1791’de Maskat’ta doğdu. Babası Sultân b. Ahmed’in 1804 yılında bir deniz savaşında korsanlar tarafından öldürülmesinin ardından kardeşi Sâlim ile birlikte Uman, Hürmüz Boğazı’ndaki bazı adalar, İran’ın güneyindeki liman şehri Benderabbas ve Zengibar’dan oluşan ülkenin yönetimini üstlendi. 1806 yılında, Suûdîler’in tahtı ele geçirmesi için destekledikleri kuzeni Bedir b. Seyf’i bertaraf ederek yönetimdeki gücünü pekiştirdi. Kardeşi Sâlim 1821’de ölünce yalnız başına ülkeyi yönetti. Önceleri Uman’da istikrarı sağlamaya ve Benderabbas’ı almayı hedefleyen İran’ı Basra körfezinin dışında tutmaya çalıştı. Bu arada büyük bir deniz ticaret filosu ve onu koruyacak güçlü bir donanma kurdu. Dış tehditler ve kabile reisleri arasındaki çekişmeler yüzünden zaman zaman Maskat’ı bırakarak Suhâr bölgesine çekildi. 1828’de sultanlığın Doğu Afrika’daki topraklarının merkezi Zengibar’a gitti. Zengibar’ın, Afrika’nın iç bölgelerinden fildişi ve kölelerin sahile taşınıp Hint Okyanusu ticaret ağı ile dünyaya pazarlandığı önemli bir ticaret merkezi olduğunu görünce burayı başşehir yapmaya karar verdi. Ancak bu kararını, yıllarca süren bir mücadelenin ardından 1837’de Mombasa’yı ele geçirerek Merzû hânedanını yıktıktan sonra gerçekleştirebildi (1840). Böylece Doğu Afrika sahillerinde sınırlarını genişletti ve nüfuzunu Mogadişu’dan Kap Delgado’ya kadar uzanan bölgedeki Arap kabileleri ve sahillerde yaşayan diğer kabileler üzerinde de kurdu. Bu başarılarıyla Uman’ı hem içeride hem dışarıda büyük bir güç haline getirdi. Bu sebeple Doğu Afrika İslâm tarihinde büyük önem taşıyan Zengibar Sultanlığı’nın kurucusu sayılmıştır.
Saîd b. Sultân, köle ticaretini yasaklaması hususunda kendisine baskı yapmaya başlayan İngiltere ile, bu yasaklamanın halkı için ekonomik bir darbe olacağını bilmesine rağmen ülkesindeki istikrara katkı sağlamak amacıyla bir antlaşma imzaladı. Ancak başarılı bir siyasetle yasaklama sürecini kırk yıl gibi uzun bir zamana yayarak başka gelir kaynakları aramak için vakit kazandı. Bir yandan fildişi ve kereste ticaretine ağırlık verirken bir yandan da Zengibar’da karanfil yetiştirilmesi için çok büyük yatırımlar yaptı ve üretimi teşvik yasaları çıkardı. Uyguladığı köklü yöntemlerle Zengibar’ı günümüzde de olduğu gibi dünyanın başta gelen karanfil üreticisi haline getirdi. Başşehrini Zengibar’a naklederken Uman’daki önde gelen Arap ve Hint tüccarlarını da beraberinde götürerek onlara ticarî hayatta çeşitli yetkiler tanıdı. Uluslararası ticarete büyük önem verdi. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere çok sayıda ülkeyle ikili ticarî antlaşmalar imzalayarak ülkesine itibar kazandırdı. Zengibar adası onun zamanında Doğu Afrika’nın başlıca ticaret merkezi konumundaydı.
Uman, Hürmüz Boğazı ve Doğu Afrika tarihinde önemli bir rol oynayan Bû Saîd hânedanının en başarılı sultanı sayılan Saîd b. Sultân 1856 yılında Maskat’tan Zengibar’a gitmek için çıktığı deniz yolculuğu sırasında vefat etti ve hânedanın Zengibar’daki kabristanına gömüldü. Özel hayatı ile de çok konuşulan Sultan Saîd (kendisi bu unvanı hiçbir zaman kullanmamıştır) Zengibar’da iki büyük saray ve birçok bina yaptırmıştır. Bir kabile lideri gibi her gün halkın şikâyetlerini dinlerdi. Nikâhlı eşlerinden çocuğu olmayan sultanın farklı etnik kökenlere mensup yetmiş beş kadar câriyesinden toplam doksan dokuz kızı, yirmi bir oğlu dünyaya gelmiş, kendisinden sonra oğullarından ikisi Maskat’ta, dördü Zengibar’da hüküm sürmüştür.


