Ürdün Haşimi Krallığı, Ortadoğu’da, tarihsel olarak Bereketli Hilal’in merkezinde yer alan, stratejik öneme sahip bir ülkedir. Resmi adı Ürdün Haşimi Krallığı olup, yönetim şekli Anayasal Monarşi’dir. Ülke, Haşimi Ailesi tarafından yönetilmektedir ve mevcut Kral II. Abdullah (Abdullah bin Hüseyin)'tır. Kral, yürütme ve yasama üzerinde belirleyici bir otoriteye sahiptir.

Ürdün- Amman Şehir Görüntüsü (Anadolu Ajansı)
Coğrafi olarak kuzeyde Suriye ve Irak, güneyde Suudi Arabistan, batıda ise İsrail ve Batı Şeria ile komşudur. Ülke, büyük ölçüde çöl platoları, verimli Ürdün Vadisi ve yüksek dağlık bölgelerden oluşur. Tek deniz çıkışı, güneydeki Akabe Körfezi (Kızıldeniz) üzerindedir
Nüfusu, 2023 yılı itibarıyla bölgesel göçmenler ve mülteciler dahil yaklaşık 11,5 milyon civarındadır. Nüfusun büyük çoğunluğu Arap kökenli olup resmi dili Arapça’dır.
Milli Marş
Ürdün Haşimi Krallığı'nın milli marşı, "El Selam El Meliki" (Kraliyet Selamı) adını taşımaktadır. Marş, ülkenin 1946 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından resmi olarak kabul edilmiş olup monarşik yapının ve Haşimi Hanedanı'na duyulan ulusal bağlılığın en önemli sembollerinden biridir. Sözleri ünlü şair Abdülmunim er-Rifai tarafından yazılmış, müziği ise Abdul Kadir et-Temimi tarafından bestelenmiştir. Marş, melodik olarak törensel bir yapı sergilerken, içerik olarak kralın şahsında ülkenin birliğini, bağımsızlığını ve istikrarını yüceltmektedir. Ayrıca, Ürdün'ün Arap ulusunun bir parçası olduğu ve Arap davasında olan tarihsel rolü, marşın temel mesajları arasında yer almaktadır. Milli marş, tüm resmi devlet ve askeri törenlerde icra edilerek ulusal kimliği ve egemenliği temsil etmektedir.
Ürdün Millî Marşı (Urumaxi Anthems)
Tarih
Antik Çağ ve İlk Topluluklar (MÖ 9000 – MS 106)
İlk Yerleşimler ve Bronz Çağı Krallıkları
Ürdün topraklarındaki insan yaşamı Paleolitik Çağ’a kadar uzanmakta olup insanlık tarihinin en eski yerleşim kanıtlarından bazılarına ev sahipliği yapmıştır. En kritik arkeolojik keşiflerden biri, yaklaşık 9000 yıl öncesine tarihlenen ‘Ain Ghazal Heykelleri’dir. MÖ 2. binyılın sonlarına doğru bölge, Ammonlular (merkez Amman), Moavlılar ve Edomlular gibi, Levant’taki ticaret yolları üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan organize krallıklara ev sahipliği yapmıştır.
Nebati Uygarlığı ve Roma Hakimiyeti
Bölgenin ticari ve kültürel zirvesi, MÖ 4. yüzyıldan MS 106’ya kadar hüküm süren Nebati Uygarlığı döneminde yaşanmıştır. Nebatiler, Arabistan ile Akdeniz arasındaki tütsü ve baharat ticaretini kontrol ederek büyük bir ekonomik güç oluşturmuşlardır. Başkentleri olan Petra, kızıl kumtaşı kayalıklara oyulmuş anıtsal yapıları, su toplama ve depolama sistemleriyle mühendislik ve mimarlık tarihi bakımından dikkate değer olarak kabul edilmiştir. Petra, 1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta olup 2007’de Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak tescillenmiştir.
MS 106 yılında, Roma İmparatoru Trajan döneminde Nebati Krallığı yıkılmış ve toprakları Roma İmparatorluğu’nun Arabia Petraea eyaleti olarak ilhak edilmiştir. Roma egemenliği, bölgede Ceraş (Jerash) gibi büyük şehirlerin inşasına ve Hristiyanlığın erken dönemlerde yayılmasına olanak tanımış, ardından bölge Bizans İmparatorluğu’nun kontrolüne geçmiştir.
İslam Fetihleri ve Orta Çağ Egemenlikleri (MS 629 – 1516)
İslam’ın Yayılışı ve Emeviler Dönemi
7.yüzyılın başlarında İslamiyet’in yayılmasıyla Ürdün, Bizans’a karşı mücadelede kilit bir alan olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.) dönemindeki Akabe Biatları, her ne kadar Hicaz bölgesinde gerçekleşmiş olsa da, İslam’ın Medine’ye ulaşmasının ve bölgenin siyasi bir güç olarak ortaya çıkışının temelini atmıştır.
Daha sonra, 629’daki Mute Savaşı ve 636’daki kesin zaferle sonuçlanan Yermük Savaşı ile Ürdün toprakları tamamen İslam Devleti’nin kontrolüne geçmiştir. Emeviler döneminde (661-750) Ürdün, Şam’a yakınlığı sayesinde stratejik bir konuma yükselmiş; Emevi yöneticileri tarafından Çöl Kaleleri (Qasr Amra, Qasr Kharana) gibi yapılar inşa ettirilmiştir.
Haçlılar ve Memlükler Dönemi
Abbasiler döneminde siyasi önemi azalan bölge, Haçlı Seferleri sırasında yeniden önem kazanmış; Haçlılar tarafından Kerek gibi stratejik kaleler inşa edilmiştir. 13. yüzyılda Mısır merkezli Memlûk Devleti'nin kontrolüne giren Ürdün, bu dönemde hac ve ticaret yollarının güvenliğini sağlayan bir köprü işlevi görmüştür.
Osmanlı Egemenliği ve Bağımsızlık Süreci (1516 – 1946)
Yavuz Sultan Selim’in 1516’daki seferleriyle beraber Ürdün toprakları, dört yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelmiştir. Osmanlılar için bölgenin temel önceliği Hac yolunun ve kervanlarının güvenliğini sağlamak olmuştur. Aynı zamanda yolların muhafazası için bir kale (Akabe Kalesi) inşa edilmiştir. Bu yollardan geçen hacılar daima koruma altına alınmış ve güvenlikleri sağlanmıştır. Osmanlıların yaptırdığı kaleyi Evliya Çelebi ayrıntılı bir şekilde anlatmakta ve içindeki kulelerden, hisarlardan, camisinden, hamamından, kapılarından, değirmeninden bahsetmektedir.
Hicaz Demiryolu
Sultan II. Abdülhamid Han döneminin en önemli projelerinden biri olan Hicaz Demiryolu, Osmanlı Devleti tarafından 1900 yılında inşasına başlanan ve 31 Ağustos 1908’de Medine’ye ulaşan, yaklaşık 1464 kilometre uzunluğunda stratejik bir demiryolu hattıdır.
Şam'dan başlayarak Der'a, Amman (1903), Maan (1904), Katrana, Tebük ve Medâin Sâlih (1906) üzerinden Medine'ye uzanan bu hattın inşasındaki temel amaç; hac yollarının güvenliğini sağlamak, Bedevî saldırıları nedeniyle tehlikeli ve kırk günü bulan hac yolculuğunu dört beş güne indirerek dinî hizmete vesile olmak ve Hicaz bölgesiyle idarî ve askerî irtibatı güçlendirip Osmanlı hâkimiyetindeki birliği pekiştirmekti.
Aynı zamanda İslam dünyası dayanışmasını temsil etmesi hedeflenen bu projenin finansmanı büyük ölçüde İslam ülkelerinden gelen bağışlarla karşılanmıştır. Hat, normal zamanlarda ve savaş durumlarında Hicaz ile Yemen’e asker ve mühimmat sevkiyatını kolaylaştırarak Süveyş Kanalı'na duyulan ihtiyacı azaltmış ve Amman, Ma'an ile Medine gibi yerleşimlerin lojistik önemini artırmıştır. Ancak, I. Dünya Savaşı yıllarında Arap isyanı sırasında meydana gelen saldırılar sonucunda büyük ölçüde tahrip olan demiryolunun işletmesi savaş sonrasında fiilen sona ermiştir. Günümüzde hattın bazı bölümleri Ürdün ve Suudi Arabistan topraklarında tarihî miras olarak korunmaktadır.

Hicaz Demiryolunun Güzergahı ve 1904 Yılı Maan Tren İstasyonu Açılış Töreninden Görüntüler (Tika)
Arap Ayaklanması ve Emirlik’in Kuruluşu
I. Dünya Savaşı sırasında bölge, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı gerçekleştirilen Arap Ayaklanması’na sahne olmuştur. Savaşın ardından Osmanlı’nın yenilgisiyle, bölgenin yapısı 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması’nda çizilen paylaşım planı doğrultusunda şekillenmiştir.
Bu gizli anlaşma, Osmanlı topraklarının İngiltere ve Fransa arasında etki alanlarına ayrılmasını öngörmüş; bugünkü Ürdün ve Filistin İngiliz nüfuz bölgesi olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, 1920’deki San Remo Konferansı kararlarıyla bölge İngiliz mandası altına girmiştir. İngiltere, bir yıl sonra yani 1921’de, Mekke Şerifi Hüseyin’in oğlu Abdullah bin Hüseyin liderliğinde Mavera-i Ürdün Emirliği’ni kurarak Haşimi Hanedanı’nın yönetimini tesis etmiş ve böylece Ürdün’ün temelleri atılmıştır.

Winston Churchill, Arabistanlı Lawrence ve Emir Abdullah San Remo Konferansı Sırasında Yürürken (Library of Congress)
Krallığın Kurulması
Emirlik, 1946 yılına kadar İngiliz mandası altında kalmıştır. 25 Mayıs 1946’da mandanın sona ermesiyle ülke bağımsızlığını ilan etmiş, Kral Abdullah bin Hüseyin liderliğinde Ürdün Haşimi Krallığı resmen kurulmuştur. 1949 yılında devletin adı "Ürdün Haşimi Krallığı" olarak teyit edilmiştir.
Haşimi Krallığı ve Güncel Dönem (1946 – Günümüz)
Arap-İsrail Çatışmaları ve Kara Eylül
Bağımsızlığın hemen ardından patlak veren 1948 Arap-İsrail Savaşı’na katılan Ürdün, savaş sonrasında Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü ilhak etmiştir. Ancak bu topraklar, 1967’deki Altı Gün Savaşı sonucunda İsrail işgaline uğrayarak Ürdün’ün kontrolünden çıkmıştır. Bu savaşlar, özellikle Filistinli mülteci akınları nedeniyle Ürdün’ün demografik ve siyasi yapısını etkilemiştir.
1970 yılında, Filistinli gerilla grupları ile Ürdün Ordusu arasında yaşanan ve "Kara Eylül" olarak adlandırılan çatışmalar, Kral Hüseyin'in merkezi otoritesini güçlendirerek ülkenin iç istikrarını ve egemenliğini pekiştirmiştir.
Barış Anlaşması ve Modernizasyon
Kral Hüseyin, uzun süren bölgesel gerilimlerin ardından 1994 yılında İsrail ile resmî barış anlaşması imzalayarak, bölgede Mısır’dan sonra bu adımı atan ikinci Arap ülkesi olmuştur. Kral Hüseyin’in 1999’daki vefatıyla tahta geçen oğlu Kral II. Abdullah, babasından devraldığı denge politikasını sürdürmüş ve ülkenin modernizasyon, ekonomik reform ve teknolojik gelişim hedeflerini öncelemiştir.
Ürdün, Arap İsyanları ve komşu Suriye’deki iç savaş gibi büyük bölgesel istikrarsızlık dalgalarına karşı anayasal monarşi ve Haşimi Hanedanı’nın meşruiyeti sayesinde iç istikrarını korumuştur. Ülke, günümüzde de Filistin meselesinin çözümünde ve bölgesel güvenlik konularında kilit bir aktör olarak rol oynamaktadır.
Coğrafya
Ürdün, Batı Asya'da, doğuda geniş Suriye Çölü'nün uzantılarıyla kaplı, büyük ölçüde karasal ve kurak bir platodan oluşan ülkedir.
Konumu
Ürdün, yaklaşık 89.342 km² yüzölçümüne sahip olup Ortadoğu’nun jeostratejik açıdan kritik konumlarından birinde yer alır. Kuzeyde Suriye, kuzeydoğuda Irak, doğu ve güneyde Suudi Arabistan, batıda ise İsrail ve Batı Şeria ile sınır komşusudur. Ülkenin denize tek çıkışı, güneyde yer alan Akabe Körfezi üzerinden Kızıldeniz’e açılmaktadır. Bu çıkış, ülkenin dış ticareti açısından hayati öneme sahiptir.

Güncel Ürdün Haritası (AA)
Yeryüzü Şekilleri
Dağları
Ürdün’ün batı kesimleri dağlık ve engebelidir. Ülkenin en yüksek noktası, 1.854 metreye ulaşan Cebel Ümmü’d-Dâmî’dir. Amman çevresindeki yüksek platolar, ülkenin iklim yapısı ve tarımsal üretimi üzerinde belirleyici rol oynar. Bu dağlık alanlar, batıdaki nemli hava kütlelerinin iç kesimlere taşınmasını engelleyerek doğu bölgelerinde kurak koşulların hâkim olmasına neden olur.
Ovaları ve Vadiler
Ürdün coğrafyasının en verimli kısmı, kuzeyden güneye uzanan Ürdün Vadisi’dir. Bu vadi, Ürdün Nehri boyunca uzanır ve tarımsal faaliyetlerin yoğunlaştığı başlıca bölgedir. Güneydeki Wadi Rum, kumtaşı ve granit kayalıklarıyla tanınan, jeolojik ve turistik açıdan kıymetli kabul edilen bir vadidir. Bölge, 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.

Wadi Rum (Anadolu Ajansı)
Nehir ve Gölleri
Ülkenin başlıca su kaynağı Ürdün Nehri’dir. Nehir, kuzeydeki Hermon Dağı eteklerinden doğup güneyde Ölü Deniz’e dökülmektedir. Ölü Deniz, deniz seviyesinin yaklaşık -430 metre altında yer almakta olup dünyanın en alçak noktasıdır. Ürdün su kaynakları bakımından son derece yetersizdir; bu durum ülke için stratejik bir mesele hâline gelmiştir.
İklimi ve Bitki Örtüsü
Ürdün, Akdeniz iklimi ile kurak çöl iklimi arasında bir geçiş özelliği taşımaktadır. Batı bölgelerde kışlar serin ve yağışlı, yazlar sıcak ve kuraktır. Doğu ve güneyde ise yıllık yağış miktarı son derece düşüktür. Ülke topraklarının büyük çoğunluğunu oluşturan doğu ve güneydeki platolarda kurak çöl iklimi hüküm sürmekte ve yıllık yağış miktarları oldukça düşüktür.
Özellikle Ürdün Vadisi ve Ölü Deniz çevresi, yaz aylarında sıcaklıkların yer yer 49°C’ye kadar yükseldiği, kurak tropikal bir iklim kuşağındadır. Yağışlar genellikle Kasım ile Nisan ayları arasında yoğunlaşır. İklim farklılıkları, ülkenin tarımsal üretim kapasitesi ve yerleşim dağılımı üzerinde doğrudan etkili olmaktadır.
Doğal Kaynaklar
Ürdün’ün başlıca doğal kaynakları arasında fosfat, potas ve kaya yağı (oil shale) bulunmaktadır. Bu kaynaklar, ülkenin enerji stratejisinde yerli ve yenilenebilir olmayan kaynaklardan yararlanma potansiyeli yaratmakta ancak enerji ihtiyacını doğrudan karşılamada yetersiz kalmaktadır.
Enerji ve Ulaşım Altyapısı
Ürdün, doğal enerji kaynakları bakımından sınırlı bir ülkedir ve bu nedenle enerji arzında yüksek oranda dışa bağımlı bir yapı sergiler. Ülke, özellikle petrol ve doğal gaz alanlarında ithalata dayalı bir enerji tüketim modeli yürütmektedir. Bu durum, enerji güvenliğini ve ekonomik istikrarı doğrudan etkileyen temel faktörlerden biridir.
Elektrik Üretimi ve Tüketimi
Ürdün'de elektrik erişimi yaygın olup, nüfusun büyük bölümü elektrik hizmetine ulaşabilmektedir. Ülkenin toplam kurulu elektrik üretim kapasitesi 2023 yılı itibarıyla 6.890 MW düzeyindedir ve kaydedilen en yüksek elektrik yükü (maksimum talep) 4.240 MW olarak raporlanmıştır. 2023 yılında toplam elektrik üretimi yaklaşık 24,182 milyar kWh (GWh) iken, tüketim yaklaşık 19,113 milyar kWh (GWh) düzeyinde gerçekleşmiştir. Üretimin tüketimi aşması nedeniyle Ürdün küçük miktarda elektrik ihraç etmektedir, ancak ithalat da devam etmektedir.
Üretim Kaynakları Dağılımı (2023 Üretim Karışımı): Elektrik üretiminin yaklaşık %78,0'i fosil yakıtlardan (doğal gaz, petrol ve kömür) elde edilmekte olup doğal gaz tek başına üretimin %61,7'sini oluşturmaktadır. Toplam elektrik üretiminin yaklaşık %22,0'si ise yenilenebilir kaynaklardan sağlanmıştır: Güneş Enerjisi (Solar PV) %15,0 ve Rüzgâr Enerjisi %6,9 paya sahiptir. Hidroelektrik üretimi %0,1 ile sınırlıdır. Toplam kurulu yenilenebilir enerji kapasitesi 2023 itibarıyla 2.620 MW'tır.
Fosil Yakıt Üretimi ve Tüketimi
Ürdün, enerji kaynakları açısından dışa bağımlı bir yapı sergilemektedir. Kömür üretimi bulunmamaktadır ve 2023'teki tüm ihtiyacı olan 120,61 bin kısa ton ithalat yoluyla karşılanmıştır. Ham petrol üretimi yok denecek kadar azdır; 2023 yılı toplam ham petrol üretimi yalnızca 43.988 varil olarak raporlanmıştır (günlük yaklaşık 120 varil). Kanıtlanmış ham petrol rezervi 2021 itibarıyla 1 milyon varil düzeyindedir. Petrol ürünleri tüketimi yüksektir; 2023 verilerine göre yalnızca dizel ve ısıtma yağı tüketimi günlük 33,52 bin varil seviyesindedir. Toplam ham petrol ithalatı ise 2023'te 1.776.000 ton olarak kaydedilmiştir.
Doğal Gaz Üretimi ve İthalatı
Doğal gaz, Ürdün'ün elektrik üretiminde birincil yakıt kaynağıdır. Ülkenin doğal gaz üretimi sınırlı olup, 2023 yılında bir önceki yıla göre artış göstererek 6,13 milyar fit küp (bcf) olarak kaydedilmiştir. Buna karşın, doğal gaz tüketiminin büyük bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır; 2023 yılında doğal gaz ithalatı yaklaşık 4,037 milyar m³ düzeyindedir. Ülkenin kanıtlanmış doğal gaz rezervi 200 milyar fit küp (bcf) civarındadır.
Kişi Başına Oranla Enerji Tüketimi
Kişi başına birincil enerji tüketimi 2023 yılı için 32,91 milyon Btu olarak kaydedilmiştir. Kişi başına elektrik tüketimi ise aynı yıl 1.664 kWh seviyesine yükselmiştir. Bu rakamlar, Ürdün'ün sınırlı yerli fosil enerji kaynaklarına rağmen enerji talebinin yüksekliğini ve enerji yoğun ekonomik yapısını teyit etmektedir.
Ulaşım Altyapısı
Ürdün'ün ulaşım altyapısı, ülkenin bölgesel bir lojistik merkez olma vizyonu ve dış ticaretin kesintisiz akışını sağlama stratejisi etrafında şekillenmiştir.
- Akabe Limanı (Aqaba): Ülkenin Kızıldeniz'e olan tek çıkış noktası olan Akabe Limanı, Ürdün'ün dış ticaret hacminin %90'ından fazlasını karşılamaktadır. Liman, sadece ulusal ticaret için değil, aynı zamanda karayla çevrili komşu ülkeler (özellikle Irak) için de stratejik bir transit ve dağıtım merkezi işlevi görmektedir. Limanın sürekli modernizasyonu ve kapasite artırımı, bölgesel lojistik rekabetçiliğin artırılması açısından kritik öneme sahiptir.

Akabe Limanı'ndan Bir Görüntü (Pexels)
- Havayolları ve Havaalanları: Ülke, modern sivil havacılık altyapısına sahiptir. Ürdün'de toplam 17 adet havaalanı bulunmaktadır. Başkent Amman'da bulunan Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı (Queen Alia International Airport - QAIA), yıllık 9 milyondan fazla yolcu kapasitesiyle Ürdün'ün ana uluslararası kapısı ve bölgesel bir hub olarak hizmet vermektedir. Ülkenin ulusal havayolu taşıyıcısı Royal Jordanian, bölgesel ve uluslararası destinasyonlara geniş bir uçuş ağı sağlayarak hem yolcu hem de hava kargo taşımacılığında kilit bir rol üstlenmektedir. Akabe'de bulunan Kral Hüseyin Uluslararası Havalimanı ise turizm ve bölgesel bağlantıları desteklemektedir.
- Karayolları ve Ağ Bağlantıları: Ürdün'ün karayolu ağı, ülkenin lojistik omurgasını oluşturmaktadır. Başkent Amman'ı Akabe Limanı'na ve Suriye, Irak, Suudi Arabistan gibi komşu ülkelerin sınır kapılarına bağlayan ana otoyollar ve ekspres yollar, bölgesel ticaretin ve ulaşımın kesintisiz sürdürülmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu ağın bakımı ve genişletilmesi, ticari entegrasyonu ve erişilebilirliği artırma hedefine hizmet etmektedir.
- Demiryolları: Demiryolu altyapısı, ağırlıklı olarak maden ve yük taşımacılığına (özellikle fosfat ve potas) odaklanmıştır. Hükümet, bölgesel ticaretin geliştirilmesi, lojistik maliyetlerin düşürülmesi ve özellikle bölgesel demiryolu bağlantılarının güçlendirilmesi amacıyla demiryolu ağlarının modernizasyonunu ve kapasite artışını öncelikli projeleri arasında tutmaktadır.
Ekonomi
Temel Ekonomik Göstergeler
Ürdün ekonomisi, kısıtlı doğal kaynaklara, enerji ithalatı bağımlılığına ve önemli ölçüde dış yardımlara dayanan, orta gelirli bir yapı sergilemektedir. 2025 yılı için ekonomik büyümenin yaklaşık %2,6 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. 2025 yılının ilk yarısında ülkeye gelen Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) miktarı yaklaşık 1,05 milyar ABD Doları ($1.05 milyar) olarak kaydedilmiştir. Bu miktar, 2024 yılının aynı dönemine göre %36,4'lük önemli bir artışı temsil etmektedir.
- Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH - SGP): 2022'de $104.307 milyar iken, 2024 tahmini $109.986 milyar seviyesine ulaşarak bir yükseliş göstermiştir.
- Kişi Başı GSYİH: Aynı dönemde $9,300'dan $9,500'a çıkarak refahta küçük bir artışa işaret etmektedir.
2024 yılında toplam ihracat verileri 9,433 milyar olarak belirlenmiştir. İhracatta En büyük paya sahip ortaklar ABD (%25,7), Suudi Arabistan ve Irak'tır. (ABD, toplam ulusal ihracatın dörtte birini tek başına karşılamaktadır.)
2024 yılı başlıca ihraç malları, ulusal ihracatın %19,4'ünü oluşturan giyim eşyası ve aksesuarlarının en büyük kalemi teşkil etmesiyle belirginleşmektedir. Bu giyim eşyası ve ilaçlar gibi sektörlerde önemli bir büyüme kaydedilirken geleneksel ihraç ürünleri olan kimyasal gübreler, fosfatlar ve ham potas gibi bazı kalemlerde düşüş eğilimleri gözlemlenmiştir.
Ürdün'ün 2024 yılındaki en büyük ithalat ortakları ise Çin ve Suudi Arabistan başta olmak üzere, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerden oluşmaktadır. İthal edilen ana ürünler ise, toplam ithalatın %21,9'unu teşkil eden mineral yakıtlar ve yağlar ile birlikte otomobiller, makineler ve elektrikli ekipmanlardır.
Sektörel Dağılım
- Ekonomik yapının temel direğini, GSYİH’nın yaklaşık %66’sını oluşturan Hizmetler sektörü meydana getirmektedir. Bu sektör içinde turizm, ülkenin en önemli döviz gelir kaynaklarından biri olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca eğitim, sağlık ve finans hizmetleri de hizmetler sektörünün güçlü alt dallarını oluşturmaktadır.
- Sanayi sektörü, fosfat ve potas gibi zengin maden yataklarının çıkarılması ve işlenmesine dayalıdır ve GSYİH’nın yaklaşık %26'sını oluşturmaktadır. İmalat sanayi, özellikle tekstil ve kimya endüstrilerinde (gübre üretimi gibi) gelişim göstermiştir ve ülkeye gelen dış yatırımın önemli bir kısmını çekmektedir.
- Tarım sektörü ise GSYİH’nın yaklaşık %6'sını oluşturmaktadır. sınırlı su kaynakları nedeniyle GSYİH içindeki payı düşüktür ve genellikle yerel tüketimi karşılamaya yönelik bir üretim yapısına sahiptir.

Ürdün GSYİH'nın Sektörel Dağılımı (DEİK)
Dış Ticaret
Ürdün, enerji ve temel hammaddelerde dışa bağımlılığı nedeniyle kronik bir dış ticaret açığı vermektedir. Başlıca ihracat kalemleri tekstil/giyim eşyası, gübreler, inorganik kimyasallar ve potas olup, dış ticaretin yönü serbest ticaret anlaşmalarıyla Batı ülkelerine, ABD'ye ve komşu Arap ülkelerine odaklanmıştır.
Yabancı Yatırım ve İş Ortamları
Ürdün için 2023 yılında ülkeye giren doğrudan yabancı yatırım (DYY) tutarı 843 milyon ABD doları olarak kaydedilmiştir. Yatırımların önemli kısmı sanayi, inşaat ve gayrimenkul sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. Hükümet, özellikle yeşil enerji ve teknoloji yatırımlarını teşvik etmektedir.
Demografi ve Eğitim
Ürdün’ün nüfusu 2025 itibarıyla yaklaşık 11,5 milyon civarındadır. Nüfus artış hızı, bölgesel ortalamaların üzerindedir ve ülkenin demografik yapısı, özellikle komşu ülkelerden gelen yoğun mülteci akımları nedeniyle oldukça dinamiktir.
2023 Yılı Temel Demografik Göstergeler
Ülke, kişi başına düşen mülteci sayısı bakımından dünyada önde gelen ülkelerden biridir. Bu dinamizm, kamu hizmetleri ve ekonomik kaynaklar üzerinde sürekli bir baskı oluşturmaktadır. Nüfusun yüksek bir oranı, yaklaşık %84’ü kentsel alanlarda yaşamaktadır. Başkent Amman, ülkenin en büyük ve en yoğun nüfuslu metropol merkezidir.
Nüfus Dağılımı ve Şehirleşme
Nüfus dağılımı, coğrafi koşullarla doğrudan ilişkilidir. Batıdaki dağlık plato ve Ürdün Vadisi’nin doğu kenarı, ülkenin en yoğun nüfuslu ve ekonomik açıdan gelişmiş bölgesini teşkil eder. Amman, İrbid ve Zarka gibi kentler, sanayi, eğitim ve hizmet sektörlerinin merkezini oluşturarak nüfusu kendilerine çeker. Doğu ve güney kesimler (Çöl Platosu) ise, iklim koşulları ve su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle büyük oranda çöl karakterlidir ve yerleşim son derece seyrek kalmıştır.
Etnik Yapı
Ürdün nüfusunun yaklaşık %97’si Arap kökenlidir. Nüfusun geri kalanını, Çerkezler, Çeçenler ve Ermeniler gibi küçük ve tarihi azınlık grupları oluşturmaktadır. Toplumsal yapıyı en çok belirleyen unsur ise Filistin kökenli Ürdünlülerdir. 1948 ve 1967 savaşları sonrasında gelen bu nüfus, ülkenin toplumsal hayatına, ekonomisine ve siyasetine entegre olmuş, önemli bir bölümü tam vatandaşlık hakkı kazanmıştır.
Dini Dağılım
Ürdün’ün resmi dini İslam’dır ve nüfusun yaklaşık %93’ü Sünni Müslüman'dır. Ülkenin yaklaşık %6’lık kısmını Hristiyanlar oluşturur; bunlar çoğunlukla Rum Ortodoks, Roma Katolik ve Protestan mezheplerine mensuptur ve Hristiyan toplumu bölgeye göre oldukça eski ve köklü bir geçmişe sahiptir. Ürdün Anayasası, din özgürlüğüne anayasal düzeyde saygı gösterilmesini garanti altına almıştır. Devlet, dini azınlıkların haklarını korumakla yükümlüdür ve Hristiyan azınlık, parlamentoda kota sistemiyle temsil edilmektedir.
Göç ve Nüfus Hareketliliği
Ürdün, bölgesel krizler nedeniyle Ortadoğu’da en fazla mülteci barındıran ülkelerden biridir. Ülkede 2025 yılı itibariyle kayıtlı yaklaşık 660.000 Suriyeli mülteci bulunmakta, kayıtlı ve kayıtsız nüfus birlikte değerlendirildiğinde bu sayının 1,3 milyon civarına ulaştığı tahmin edilmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) verilerine göre, Ürdün’de yaklaşık 2,3 milyon kayıtlı Filistinli mülteci yaşamaktadır. Bu durum, ülke nüfusuna oranla oldukça yüksek bir mülteci yoğunluğu oluşturmakta ve Ürdün’ün altyapı, istihdam, barınma, sağlık ve eğitim sistemleri üzerinde önemli bir baskı yaratmaktadır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve UNESCO verilerine göre, Suriyeli mültecilerin büyük kısmı kamplarda değil, yerel toplulukların içinde yaşamaktadır. Bu durum, kamu hizmetlerine olan talebi artırmakta ve özellikle belediye altyapıları, enerji, su ve atık yönetimi gibi alanlarda kapasite sınırlarının zorlanmasına yol açmaktadır. Eğitim alanında, Ürdün hükümeti uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde Suriyeli ve Filistinli çocukların eğitime erişimini sağlamaya çalışsa da, sınıf yoğunluğu ve kaynak yetersizliği önemli sorunlar arasında yer almaktadır.
UNESCO tarafından yayımlanan ülke raporlarında, mülteci akınlarının Ürdün’ün sınırlı kaynakları üzerinde “sürekli ve yapısal bir baskı” oluşturduğu; istihdam piyasasında rekabetin arttığı ve düşük ücretli sektörlerde kayıt dışı istihdamın yaygınlaştığı vurgulanmaktadır. Buna rağmen Ürdün, uluslararası toplum tarafından “yük paylaşımı” açısından önemli bir ortak olarak değerlendirilmektedir. Genel olarak, mülteci nüfusunun büyüklüğü ve uzun süreli yerleşimi, ülkenin sosyal politikaları, ekonomik planlaması ve kamu hizmeti yönetimi açısından belirleyici bir faktör hâline gelmiştir.
Eğitim
Ürdün, Ortadoğu bölgesinde yüksek okuryazarlık oranı, zorunlu temel eğitim sistemi ve gelişmiş yükseköğretim altyapısıyla öne çıkan bir ülkedir. Ülke genelinde okuryazarlık oranı %95’in üzerindedir; 15 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma bilmeyenlerin oranı 2025 yılı itibarıyla yaklaşık %4,8 seviyesindedir. Eğitim sistemi, on yıllık zorunlu temel eğitim ve iki yıllık ortaöğretim aşamalarından oluşmaktadır.
Yükseköğretim, Ürdün’ün beşerî sermaye politikalarının merkezinde yer almaktadır. Kamu ve özel sektöre ait çok sayıda üniversite faaliyet göstermekte olup, başlıca kurumlar arasında Ürdün Üniversitesi (University of Jordan), Yermük Üniversitesi (Yarmouk University) ve Haşimi Üniversitesi (Hashemite University) bulunmaktadır.
Ürdün Yükseköğretim Bakanlığı verilerine göre, 2024–2025 akademik yılı itibarıyla ülke genelindeki üniversitelerde 113 ülkeden 51.647 uluslararası öğrenci eğitim görmektedir. Bu durum, Ürdün’ün bölgesel ölçekte bir yükseköğretim merkezi haline geldiğini göstermektedir. Eğitim altyapısı özellikle mühendislik, bilişim teknolojileri ve tıp alanlarında gelişmiştir.
Bu alanlarda verilen eğitimin niteliği, ülkenin nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynamaktadır. Yükseköğretimde kalite güvencesi ve akreditasyon süreçleri, Ürdün Yükseköğretim Akreditasyon ve Kalite Güvencesi Komisyonu (HEAC) tarafından yürütülmektedir.
Kültür ve Turizm
Ürdün, Levant bölgesinin kesişim noktası olma özelliğini koruyan ve kültürel çeşitliliğin tarihsel süreçle birleştiği bir yapıya sahiptir.
Kültürel Yapı
Ürdün toplumu, genellikle muhafazakâr ve kolektif değerler üzerine kuruludur. Geniş aile bağları ve aşiret yapısı, toplumsal düzenin ve bireysel kimliğin temelini oluşturur. Arap kültürüne özgü misafirperverlik (karam), toplumsal etkileşimlerde belirgin bir normdur.
Kültürel Çeşitlilik ise Ürdün'ün tarihsel göç akınlarıyla zenginleşmiştir. Nüfusun büyük bir bölümü Filistin kökenli olup, Çerkes, Çeçen ve Hristiyan Araplar gibi azınlık gruplar ülkenin sosyal dokusunu oluşturur.
Resmi dil Modern Standart Arapça olmakla birlikte, günlük hayatta yerel lehçe ve ticari çevrelerde İngilizce yaygın olarak kullanılmaktadır. Ürdün mutfağı, Levant bölgesinin tipik özelliklerini taşır; en bilinen ulusal yemek, kurutulmuş yoğurt (Jameed), pirinç ve etten yapılan geleneksel bir yemek olan Mansaf'tır.
Kültürel Miras ve Koruma
Ürdün, tarih boyunca Roma İmparatorluğu, Bizans ve çeşitli İslami Halifeliklerin kontrolünde kalmış olması nedeniyle geniş bir arkeolojik mirasa sahiptir.
UNESCO Dünya Mirası Alanları
Ülkenin küresel kültürel önemi, üç ana UNESCO listesiyle tescillenmiştir:
- Petra (Kayıp Şehir): M.Ö. 4. yüzyılda Nebatiler tarafından kayalara oyulmuş anıtsal mimarisi ve gelişmiş su mühendisliğiyle ünlüdür.
- Kasır Amra (Çöl Kalesi): 8. yüzyıla ait Emevi döneminden kalma bu yapı, özellikle erken İslam sanatı açısından değerli olan freskleri ile bilinmektedir.
- Um er-Rasas (Kastron Mefaa): Roma, Bizans ve erken İslami dönemlere ait kalıntıları içeren bu sit alanı, özellikle 6. yüzyıldan kalma iyi korunmuş mozaik döşemeleri nedeniyle önem taşımaktadır.

Ürdün Petra Antik Kenti'nden Kaya Mezarları (TDV İslam Ansiklopedisi)
Tarihi Yapılar ve Arkeolojik Sitler
Ürdün, UNESCO kapsamı dışında da çok sayıda antik kente ev sahipliği yapmaktadır:
- Jerash (Ceraş): Genellikle "Doğu'nun Pompeii'si" olarak anılır ve sütunlu caddeleri, tiyatroları ve tapınaklarıyla dünyanın en iyi korunmuş Roma şehirlerinden biridir.
- Amman Hisarı (Jabal al-Qal'a): Başkent Amman'da yer alan bu tarihi tepe, Roma tapınakları, Bizans kiliseleri ve Emevi saray kalıntılarını içermektedir.
Müzeler ve Kültürel Kurumlar
Ürdün, mirasını korumak ve sergilemek için ulusal kurumlara sahiptir. Bu kurumlar, Ürdün’ün binlerce yıllık tarihini belgelemede ve ulusal kimliğini güçlendirmede merkezi bir rol üstlenmektedir.
- Ürdün Müzesi (The Jordan Museum): Amman'da bulunan bu ulusal kurum, ülkenin tarih öncesi çağlardan günümüze uzanan arkeolojik ve kültürel evrimini kronolojik olarak sunmaktadır.
- Ürdün Arkeoloji Müzesi: Ülke genelindeki kazılardan elde edilen önemli eserleri muhafaza eden bir merkez olarak işlev görmektedir.
Turizm
Ürdün turizm sektörü, ülkenin kültürel, tarihi ve doğal zenginlikleri üzerine kurulu, istihdam ve döviz girdisi açısından kritik öneme sahip bir ekonomik koludur.
Ülkeye Gelen Turist Profili
Ürdün, tarihi, kültürel ve sağlık turizmi ekseninde çok çeşitli bir ziyaretçi kitlesine hitap etmektedir. Ülkenin en önemli çekim noktaları; Petra Antik Kenti ve Roma kalıntıları gibi tarihi ve kültürel miras alanları ile ilgilenen turistlerdir.
Öte yandan, Ürdün küresel çapta önde gelen bir sağlık turizmi destinasyonu olarak öne çıkmaktadır ve yılda 300.000'den fazla tedavi amaçlı ziyaretçiyi ağırlayarak önemli bir pazar yaratmaktadır. Ayrıca, Wadi Rum'un çöl manzaraları ve Akabe'nin Kızıldeniz kıyıları sayesinde doğa ve macera turizmine ilgi duyan gezginler ile coğrafi yakınlığın etkisiyle bölge ülkelerinden gelen bölgesel turistler de profilin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Turizmin Ekonomi İçindeki Payı
Turizm, Ürdün ekonomisi için temel bir döviz ve istihdam kaynağıdır ve GSYİH içinde önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin, COVID-19 pandemisi öncesinde, 2019 verilerine göre turizm sektörü, Ürdün ekonomisinin (GSYİH) yaklaşık %16,3'ünü oluşturuyordu.
Pandemi döneminde bu oran düşüş yaşasa da toparlanma süreciyle birlikte turizm gelirleri artış göstermiştir, 2024 yılında 7,239 milyar ABD Doları olarak kaydedilmiştir.
Sektörün yarattığı istihdam da kritik öneme sahiptir; 2024 itibarıyla çok sayıda kişiye istihdam sağlamaktadır. Özellikle sağlık turizmi, yıllık bir milyar dolardan fazla gelirle bu payı destekleyen güçlü bir alt sektördür.
Turizm Politikaları
Ürdün hükümeti, turizmi desteklemek ve küresel rekabet gücünü artırmak amacıyla Ekonomik Modernleşme Vizyonu çerçevesinde net politikalar yürütmektedir. Temel amaç, kültürel mirası ve doğal kaynakları koruyarak sürdürülebilir turizmi teşvik etmektir.
Yasal altyapı güçlendirilmekte; en son örnek olarak, 2024 yılında yürürlüğe giren Yeni Turizm Kanunu, lisanslama süreçlerini basitleştirmiş ve sektörün geliştirilmesi için özel bir fon oluşturmuştur. Ayrıca, iç turizmi canlandırmak amacıyla "Ürdün'ümüz Cennettir" gibi sübvansiyonlu geziler sunan programlar uygulanmakta, bunun yanı sıra Akabe ve Wadi Rum gibi kilit bölgelerde altyapı ve ürün geliştirme yatırımları devam etmektedir.
Turizm sektörü, Ürdün ekonomisinin ana itici güçlerinden ve en önemli döviz gelir kaynaklarından biridir. Sektör, ülke GSYİH'sına önemli katkı sağlamakta ve hükümet tarafından ulusal kalkınmanın kilit sektörü olarak desteklenmektedir. Ürdün, özellikle Ölü Deniz’in sunduğu imkanlar sayesinde sağlık turizmi alanında da bölgesel bir merkez olarak öne çıkmaktadır.
Turistik Bölgeler
Ürdün, çeşitli tarihî yapılara sahip bir turizm destinasyonu olarak tanımlanmaktadır.
Tarihî ve Kültürel Turizm
- Petra Antik Şehri: Nebati Uygarlığı'nın başkenti olan Petra, MÖ 4. yüzyıldan kalma kayalara oyulmuş anıtsal mimarisiyle ülkenin uluslararası alanda en tanınan simgesidir. Şehir, 1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almakta ve Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul edilmektedir.
- Ceraş (Jerash): "Doğu'nun Pompeii'si" olarak da bilinen Ceraş, Roma İmparatorluğu döneminden kalma, en iyi korunmuş büyük şehir kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır. Hadrian Kemeri, Roma Tiyatrosu ve sütunlu caddeleri ile klasik dönem tarih turizminin önemli bir odağıdır.

Ceraş (jerash) (World History Encyclopedia)
- Madaba: Şehir, Bizans döneminden kalma kiliseler ve mozaik sanatının en önemli örneklerinden olan, Kudüs ve Kutsal Topraklar'ın haritasını içeren büyük mozaiğiyle tanınır. Madaba, inanç turizmi için de bir merkezdir.
- Al-Maghtas (Hz. İsa’nın Vaftiz Yeri): Ürdün Nehri'nin doğu kıyısında yer alan bu kutsal alan, Hristiyanlık inancına göre Hz. İsa’nın Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edildiği yer olarak kabul edilir. Bu özelliği sayesinde uluslararası inanç turizmi ve hac rotalarında kilit bir noktadır.
Doğa ve Sağlık Turizmi
- Ölü Deniz (Lut Gölü): Dünyanın deniz seviyesinden en alçak noktası olan bu göl, yüksek mineral ve tuz içeriği sayesinde başta cilt hastalıkları olmak üzere çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan sağlık turizminin merkezidir. Tıbbi ve kozmetik amaçlı ziyaretler için küresel çapta bir çekim noktasıdır.
- Wadi Rum (Ay Vadisi): UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu çöl bölgesi, kızıl kumları, devasa kumtaşı kayalıkları ve eşsiz jeolojik oluşumlarıyla bilinir. Bölge, safari, kaya tırmanışı ve ekolojik kampçılık gibi macera turizmi faaliyetleri için cazibe merkezidir.v
Deniz Turizmi
- Akabe (Aqaba): Ürdün’ün Kızıldeniz kıyısında yer alan tek liman kenti ve serbest ticaret bölgesidir. Akabe, yıl boyu ılıman iklimi, temiz plajları ve özellikle dalış ve yelken sporlarına uygun zengin su altı ekosistemi sayesinde aktif bir deniz turizmi merkezidir. Kent, aynı zamanda ülkenin lojistik ve ticari kapısı olarak da işlev görmektedir.
Dış Politika ve Güvenlik
Ürdün’ün dış politikası, tarihsel olarak rejimin istikrarını, toprak bütünlüğünü ve bölgesel dengeyi koruma temeline dayanmaktadır. Haşimi Krallığı, coğrafi konumu itibarıyla Ortadoğu’nun istikrarsız güç dengeleri arasında ılımlı, arabulucu ve dengeleyici bir rol üstlenmektedir.
Ülkenin dış politika ekseni, ABD ve Körfez ülkeleriyle stratejik ittifak, Filistin meselesinde diplomatik duyarlılık ve komşularla pragmatik ilişkiler üzerine inşa edilmiştir. Amman yönetimi, Batı dünyasıyla güvenlik, ekonomi ve istihbarat alanlarında yakın iş birliği yürütmektedir. Ürdün aynı zamanda, Kudüs’teki İslami kutsal mekânların koruyucusu olarak özel bir statüye sahiptir; bu durum, Filistin meselesinde ülkenin diplomatik konumunu güçlendirmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri ile İlişkiler
Ürdün, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortadoğu'daki temel ve en güvenilir stratejik müttefiklerinden biri olarak konumlandırılmaktadır. Bu ayrıcalıklı ilişki, karşılıklı güvenlik çıkarları, bölgesel istikrarın korunması ve terörle mücadeledeki ortak hedefler doğrultusunda derinleşmiştir.
Kapsamlı Mali ve Askeri Destek
ABD, Ürdün'e yıllık olarak yüksek miktarda ekonomik ve askeri yardım tahsis etmektedir. Bu destek, Ürdün ekonomisinin istikrarına katkı sağlamakta ve Ürdün Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonunu desteklemektedir. Askeri yardım, silah sistemlerinin temini, istihbarat paylaşımı ve askeri eğitim programlarını içermektedir.
Ortak Askeri Tatbikatlar: İki ülke arasında, bölgesel tehditlere karşı hazırlık amacıyla "Eager Lion" gibi kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlenmektedir. Bu tatbikatlar, Ürdün ordusunun birlikte çalışabilirlik kapasitesini artırmayı hedeflemektedir.
Ekonomik ve Ticari İlişkiler: ABD ve Ürdün, güçlü ekonomik bağlara sahiptir. Ürdün, ABD ile 2000 yılında imzalanan ve 2001'de yürürlüğe giren bir Serbest Ticaret Anlaşması (FTA) bulunan ilk Arap ülkesidir. Bu anlaşma, iki ülke arasındaki ticari hacmi artırmıştır.

Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın ABD Başkanı Donald Trump İle Birlikte (Anadolu Ajansı)
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye-Ürdün ilişkileri, tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlara dayanan dostane bir çerçeveye sahiptir. İki ülke, Osmanlı mirası ortaklığı ve bölgesel barış vizyonu temelinde yakın diplomatik ilişkiler yürütmektedir. Türkiye, 1946’daki Ürdün bağımsızlık ilanından kısa süre sonra bu ülkeyi tanıyan ilk devletlerden biri olmuştur.
İlişkiler, 2009’da imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması ile ekonomik alanda ivme kazanmış; ticaret hacmi son yıllarda 1 milyar dolar seviyesine yaklaşmıştır. Türk müteahhitlik firmaları, Ürdün’de altyapı, enerji ve konut projelerinde aktif rol oynamaktadır.
Savunma alanında ise Jordan Design and Development Bureau (JODDB) ile Türk savunma sanayii şirketleri arasında ortak projeler yürütülmekte, zırhlı araç ve modernizasyon sistemleri konusunda teknik iş birlikleri gerçekleştirilmektedir.
Siyasi düzeyde, iki ülke arasında düzenli yüksek düzeyli istişare mekanizmaları işletilmekte; Filistin meselesi, Kudüs’ün statüsü ve bölgesel güvenlik konularında benzer tutumlar sergilenmektedir. Türkiye, Ürdün’ün istikrarını bölgesel barış açısından stratejik önemde görmekte; Ürdün ise Türkiye’nin bölgesel diplomasi girişimlerini desteklemektedir.
İsrail ile İlişkiler
Ürdün, İsrail ile barış anlaşması imzalayan ikinci Arap devleti olmuştur. 26 Ekim 1994’te imzalanan Wadi Arabe Barış Anlaşması, iki ülke arasındaki sınırların tanımlanmasını, diplomatik ilişkilerin kurulmasını ve su kaynaklarının paylaşımına yönelik düzenlemeleri içermektedir.
İki ülke arasındaki ilişkiler, zaman zaman Filistin meselesi ve Kudüs’teki gelişmeler nedeniyle gerilim yaşasa da, güvenlik ve istihbarat iş birliği sürmektedir. Özellikle su ve enerji temininde karşılıklı bağımlılık artmıştır. 2021 yılında imzalanan anlaşmalar kapsamında, Ürdün İsrail’den enerji alırken, İsrail Ürdün’den içme suyu temin etmektedir.
Amman yönetimi, Filistin devletinin kurulmasını desteklemekte ve İsrail ile ilişkilerini “barış içinde iş birliği ama ilkesel mesafe” politikasıyla sürdürmektedir. Bu denge, Ürdün’ün hem Batılı müttefikleriyle uyumunu hem de Arap kamuoyu nezdindeki meşruiyetini korumasına olanak tanımaktadır.
Avrupa Birliği ve Diğer Batılı Ülkelerle İlişkiler
Ürdün, Avrupa Birliği ile "Gelişmiş Statü Ortaklığı"na (European Neighbourhood Policy / ENP Advanced Status) sahiptir. AB, Ürdün'e kalkınma yardımları ve mülteci krizi yönetimi kapsamında insani destek sağlamaktadır. Avrupa ülkeleri (örneğin Almanya, Fransa, Birleşik Krallık) de Ürdün'e mali ve insani yardımda bulunmaktadır.
Ordu ve Askeri Kapasite
Ürdün Silahlı Kuvvetleri (JAF) kara, hava ve deniz unsurlarından oluşmakta olup bölgedeki en profesyonel ordular arasında kabul edilmektedir. Ülke, ABD başta olmak üzere NATO üyeleriyle düzenli tatbikatlar yürütmekte modernizasyon ve eğitim programlarına önem vermektedir. Savunma sanayii alanında faaliyet gösteren Jordan Design and Development Bureau (JODDB), yerli üretim kapasitesini artırmayı ve dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflemektedir. Türkiye, ABD ve Avrupa ülkeleriyle yürütülen savunma projeleri, Ürdün’ün güvenlik stratejisinin teknik boyutunu güçlendirmektedir.
Kara, Hava ve Deniz Unsurları
- Kara Kuvvetleri: Ürdün Kara Kuvvetleri, 1.458 adet tank ile önemli bir zırhlı güce sahiptir. Bu envantere 16.624 adet zırhlı araç eşlik etmektedir. Topçu gücü ise 358 adet kundağı motorlu topçu, 80 adet çekili topçu ve 56 adet çok namlulu roket atar sisteminden oluşmaktadır.
- Hava Kuvvetleri: Ürdün Hava Kuvvetleri'nin toplam uçak envanteri 274 adettir ve bunların tahmini 178 adedi operasyonel olarak hazır durumdadır. Bu envanterde 44 avcı uçağı (29'u hazır), 6 saldırı uçağı (4'ü hazır), 13 nakliye uçağı (8'i hazır), 66 eğitim uçağı (43'ü hazır) ve 13 özel görev uçağı (8'i hazır) bulunmaktadır. Ayrıca Hava Kuvvetleri, 155 helikoptere (101'i hazır) ve 44 saldırı helikopterine (29'u hazır) sahiptir.
- Deniz Kuvvetleri: Ürdün, 26 km'lik Kızıldeniz kıyı şeridine sahip tek bir liman (Akabe) üzerinden denize erişmektedir. Donanma gücü esas olarak kıyı savunmasına odaklanmıştır. Toplam gemi sayısı için Global Firepower spesifik bir adet vermemiş olsa da, açık deniz devriye gemilerine sahip olduğu belirtilmektedir. Ülkenin envanterinde uçak gemisi, helikopter gemisi, destroyer, fırkateyn, korvet veya denizaltı bulunmamaktadır.
Savunma Sanayii
2025 yılı askeri güç endeksinde 145 ülke arasında 75. sırada yer almaktadır ve 1.6139'luk bir PwrIndx (Güç Endeksi) değerine sahiptir. Ülkenin savunma bütçesi 2.5 milyar ABD doları olarak belirlenmiş olup, 25.6 milyar ABD doları dış borca karşılık 15.7 milyar ABD doları döviz/altın rezervi ve 106.8 milyar ABD doları satın alma gücü bulunmaktadır.
İnsan Gücü: Ürdün'ün toplam nüfusu 11.17 milyon olup, askeri personel açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Aktif askeri personel sayısı 100.500 iken, rezerv personel sayısı 65.000'dir. Buna ek olarak, 35.000 paramiliter personel ile toplam askeri personel tahmini olarak 200.500 kişiye ulaşmaktadır. Ülke, her yıl ortalama 145.262 kişiyi askerlik çağına ulaştırmaktadır.
Operasyonel Geçmiş
Ürdün Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonel geçmişi, bölgesel çatışmalara katılım, iç güvenlik operasyonları ve uluslararası barış gücü misyonlarında aktif rol almak olarak ifade edilebilir.
Arap-İsrail Savaşları
Ürdün ordusu, İsrail Devleti'nin kuruluşuyla başlayan Arap-İsrail çatışmalarında merkezi bir rol oynamıştır.
- 1948 Arap-İsrail Savaşı: Arap Lejyonu, savaşa katılan en etkili Arap kuvvetlerinden biriydi. Özellikle Kudüs çevresindeki muharebelerde başarı göstererek Doğu Kudüs ve Batı Şeria'nın kontrolünü sağlamıştır.
- 1967 Altı Gün Savaşı: Bu savaşta, hava gücünün büyük kısmını kaybeden Ürdün ordusu, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü İsrail'in kontrolüne bırakmak zorunda kalmış ve ağır kayıplar yaşamıştır.
- 1973 Yom Kippur Savaşı: Ürdün, bu savaşa doğrudan cephede aktif katılım göstermemiş, ancak bölgesel çatışmalardan etkilenmiştir.
İç Güvenlik ve Sınır Ötesi Operasyonlar
Ordu, bölgesel tehditler ve iç düzenin sağlanması amacıyla kritik operasyonlar yürütmüştür.
- Kara Eylül (Eylül 1970): Bu iç çatışma, Ürdün ordusunun Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) milislerine karşı düzenlediği geniş çaplı operasyonları ifade eder. Çatışmaların sonucunda FKÖ, Ürdün topraklarından çıkarılmış ve Kral Hüseyin'in ülke üzerindeki otoritesi yeniden tesis edilmiştir.
- Suriye Sınır Operasyonları: Suriye İç Savaşı'ndan bu yana Ürdün, sınır güvenliğini tehdit eden uyuşturucu kaçakçılığı (özellikle kaptagon) ve silah kaçakçılığı ile mücadele etmektedir. Bu kapsamda, Suriye sınırının derinliklerinde hava saldırıları ve komando operasyonları dahil olmak üzere askeri müdahalelerde bulunmaktadır.
- Bölgesel Etkileşimler: İran-Irak Savaşı'nda Irak'ı destekleme eğilimi göstermiş, 1990-1991 Körfez Krizi'nde ise tarafsızlık politikası izlemiştir.
Uluslararası Barış Gücü Katılımı
Ürdün Silahlı Kuvvetleri, uluslararası istikrar çabalarına sürekli katkı sağlamıştır. 1961 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü misyonlarına aktif olarak asker gönderen önemli ülkelerden biridir. Eski Yugoslavya, Haiti, Kongo, Liberya ve Doğu Timor gibi çeşitli küresel çatışma bölgelerinde görev almıştır.


