzanan, yüksek hassasiyet ve koordinasyon gerektiren karmaşık faaliyetler bütünüdür. Bu operasyonlar, aylarca süren hazırlıkların ve yüzlerce alt sistemin entegre şekilde çalışmasının sonucunda başarıyla tamamlanabilir.

Fırlatma Öncesi Hazırlıklar

Fırlatma süreci, roketin montaj binasında başlar. Roketin farklı kademeleri, motorları ve yardımcı sistemleri burada bir araya getirilir. Her aşama, ayrı ayrı ve bütün halinde kapsamlı testlerden geçirilir. Montaj işlemi tamamlandıktan sonra roket, özel taşıyıcı araçlar (örneğin NASA’nın Crawler-Transporter aracı) ile çok düşük hızda fırlatma rampasına taşınır. Roket rampada dikey konuma getirilir ve sabitleme kollarıyla platforma bağlanır. Bu aşamada roketin mekanik stabilitesi sağlanırken, yer destek sistemleriyle elektriksel ve veri bağlantıları yapılır. Ayrıca, roketin aviyonik sistemleri, motorları, telemetri bağlantıları ve itki vektör kontrol mekanizmaları ayrıntılı olarak kontrol edilir. Faydalı yükün rokete entegrasyonu genellikle bu aşamada yapılır. Yük, hassas koşullar altında, titreşim ve elektrostatik riskleri en aza indiren özel ekipmanlar kullanılarak roketin üst bölümüne yerleştirilir.

Yakıt İkmali ve Son Testler

Fırlatmadan kısa süre önce kriyojenik yakıtlar (örneğin sıvı hidrojen ve sıvı oksijen) tanklara doldurulur. Bu yakıtlar çok düşük sıcaklıklarda (-250 °C civarında) depolandığı için ikmal işlemi kalkışa çok yakın bir zamanda yapılır. Yakıt ikmali sırasında tank basınçları, sıcaklıklar ve seviyeler sürekli izlenir. Bu süreçte aynı zamanda roketin elektriksel sistemleri, yönlendirme sensörleri ve telemetri bağlantıları yeniden test edilir. Kritik alt sistemlerde en ufak bir anomali gözlemlendiğinde fırlatma işlemi durdurulabilir ve teknik sorunlar giderildikten sonra tekrar başlatılır.

Geri Sayım Süreci

Geri sayım, fırlatma operasyonunun en hassas aşamasıdır. Görevin karmaşıklığına bağlı olarak saatler veya günler sürebilir. Bu süreçte fırlatma ekibi, hava koşullarını, roketin teknik durumunu ve uçuş planını sürekli olarak değerlendirir. Geri sayım sırasında olası teknik veya çevresel sorunlar için planlı bekletmeler (hold) uygulanabilir. Bu bekletmeler, görev penceresi içerisinde gerekli düzeltmelerin yapılmasına olanak tanır. Tüm sistemlerin “hazır” olduğu onayı geldikten sonra geri sayım tekrar başlatılır ve son saniyelerde roketin motorları ateşlenir.

Kalkış ve İlk Uçuş Safhası

Motorların ateşlenmesiyle birlikte roket, fırlatma rampasında sabitleme kollarından ayrılır. Kalkış anında roketin kararlılığını sağlamak için fırlatma kulesi ve sabitleme sistemleri birkaç saniye boyunca yükü dengelemeye devam eder. Roket atmosferin yoğun katmanlarını geçerken birinci kademe maksimum itki üretir. Yakıtın tükenmesinin ardından kademe ayrılır ve ikinci kademe görevi devralır. Ayrılma mekanizmalarının güvenli çalışması, roketin dengesini ve uçuşun sürekliliğini sağlar.

Kalkış Sonrası Takip

Roket atmosferi geçip yörüngeye yerleşene kadar yer kontrol merkezleri tarafından sürekli takip edilir. Telemetri sistemleri roketin konum, hız, yön ve alt sistem durum bilgilerini gerçek zamanlı olarak aktarır. Üst kademelerin faydalı yükü hedeflenen yörüngeye bırakmasının ardından fırlatma operasyonu resmi olarak tamamlanır. Görev türüne bağlı olarak faydalı yük kendi yörünge düzeltme manevralarını yapabilir veya bilimsel veriler göndermeye başlayabilir.

Türkiye'de Roket ve Fırlatma Sistemleri Çalışmaları

Türkiye, uzaya bağımsız erişim yeteneği kazanma hedefi doğrultusunda önemli adımlar atmaktadır. Bu alandaki en önemli proje, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından görevlendirilen Roketsan'ın yürüttüğü Mikro Uydu Fırlatma Sistemi (MUFS) Geliştirme Projesi'dir. 2018 yılında başlatılan proje kapsamında, 100 kilogram ağırlığındaki mikro uyduları, 400 kilometre irtifadaki alçak dünya yörüngesine yerleştirebilecek bir fırlatma aracının (MUFA) geliştirilmesi hedeflenmektedir.


Proje kapsamında, uzay fırlatma sistemleri için kritik olan birçok teknoloji milli imkanlarla geliştirilmiştir. Bunlar arasında itki vektör kontrol yeteneğine sahip katı ve sıvı yakıtlı roket motorları, hassas yönelim kontrolü sağlayan sistemler, milli ataletsel seyrüsefer sistemleri ve uzay ortamında kademe ayırma mekanizmaları bulunmaktadır. Bu teknolojilerin doğrulanması amacıyla geliştirilen Sonda Roketleri ile başarılı deneme fırlatmaları gerçekleştirilmiştir. Bu denemeler sırasında, atmosfer dışında kontrollü uçuş ve kademe ayırma gibi yetenekler başarıyla test edilmiştir. Türkiye'nin, MUFS projesi kapsamında yurtiçinde kurulacak bir fırlatma merkezinden ilk uydu fırlatmasını 2026 yılından itibaren gerçekleştirmesi planlanmaktadır.


Mikro Uydu Fırlatma Sistemi (MUFS) (Türkiye Uzay Ajansı)

Kaynakça

Karaca, Necati, Ahmet Karagön, Koray Keskin, Alihan Kuş, Hv.müh.tğm. Mert Sever, ve Ümit Deniz Göker. “Hızlandırıcılar ile Güçlendirilmiş Su Roket Tasarımı.” Anadolu Öğretmen Dergisi 3, sy. 2 (Aralık 2019): 198–213. https://doi.org/10.35346/aod.584273.

Korkmaz, Safa, ve Yaman, Hayri. "Sıvı Hidrojen ve Sıvı Oksijen ile Çalışan bir Roket Motorunun Rejeneratif Soğutma Analizi." International Journal of Engineering Research and Development 13(3), 26–31. https://doi.org/10.29137/umagd.1039069.

NASA. “Launch Services Program – Rockets.” NASA. Erişim 28 Temmuz 2025. https://www.nasa.gov/launch-services-program-rockets/.

NASA. “NASA’s SLS Rocket Booster Separation Motors.” NASA. Erişim 28 Temmuz 2025. https://www.nasa.gov/image-article/nasas-sls-rocket-booster-separation-motors/.

NASA. “Saturn Launch Vehicles.” Apollo Lunar Surface Journal. Erişim 28 Temmuz 2025. https://www.nasa.gov/wp-content/uploads/static/history/alsj/02_Saturn_Launch_Vehicles_pp8-14.pdf.

NASA. “Space Launch System.” NASA. Erişim 28 Temmuz 2025. https://www.nasa.gov/reference/space-launch-system/.

NASA. “What Is a Rocket? (Grades 5-8).” NASA. Erişim 28 Temmuz 2025. https://www.nasa.gov/learning-resources/for-kids-and-students/what-is-a-rocket-grades-5-8/.

NASA Science. “Basics of Space Flight – Chapter 14: Launch.” NASA Science. Erişim 28 Temmuz 2025. https://science.nasa.gov/learn/basics-of-space-flight/chapter14-1/.

NASA Technical Reports Server (NTRS). “Launch Vehicle Design Process: Characterization, Technical Integration, and Lessons Learned.” Erişim 28 Temmuz 2025. https://ntrs.nasa.gov/api/citations/20010066713/downloads/20010066713.pdf.

Roketsan. “Mikro Uydu Fırlatma Sistemi.” Roketsan Resmi Web Sitesi. Erişim 28 Temmuz 2025. https://www.roketsan.com.tr/tr/urunler/mikro-uydu-firlatma-sistemi.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarSümeyye Akkanat Terzioğlu1 Temmuz 2025 14:15
KÜRE'ye Sor