KÜRE LogoKÜRE Logo
BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarMerve Keskin20 Mayıs 2025 23:53

Tarık Buğra'nın Kahramanları

Edebiyat+1 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline

Bazı insanlar vardır ki, bir cümleyle özetlenebilir hayatları: "İstemem eksik olsun." Edmond Rostand’ın Cyrano de Bergerac’ındaki o meşhur tirad, Tarık Buğra’nın yalnızca sanatını değil, karakterini de tarif eder. Eğilmeyen, sığınmayan, şaklabanlık etmeyen bir duruş… Kalemini rüzgâra göre yönlendirmeyen, inandığını yazan ve yazarken de eğilmeyen bir yazar…

Buğra'nın romanlarındaki kahramanlar yalnızdır. Ama bu yalnızlık, yenilmişliğin değil; vakarlı bir duruşun, vicdanla baş başa kalmanın yalnızlığıdır. Küçük


Ağa’daki İstanbullu Hoca, Osman Bey, Çolak Salih, Fakir Halit… Hepsi mücadele eder, ama birlikte değil; tek başına. Çünkü her gerçek dönüşüm, insanın içinden başlar.

Tarık Buğra’ya göre, büyük eserlerin mayasında yalnızlık vardır. Ama bu yalnızlık bir kaçış değil, bilakis insanın hakikate karşı tek başına durabilme cesaretidir. Bir partinin, bir cemaatin, bir grubun gözlüğünden bakmadan; sadece insan olarak, sadece vicdanla. Bu, zor bir yoldur. Çünkü doğru bildiğini söyleyen çoğu zaman yalnız kalır. Ama Buğra için bu yalnızlık, bir bedel değil, bir onurdur.

O, kalemini milleti için oynatmış ama hiçbir zaman popülerliğin peşine düşmemiştir. Ün, şöhret, alkış… Bunlar onun gözünde eksik kalsın daha iyi. Çünkü yazmak, sadece yazmak değil; bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu sırtlanmayan, "bir ödül için kendini satan" bir yazar, Buğra’ya göre insan bile değildir. Zira yazar, önce insan olmalıdır.

Romanlarına bakın: Küçük Ağa’da sadece bir savaş anlatılmaz, aynı zamanda bir çelişki işlenir. 600 yıllık geleneğe bağlı bir âlimin, Kuva-yı Milliye karşısında yaşadığı vicdan fırtınası… Buğra, tarihi anlatırken resmi söylemin dışına çıkar. Çünkü onun derdi propaganda değil, hakikattir. Çünkü sanat, ancak özgürken sanat olur.

Gençliğim Eyvah’a gelin… İhtiyar ve onun kurduğu düzen, gençleri ideolojik çatışmalarla heba eden bir aklın temsilcisidir. Ama Buğra karamsar değildir. Delikanlı’nın yeniden doğuşu, kurtuluşun mümkün olduğuna işaret eder. O, gençliğe yalnızca acıyı değil, umudu da sunar.

Tarık Buğra için ideal insan bellidir: Onurlu, vicdanlı, dürüst, çalışkan… İnanç sahibi ama körü körüne bağlı değil. Düşünen, sorgulayan, gerektiğinde yalnız kalmayı göze alan bir insan. Eşref-i mahlûkat olduğunun farkında olan bir birey. Ne makamın önünde eğilir ne de menfaatin peşine düşer. İşte Buğra’nın kahramanları bu yüzden unutulmazdır. Çünkü onların içinde bizden bir parça vardır. İçimizde bastırdığımız cesaret, susturduğumuz hakikat, görmezden geldiğimiz vicdan...

Ve evet, Tarık Buğra bir şehir seçmiştir kendine: Akşehir. Küçük Ağa’da, Yağmur Beklerken’de, Dönemeçte’de o taşra kasabasında döner tüm hikâyeler. Çünkü orası yalnızlığın, direnmenin ve halk olmanın öyküsüdür. Çünkü orada tarih sadece büyük adamların değil, isimsiz kahramanların da yazdığı bir hikâyedir.

Tarık Buğra yaşadı, yazdı, direndi. Ne alkışlarla ne ödüllerle beslendi. Onun asıl ödülü, kalemini tertemiz bir vicdanla oynatabilmiş olmasıydı. Ve geride bıraktığı her cümle, hâlâ bu ülkenin gençlerine sorumluluk fısıldıyor:

“Çalışkan olacağız. Büyük bir ideale sahip olacağız. Hayatımızda kimseye zarar vermeden yaşayacağız. Doğru sözlü olacağız. Anlamsız konuşmayacağız. Sadece çalışacağız.”

Çünkü hâlâ yapılacak şeyler var bu ülke ve dünya için. Ve hâlâ Tarık Buğra gibi duruşa sahip insanlara ihtiyaç var.

Kaynakça

Buğra, Tarık. Küçük Ağa. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2008.

Buğra, Tarık. Gençliğim Eyvah. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2005.

Buğra, Tarık. Osmancık. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2007.

Buğra, Tarık. Firavun İmanı. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2006.

Buğra, Tarık. Dönemeçte. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2004.

Kerman, Zeynep. 2002. “Tarık Buğra’nın Romanlarında Birey ve Toplum.” Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 24: 135–152.

Parlatır, İsmail. 1991. Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı. Ankara: Akçağ Yayınları.



Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor