Genel anlamda belli ölçüler dahilinde duygu ve düşüncenin soyut olarak sözcüklerle ifade edilmesidir. Çoğu kere şiirle eş anlamlı olarak nazım, manzum ve manzume gibi terimlerin de kullanıldığı görülmektedir. Şiir, temalarına göre lirik, epik, dramatik, didaktik şiir gibi türlere ayrılır. Lirik şiir, bireysel duyguları ön planda tutarken, epik şiir tarihî olayları ve kahramanlık hikâyelerini anlatır. Didaktik şiir ise eğitici bir nitelik taşır, ahlakî dersler vermeyi amaçlar.
Tarih boyunca kültürel değerlerin, unsurların ifadesi ve sonraki kuşaklara aktarılmasında şiirin ezberlenebilme imkânından yararlanılmıştır. Manzum olarak dile getirilmiş ve yazıya geçirilmiş bir metnin hafızada tutulma kolaylığı bilinmektedir. Birçok alanda yazıdan önce başlayan şiirin bu niteliği, metinlerin ezberlenmesinde kilit rol oynamıştır. Hatta bu tür sözlü kültür ürünlerinin bestelenmesi onun zihinde kalıcı hale gelmesini daha da kolaylaştırmıştır. Bu yönüyle manzum haldeki metinler eğlenme, dinlenme, hüzünlenme gibi duyguları ifade yanında dinî ve tasavvufî sahada da kendine yer bulmuştur. Şiirin bu imkânı hayatın her alanında yeni nesillere aktarılacak birikimlerini manzum halde dile getirilmelerine zemin hazırlamıştır. Bu sebeple bilim, sanat hatta düşünce alanında bile şiirle ifade edilen ürünler ortaya çıkmıştır. Şiirle sözlükler yazılmış, ahlakî metinler üretilmiş, şikâyetnameler, hüzünler, övgüler, hicivler, talepler vb. konular dile getirilmiştir. Öyle ki şiirle sözlükler, gramer metinleri yanında tıbbî ve tabii ilimlere dair metinler de üretilmiştir.
Daha çok manzum olan pendname/nasihatname türü eserlerin kalıcılığını sürdürmesinde ölçü ve kafiyeli olmalarının rolü vardır. Tarihte pek çok örneği olduğu gibi modern dönemde Namık Kemal'in, Mehmet Emin Yurdakul'un vatan ve millet temalı şiirleri, Tevfik Fikret'in Şermin ve Haluk'un Defteri ile Mehmet Akif'in Safahat'ı çocuk ve gençlerle birlikte toplumun tamamını eğitmeye yönelik metinler ortaya konulmuştur. Şiir, daha çok bireysel bir sanat dalı olarak görülse de farklı tür ve şekilleri aracılığıyla toplumsal etkilerinin yaygın ve büyük olduğu görülmektedir. Böylece şiirden bireysel, toplumsal ve hatta evrensel mânada yararlanılması söz konusudur.
Şiir, şairin duygularını, düşüncelerini, hayallerini, istek ve beklentilerini zengin sembollerle, uyumlu sesler ve ritmik sözlerin kullanımıyla dile getirmesidir. Şiirin kendine özgü teknik yapısı ve anlam dünyası vardır. Bu yönüyle şiir, edebiyat sahasının bir alanı olarak da değerlendirilmiştir. Edebiyat içinde de konu ve seviye bakımından hitap kitlesi ayırımı yapılmıştır. Gençlik ve çocuk şiirleri ve edebiyatı hususi tanımlamalardan biridir. "Çocuk edebiyatı" ve "çocuk şiiri" teknik nitelikleri yanında pedagojik özelliği ön planda olan bir türdür. Çocuk edebiyatı; malzemesi dile dayanan, çocukların büyüme ve gelişmelerine, yetenek ve zevklerine hitap eden, eğitirken öğreten ve eğlendiren, edebî ve estetik değeri olan, bayağılık ve çirkinliği içermeyen, sözlü ve yazılı manzum ve mensur ürünlerin tamamıdır. Çocuk şiiri ise çocuk edebiyatı kapsamındaki düz yazı/mensur olmayan ürünlerdir (bk. Çocuk Edebiyatı).
Eğitim öğretimi, öğretim öğrenmeyi, öğrenme kavramayı, kavrama da irfanı doğurur. İrfana ulaştıran kavramlardan biri de şiirdir. Şiir ile şuurun aynı kökten gelmesi, eğitimin amacıyla, şiirin araçsallaştırılması arasında bir bağ kurulmuştur. Eğitimin her aşamasında şiirden yararlanılabilir. Şiirin anlaşılması, duyulması, öğrenilmesi ve geliştirilmesi hitap kitlesine göre değişir. Şiir, sanat dalları ve edebiyat ürünleri arasında en zengin ve en özgün alanıdır. İkinci bir dile çevirisi/tercümesi büyük oranda mümkün olmadığı halde en fazla yaygınlık arzeden edebî ürün kabul edilmiştir.
Edebiyat eserleri, dil ürünleri oldukları için millî, içerdikleri anlam bakımından da millî ve evrensel kabul edilmiştir. Şiir bir dil ürünü olduğundan, en belirgin özelliği millî oluşudur. Millî olmayan şiirin evrensellik niteliği taşıyamayacağı dile getirilmiştir. Şiir ve eğitimin önemli taraflarından biri millîlik ve evrensellik niteliği yönüyle örtüşmesidir. Şiir, bir yanıyla eğitimin bir sonucu iken, öte yandan eğitimin de şiirin sebeplerinden biri olabilmesi söz konusudur.
Eğitim sistemleri, sürekli değişmekte ve yenilenmektedir. Ezber veya ezbercilik modern eğitim öğretim yöntemleri arasında çok da tasvip edilmeyen, hatta çoğu kere yerilen, ötekileştirilen, ideal olmayan bir tekniktir. Ancak şiir denince ezber, ezberleme akla gelir. Buna karşın şiirin ezbercilik ile doğrudan bir ilgisi yoktur. Şiir, başlı başına bir ezber meselesi/sorunu değil, bir üretim ve hafıza olgusudur. Ezberleme üretilenin hatırlanmasını, kaybolmamasını sağlamaktadır. Şiirin ezberlenmesi, hafızada tutma ve sık tekrar gibi pedagojik ilkelere müspet katkı sağlar. Şiir monotonluğu değil, dinamizmi gerektiren ve sağlayan önemli bir zihinsel canlılık aracıdır. Ancak aktif öğrenmede; şiir söyleme/yazma önemli bir özellik olarak görülmüştür. Şiir söyleme/yazma; araştırma, inceleme, deney ve gözlemlemeyi dolayısıyla hayat boyu öğrenmeyi ve üretmeyi gerekli kılar. Ezberlemek de bir koruma, devam ettirme etkinliğidir. Şiir sorgulamayı, karşılaştırmayı ve yaratıcılığı öne çıkarır. Düşünme ile şiir arasında da önemli bir ilişkinin olduğu var sayılmaktadır. Düşünme üretimi, ezber ise üretileni korumayı hedefler. Üretilenin korunması, hafızanın yaşaması ve canlılığı için önemli görülmüştür.
Hem araç hem amaç olan şiir, aynı zamanda bilim ve felsefe ile ilişkili bir sanat ürünü olarak da görülmüştür. Bireyin dil gelişimi evrelerinin oluşumu ile şiir ve şair arasında bir bağdan bahsedilmiştir. Şiirin çocuğun dil gelişimindeki psikolojik etkilerinin yanında, dil ve anlam dünyasının teşekkülünde sanılandan daha çok etkisinin olduğu vurgulanmaktadır.
Tanzimat dönemi modern eğitim kurumları ile okuma yazma öğretimi ve millî dil öğretimi önemli bir alan haline geldiğinde, gerekli amaçlara ulaşabilmek için şiirden yararlanma en başta gelmiştir. Modern basın hareketinin gelişimi ile çocuk edebiyatı, çocuk gazete ve dergileri hızla artarken, bu süreli yayınları çoğunlukla çocuk şiirleri doldurmuştur. Şiir sayesinde, dilin incelikleri ve estetiği yeni nesillere kavratılırken, dinî, ahlakî, millî ve edebî kaygılar da şiire gömülü olarak çocuğa aktarılmıştır. Bu uygulamaya yöntem ve teknik olarak Cumhuriyet dönemi eğitim öğretiminde de sıklıkla başvurulmuştur. Son zamanlarda ezber tekniğine yönelik olumsuz yönlendirme sebebiyle şiir ezberlemek nerede ise eğitim sisteminden çıkmıştır. Bunun kaybedilen önemli bir tecrübe olduğu vurgulanabilir.
Bununla birlikte Türk şiiri, eğitim sürecinde birçok alanda kullanılmaktadır. Öğrencilerin duygusal gelişiminin sağlanması, eleştirel düşünme, yaratıcılık, dil ve iletişim becerilerinin geliştirilmesi ve onlara kültürel ve tarihsel bilinç kazandırılması gibi hususlarda katkı sunmaktadır. Öğrencilerin şiire olan ilgilerinin arttırılması amacıyla sınıf ortamında şiir okuma etkinlikleri düzenlenmekte; yaratıcı yazma atölyeleri sayesinde kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebilecekleri şiirler yazmalarına fırsat verilmekte; edebiyat derslerinde şiir tahlili etkinlikleriyle öğrencilerin estetik bakış açıları geliştirilmekte; teknolojik gelişmeler yardımıyla dijital platformlarda online şiir yarışmaları düzenlenerek ve şiir paylaşımları yapılarak şiirin daha geniş kitlelere ulaşması sağlanmaktadır (bk. Türk Edebiyatı).