Su aygırı veya diğer adıyla hipopotam, yarı sucul memeliler sınıfına ait, büyük, otobur bir hayvandır. Afrika'nın Sahra Altı bölgelerine özgü olan bu hayvan, genellikle nehirler, göller, bataklıklar ve deltalar gibi su kaynaklarının çevresinde yaşar. İki farklı türü bulunmaktadır. Bunlar, yaygın su aygırı (Hippopotamus amphibius) ve daha küçük olan cüce su aygırı (Choeropsis liberiensis) olarak bilinir.
Fiziksel Özellikleri
Yaygın su aygırı, fil ve beyaz gergedandan sonra karada yaşayan en büyük üçüncü memelidir. Yetişkin bir erkek su aygırı yaklaşık 3.200 kg ağırlığa ulaşabilir; dişiler ise bunun yaklaşık %30 daha hafifidir. Gövdeleri fıçı şeklinde olup kısa, kalın bacaklara ve büyük çenelere sahiptir. Çeneleri 150-180 dereceye kadar açılabilir ve çene basıncı bir aslanınkinden üç kat fazladır. Dişleri keskin ve oldukça büyüktür, bazıları 50 cm’ye kadar uzayabilir. Dört parmaklı ayaklarında perdemsi yapılar bulunur, bu da hem karada hem suda dengeli hareket etmelerini sağlar. Gözleri ve burun delikleri başın üst kısmında konumlandığından su altında kalırken bile nefes alabilir ve çevresini izleyebilirler. Cüce su aygırlarında parmaklar daha az perdeli ve bacaklar gövdeye oranla daha uzundur.
Su aygırı. (Pexels)
Davranış ve Yaşam Şekli
- Su aygırları, gün içinde su içinde dinlenir, gece ise karaya çıkarak otlarla beslenirler. Otçul bir beslenme düzenine sahip olmalarına rağmen tarlalara zarar verebilirler.
- Suda yüzemezler; su altında yürüyerek veya koşarak hareket ederler. Nefeslerini 5-7 dakika kadar tutabilirler.
- Topluluk halinde yaşarlar; bu topluluklara İngilizcede bloat, pod veya herd denir. Bu gruplar 40 ila 200 birey arasında değişebilir.
- Erkek bireyler dışkılarını çevirerek bölgelerini işaretler ve egemenlik gösterisinde bulunurlar. Dışkı, aynı zamanda su ekosistemine karasal besinlerin aktarılmasında önemli rol oynar.
Üreme ve İletişim
Dişi su aygırları yavrularını emzirerek besler. Normalde beyaz olan süt, deri yüzeyinden salgılanan renkli asitlerin etkisiyle pembe renge dönüşebilir. Bu durum, halk arasında "pembe süt" olarak anılmasına neden olmuştur. Su aygırları, yüksek sesler çıkararak iletişim kurar.
Ekolojik Rolü
Su aygırları, yaşadıkları sulak alan ekosistemlerinde önemli roller üstlenir. Beslendikleri otlar üzerindeki etkileri, bitki örtüsünün aşırı büyümesini engeller ve böylece su akışını düzenleyerek biyolojik çeşitliliği korur. Ayrıca, dışkılarıyla karadan suya besin aktarımı yaparak mikroorganizma ve diğer su canlılarının besin zincirine katkı sağlarlar. Bu etkileriyle, sulak alanların karbon tutma kapasitesini koruyarak iklim değişikliğiyle mücadeleye dolaylı katkı sağlarlar.
Tehlike ve İnsan Etkileşimi
Su aygırları, agresif doğaları ve bölge savunma davranışları nedeniyle Afrika’nın en tehlikeli hayvanları arasında yer alır. Yılda yaklaşık 500 insanın ölümüne neden oldukları bildirilmiştir. Genellikle nehirlerin sığ kısımlarında bulunurlar ve yaşam alanlarını tehdit eden durumlara karşı saldırgan tavırlar sergileyebilirler. Azalan su kaynakları nedeniyle su aygırları ve insanlar arasında temaslar artmakta; bu da potansiyel çatışmalara zemin hazırlamaktadır.
Su aygırı. (WWF)
Koruma Durumu
Su aygırı veya hipopotam, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından 2006 yılından bu yana “hassas (vulnerable)” tür olarak sınıflandırılmıştır. Nüfusu istikrarlı olmakla birlikte habitat kaybı ve yasa dışı avcılık tehdit oluşturmaktadır. Choeropsis liberiensis ise “tehlikede (endangered)” tür olarak listelenmektedir ve dünya genelinde 2.500'den az olgun bireyin kaldığı tahmin edilmektedir.
Etimoloji
“Su aygırı”nın bilimsel adı olan Hippopotamus amphibius, Eski Yunanca’da “nehir atı” anlamına gelen hippos (at) ve potamos (nehir) sözcüklerinden türemiştir.