KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Yanlış Anı

fav gif
Kaydet
kure star outline

Yanlış anı, bireylerin hiç yaşanmamış olayları yaşamış gibi hatırlaması veya yaşanmış olayların ayrıntılarında ya da bağlamında meydana gelen bozulmaları içeren bir anı hatası türüdür. Bilişsel psikoloji literatüründe bu terim, bir olayın içeriğindeki (örneğin, bir bıçak yerine silah hatırlamak) veya bağlamındaki (örneğin, hayal edilen bir şeyi görmüş olduğuna inanmak) değişikliklerden, bütünüyle yeni ve otobiyografik olayların (örneğin, hiç bulunulmayan bir alışveriş merkezinde kaybolmak) yaratılmasına kadar geniş bir yelpazedeki episodik anı bozulmalarını tanımlamak için kullanılır.

Bir Kareyle Oluşan, Yaşanmamış Çocukluk Hatırası (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)

Tarihsel Gelişim ve "Anı Savaşları"

Yanlış anı araştırmaları, 1990'larda psikoloji alanındaki bir bölünmeyle hız kazanmıştır. Bu dönem, "anı savaşları" olarak bilinen bir tartışmaya sahne olmuştur.


Bir tarafta, kadın ve çocuk mağduriyetinin yaygınlığının anlaşılmasıyla ortaya çıkan travma çalışmaları alanı bulunuyordu. Bu yaklaşımı benimseyen (çoğunlukla psikoterapist ve psikiyatristlerden oluşan) araştırmacılar, travmanın anıyı temelden değiştirdiğini ve özellikle tekrarlanan travmatik olayların diğer anılardan koparak bilinçdışına gömüldüğünü savunmuştur. Bu görüşe göre, anılar "bastırılır" ve normal anı süreçlerinin erişemeyeceği bir yerde, bozulmadan saklanır. Daha sonra bu anıların, terapi yardımıyla (örneğin, hastadan istismara uğradığını hayal etmesini istemek, rüya yorumu, hipnoz veya sodyum amital kullanımı gibi tekniklerle) "kurtarılabileceğine" inanılıyordu.


Diğer tarafta ise, görgü tanıklığı ve bilgi çarpıtma üzerine çalışan (çoğunlukla akademik psikologlardan oluşan) yanlış anı araştırma grubu yer alıyordu. Bu araştırmacılar, on yıllardır süren çalışmaların insan hafızasının son derece "şekillendirilebilir" (malleable) olduğunu gösterdiğini belirtmiştir. Travmatik olayların normalde çok iyi hatırlandığını ve cinsel istismar gibi travmalar için ayrı bir anı sistemi olduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığını öne sürmüşlerdir. Bu gruba göre, sözde "bastırılmış" anıları ortaya çıkarmak için kullanılan terapötik tekniklerin, hastaların zihninde fiilen yanlış anılar yaratma riski taşıdığı savunulmuştur.


Bu tartışmalar, 1990'larda terapi sırasında çocuklukta cinsel istismar anılarını "kurtaran" ve terapi öncesinde bu anılara sahip olmayan çok sayıda vakanın kamuoyunun dikkatini çekmesiyle toplumsal bir boyut kazanmıştır. Bu durum, davalara yol açmış ve yasal düzenlemeleri etkilemiştir. Örneğin, 1989'da ABD'nin Washington eyaletinde yürürlüğe giren bir yasa, "gecikmiş keşif doktrini" temelinde, mağdurların istismarı hatırladıkları andan itibaren üç yıl içinde dava açmalarına izin vermiştir. En az 28 eyalet daha sonra benzer yasaları kabul etmiştir. Bunu, anılarının yanlış olduğunu fark ederek eski terapistlerine dava açan "geri çekilenlerin" (retractors) oluşturduğu ikinci bir dava dalgası izlemiştir.

Araştırma Metodolojileri ve Kuramlar

Yanlış anıları araştırmak için çeşitli deneysel paradigmalar geliştirilmiştir.

Bilgi Çarpıtma Etkisi (Misinformation Effect)

Yanlış anı araştırmalarının temellerinden biri, "bilgi çarpıtma etkisi" (misinformation effect) çalışmalarıdır. Bu paradigmada, katılımcılar bir olaya (simüle edilmiş bir suç veya kaza gibi) tanık olurlar. Daha sonra, olaya tanık olanların bir kısmına, olayla ilgili (doğrudan veya yönlendirici sorular yoluyla) yanıltıcı bilgiler verilir. Kontrol grubuna ise bu bilgi verilmez. Sonuçlar, yanıltıcı bilgiye maruz kalan katılımcıların, sonraki anı testlerinde daha az doğru olduğunu ve bu yeni, yanlış bilgiyi (olay sonrası bilgiyi) kendi anılarına dahil etme eğiliminde olduklarını göstermiştir. Bu yöntemle, katılımcıların gerçekte var olmayan kırık camları , bıyıksız bir adamın bıyığı olduğunu veya bina içermeyen bir sahnede bir ahır bulunduğunu hatırlamaları sağlanabilmiştir.

Otobiyografik Anı Yerleştirme (Autobiographical Memory Implantation)

Bu metodoloji, bireylerin hafızasına bütün otobiyografik olayları yerleştirmeyi amaçlar. "Alışveriş Merkezinde Kaybolma" (Lost in the Mall) tekniği olarak bilinen ilk çalışmalarda, katılımcılardan ebeveynlerinden alındığı söylenen çocukluk olaylarını hatırlamaları istenmiştir. Bu olaylardan üçü gerçekken biri (örneğin, beş yaşındayken bir alışveriş merkezinde kaybolmak) araştırmacılar tarafından yaratılmış ve ebeveynler tarafından özellikle doğrulanmamış bir olaydı. Bir dizi telkin edici görüşmeden sonra, katılımcıların %20 ila %25'i (ilk çalışmalarda) bu yanlış olayı kısmen veya tamamen hatırladığını bildirmiştir.【1】


Bu çalışmaların, bastırılmış gerçek anıları "kurtardığı" yönündeki eleştirilere yanıt vermek için, araştırmacılar "imkansız" olayları yerleştiren çalışmalar tasarlamıştır:


  • Katılımcıları, çocukken Disneyland'e yaptıkları bir gezide (bir Warner Bros. karakteri olan) Bugs Bunny ile tanıştıklarına inandırmak.


  • Katılımcıların çocukluk fotoğraflarını dijital olarak manipüle ederek bir sıcak hava balonu gezisine katıldıklarına ikna etmek.


  • Katılımcılara, daha önce hiç yaşanmamış uydurma bir tıbbi prosedürü deneyimlediklerine dair yanlış anılar vermek.

Diğer Metodolojiler

Hayal Gücü Enflasyonu (Imagination Inflation)

Bir çocukluk olayını (örneğin, elinizle bir camı kırmak) yalnızca bir kez hayal etme eyleminin, bireyin o olayın geçmişte gerçekten meydana geldiğine dair öznel güvenini artırdığı gösterilmiştir. Bir çalışmada, olayı hayal eden katılımcıların %24'ü olayın gerçekleşme olasılığına olan inançlarında artış bildirirken, hayal etmeyen grupta bu oran %12 olmuştur.【2】

Rüya Yorumlama

Bazı terapistler rüyaları geçmiş travmaları yeniden yapılandırmak için bir kaynak olarak kullanır. Araştırmalar, telkinin, katılımcıların rüyalarındaki öğeleri uyanıkken sunulmuş gibi yanlış tanımalarına neden olabildiğini göstermiştir.

Deese-Roediger-McDermott (DRM) Paradigması

Bu yöntemde, katılımcılara sunulmayan bir hedef kelime (örn. "ekmek") ile anlamsal olarak ilişkili kelime listeleri (örn. "çavdar", "somun", "kabuk") sunulur. Katılımcılar, bu sunulmayan hedef kelimeyi gördüklerini veya duyduklarını yüksek oranda yanlış bir şekilde hatırlama eğilimindedirler.

Kaynak İzleme (Source Monitoring)

Bireylerin anılarının kökenini (örneğin, algılanan olaylar mı yoksa hayal edilen olaylar mı) nasıl belirlediklerini inceler. Kaynak izleme hataları, yani bir düşünce veya fantezinin gerçek bir anı olarak yanlış atfedilmesi, yanlış anıların oluşumundaki mekanizmalardan biri olarak kabul edilir.

Nörobiyolojik Temeller【3】 

Nörobilim, beynin içsel zihinsel temsilleri üreten bölgelerini tanımlamayı ve bu bölgelerin aktivitesini değiştirerek bilişsel süreçlerin nasıl etkilendiğini incelemeyi amaçlar.


Farelerde optogenetik (ışık kullanarak nöron aktivitesini kontrol etme) kullanılarak yapılan bir araştırma, hipokampüste yapay bir yanlış anı oluşturmayı başarmıştır.


  1. Etiketleme: Fareler belirli bir bağlamda (Bağlam A) keşif yaparken , hipokampüsün dentat girus (DG) bölgesinde aktifleşen nöronlar, ışığa duyarlı bir protein olan Channelrhodopsin-2 (ChR2) ile etiketlenmiştir.
  2. Koşullandırma: Ertesi gün fareler, farklı bir bağlama (Bağlam B) alınmış ve burada korku koşullandırmasına (ayak şoku) maruz bırakılmıştır. Tam bu şok sırasında, Bağlam A'da etiketlenen DG nöronları optik olarak (ışıkla) yeniden etkinleştirilmiştir.
  3. Sonuç: Fareler, hiç şok yaşamadıkları orijinal Bağlam A'ya geri konulduklarında, yüksek düzeyde donma (bir korku tepkisi) göstermişlerdir. Bu tepki, Bağlam A'nın anısının yapay olarak yeniden etkinleştirilmesinin, ayak şokuyla yanlış bir şekilde ilişkilendirilmesi sonucu oluşan, davranışsal olarak ifade edilen bir yanlış korku anısını göstermiştir.


İlginç bir şekilde, aynı prosedür hipokampüsün CA1 bölgesindeki hücrelere uygulandığında, fareler Bağlam A'da bir artış göstermemiştir.

Yanlış Anıların Özellikleri

Araştırmalar, yanlış anıların çeşitli özelliklerini incelemiş ve bunların gerçek anılardan ayırt edilip edilemeyeceğini sorgulamıştır.

Sonuçsallık (Consequentiality)

Gerçek anılar gibi, yanlış anıların da bireylerin tutum ve davranışları üzerinde sonuçları olabileceği bulunmuştur. Örneğin, "yanlış geri bildirim" (false feedback) prosedürü kullanılarak katılımcılara çocukken "sert kabuklu yumurtadan" veya "yumurta salatasından" hastalandıklarının (yanlış) bilgisi verilmiştir. Bu telkini benimseyen "inananlar" katılımcılar, bu yiyeceklere karşı daha az tercih göstermiş ve hatta kendilerine sunulduğunda, kontrol gruplarına kıyasla daha az yumurta salatalı sandviç yemişlerdir. Bu nedenle, bir anının sonuçlarının olması, onun doğruluğunu garanti etmez.

Duygusallık (Emotionality)

Yanlış anıların da en az gerçek anılar kadar duygusal olabileceği belirtilmiştir. Bir çalışmada, uzaylılar tarafından kaçırıldıklarına inanan bireylerin fizyolojik tepkileri (kalp atış hızı, deri iletkenliği) ölçülmüştür. Bu bireylerin, kaçırılma anılarına verdikleri fizyolojik tepkilerin, (gerçek olduğu varsayılan) diğer yaşam travmalarına (örn. sevilen birinin ölümü) verdikleri tepkilerle karşılaştırılabilir düzeyde olduğu bulunmuştur. Laboratuvarda oluşturulan duygusal yanlış anılar (örn. ebeveynlerin şiddetli kavgasına tanık olmak) ile gerçek anılar arasında da duygusallık ölçümlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bu bulgular, duygusallığın bir anının doğruluğu için güvenilir bir gösterge olmadığını düşündürmektedir.

Kalıcılık (Endurance)

Yanlış anıların ve davranışsal sonuçlarının aylar boyunca sürebileceği gösterilmiştir. Bilgi çarpıtma tekniği kullanılarak oluşturulan bozulmuş anıların, en az bir buçuk yıl boyunca bozulmuş olarak kalabildiği ve bozulmuş yönlerin anının doğru yönleri kadar kalıcı olduğu rapor edilmiştir.


Hiç Yaşanmamış Anı, Zihinde Gerçeğe Dönüştü.(Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)

Alandaki Figürler

Elizabeth F. Loftus (Washington Üniversitesi ve daha sonra Kaliforniya Üniversitesi, Irvine), anı bozulması , bilgi çarpıtma etkisi ve "alışveriş merkezinde kaybolma" paradigması üzerine yapılan temel araştırmaların yazarlığını ve ortak yazarlığını yapmıştır. Susumu Tonegawa (MIT) , farelerin hipokampüsünde optogenetik kullanarak yanlış anı oluşturulmasını gösteren çalışmanın sorumlu yazarıdır.

Kaynakça

Laney, Cara, ve Elizabeth F. Loftus. “Recent Advances in False Memory Research.” South African Journal of Psychology43, no. 2 (2013): 137–146. Erişim 12 Kasım 2025. https://doi.org/10.1177/0081246313484236


Loftus, Elizabeth F. “Memory Distortion and False Memory Creation.” Bulletin of the American Academy of Psychiatry and the Law 24, no. 3 (1996): 281–295. Erişim 12 Kasım 2025. https://www.academia.edu/2657253/Memory_distortion_and_false_memory_creation


Ramirez, Steve; Xu Liu; Pei-Ann Lin; Junghyup Suh; Michele Pignatelli; Roger L. Redondo; Tomás J. Ryan; ve Susumu Tonegawa. “Creating a False Memory in the Hippocampus.” Science 341 (2013): 387–391. Erişim 12 Kasım 2025. https://doi.org/10.1126/science.1239073


Wade, Kimberley A.; Stefanie J. Sharman; Maryanne Garry; Amina Memon; Giuliana Mazzoni; Harald Merckelbach; ve Elizabeth F. Loftus. “False Claims about False Memory Research.” Consciousness and Cognition 16, no. 1 (2007): 18–28. Erişim 12 Kasım 2025. https://wrap.warwick.ac.uk/id/eprint/392/1/WRAP_Wade_Wade_et_al_on_Pez_Lam.pdf

Dipnotlar

[1]

Cara Laney ve Elizabeth F. Loftus, “Recent Advances in False Memory Research,” South African Journal of Psychology43, no. 2 (2013): 139, erişim 12 Kasım 2025, https://doi.org/10.1177/0081246313484236

[2]

Elizabeth F. Loftus, “Memory Distortion and False Memory Creation,” Bulletin of the American Academy of Psychiatry and the Law 24, no. 3 (1996): 288, erişim 12 Kasım 2025, https://www.academia.edu/2657253/Memory_distortion_and_false_memory_creation

[3]

Steve Ramirez, Xu Liu, Pei-Ann Lin, Junghyup Suh, Michele Pignatelli, Roger L. Redondo, Tomás J. Ryan ve Susumu Tonegawa, “Creating a False Memory in the Hippocampus,” Science 341 (2013): 387–391, erişim 12 Kasım 2025, https://doi.org/10.1126/science.1239073


Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarYunus Emre Yüce12 Kasım 2025 08:08
KÜRE'ye Sor