Bu yazımızda, tarihçi ve Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu'nun T3 Podcast'te yaptığı konuşmada dile getirdiği, milli teknoloji hamlesi ile Türk kimliğinin kesişim noktalarını inceliyoruz. Afyoncu, bu hamleyi sadece teknik bir ilerleme olarak değil, Türk milletinin tarihi kökleri, askeri kültürü ve gelecek vizyonuyla birlikte değerlendiriyor.
T3 Podcast 3.Sezon 6.Bölüm Prof. Dr. Erhan Afyoncu - Destan Yazmadan Önce Problem Çözmek (T3 Vakfı)
Türk Kimliği ve Askeri Tarih
Afyoncu, Türklerin 2200 yıldır var olmasının en önemli nedenini "iyi ordulara sahip olmaları" olarak açıklıyor. At ve ok gibi döneminin en ileri teknolojilerini kullanarak bozkırda kurdukları üstünlüğün, bugün de devam eden bir savaşçı genetik ve ruhsal yapının temelini oluşturduğunu belirtiyor. Günümüz Türk ordusunun sahip olduğu "şehadet kültürü"nü Kanuni dönemindeki askerlerin ruhuyla karşılaştırarak bu tarihi sürekliliğe dikkat çekiyor. Baykar'ın Kızılelma adlı insansız uçağını, Türklerin tarihi hayallerini simgeleyen bir isim olarak görüyor.
Milli Teknoloji ve Savaş Konseptinin Değişimi
Afyoncu, 1453'te İstanbul'un fethinde top ve tüfeğin ilk kez etkin şekilde Türkler tarafından kullanılmasına benzer bir durumun bugün yaşandığını belirtiyor. SİHA'ların (Silahlı İnsansız Hava Araçları), icat edilmemiş olmalarına rağmen Türkiye tarafından en iyi şekilde üretilip kullanılmasıyla, savaş konseptinin 500 yıl sonra yeniden değiştiğini ifade ediyor. Bu durumu, savunma sanayiinde yerli ve özgün üretimin bir ülkenin bağımsızlığı için ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösteren bir örnek olarak sunuyor.
Geçmişten Alınan Dersler ve Süreklilik Sorunu
Osmanlı'nın birçok alanda kendine yeten bir imparatorluk olduğunu belirten Afyoncu, Sanayi Devrimi'ne ayak uyduramama ve bilimsel geleneğin kesintiye uğraması nedeniyle geri kalındığını vurguluyor. Takiyüddin gibi önemli bilim insanlarının çalışmalarının devam ettirilememesini "bilimsel geleneğin kopuşu" olarak tanımlıyor ve günümüzde de en büyük problemin "bilimsel araştırmalarda süreklilik olmaması" olduğunu ifade ediyor.
Kültürel Miras ve Yeni Nesiller
Afyoncu, Türk kimliğinin muhafaza edileceği tek kurumun "aile" olduğunu vurguluyor ve modern tehditlerin aile kurumuna verdiği zararın, bir milletin geleceği için ciddi bir tehlike oluşturduğunu belirtiyor. Yeni nesilleri "Teknofest kuşağı" olarak adlandırarak, bu gençlerin bilgiye daha hızlı ulaştığını ancak çabuk vazgeçme gibi dezavantajlara sahip olabildiğini ifade ediyor. Teknofest gibi platformların, gençleri tüketimden uzaklaştırıp üretmeye teşvik ederek bu potansiyeli doğru yöne kanalize ettiğini ve yeni Türkiye'nin onların ellerinde yükseleceğini söylüyor.
Fikir Üretimi ve Medeniyet İnşası
Konuşmasının sonunda, sadece teknoloji üretmenin yeterli olmadığını, aynı zamanda tarih, hukuk ve diğer alanlarda da fikir üretimi yapmanın önemine dikkat çekiyor. "Fikir üretmeyen milletten medeniyet iddiası olmaz" diyerek, sanayi ve teknoloji alanındaki ilerlemelerin yanı sıra, üretilen fikirlerle de bir medeniyet inşa edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Erhan Afyoncu'nun değerlendirmeleri, Milli Teknoloji Hamlesi'nin tarihi birikimden güç alarak geleceği inşa etme yolunda atılan bütüncül bir adım olduğunu gösteriyor. Bu hamle, teknolojik üretimle birlikte kültürel değerlerin korunması ve yeni nesillerin bilimsel düşünceye yönlendirilmesiyle anlam kazanıyor.