logologo
TÜRK OCAKLARI(1912-.)
fav gif
Kaydet
viki star outline
Avatar
Ana YazarMehmet ÖZ18 Nisan 2025 10:36
II. Meşrutiyet'in ilanıyla başlayan süreçte pek çok fikir akımı gibi Türkçülük de çeşitli dernek ve dergiler aracılığı ile fikir hayatındaki yerini aldı. Bu sırada 190 Askerî Tıbbiye öğrencisi de aynı amaçla Türk "gönüllüler kuruluşu" oluşturulmasına yönelik görüş alışverişini sağlamak için bir toplantı düzenleme girişiminde bulundu. Bir gece Karacaahmet Mezarlığı'nda toplanarak kaleme aldıkları mektubu bu dönemin bazı yazar, şair, fikir adamı ve ediplerine gönderdiler. 24 Mayıs 1911 tarihinde bu mektubu yazan gençler Fuat Sabit (Ağacık) başkanlığındaki yirmi bir kişilik bir girişimciler grubu ile Mehmet Emin (Yurdakul), Akçuraoğlu Yusuf, M. Ali Tevfik (Yükselen), Emin Bülent (Serdaroğlu) ve Ağaoğlu Ahmet beylerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Bir derneğin kurulması ve adının da "Türk Ocağı" olması, 3 Temmuz 1911 tarihinde yapılan bu toplantıda kararlaştırıldı. Bu derneğin "esas nizamname" ve gerekli işlemler tamamlanarak Türk Ocağı'nın 25 Mart 1912 tarihinde faaliyete geçmesi sağlandı. Derneğin kurucusu görünenler, Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Ferit (Tek), Ağaoğlu Ahmet ve askerî tıbbiyelileri temsilen Fuat Sabit (Ağacık) beylerdir. Yönetim kurulu Ahmet Ferit (Tek, reis), Yusuf Akçura (ikinci reis), Mehmet Ali Tevfik (umumi kâtip), Fuat Sabit (veznedar) beylerden oluşturuldu. 1912'de yayımlanan Türk Ocağı Esas Nizamnamesi'ne göre, ocağın amacı, "Akvâm-ı İslâmiye'nin bir rükn-i mühimmi olan Türkler'in millî terbiye ve ilmî, içtimaî, iktisadî seviyelerinin terakkî ve i'lasıyla Türk ırk ve dilinin kemaline çalışmak" idi. Türk Ocağı'nın amacına ulaşmağa çalışırken "sırf millî ve içtimaî bir vaziyette" kalacağı belirtilerek, "Asla siyaset ile uğraşmayacak ve hiçbir vakit siyasî fırkalara hadim bulunmayacaktır" taahhüdünde bulunuluyordu (bk. II. Meşrutiyet).Türk Ocakları'nın tarihini şu devreler halinde değerlendirmek mümkündür: Kuruluştan İstanbul'un 1920'de resmen işgaline kadar olan dönemde Türk Ocağı İstanbul'daki merkezi yanında başta İzmir'de olmak üzere, belli başlı şehirlerde şubeler açarak çalışmalarını yaymağa girişti. Şube sayısı 1916'da yirmi beşe, 1919'da otuz beşe yükseldi. Fakat o yıldan başlayarak İstanbul'daki işgalci güçler, açık hava toplantıları (Fatih ve Sultanahmet mitingleri) vb. düzenleyerek halkın millî duygularını harekete geçirmeye çalışan Türk Ocakları'nı kapatmaya başladı. İzmir'in işgaline ilk tepki gösterenler arasında Türk Ocaklılar da vardı. Mîsâk-ı Millî'nin ilanından sonra İstanbul ikinci defa resmen işgal edilince (16 Mart 1920) bazı üst düzey ocak yöneticileri Malta'ya sürüldü. Ocağın genç üyelerinin çoğu, istilacılara karşı açılan Millî Mücadale'ye katıldı. Bu yüzden Türk Ocağı çalışmaları, İstiklal Savaşı boyunca askıya alındı. Bu dönemdeki faaliyetlere bir örnek olması bakımından sadece 1914 yılının ramazan ayında her gün iki konuşmacı tarafından sanat, tarih, dil ve edebiyat, din, bilim, sağlık, spor, Türk dünyası vb. konularda konuşmalar yapıldığı gösterilebilir. I. Dünya Savaşı şartlarında dahi konferanslar, müsamereler, sanat sergileri, müzik dersleri, geziler, savaşta mağdur olan çocuklara eğitim, kütüphaneler açmak gibi çok çeşitli faaliyetler yürütüldü.1923-1931 dönemi: Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasından sonra Türk Ocağı'nın çalışmaları yeniden canlandı. Gazi Mustafa Kemal yurt ziyaretlerinde şubelerde konuşmalar yaptı. Bu dönemde açılan ocakların sayısı, 23 Nisan 1923 tarihinde Ankara'da toplanan umumi kongrede yetmiş bire, kapandığı 1931'de 276'ya ulaşmıştı.1924 yılında toplanan kurultayda kabul edilen Türk Ocağı yasasında Türk Ocağı'nın amacı, "Bütün Türkler arasında millî şuurun takviyesine, Türk harsının meydana çıkarılmasına, medenî, sıhhî tekâmül ve millî iktisadın inkişafına çalışmaktır" şeklinde ifade edilmiştir. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere şubelerde dönemin önde gelen aydın, bilim adamı ve sanatçıları (Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Sadri Maksudi, Rıza Nur, Besim Atalay, Yusuf Akçura, M. Fuad Köprülü, Mehmet Emin Yurdakul vb.) konferanslar vermiştir. 1924 yılında Türk Ocakları'nın kamu yararına çalışır dernek ("…menâfi-i umûmiyeye hâdim ...") statüsünde olduğu bir Bakanlar Kurulu kararıyla vilayetlere tebliğ edildi.1926 yılında hazırlanan "Türk Ocakları Mesai Programı"nda şubelerin halka konferanslar vermesi, halka açık kütüphaneler kurması, bölgelerin öne çıkan sanat ve faaliyetlerini tanıtması, her şubenin bir genci eğitim için Avrupa'ya göndermesi gibi hususlar önerilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Yeni Türk alfabesinin kabulü üzerine Türk Ocakları şubeleri ülke çapında kurslar yoluyla yeni harflerin öğretilmesi işine destek verdi.Türk Ocağı'na Ankara'da bir genel merkez yapısı kazandırmak için yapılan girişimler sonunda, projesini Arif Hikmet Koyunoğlu'nun çizdiği binanın inşaatına 1926'da başlanmış, binanın yapımı 1928'de tamamlanmıştır.1927 yılında toplanan Türk Ocakları Kurultayı'nda, Türk Ocağı yasasında değişiklik yapılmış, ocak Cumhuriyet Halk Partisi'nin kültür kurulu haline getirilmiştir. Dolayısıyla kurucuların "asla siyasetle uğraşmama" ilkesinden sapılmış olundu. 1927'deki tüzük değişikliğiyle ocağın faaliyet sahasının Türkiye Cumhuriyeti toprakları ile sınırlı olduğu vurgulanmasına rağmen Türk Ocakları'nın Türkiye dışındaki Türkler'e yönelik düşünce ve faaliyetleri, bu toplulukların yaşadığı yerleri egemenliğinde bulunduran devletlerle olan siyasî ilişkiler dolayısıyla, hükümetçe sakıncalı görülüyordu. Dolayısıyla biri iç, diğeri de dış siyasî bu iki ana sebep Türk Ocağı'nın kapatılmasına yol açtı. Alınan ve basında açıklanan karardan sonra ocağın 10 Nisan 1931 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü kurultayında, Türk Ocağı'nın 264 şubesi ile birlikte tüzel kişiliğini feshetmesine karar verildi. Bu karara gerekçe olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın "Bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır" ifadesi gösterilmiş ve karar sonucunda ocağın Ankara'daki genel merkez binası ile yurt sathındaki mülkleri ve bütün nakdî varlıkları Cumhuriyet Halk Partisi'ne devredilmiştir. Daha sonra kurulan halkevlerinin kullanımına terkedilen genel merkez binası Demokrat Parti iktidarında devletin mülkiyetine geçmiştir.Türk Ocakları'nın günümüze kadar gelen ikinci kuruluş dönemi, on sekiz yıllık bir aradan sonra 1949 yılında başlamıştır. 1931 yılındaki kapatılış sırasında ocağın başkanı olan Hamdullah Suphi Tanrıöver ile Dr. Hasan Ferit Cansever, Burhanettin Develioğlu, Ahmet Mazhar Akifoğlu, Dr. Fethi Erden gibi yöneticileri kurucu olarak gösterilmek suretiyle yeni bir Türk Ocakları yasası hazırlanmış ve böylece Türk Ocağı 10 Mayıs 1949'da İstanbul'da yeniden açılmıştır.Türk Ocağı, bu ikinci kuruluşunun ilk yıllarında uzun süre İstanbul, Tekirdağ ve Karadeniz Ereğlisi'nden ibaret şubeleri ile mütevazi bir faaliyet göstermiştir. Türk Ocağı'nın yeniden canlanışı, Demokrat Parti iktidarının Türk Milliyetçiler Derneği'ni kapattırması ve Ankara'da oldukça faal bir şubenin kurulmasından sonra gerçekleşmiştir. Türk Ocağı'nın Ankara'daki tarihî genel merkez binasının intifa hakkı 1952 yılı Aralık ayında Bakanlar Kurulu'nun kararı ile Türk Ocağı'na verilmiş, 15 Mayıs 1954'te ise ocak "kamu yararına çalışır dernek" statüsünü kazanmıştır.Ocak, 1958'de genel merkezin Ankara'ya nakledilmesiyle daha etkili çalışmalara yöneldi. Genel merkezde kurulan Gençlik Kolu ile Sanat ve Edebiyat Kolu, Türk Ocağı çalışmalarını Ankara dışına taşıdılar. Fakat bu etkinlikler 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle kısa bir süre kesintiye uğradı. Genel başkan ve aynı zamanda Demokrat Parti milletvekili olan Osman Turan tutuklanıp Yassıada'ya gönderildi. Haziran ayında yapılan merkez heyeti toplantısında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Necati Akder genel başkan oldu. Akder'in kısa ve sönük başkanlık döneminden sonra faaliyetlerine devam eden ocak özellikle Hamdullah Suphi Tanrıöver (1961-66) ve Osman Turan'ın (1966-1972) başkanlık dönemlerinde önemli faaliyetler yaptı. Türk Ocakları'nın faaliyetleri, 12 Mart muhtırasından sonra diğer dernekler gibi durduruldu. 12 Mart döneminde hükümet, 26 Temmuz 1971 tarihinde, Tarihî Türk Ocağı binası ile ilgili bir kararname yayımladı. Buna göre 25 Aralık 1952 tarihli "ocağa tahsis kararı" kaldırılıyor ve "binanın tamamı kütüphanesi, kitapları, eşyası ve müştemilatıyla birlikte" Millî Savunma Bakanlığı'na veriliyordu. Bir süre sonra binanın bu bakanlıktan alınıp Millî Eğitim Bakanlığı'na tahsisine karar verildi. Ancak nasıl kullanılacağı kararlaştırılamadığından uzun süre kapalı kaldı. Mülkiyeti hazineye yani Maliye Bakanlığı'na ait olan bina, 25 Aralık 1975 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile "Resim ve Heykel Müzesi" olarak kullanılması kaydıyla Kültür Bakanlığı'na tahsis edildi.1972 yılının son aylarında, Türk Ocağı'nı doğrudan ilgilendiren başka bir dava daha sonuçlandı. Mahkeme 1972'de Emin Bilgiç'in genel başkan seçildiği kurultayı geçerli, Osman Turan'ın 1969'da genel başkan seçildiği kurultayı ise geçersiz saydı. Bu anlaşmazlığı çözmek üzere, 29 Nisan 1973 tarihinde Ankara'da Ülkü-Bir Genel Merkezi'nde yapılan kurultayda Prof. Dr. Orhan Düzgüneş genel başkan seçildi.Ülkede yaşanan ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan kargaşayı önleme gerekçesiyle yapılan ve Türkiye'de siyasî ve sosyal açılardan bir dizi ciddi sonuçlar doğuran 12 Eylül 1980 askerî darbesi sonucunda, ülkedeki siyasî faaliyetler gibi dernek çalışmaları da durduruldu. Böylece faaliyetlerine ara vermek zorunda kalan Türk Ocağı da çalışmalarına ancak 15 Nisan 1984'te yeniden başlayabildi. Bu zorunlu aradan sonra Ocak, giderek ivme kazanan faaliyetleri ve yeni açılan şubeleriyle Türkiye'nin en faal sivil toplum kuruluşlarından biri haline geldi. Ocağın yayın organı olan Türk Yurdu dergisi de 1988'den itibaren düzenli olarak yayımlanmaya başlandı.Türk Ocağı Genel Merkezi'nin bu dönemde başlattığı ve 2000'lerde de devam eden düzenli etkinlikler arasında, her ikisi de iki yılda bir düzenlenen "Millî Eğitim Sempozyumu" ile "Milliyetçilik ve Milliyetçilik Tarihi İlmî Kongresi" göze çarpar. Bu kongreler, üniversitelerle iş birliği yapılarak değişik şehirlerde gerçekleştirildi.Ocaklıların girişimiyle, Türk Ocakları'nın özellikle Türk dünyası ile ilişkileri geliştirmek amacıyla, 1988'de Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı kuruldu. Vakıf yoluyla Türk devletleri ve topluluklarından gelip Türkiye'de eğitim gören 100 kadar öğrenciye burs verilmesi sağlandı. Ayrıca 2014 yılına kadar her kurban bayramında Kerkük'te ve Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Kırım'da zulüm ve baskı altındaki Türkler için, onların bulundukları yerlerde kurban kesilmesi için kampanyalar yapıldı. Bu kampanyalar 2014'ten itibaren Türk Ocakları Derneği tarafından yürütülmektedir. Vakfın en önemli faaliyeti ise ilköğretim ve ortaöğretim sınıfları bulunan ve halen faaliyette bulunan Türk Yurdu Lisesi'nin açılmasıdır.Türk Ocakları Genel Merkezi 1987 yılından itibaren değişik alanlarda takdire şayan hizmetleri bulunan ve bilim, düşünce ve sanat eserleriyle temayüz eden kişi ve kurumlara armağanlar vermeye başladı. Bunlar genelde kurultay dönemlerinde takdim edilmektedir. Armağanlar Türk Ocakları'na hizmet etmiş isimler adına verilmektedir.Türk Ocağı'nın başlattığı ve bir müddet düzenlediği etkinliklerden biri de Türk dünyası devlet ve topluluklarından gelen gençlerin katılımıyla yapılan "Türk Dünyası Gençlik Günleri" adlı yıllık toplantılardır. 2010'lardan itibaren Türk Dünyası Gençler Teşkilatı kendi tüzel kişiliği ile bu faaliyetleri devralmıştır.Türk Ocakları bugün seksen yedi şube, dokuz yurt dışı, altı yurt içi temsilciliği ile hem yurt içinde hem de Türk dünyasının bazı bölgelerinde faaliyetlerine devam etmektedir. Azerbaycan Türk Ocağı 2019 yılında yeniden faaliyete geçmiş ve dernek aynı zamanda Türkiye'deki Türk Ocağı Derneği'nin temsilciliğini de üstlenmiştir, Kerkük'te, Telafer'de, Makedonya'da birer temsilcilik açılmıştır. Ramazan ayları ve kurban bayramı başta olmak üzere çeşitli vesilelerle Afganistan, Kırım, Gagavuzya, Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Suriye, Irak, Kafkasya gibi coğrafyalarda soydaşlarımıza yönelik yardımlarda bulunmaktadır.Türk Ocakları'nın her zaman çeşitli biçimlerde sürdürdüğü üniversite gençliğine yönelik eğitim öğretim, araştırma faaliyetleri Türk Ocakları Akademisi adı altında genel merkez bünyesinde yürütülmektedir. Gerek genel merkez gerekse şubeler her yıl sonunda programı başarıyla tamamlayan öğrencilere katılım sertifikası vermektedir.Türk Ocakları'nın yayın organı olan Türk Yurdu dergisi 1911 yılında kurulan Türk Yurdu Cemiyeti tarafından Kasım 1911 tarihinde on beş günlük bir dergi olarak yayımlanmaya başlanmış, 1917'de ise Türk Ocakları'nın yayın organı olmuştur. Derginin amacı Türklüğe hizmet etmek ve faydalı olmak olarak açıklanmıştır. 1918'de kesintiye uğrayan derginin 1923'teki ikinci dönemi Türk Ocakları'nın 1931'de kapanmasına (kapatılmasına) kadar sürecektir. Gerek II. Meşrutiyet devrinde gerekse Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında Türk toplum, fikir, kültür ve sanat hayatına yön veren fikir ve sanat adamlarının katkı verdiği dergi, imparatorluktan millî devlete geçişin köprüsü olmuştur.1925'ten evvel diğer taraftan ocak merkezinin bir dergi çıkarmadığı dönemlerde bazı şubelerin "Türk Ocağı'nın nâşir-i efkârı" ifadesiyle dergiler çıkardığı da vakidir.1942-43 yıllarında on sayı sonra kapanan Türk Yurdu, 1954-57 yılları arasında yeniden çıkmıştır. Derginin beşinci dönemi 1959-1968 arasındadır. 1970'te iki sayı çıkmış, 1987'de başlayan yedinci dönem ise kesintisiz bugüne kadar gelmiştir. Derginin 1911-1928 yılları arasında çıkan sayıları yeni harflere çevrilerek, 1929-1931 yılları arasındaki sayıları tıpkıbasım olarak on yedi cilt halinde Tutibay Yayınları tarafından yeniden yayımlanmıştır (Ankara 1998-2001). Türk Ocakları şubeleri de hem çeşitli dergiler hem de kitaplar yayımlayarak kültür ve eğitim hayatımıza önemli katkılar yapmışlardır. 1922-1931 yılları arasında yayını tespit edilen şube sayısı on üç, 1986-2012 döneminde ise otuz sekizdir.
badge borderhover badge border
avatar
Türk Maarif Ansiklopedisi Kategorisi
Kurulları tarafından
onaylanmıştır.

TÜRK OCAKLARI(1912-.)

Board Main İcon
Wiki Card Image
Türk Ocakları merkez binası (Ankara, 1930’lu yıllar)

II. Meşrutiyet'in ilanıyla başlayan süreçte pek çok fikir akımı gibi Türkçülük de çeşitli dernek ve dergiler aracılığı ile fikir hayatındaki yerini aldı. Bu sırada 190 Askerî Tıbbiye öğrencisi de aynı amaçla Türk "gönüllüler kuruluşu" oluşturulmasına yönelik görüş alışverişini sağlamak için bir toplantı düzenleme girişiminde bulundu. Bir gece Karacaahmet Mezarlığı'nda toplanarak kaleme aldıkları mektubu bu dönemin bazı yazar, şair, fikir adamı ve ediplerine gönderdiler. 24 Mayıs 1911 tarihinde bu mektubu yazan gençler Fuat Sabit (Ağacık) başkanlığındaki yirmi bir kişilik bir girişimciler grubu ile Mehmet Emin (Yurdakul), Akçuraoğlu Yusuf, M. Ali Tevfik (Yükselen), Emin Bülent (Serdaroğlu) ve Ağaoğlu Ahmet beylerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Bir derneğin kurulması ve adının da "Türk Ocağı" olması, 3 Temmuz 1911 tarihinde yapılan bu toplantıda kararlaştırıldı. Bu derneğin "esas nizamname" ve gerekli işlemler tamamlanarak Türk Ocağı'nın 25 Mart 1912 tarihinde faaliyete geçmesi sağlandı. Derneğin kurucusu görünenler, Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Ferit (Tek), Ağaoğlu Ahmet ve askerî tıbbiyelileri temsilen Fuat Sabit (Ağacık) beylerdir. Yönetim kurulu Ahmet Ferit (Tek, reis), Yusuf Akçura (ikinci reis), Mehmet Ali Tevfik (umumi kâtip), Fuat Sabit (veznedar) beylerden oluşturuldu. 1912'de yayımlanan Türk Ocağı Esas Nizamnamesi'ne göre, ocağın amacı, "Akvâm-ı İslâmiye'nin bir rükn-i mühimmi olan Türkler'in millî terbiye ve ilmî, içtimaî, iktisadî seviyelerinin terakkî ve i'lasıyla Türk ırk ve dilinin kemaline çalışmak" idi. Türk Ocağı'nın amacına ulaşmağa çalışırken "sırf millî ve içtimaî bir vaziyette" kalacağı belirtilerek, "Asla siyaset ile uğraşmayacak ve hiçbir vakit siyasî fırkalara hadim bulunmayacaktır" taahhüdünde bulunuluyordu (bk. II. Meşrutiyet).



Türk Ocakları'nın tarihini şu devreler halinde değerlendirmek mümkündür: Kuruluştan İstanbul'un 1920'de resmen işgaline kadar olan dönemde Türk Ocağı İstanbul'daki merkezi yanında başta İzmir'de olmak üzere, belli başlı şehirlerde şubeler açarak çalışmalarını yaymağa girişti. Şube sayısı 1916'da yirmi beşe, 1919'da otuz beşe yükseldi. Fakat o yıldan başlayarak İstanbul'daki işgalci güçler, açık hava toplantıları (Fatih ve Sultanahmet mitingleri) vb. düzenleyerek halkın millî duygularını harekete geçirmeye çalışan Türk Ocakları'nı kapatmaya başladı. İzmir'in işgaline ilk tepki gösterenler arasında Türk Ocaklılar da vardı. Mîsâk-ı Millî'nin ilanından sonra İstanbul ikinci defa resmen işgal edilince (16 Mart 1920) bazı üst düzey ocak yöneticileri Malta'ya sürüldü. Ocağın genç üyelerinin çoğu, istilacılara karşı açılan Millî Mücadale'ye katıldı. Bu yüzden Türk Ocağı çalışmaları, İstiklal Savaşı boyunca askıya alındı. Bu dönemdeki faaliyetlere bir örnek olması bakımından sadece 1914 yılının ramazan ayında her gün iki konuşmacı tarafından sanat, tarih, dil ve edebiyat, din, bilim, sağlık, spor, Türk dünyası vb. konularda konuşmalar yapıldığı gösterilebilir. I. Dünya Savaşı şartlarında dahi konferanslar, müsamereler, sanat sergileri, müzik dersleri, geziler, savaşta mağdur olan çocuklara eğitim, kütüphaneler açmak gibi çok çeşitli faaliyetler yürütüldü.



1923-1931 dönemi: Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasından sonra Türk Ocağı'nın çalışmaları yeniden canlandı. Gazi Mustafa Kemal yurt ziyaretlerinde şubelerde konuşmalar yaptı. Bu dönemde açılan ocakların sayısı, 23 Nisan 1923 tarihinde Ankara'da toplanan umumi kongrede yetmiş bire, kapandığı 1931'de 276'ya ulaşmıştı.



1924 yılında toplanan kurultayda kabul edilen Türk Ocağı yasasında Türk Ocağı'nın amacı, "Bütün Türkler arasında millî şuurun takviyesine, Türk harsının meydana çıkarılmasına, medenî, sıhhî tekâmül ve millî iktisadın inkişafına çalışmaktır" şeklinde ifade edilmiştir. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere şubelerde dönemin önde gelen aydın, bilim adamı ve sanatçıları (Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Sadri Maksudi, Rıza Nur, Besim Atalay, Yusuf Akçura, M. Fuad Köprülü, Mehmet Emin Yurdakul vb.) konferanslar vermiştir. 1924 yılında Türk Ocakları'nın kamu yararına çalışır dernek ("…menâfi-i umûmiyeye hâdim ...") statüsünde olduğu bir Bakanlar Kurulu kararıyla vilayetlere tebliğ edildi.



1926 yılında hazırlanan "Türk Ocakları Mesai Programı"nda şubelerin halka konferanslar vermesi, halka açık kütüphaneler kurması, bölgelerin öne çıkan sanat ve faaliyetlerini tanıtması, her şubenin bir genci eğitim için Avrupa'ya göndermesi gibi hususlar önerilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Yeni Türk alfabesinin kabulü üzerine Türk Ocakları şubeleri ülke çapında kurslar yoluyla yeni harflerin öğretilmesi işine destek verdi.



Türk Ocağı'na Ankara'da bir genel merkez yapısı kazandırmak için yapılan girişimler sonunda, projesini Arif Hikmet Koyunoğlu'nun çizdiği binanın inşaatına 1926'da başlanmış, binanın yapımı 1928'de tamamlanmıştır.



1927 yılında toplanan Türk Ocakları Kurultayı'nda, Türk Ocağı yasasında değişiklik yapılmış, ocak Cumhuriyet Halk Partisi'nin kültür kurulu haline getirilmiştir. Dolayısıyla kurucuların "asla siyasetle uğraşmama" ilkesinden sapılmış olundu. 1927'deki tüzük değişikliğiyle ocağın faaliyet sahasının Türkiye Cumhuriyeti toprakları ile sınırlı olduğu vurgulanmasına rağmen Türk Ocakları'nın Türkiye dışındaki Türkler'e yönelik düşünce ve faaliyetleri, bu toplulukların yaşadığı yerleri egemenliğinde bulunduran devletlerle olan siyasî ilişkiler dolayısıyla, hükümetçe sakıncalı görülüyordu. Dolayısıyla biri iç, diğeri de dış siyasî bu iki ana sebep Türk Ocağı'nın kapatılmasına yol açtı. Alınan ve basında açıklanan karardan sonra ocağın 10 Nisan 1931 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü kurultayında, Türk Ocağı'nın 264 şubesi ile birlikte tüzel kişiliğini feshetmesine karar verildi. Bu karara gerekçe olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın "Bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır" ifadesi gösterilmiş ve karar sonucunda ocağın Ankara'daki genel merkez binası ile yurt sathındaki mülkleri ve bütün nakdî varlıkları Cumhuriyet Halk Partisi'ne devredilmiştir. Daha sonra kurulan halkevlerinin kullanımına terkedilen genel merkez binası Demokrat Parti iktidarında devletin mülkiyetine geçmiştir.



Türk Ocakları'nın günümüze kadar gelen ikinci kuruluş dönemi, on sekiz yıllık bir aradan sonra 1949 yılında başlamıştır. 1931 yılındaki kapatılış sırasında ocağın başkanı olan Hamdullah Suphi Tanrıöver ile Dr. Hasan Ferit Cansever, Burhanettin Develioğlu, Ahmet Mazhar Akifoğlu, Dr. Fethi Erden gibi yöneticileri kurucu olarak gösterilmek suretiyle yeni bir Türk Ocakları yasası hazırlanmış ve böylece Türk Ocağı 10 Mayıs 1949'da İstanbul'da yeniden açılmıştır.



Türk Ocağı, bu ikinci kuruluşunun ilk yıllarında uzun süre İstanbul, Tekirdağ ve Karadeniz Ereğlisi'nden ibaret şubeleri ile mütevazi bir faaliyet göstermiştir. Türk Ocağı'nın yeniden canlanışı, Demokrat Parti iktidarının Türk Milliyetçiler Derneği'ni kapattırması ve Ankara'da oldukça faal bir şubenin kurulmasından sonra gerçekleşmiştir. Türk Ocağı'nın Ankara'daki tarihî genel merkez binasının intifa hakkı 1952 yılı Aralık ayında Bakanlar Kurulu'nun kararı ile Türk Ocağı'na verilmiş, 15 Mayıs 1954'te ise ocak "kamu yararına çalışır dernek" statüsünü kazanmıştır.



Ocak, 1958'de genel merkezin Ankara'ya nakledilmesiyle daha etkili çalışmalara yöneldi. Genel merkezde kurulan Gençlik Kolu ile Sanat ve Edebiyat Kolu, Türk Ocağı çalışmalarını Ankara dışına taşıdılar. Fakat bu etkinlikler 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle kısa bir süre kesintiye uğradı. Genel başkan ve aynı zamanda Demokrat Parti milletvekili olan Osman Turan tutuklanıp Yassıada'ya gönderildi. Haziran ayında yapılan merkez heyeti toplantısında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Necati Akder genel başkan oldu. Akder'in kısa ve sönük başkanlık döneminden sonra faaliyetlerine devam eden ocak özellikle Hamdullah Suphi Tanrıöver (1961-66) ve Osman Turan'ın (1966-1972) başkanlık dönemlerinde önemli faaliyetler yaptı. Türk Ocakları'nın faaliyetleri, 12 Mart muhtırasından sonra diğer dernekler gibi durduruldu. 12 Mart döneminde hükümet, 26 Temmuz 1971 tarihinde, Tarihî Türk Ocağı binası ile ilgili bir kararname yayımladı. Buna göre 25 Aralık 1952 tarihli "ocağa tahsis kararı" kaldırılıyor ve "binanın tamamı kütüphanesi, kitapları, eşyası ve müştemilatıyla birlikte" Millî Savunma Bakanlığı'na veriliyordu. Bir süre sonra binanın bu bakanlıktan alınıp Millî Eğitim Bakanlığı'na tahsisine karar verildi. Ancak nasıl kullanılacağı kararlaştırılamadığından uzun süre kapalı kaldı. Mülkiyeti hazineye yani Maliye Bakanlığı'na ait olan bina, 25 Aralık 1975 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile "Resim ve Heykel Müzesi" olarak kullanılması kaydıyla Kültür Bakanlığı'na tahsis edildi.



1972 yılının son aylarında, Türk Ocağı'nı doğrudan ilgilendiren başka bir dava daha sonuçlandı. Mahkeme 1972'de Emin Bilgiç'in genel başkan seçildiği kurultayı geçerli, Osman Turan'ın 1969'da genel başkan seçildiği kurultayı ise geçersiz saydı. Bu anlaşmazlığı çözmek üzere, 29 Nisan 1973 tarihinde Ankara'da Ülkü-Bir Genel Merkezi'nde yapılan kurultayda Prof. Dr. Orhan Düzgüneş genel başkan seçildi.



Ülkede yaşanan ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan kargaşayı önleme gerekçesiyle yapılan ve Türkiye'de siyasî ve sosyal açılardan bir dizi ciddi sonuçlar doğuran 12 Eylül 1980 askerî darbesi sonucunda, ülkedeki siyasî faaliyetler gibi dernek çalışmaları da durduruldu. Böylece faaliyetlerine ara vermek zorunda kalan Türk Ocağı da çalışmalarına ancak 15 Nisan 1984'te yeniden başlayabildi. Bu zorunlu aradan sonra Ocak, giderek ivme kazanan faaliyetleri ve yeni açılan şubeleriyle Türkiye'nin en faal sivil toplum kuruluşlarından biri haline geldi. Ocağın yayın organı olan Türk Yurdu dergisi de 1988'den itibaren düzenli olarak yayımlanmaya başlandı.



Türk Ocağı Genel Merkezi'nin bu dönemde başlattığı ve 2000'lerde de devam eden düzenli etkinlikler arasında, her ikisi de iki yılda bir düzenlenen "Millî Eğitim Sempozyumu" ile "Milliyetçilik ve Milliyetçilik Tarihi İlmî Kongresi" göze çarpar. Bu kongreler, üniversitelerle iş birliği yapılarak değişik şehirlerde gerçekleştirildi.



Ocaklıların girişimiyle, Türk Ocakları'nın özellikle Türk dünyası ile ilişkileri geliştirmek amacıyla, 1988'de Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı kuruldu. Vakıf yoluyla Türk devletleri ve topluluklarından gelip Türkiye'de eğitim gören 100 kadar öğrenciye burs verilmesi sağlandı. Ayrıca 2014 yılına kadar her kurban bayramında Kerkük'te ve Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Kırım'da zulüm ve baskı altındaki Türkler için, onların bulundukları yerlerde kurban kesilmesi için kampanyalar yapıldı. Bu kampanyalar 2014'ten itibaren Türk Ocakları Derneği tarafından yürütülmektedir. Vakfın en önemli faaliyeti ise ilköğretim ve ortaöğretim sınıfları bulunan ve halen faaliyette bulunan Türk Yurdu Lisesi'nin açılmasıdır.



Türk Ocakları Genel Merkezi 1987 yılından itibaren değişik alanlarda takdire şayan hizmetleri bulunan ve bilim, düşünce ve sanat eserleriyle temayüz eden kişi ve kurumlara armağanlar vermeye başladı. Bunlar genelde kurultay dönemlerinde takdim edilmektedir. Armağanlar Türk Ocakları'na hizmet etmiş isimler adına verilmektedir.



Türk Ocağı'nın başlattığı ve bir müddet düzenlediği etkinliklerden biri de Türk dünyası devlet ve topluluklarından gelen gençlerin katılımıyla yapılan "Türk Dünyası Gençlik Günleri" adlı yıllık toplantılardır. 2010'lardan itibaren Türk Dünyası Gençler Teşkilatı kendi tüzel kişiliği ile bu faaliyetleri devralmıştır.



Türk Ocakları bugün seksen yedi şube, dokuz yurt dışı, altı yurt içi temsilciliği ile hem yurt içinde hem de Türk dünyasının bazı bölgelerinde faaliyetlerine devam etmektedir. Azerbaycan Türk Ocağı 2019 yılında yeniden faaliyete geçmiş ve dernek aynı zamanda Türkiye'deki Türk Ocağı Derneği'nin temsilciliğini de üstlenmiştir, Kerkük'te, Telafer'de, Makedonya'da birer temsilcilik açılmıştır. Ramazan ayları ve kurban bayramı başta olmak üzere çeşitli vesilelerle Afganistan, Kırım, Gagavuzya, Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Suriye, Irak, Kafkasya gibi coğrafyalarda soydaşlarımıza yönelik yardımlarda bulunmaktadır.



Türk Ocakları'nın her zaman çeşitli biçimlerde sürdürdüğü üniversite gençliğine yönelik eğitim öğretim, araştırma faaliyetleri Türk Ocakları Akademisi adı altında genel merkez bünyesinde yürütülmektedir. Gerek genel merkez gerekse şubeler her yıl sonunda programı başarıyla tamamlayan öğrencilere katılım sertifikası vermektedir.



Türk Ocakları'nın yayın organı olan Türk Yurdu dergisi 1911 yılında kurulan Türk Yurdu Cemiyeti tarafından Kasım 1911 tarihinde on beş günlük bir dergi olarak yayımlanmaya başlanmış, 1917'de ise Türk Ocakları'nın yayın organı olmuştur. Derginin amacı Türklüğe hizmet etmek ve faydalı olmak olarak açıklanmıştır. 1918'de kesintiye uğrayan derginin 1923'teki ikinci dönemi Türk Ocakları'nın 1931'de kapanmasına (kapatılmasına) kadar sürecektir. Gerek II. Meşrutiyet devrinde gerekse Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında Türk toplum, fikir, kültür ve sanat hayatına yön veren fikir ve sanat adamlarının katkı verdiği dergi, imparatorluktan millî devlete geçişin köprüsü olmuştur.



1925'ten evvel diğer taraftan ocak merkezinin bir dergi çıkarmadığı dönemlerde bazı şubelerin "Türk Ocağı'nın nâşir-i efkârı" ifadesiyle dergiler çıkardığı da vakidir.



1942-43 yıllarında on sayı sonra kapanan Türk Yurdu, 1954-57 yılları arasında yeniden çıkmıştır. Derginin beşinci dönemi 1959-1968 arasındadır. 1970'te iki sayı çıkmış, 1987'de başlayan yedinci dönem ise kesintisiz bugüne kadar gelmiştir. Derginin 1911-1928 yılları arasında çıkan sayıları yeni harflere çevrilerek, 1929-1931 yılları arasındaki sayıları tıpkıbasım olarak on yedi cilt halinde Tutibay Yayınları tarafından yeniden yayımlanmıştır (Ankara 1998-2001). Türk Ocakları şubeleri de hem çeşitli dergiler hem de kitaplar yayımlayarak kültür ve eğitim hayatımıza önemli katkılar yapmışlardır. 1922-1931 yılları arasında yayını tespit edilen şube sayısı on üç, 1986-2012 döneminde ise otuz sekizdir.

Kaynakça

Bayraktutan, Yusuf. Türk Fikir Tarihinde Modernleşme, Milliyetçilik ve Türk Ocakları (1912-1931). Ankara 1996.
Gürgür, Nuri. “Türk Ocaklarının İkinci Defa Açılması ve Sonrası-1-2-3-4”. Türk Yurdu. sy. 397, 398, 399, 400 (2020).
https://www.turkocaklari.org.tr/turk-ocagi-tarihi/6/turk-ocaklarinin-kisa-tarihcesi (Necmettin Sefercioğlu)
Karaer, İbrahim. Türk Ocakları (1912-1931). Ankara 1992.
a.mlf. Türk Ocaklarının 100 Yıllık Yayın Faaliyetleri (1912-2012). Ankara 2012.
Özden, Mehmet. Türk Yurdu Dergisi ve II. Meşrutiyet Devri Türkçülük Akımı (1911-1918). Dr.T, Hacettepe Üniversitesi, 1994.
Sarınay, Yusuf. Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları 1912-1931. İstanbul 2004.
a.mlf. “Türk Ocağı”. DİA. 2012, XLI, 545-546.
Tuncer, Hüseyin – Hacaloğlu, Yücel – Memişoğlu, Ragıp. Türk Ocakları Tarihi-Açıklamalı Kronoloji (1912-1997). I-II, Ankara 1998.
a.mlf. Türk Yurdu (1911-1931) Üzerine Bir İnceleme. Ankara 1990.
Üstel, Füsun. Türk Ocakları 1912-1931: İmparatorluktan Ulus-Devlete Türk Milliyetçiliği. İstanbul 1997.
Mehmet ÖZ, "TÜRK OCAKLARI", Türk Maarif Ansiklopedisi, https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/turk-ocaklari/#yazar-1 (16.04.2025).

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme
KÜRE'ye Sor