logologo
SEMİNER ÖĞRETMEN YETİŞTİRME MODELİ
fav gif
Kaydet
viki star outline
Avatar
Ana YazarMehmet ARSLAN18 Nisan 2025 10:34
Latince seminariumdan gelen seminer kavramı günümüzde genel olarak ilgili konuda uzman bir ya da birkaç kişinin belirli bir grup önünde daha önceden belirlenmiş bir konuda sunum gerçekleştirdiği ve konuyu katılımcılarla birlikte ele aldığı bir grup tartışma tekniği olarak anlaşılmaktadır. Türk öğretmen yetiştirme tarihinde seminer kavramı 1950 ve 60'lı yıllarda resim ve müzik alanlarında öğretmen yetiştiren programlarla özdeşleşmiştir.Seminer Öğretmen Yetiştirme Modeli ise 1947-1974 yılları arasında İstanbul (Çapa) Öğretmen Okulu ve son yıllarında da Gazi Öğretmen Okulu'nda uygulanmış, müzik ve resim alanında ilk ve ortaokullara öğretmen yetiştirmeye yönelik özgün bir program olarak ifade edilebilir. Resmî yazışmalarda bu program İlköğretmen Okulu Özel Müzik Şubesi, Özel Resim-İş Şubesi olarak yer alsa da yönetici ve öğrencileri dahil, bütün kesimler tarafından "seminer sınıfları" olarak anılmaktadır. Almanya'da söz konusu dönemde öğretmen yetiştiren kurumlar "öğretmen seminerleri" olarak adlandırıldığından bu ismin oradan örnek alınarak yaygınlaşmış olması muhtemeldir.Öğretmen okulu programına ek olarak sanat formasyonu veren derslerin ağırlıklı olduğu bir eğitim uygulaması şeklinde planlanan bu programlar ilk olarak 1947 yılında İstanbul (Çapa) Öğretmen Okulu'nda hayata geçirilmiş ancak açıldıktan hemen sonra tasarruf gerekçesiyle 1948'de kapatılmıştır. 1951'de ikinci defa açılmış ve 1974'te temelli kapatılmıştır. 1947 yılında İstanbul (Çapa) Öğretmen Okulu'nda ilk defa uygulanmaya başlanan bu program, 1963'te Ankara'da ilk öğretmen okullarında "müzik semineri"nin de açılmasıyla bütün Türkiye'de yalnızca bu iki kurum çatısı altında uygulanmıştır.Yapısı itibariyle değerlendirildiğinde programla önceleri Köy enstitülerini sonraları ise ilk öğretmen okullarını bitirenler arasından seçilen öğrencilerin beş yıllık bir eğitimden geçirilmeleri hedeflenmiştir. Seminer eğitiminin ilk üç yılında diğer öğretmen okullarına yakın bir programın uygulanması, son iki yılında ise İstanbul Eğitim Enstitüsü'nün bünyesinde özel bir programın yürütülmesi planlanmıştır. Ancak uygulamada seminer sınıfları günümüzdeki lise kademesine denk olarak değerlendirilebilecek olan ilk üç yıllık öğretmen okulu sürecinde uygulanmıştır. Üç yıllık seminer eğitimini tamamlayanların ilk ve ortaokullara müzik ve resim öğretmeni olmaları, öğretmen okulu sonrasında Eğitim enstitüsüne geçenlerin ise lise öğretmeni olmaları planlanmıştır. Öğretmen okullarındaki üç yıllık süreçte öğrenciler seminer programlarında resim ve müzik dersleri dışında öğretmen okulları programında yer alan kültür derslerini de okumuşlardır. Bu programlarda ilgili alan dersinin (müzik veya resim) ağırlığı yaklaşık %20 olarak belirlenmiştir. 1970-71 eğitim öğretim yılında Türkiye'deki öğretmen okullarının lise kademesinin eğitim süresi üç yıldan dört yıla çıkarılmasıyla yapısal değişikliğe uğrayan bu okullar, 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu çerçevesinde öğretmenlik için yüksek öğrenim görme şartının getirilmesiyle son bulmuştur.Seminer uygulamasının klasik bir öğretim sürecinden farklı olmasının sebebi ve onu incelemeye değer kılan husus sistemin dayandığı bütünlüklü felsefedir. Bu yaklaşım programa kabul edilecek öğrencilerin belirlenmesinden, onların yetiştirilmesi ve sonrasındaki hizmetlerine kadar pek çok boyutuyla bütünlük arzetmektedir. Öğrencilerin seminer programlarına seçilmeleri çok aşamalı ve oldukça sıkı bir değerlendirme süreci sonucunda olmaktadır. İlk aşamada okullardan üstün başarılı ve yetenekli öğrencilerin isimlerinin bildirilmesi varsa eserleri ya da resim alanında dosyalarının öğretmen okuluna gönderilmesi istenmektedir. Bu dosyalar özel bir kurul tarafından değerlendirilmekte ve başarılı görülen öğrenciler yüz yüze yapılacak sınava davet edilmektedir. Bu aşamada öğrenciler sözlü, kompozisyon yazmayı da içeren yazılı sınava da alınmışlardır.Eğitim sürecini tamamlayan öğrencilerin bir bölümü ilkokul ve ortaokullara müzik ve resim öğretmeni olmuş, bir bölümü yüksek öğrenim düzeyindeki Eğitim enstitülerinin resim ve müzik bölümlerine devam etmişlerdir. Seminer sınıfları başarılı sanatçılar da yetiştirmiştir.
badge borderhover badge border
avatar
Türk Maarif Ansiklopedisi Kategorisi
Kurulları tarafından
onaylanmıştır.

SEMİNER ÖĞRETMEN YETİŞTİRME MODELİ

Board Main İcon

Latince seminariumdan gelen seminer kavramı günümüzde genel olarak ilgili konuda uzman bir ya da birkaç kişinin belirli bir grup önünde daha önceden belirlenmiş bir konuda sunum gerçekleştirdiği ve konuyu katılımcılarla birlikte ele aldığı bir grup tartışma tekniği olarak anlaşılmaktadır. Türk öğretmen yetiştirme tarihinde seminer kavramı 1950 ve 60'lı yıllarda resim ve müzik alanlarında öğretmen yetiştiren programlarla özdeşleşmiştir.



Seminer Öğretmen Yetiştirme Modeli ise 1947-1974 yılları arasında İstanbul (Çapa) Öğretmen Okulu ve son yıllarında da Gazi Öğretmen Okulu'nda uygulanmış, müzik ve resim alanında ilk ve ortaokullara öğretmen yetiştirmeye yönelik özgün bir program olarak ifade edilebilir. Resmî yazışmalarda bu program İlköğretmen Okulu Özel Müzik Şubesi, Özel Resim-İş Şubesi olarak yer alsa da yönetici ve öğrencileri dahil, bütün kesimler tarafından "seminer sınıfları" olarak anılmaktadır. Almanya'da söz konusu dönemde öğretmen yetiştiren kurumlar "öğretmen seminerleri" olarak adlandırıldığından bu ismin oradan örnek alınarak yaygınlaşmış olması muhtemeldir.



Öğretmen okulu programına ek olarak sanat formasyonu veren derslerin ağırlıklı olduğu bir eğitim uygulaması şeklinde planlanan bu programlar ilk olarak 1947 yılında İstanbul (Çapa) Öğretmen Okulu'nda hayata geçirilmiş ancak açıldıktan hemen sonra tasarruf gerekçesiyle 1948'de kapatılmıştır. 1951'de ikinci defa açılmış ve 1974'te temelli kapatılmıştır. 1947 yılında İstanbul (Çapa) Öğretmen Okulu'nda ilk defa uygulanmaya başlanan bu program, 1963'te Ankara'da ilk öğretmen okullarında "müzik semineri"nin de açılmasıyla bütün Türkiye'de yalnızca bu iki kurum çatısı altında uygulanmıştır.



Yapısı itibariyle değerlendirildiğinde programla önceleri Köy enstitülerini sonraları ise ilk öğretmen okullarını bitirenler arasından seçilen öğrencilerin beş yıllık bir eğitimden geçirilmeleri hedeflenmiştir. Seminer eğitiminin ilk üç yılında diğer öğretmen okullarına yakın bir programın uygulanması, son iki yılında ise İstanbul Eğitim Enstitüsü'nün bünyesinde özel bir programın yürütülmesi planlanmıştır. Ancak uygulamada seminer sınıfları günümüzdeki lise kademesine denk olarak değerlendirilebilecek olan ilk üç yıllık öğretmen okulu sürecinde uygulanmıştır. Üç yıllık seminer eğitimini tamamlayanların ilk ve ortaokullara müzik ve resim öğretmeni olmaları, öğretmen okulu sonrasında Eğitim enstitüsüne geçenlerin ise lise öğretmeni olmaları planlanmıştır. Öğretmen okullarındaki üç yıllık süreçte öğrenciler seminer programlarında resim ve müzik dersleri dışında öğretmen okulları programında yer alan kültür derslerini de okumuşlardır. Bu programlarda ilgili alan dersinin (müzik veya resim) ağırlığı yaklaşık %20 olarak belirlenmiştir. 1970-71 eğitim öğretim yılında Türkiye'deki öğretmen okullarının lise kademesinin eğitim süresi üç yıldan dört yıla çıkarılmasıyla yapısal değişikliğe uğrayan bu okullar, 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu çerçevesinde öğretmenlik için yüksek öğrenim görme şartının getirilmesiyle son bulmuştur.



Seminer uygulamasının klasik bir öğretim sürecinden farklı olmasının sebebi ve onu incelemeye değer kılan husus sistemin dayandığı bütünlüklü felsefedir. Bu yaklaşım programa kabul edilecek öğrencilerin belirlenmesinden, onların yetiştirilmesi ve sonrasındaki hizmetlerine kadar pek çok boyutuyla bütünlük arzetmektedir. Öğrencilerin seminer programlarına seçilmeleri çok aşamalı ve oldukça sıkı bir değerlendirme süreci sonucunda olmaktadır. İlk aşamada okullardan üstün başarılı ve yetenekli öğrencilerin isimlerinin bildirilmesi varsa eserleri ya da resim alanında dosyalarının öğretmen okuluna gönderilmesi istenmektedir. Bu dosyalar özel bir kurul tarafından değerlendirilmekte ve başarılı görülen öğrenciler yüz yüze yapılacak sınava davet edilmektedir. Bu aşamada öğrenciler sözlü, kompozisyon yazmayı da içeren yazılı sınava da alınmışlardır.



Eğitim sürecini tamamlayan öğrencilerin bir bölümü ilkokul ve ortaokullara müzik ve resim öğretmeni olmuş, bir bölümü yüksek öğrenim düzeyindeki Eğitim enstitülerinin resim ve müzik bölümlerine devam etmişlerdir. Seminer sınıfları başarılı sanatçılar da yetiştirmiştir.

Kaynakça

Akıncı, Mehmet. “Çapa Öğretmen Okulu’nda Seçme Sınavları, 1961”. https://www.mehmetakinci.com.tr/anilarim/ istanbul-capa-ogretmen-okulu/capa-ogretmen-okulunda-secme-sinavlari.
Dirik, Mehmet Zahit. Eğitim Programları ve Öğretim: Öğretim İlke ve Yöntemleri. Ankara 2015.
Eşme, İsa. İstanbul Öğretmen Okulu. İstanbul 2015.
KTB. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-80356/sanat-egitimcisi-yetistiren-kurumlarda-fonetik-sanatlar-.html, 2022.
Özsoy, Vedat – Güneş, Nurhayat. “Resim-İş (Görsel Sanatlar) Öğretmeni Yetiştirmede Özgün Bir Model: Çapa Resim Seminerleri”. Uluslararası Güzel Sanatlar Eğitimi Araştırmaları Dergisi. 3/2 (2020), s. 35-52.
Mehmet ARSLAN, "SEMİNER ÖĞRETMEN YETİŞTİRME MODELİ", Türk Maarif Ansiklopedisi, https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/seminer-ogretmen-yetistirme-modeli/#yazar-1 (16.04.2025).

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme
KÜRE'ye Sor