Osmanlı askerî teşkilatlanmasında turnacıbaşılık rütbesinin Fâtih Sultan Mehmed devrinden itibaren mevcut olduğu bilinmektedir. Bu dönemde devşirme sistemi de bir nizama konulmuş ve konu ile ilgili turnacıbaşı, saksoncubaşı, zağarcıbaşı ve haseki gibi görevler belirlenmiştir. Fâtih döneminde kurulan hasekiler topluluğunda başhasekilikten sonra gelen rütbe turnacıbaşılık idi.
Yeniçeri Ocağı'nın "katar ağaları"ndan biri olan turnacıbaşı ağanın başlangıçta padişahla birlikte sürek avlarına katılmak, bununla ilgili hazırlıklara nezaret edip gerekli donanımı temin etmek, ihtiyaç durumunda maiyetine verilen yeniçerilerle birlikte kale muhafızlığı ve nöbetçiliği gibi görevleri de bulunuyordu. Turnacıbaşı padişahın katıldığı seferlerde yanında bulunur ve Dîvân-ı Hümâyun'a da iştirak ederdi.
XVII. yüzyıldan itibaren ise turnacının temel görevi sorumlu olduğu ortanın düzenini sağlamak ve devşirme sistemini yönetmekti. Padişah fermanı ve belirli kurallar dairesinde yürütülmesi gereken devşirilecek çocukların ve gençlerin belirlenmesi işi Anadolu ve Rumeli beylerbeyi tarafından seçilen turnacıbaşılar tarafından yapılırdı. Kaynaklarda insan sarrafı ve ilm-i sîmâda mahir kimseler olarak geçen turnacıbaşılar adayların simasına, görünümüne, ellerine, ayaklarına ve gözlerinin içine bakarlar, fermanda belirlenen şartları taşıyanlar arasından gelecek vaat edeceğini değerlendirdikleri çocukları ocağa alırlardı. Usulüne uygun seçilen bu çocuklar doğum tarihi ve doğum yeri aile ve ebeveyninin kimler olduğu ve hangi esaslara göre karar verildiği gibi hususlar belirtilerek eşkâl defterine kaydedilirdi (bk. Devşirme).
Böylece belirlenen çocuklar ve gençler önce Türkçe'yi ve Türk-İslam örf ve âdetlerini öğrenebilmeleri için müslüman Türk ailelerin yanına verilirlerdi. "Türke verme" denilen bu uygulamadan sonra Acemi Oğlanlar Ocağı'nda askerî eğitim alırlardı. Bundan sonra yapılan değerlendirmelere göre bir kısmı Yeniçeri Ocağı'na bir kısmı da Enderun Mektebi'ne hazırlık olmak üzere Edirne, Galata Sarayı, İbrâhim Paşa Sarayı ve İskender Çelebi Sarayı'na ayrılırdı. Çocukların en yeteneklileri ise Enderun saray okullarında yoğun ve ciddi bir eğitime tâbi tutulurlar, bunlar arasından valilik, nazırlık ve sadrazamlık gibi görevler de dahil devletin ihtiyaç duyduğu çeşitli idarî makamlara tayin için yetiştirilirdi. Turnacıbaşılık ve turnacı ortası 1826 yılında Yeniçeri Ocağı kaldırılıncaya kadar mansıp olarak varlığını korumuştur.
Halk arasında talihli ya da yaptığı bir işte tam isabetli olmayı da ifade için kullanılagelen "turnayı gözünden vurmak" deyiminin başlangıçta, belirlediği çocuklardan paşa vezir gibi kimselerin yetiştiği turnacıbaşıların seçimleri için söylendiği kaydedilir.