Sözlükte “bir nesne bir şeye geniş gelmek, onu içine alıp kapsamak; güç yetirmek” anlamlarındaki se‘a (si‘a) kökünden türeyen vâsi‘ “bir şeyi içine alacak şekilde geniş olan; güç yetiren” demektir. Terim olarak “ilmi, rahmeti ve kudreti her şeyi kuşatan” diye tanımlanabilir. Lugat âlimleri kelimenin kökünden hareketle vâsi‘ ismine “her türlü isteğe karşı ihsan ve lutufkârlığı yeterli olan, ilmi her şeyi kuşatan, rızkı bütün yaratılmışlara yayılan ve rahmeti her şeyi kapsayan” mânası vermişlerdir (Lisânü’l-ʿArab, “vsʿ” md.; Kāmus Tercümesi, III, 447-448). Kur’ân-ı Kerîm’de sea kavramı altısı fiil, üçü isim kalıpları, dokuzu da vâsi‘ şeklinde zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilmiştir (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “vsʿ” md.). Bu kullanışlarda söz konusu kök, “ilim, rahmet, mağfiret, zenginlik ve kudret” mânalarına gelen kelimelerle ilişki içinde bulunmaktadır. “Sea” kavramı çeşitli hadis rivayetlerinde daha çok rızkı genişletme ve geçimi kolaylaştırma bağlamında Allah’a izâfe edilmiş (Wensinck, el-Muʿcem, VII, 209), vâsi‘ ismi Tirmizî’nin rivayet ettiği esmâ-i hüsnâ listesinde yer almıştır (“Duʿâʾ”, 82).
Esmâ-i hüsnâ şârihlerinin yanı sıra müfessirler de vâsi‘ ismini sözlük anlamları ve Kur’an’da yer aldığı âyetler bağlamında açıklamaya çalışmıştır. Ebû Abdullah el-Halîmî, vâsii Cenâb-ı Hak’tan teşbihi nefyeden isimlerden kabul etmiş, vâsiin Allah’ın kudret ve ilminin taalluk alanlarının enginliğini, lutuf ve merhametinin genişliğini ortaya koyduğunu söylemiş, dolayısıyla vâsi‘ isminin taşıdığı kemal anlamında da benzerinin bulunmadığına dikkat çekmiştir. Abdülkerîm el-Kuşeyrî vâsiin “lutuf ve ihsanı çok olan” şeklindeki mânasının kaydedilen muhtevaların en güçlüsü olduğunu kabul etmiş ve bu arada ilâhî nimetlerin ikiye ayrıldığını belirtmiştir. Birincisi fayda sağlayan ve insanlar tarafından algılanabilen nimetler, ikincisi Allah’ın kullarından uzaklaştırdığı sıkıntı ve âfetlerdir ki bunların niceliğinin bilinmesi mümkün değildir. Aslında Cenâb-ı Hakk’ın dünyada sevdiği kuluna vermediği nimetler verdiğinden fazladır; çünkü böyle bir kul dünyadan ve nimetlerinden uzaklaştığı ölçüde Allah’a yakın olur (et-Taḥbîr, s. 64-65). Vâsi‘ isminden kulun nasibi sahip bulunduğu nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmek, onlardan diğer yaratıkları faydalandırmak ve karşılaştığı musibetlere katlanmaktır. Vâsi‘ Allah’ın alîm, ganî, habîr, hakîm, halîm, muhît, kādir, muktedir, nâfi‘ gibi isimleriyle anlam yakınlığı içinde bulunur.