Barak, tarih boyunca hem bir tür tüylü av köpeğini tanımlayan sözcük olarak hem de Türk mitolojisinde yer alan bir halk adı olarak kullanılmıştır. Bu kavram, dilsel ve kültürel olarak çeşitli Türk boylarının sözlü ve yazılı kültürlerinde önemli bir yer tutar.

İt Baraklar Temsili (Yapay Zekâ ile Oluşturulmuştur)
Etimoloji ve Dilsel Kullanım
Kökeni hakkında çeşitli görüşler olmakla birlikte, barak kelimesinin Eski Türkçede “çok tüylü köpek” anlamında kullanıldığı bilinmektedir. Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde barak, “çok tüylü köpek” anlamında kaydedilmiştir. Orta Türkçede ve çeşitli Türk lehçelerinde benzer anlamlar taşır:
- Karakalpakça: barak – tüylü (köpek), saçlı (insan)
- Kazakça: barak – bir tür köpek
- Kırgızca: barak – tüylü, kıllı
- Özbekçe: barak – tüylü, kıllı, saçlı
- Yeni Uygurca: barak – tüylü, kıllı
Edward J. Dankoff’a göre barak, Avesta kökenli Farsça bir kelimeden türemiştir. Saka ve Soğdça gibi İranî dillerde bāraa, bārak gibi biçimlerde “binek hayvanı”, “sürücü”, “atlı” anlamlarında yer alır. Bu bağlamda, kelimenin Türkçeye Farsça üzerinden geçtiği ve zamanla tüylü, güçlü hayvan imgesine dönüştüğü düşünülmektedir. Orta Farsçadaki bārak ise efsanevî bir binek hayvanı anlamında olup, Arapçadaki Burāq (Hz. Muhammed’in Mirac’ta bindiği kutsal hayvan) ile de ilişkilendirilmiştir.
Mitolojik ve Tarihsel Bağlamda Barak
Barak kavramı sadece bir hayvan tanımıyla sınırlı kalmamış; mitolojik ve tarihsel metinlerde İt Barak veya Kıl Barak gibi ifadelerle bir kavim adı olarak da karşımıza çıkmıştır. Bu bağlamda Baraklar, özellikle Oğuz Destanı, Ebü’l-Gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Terakime adlı eseri ve Farsça Oğuznâmelerde anlatılan, yarı efsanevi bir topluluktur.
Bu topluluğun erkeklerinin yüzleri köpeğe benzetilirken kadınlarının güzelliği özellikle vurgulanmıştır. İt Barak halkının savaşçılığı, savaş öncesi vücutlarına sürdükleri iki renkli yapıştırıcı sıvıyla vücutlarını ok işlemez hâle getirmeleri gibi unsurlar, onların yarı doğaüstü bir kavim olarak görülmesine yol açmıştır. Efsaneye göre Oğuz Kağan bu kavimle üç kez savaşmış; ilk savaşta mağlup olmuş, ikinci savaşta galip gelmiş, üçüncü seferinde ise halkı Müslüman yaparak kendi egemenliği altına almıştır.
Bu anlatılar mitolojik olmakla birlikte, Kıpçakların kökenine dair sembolik açıklamalar da içerir. Oğuz Kağan'ın askerleri ile İt Barak kadınları arasında kurulan ilişkiler sonucu Kıpçak soyunun ortaya çıktığı yönündeki ifadeler, söz konusu kavmin etnik karışımı ya da tarihsel yakınlaşmaları açıklamak amacıyla kurgulanmış olabilir.
Tarihte Baraklar
Barak adı tarih boyunca yalnızca efsanelerde değil, aynı zamanda çeşitli Türk boylarının adlarında da yaşamıştır. Anadolu’da yerleşmiş olan Barak Türkmenleri, bu adın yaşayan etnografik bir uzantısını temsil eder. Ancak bu topluluğun, mitolojik İt Baraklarla doğrudan bağlantısı bulunmamaktadır.
Kültürel Yorum ve Anlam Katmanları
Barak kelimesi ve ona bağlı mitolojik öğeler, Türk kültüründe hayvan insan ilişkisini, doğaüstü özelliklere sahip düşman ya da komşu halkları anlatmak için kullanılan sembolik unsurlardan biridir. Köpek yüzlü insanlar teması, hem yabancılaştırmayı hem de doğa ile iç içe yaşamış bir halkı tanımlamak için başvurulan bir mitolojik imge olarak yorumlanabilir. Kadınlarının güzelliğiyle askerleri cezbeden İt Barak halkı anlatısı, tarih boyunca yaşanmış kültürel karışımların efsaneleştirilmiş biçimi olarak da değerlendirilmiştir.

