Zaman kapsülü, belirli bir zamanın maddi ve/veya dijital izlerini geleceğe taşımak amacıyla hazırlanıp bilinçli olarak kapatılan ve çoğu kez belirli bir tarihte açılmak üzere tasarlanan bir belge–nesne bütünüdür. Arşiv ve müzelerle akraba olmakla birlikte, kasıtlı kapatma–açma kurgusu, bulunurluk stratejisi (konumlandırma, işaretleme) ve uzun ömürlülük için yapılan mühendislik tercihleri (malzeme, sızdırmazlık, çevresel koşullar) kapsülleri diğer hafıza ürünlerinden ayırmaktadır.
İçerik seçimi gündelik nesnelerden resmî belgelere, görsel–işitsel kayıtlardan tanıklıklara kadar genişler; ancak her seçim bir temsil içerdiğinden kapsüller, yalnızca “ne olduğu"nu değil, “nasıl hatırlanmak istendiği"ni de yansıtır. Okunurluğu güvenceye almak için meta-veri, format açıklamaları ve çokdilli/ikonik göstergeler kritik önemdedir.

Arlington Ulusal Mezarlığı'ndaki Anıt Amfitiyatro'nun Açık Köşe Taşının İçinde Bulunan 1915'ten Kalma Zaman Kapsülü'nün Açılışı (Flickr)
Kapsüller, anma ve kutlama, kamusal eğitim ve kurumsal bellekten “geleceğe mesaj” bırakmaya kadar farklı amaçlarla üretilir; fiziksel (tüp, kasa, kript), karma (kâğıt–foto–mikrofilm–manyetik/optik) ve giderek artan ölçüde dijital biçimler alabilir. Zaman ufku birkaç on yıldan bin yıla kadar uzanabilir; açılış tarihi önceden belirlenebileceği gibi “gelecekte keşfe bırakma” anlayışı da benimsenebilir.
Sağlam bir kapsül, program olarak düşünülür: amaç ve kapsamın tanımlanması, içerik ve anlatının kurgulanması, koruma ve saklama koşullarının tasarlanması, bulunurluk ve kayıt düzeninin oluşturulması, açılış protokolü ve açılış sonrası arşivsel işlemenin planlanması birbirini izler. Bu bütüncül çerçeve, kapsülü hem tarihsel bir belge seti hem de kamusal bir hatırlama ritüeli olarak konumlandırır.
Kavramsal Çerçeve ve Bellek
Zaman kapsülü, yalnızca “nesne biriktirme” etkinliği değil; seçme, temsil ve aktarım süreçlerinin bilinçli biçimde kurgulandığı bir bellek pratiğidir. Kolektif belleğin oluşumu, neyin dâhil edilip neyin dışarıda bırakıldığına ilişkin kararlarla şekillenir; bu nedenle kapsüller, içinde doğdukları toplumsal bağlamın değerlerini, önceliklerini ve kör noktalarını birlikte taşır.
Kapsülün “geleceğe seslenme” iddiası, güncel bir zaman algısını örnekleme (gündelik nesneler, resmî kayıtlar, görsel-işitsel belgeler) ile bu örneklemi anlamlandıracak anahtarların (açıklayıcı metinler, ölçü-birim sözlükleri, teknik format bilgisi) birlikte tasarlanmasını gerektirir. Böylece kapsül, hem bir “hatırlama aracı” hem de gelecekte yapılacak yorumların isabetini artıran bir iletişim düzeni niteliği kazanır.

Dr. Martin Luther King Jr.'ın Bazı Eşyalarını Barındıran Zaman Kapsülü (Library of Congress)
Bu pratik, mekân ve zamana ilişkin iki temel gerilim üzerinde yükselir. İlki, temsil/temsiliyet gerilimidir: Kapsül, kaçınılmaz olarak sınırlı bir seçkidir; dolayısıyla toplumun bütününü değil, belirli bir dönemin ve öznenin bakışını yansıtır. İkincisi, okunurluk/erişilebilirlik gerilimidir: Kapsül ne kadar uzun bir zaman ufkuna yönelikse, içeriklerin gelecekte anlaşılabilmesi için o denli çok “anahtar”a ihtiyaç duyar (dil, alfabe, ikonografi, teknik format ve telif/mahremiyet statüsü gibi).
Bu iki gerilimi dengelemek, kapsülün kavramsal başarısının ölçütüdür. Süreç, arşiv ve müzecilik ilkeleriyle kesişir. Belgeleme ve bağlamlandırma, saklama ve koruma, ardından açılış sonrası erişim politikaları birbirini tamamlar. Son kertede zaman kapsülü, bir program olarak ele alındığında (amaç tanımı, seçki ilkeleri, mühendislik ve koruma kararları, bulunurluk stratejileri ve kamusal yorumlama) kolektif bellekle kurduğu ilişkiyi şeffaf ve sürdürülebilir kılar.
Tarihçe
Zaman kapsülü fikri 19. yüzyıl sonlarında, sergiler ve anıtsal açılışlar etrafında gelişen “geleceğe mektup” anlayışının kurumsallaşmasıyla belirginleşti. Erken örneklerde amaç, bir dönemin gündelik hayatını ve teknik-yönetsel kayıtlarını gelecek kuşaklara örneklem olarak bırakmaktı. 20. yüzyılın ilk yarısı, bu anlayışın kapsam ve mühendislik bakımından sistematikleştiği eşik oldu. Üniversite temelli “kripte” projeleri, hem içerik tipolojisini genişletti hem de kapsülün bir program olarak tasarlanması gerektiğini vurguladı. Bu dönemde büyük sergiler ve fuarlar, kamu ilgisini yükselten vitrini sağladı; kapsüller yalnız içerikleriyle değil, bulunurluk stratejileri ve “açılış”ın ritüelleştirilmesiyle de dikkat çekti.

Arlington Ulusal Mezarlığı'ndaki Anıt Amfitiyatro'nun Açık Köşe Taşının İçinde Bulunan 1915'ten Kalma Zaman Kapsülü (Flickr)
1938/39 New York Dünya Fuarı bağlamında geliştirilen endüstriyel ölçekli kapsül, malzeme seçimi (alaşım, sızdırmazlık), gömme derinliği ve “bulunma” stratejileri (kayıt defteri/anahtar metin, koordinatlandırma) açısından bir dönüm noktasıdır. Soğuk Savaş yıllarında kapsüller, hem yerel yönetimler ve eğitim kurumları nezdinde yaygınlaştı hem de “geleceğe güvenlikli mesaj” fikri üzerinden kriz ve felaket kavramlarıyla ilişki kazandı. 1990’lardan itibaren dijital ve karma ortamların dâhil olması, okunurluk sorununu teknik format, meta-veri ve çokdilli/ikonik anahtarların birlikte tasarlanması gereğiyle daha görünür kıldı.
2000’li yıllarla birlikte bir yanda milenyum odaklı toplu kapsül yapımı girişimleri ve kamusal törenler, diğer yanda ise geçmişte gömülmüş kapsüllerin planlı veya tesadüfî açılışlarının haberleşmesini esas alan iki yeni eğilim ortaya çıktı. Son yıllarda farklı ülkelerdeki keşif ve açma örnekleri, kamu ilgisini yeniden artırdı; kapsüller, içerikleri kadar açılış anının sergileme ve yorumlama pratikleriyle de tartışıldı. Bu süreçte müzeler ve arşivler, buluntu kapsüller için triyaj, belgeleme ve koruma-erişim dengesi odaklı protokoller geliştirdi; özellikle dijital taşıyıcılar ve manyetik-optik medyaya ilişkin riskler, açılış sonrası işlemenin ayrılmaz parçası hâline geldi.
Türkiye’de uygulamalar, küresel eğilimlerle paralel bir çizgide ilerledi. Cumhuriyet dönemi boyunca belediyeler, eğitim kurumları ve yerel inisiyatifler tarafından zaman kapsülü niteliğinde girişimler zaman zaman gündeme geldi; son yıllarda anma ve kamusal tarih bağlamı daha belirginleşti. Üniversite ve belediye ölçekli projelerde kapsüller, kuruluş yıldönümleri veya büyük kentsel/kültürel etkinliklerle ilişkilendirildi; içerikler çoğunlukla temsil gücü yüksek gündelik nesneler, resmî dokümanlar, yerel basın örnekleri ve dijital kayıtlar etrafında kurgulandı.

2152 Yılında Açılmak Üzere Gömülen Loyola Üniversitesi Zaman Kapsülü (Flickr)
Yakın dönemde “geleceğe mesaj” fikri, toplumsal olayların hatırlanmasına dönük projelerde de yer buldu. Bu örneklerde mühendislik ve saklama koşullarına dair kararlar—malzeme seçimi, konumlandırma, işaretleme ve açılış takvimi—uluslararası standartlarla uyumlu şekilde planlanmaya çalışıldı; açılış sonrası arşivsel işleme ve erişim politikaları ise kurumsal imkânlara göre çeşitlendi.
Genel eğilim, tarihçe boyunca kapsülün “tekil bir nesne” olmaktan çıkıp disiplinlerarası bir tasarım ve belgeleme programına dönüşmesidir. Bu dönüşüm, kapsül projelerini yalnızca belirli bir dönemin “hatıra kutusu” olmaktan çıkarıp; temsil, okunurluk, mühendislik ve etik boyutları birlikte içeren kalıcı bellek altyapıları hâline getirmiştir.
Mühendislik ve Tasarım
Zaman kapsülünün başarısı, içerik kadar gövde tasarımı ve saklama koşullarına bağlıdır. Gövdede korozyona dayanıklı metaller (ör. paslanmaz çelik, nikel/bronz esaslı alaşımlar) ve inert dolgu yaklaşımları (kurutucu paketler, düşük nem, varsa inert gaz) tercih edilir. Kapatma, çift bariyerli ve denetlenebilir olmalıdır: kaynaklı/vidalı kapak kombinasyonları, elastomerik contalarla desteklenen sızdırmazlık ve açılma sırasında hasarı en aza indiren çözümler önerilir. İçerikler asitsiz, tamponlayıcı malzemelerle paketlenir; kâğıt, fotoğraf, manyetik–optik ve dijital taşıyıcılar birbirinden ayrıştırılır. Özellikle foto-kimyasal ve manyetik ortamlar için ayrı mikroiklimler, pH-nötr destekler ve mekanik darbelere karşı yalıtım kullanımı önemlidir.
Saklama yeri, çevresel riskleri minimize edecek biçimde seçilir. Gömme yapılacaksa don çizgisinin altında, yeraltı suyu ve sel riskinden uzak, drenajı iyi bir konum tercih edilir; zemin kimyası (tuzluluk, asidite) dikkate alınır. Alternatif olarak bina içi “kript/niş” çözümleri, sıcaklık–nem dalgalanmalarını sınırlayan ve güvenliği artıran bir seçenek sunar. Uzun ömür için dış gövde ile iç kapsül arasında koruyucu bir ara hacim (ikincil muhafaza) tasarlanabilir; dıştan izlenebilirlik için pasif göstergeler (ör. korozyon kuponları, dış ortam veri kayıtları) tercih edilir, kapsül bütünlüğünü bozabilecek aktif elektronik bağımlılıkları sınırlı tutulur.

Bir Zaman Kapsülü'nün Çift Katmanlı Korumasını Gösterir Kare (Flickr)
Bulunurluk tasarımı, kapsülün gelecekte keşfedilmesini ve doğru yorumlanmasını güvenceye alır. Yüzeyde kalıcı işaretleme (anıt/levha), jeodezik koordinatlar ve çoklu referans noktalarıyla desteklenir; konum bilgisi, farklı kurumsal arşivlerde saklanan kayıt paketleriyle çoğaltılır. “Anahtar metin” paketi; içerik dökümü, ölçü–ağırlık birimleri, tarih/sayı sistemleri, dil–alfabe açıklamaları ve açma protokolünü içerir; mümkünse birden çok dil ve ikonografik göstergeler kullanılır. Dijital içerikler için kapsül içinde uzun ömürlü bir “okuma kılavuzu” (dosya biçimi açıklamaları, doğrulama toplamları, şema/dizinler) ile analog yedekler (yüksek kaliteli baskılar, mikrofilm gibi) birlikte düşünülür.
Risk yönetimi, tasarımın ayrılmaz parçasıdır. Vandalizm, inşaat faaliyetleri, deprem ve sel gibi dış tehlikeler için fiziksel koruma ve sigorta stratejileri planlanır; kapsül bilgileri tek bir yere bağımlı kalmayacak şekilde çoğaltılır. Telif ve kişisel veriler açısından sakıncalı içerikler kapsüle dâhil edilmez; biyolojik/kimyasal risk oluşturabilecek maddelerden kaçınılır. Açılış yetkisi ve takvimi, kurumsal ve hukuki çerçeveyle uyumlu şekilde tanımlanır; açılış öncesi–sonrası işlemler (triyaj, belgeleme, konservasyon ve erişim politikaları) daha en baştan programın parçası olarak kurgulanır. Bu bütüncül yaklaşım, kapsülün sadece “dayanıklı” değil, aynı zamanda “bulunabilir” ve “anlaşılabilir” olmasını sağlamayı amaçlar.
İçerik Seçimi İlkeleri, Etik ve Hukuk
İçerik seçimi, kapsülün temsil gücünü ve gelecekteki okunurluğunu doğrudan etkileyen stratejik bir aşamadır. Öncelikle “amaç ve kapsam” netleştirilir: Kapsül bir yıl dönümünü belgelemek, bir kurumun kurumsal belleğini aktarmak ya da bir toplumsal olayı gelecek kuşaklara iletmek için mi hazırlanacaktır? Bu çerçeveye göre içerik tipolojisi belirlenir: gündelik nesneler (para, bilet, ambalaj), resmî–idari belgeler, yerel ve ulusal basın örnekleri, görsel–işitsel kayıtlar, ölçüm ve teknik dokümanlar, kişisel tanıklıklar ve dijital materyaller.
Seçimde “çoğul temsil” ve “bağlam zenginliği” hedeflenmeli; tekil ve istisnai örneklerin yanında, dönemin sıradan deneyimini yansıtan malzemelere yer verilmelidir. Okunurluk için her bir öğe, açıklayıcı meta-veri (başlık, üretim tarihi, üretici/kurum, malzeme/format, kısa içerik özeti) ile birlikte paketlenmeli; dil, ölçü–birim ve tarih gösterimine ilişkin anahtar bir “okuma kılavuzu” eklenmelidir. Dijital içerikler için format ve bütünlük doğrulayıcıları (karma değerler), gerektiğinde analog yedekler (yüksek çözünürlüklü baskı, mikrofilm) düşünülmelidir.
Etik ilkelere bağlılık, hem seçme esnasında hem de açılış sonrası kullanımda belirleyicidir. Mahremiyet gözetilerek kişisel veri içeren belgeler (adres, biyometrik veri, sağlık kaydı, çocuklara ait bilgiler vb.) kapsüle dâhil edilmemeli; kamu yararı güçlü, rıza ve bilgilendirme süreçleri net materyaller tercih edilmelidir. Kişisel tanıklıkların kullanımı, yazılı onam ve bilgilendirilmiş rıza ilkelerine dayanmalı; gereğinde anonimleştirme uygulanmalıdır. Temsiliyet ve önyargı boyutunda, farklı toplumsal grupları ve bakış açılarını yansıtacak dengeli bir seçki gözetilmeli; kapsülün belirli bir kurumsal iletişim aracına indirgenmemesi için seçimi yapan kurul çoğulcu ve disiplinlerarası olmalıdır.

Bir Zaman Kapsülünden Çıkartılan Mektup (Flickr)
Zararlı ya da tehlikeli maddeler (biyolojik örnekler, uçucu kimyasallar, patlayıcı–yanıcı içerikler) kapsüle konulmamalı; kültürel hassasiyet içeren nesneler için ilgili topluluklarla istişare edilmelidir. Hukuki çerçeve, telif ve mülkiyet hakları ile açılış ve erişim politikalarının sınırlarını belirler. Telif hakları açısından kapsüle alınacak yayın, fotoğraf, film ve ses kayıtlarının kullanım hakları önceden netleştirilmeli; kapsülün gelecekte açılması ve kamusal sergilenmesi durumunda doğacak hak ve yükümlülükler sözleşmeye bağlanmalıdır. Kurum içi üretimlerde lisans ve devir hükümleri açıkça yazılmalı; üçüncü taraf eserlerde lisans türü (tam lisans, sınırlı lisans, kamu malı, açık lisans vb.) ve coğrafi–zaman sınırlamaları not edilmelidir.
Mülkiyet ve saklama bakımından kapsülün kim tarafından sahiplenildiği, nerede muhafaza edileceği ve açılış yetkisinin kimde olduğu idari belgeye bağlanmalı; gömme veya yerleştirme yapılacak alanın hukuki statüsü (özel mülkiyet, kamu alanı, sit alanı) için gerekli izinler alınmalıdır. Açılış ve erişim politikası ise iki yönlü olmalıdır: (i) açılış anındaki kamuya sunum ve sergileme koşulları, (ii) açılış sonrası arşivsel işleme, dijitalleştirme, araştırmacı erişimi ve yeniden kullanım lisansları. Bu politika, gerekiyorsa kademeli erişim (belirli içeriklerin kısıtlı süreli kapalı kalması) ve saklı tutma süreleriyle desteklenebilir.
Seçim–etik–hukuk üçlüsü, bir yönetim belgesi ile sistematik hâle getirilmelidir: amaç ve kapsam, içerik tipolojisi, dışlama ölçütleri, meta-veri şeması, telif ve rıza formları, muhafaza–erişim politikası ve açılış protokolü aynı dosyada yer almalı; karar süreçleri tutanaklaştırılmalıdır. Böylece kapsül, yalnızca dönemin izlerini saklayan bir kap değil; şeffaf, hesap verebilir ve sürdürülebilir bir bellek programı olarak yapılandırılır.
Arşivcilik Uygulamaları ve Açma Protokolleri
Zaman kapsülüne arşivsel yaklaşım, keşif anından uzun dönemli erişime kadar kesintisiz bir iş akışı gerektirir. İlk aşama stabilizasyon ve belgelemedir: Kapsülün bulunduğu yer, konum ve çevresel koşullar fotoğraf–video ile kayıt altına alınır; dış gövdede gözlenen deformasyonlar, nem–korozyon izleri ve mühür detayları not edilir. Zincirleme emanet (emanet devri) tutanakları başlatılır; açma işlemi, mümkünse kontrollü sıcaklık–nem ortamında ve uygun kişisel koruyucu donanımla yapılır.
Riskli içerik ihtimaline karşı (uçucu kimyasal, küf, biyolojik yük) havalandırmalı bir çalışma istasyonu tercih edilir; gövde açılmadan önce yüzey temizliği ve numune alma (gerekliyse) gerçekleştirilir. Kapsül açılırken adım adım belgeleme (yüksek çözünürlüklü görüntü, kısa açıklama) ve triyaj uygulanır: Kâğıt, fotoğraf, manyetik–optik taşıyıcılar ve nesneler ayrı tepsilere alınır; ıslak/aktif bozulma gösteren öğeler önceliklidir.
Koruma ve konservasyon değerlendirmesi, içeriğin türüne göre ayrışır. Kâğıt ve fotoğraf malzemelerde yüzey tozu ve kalıntılar kuru yöntemlerle giderilir; asidik desteklerden uzaklaştırma ve asitsiz ara malzemeyle yeniden paketleme yapılır. Manyetik–optik ve doğuştan dijital taşıyıcılarda fiziksel temizlik, yüzey hasarı tespiti ve kısa fonksiyon testleri, kalıcı okumadan önce gerçekleştirilir. Eş zamanlı olarak, her bir öğe için temel tanımlama ve bağlam bilgisi (başlık, tarih, üretici/kurum, kısa içerik) toplanır; bu bilgiler daha sonra ayrıntılandırılacak standart bir meta-veri şemasına işlenir. Kapsülle birlikte gelen “anahtar metin” veya kayıt defteri varsa, okunurluk ve çözümleyici bilgiler (ölçü-birimler, tarih/alfabe açıklamaları, açma talimatları) erişim stratejisinin temelini oluşturur.

100 Yıllık Bir Zaman Kapsülü Açılmadan Önce Yapılan Kontrollerden Bir Kare (Flickr)
Dijital içeriklerin işlenmesi, bütünlük ve izlenebilirlik odaklıdır. Doğrudan orijinal taşıyıcı üzerinde yazma engelleme prensibi gözetilir; mümkünse bit düzeyinde imaj alma, sağlamlık doğrulayıcıları (ör. kontrol toplamları) üretme ve doğrulama adımları izlenir. Dosya ve dizin yapısı korunarak geçici karantina alanına aktarılır; zararlı yazılım taramaları tamamlanır. Orijinal dosya biçimlerinin uzun dönem erişimini tehdit eden riskler için koruma amaçlı çoğaltma ve gerektiğinde format göçü stratejileri planlanır; her dönüşüm adımı, tarih–araç–parametre bilgisiyle kayıt altına alınır. Dijital içeriklerin açıklayıcı “okuma kılavuzu” ve teknik dökümü, kapsülün açılış anlatısıyla birlikte araştırmacı erişimine hazırlanır.
Erişim ve sergileme safhasına geçmeden önce, kısa ve orta vadeli saklama koşulları netleştirilir: Asitsiz kutular ve uygun mikroiklimler sağlanır; büyük hacimli nesneler için destekleyici taşıma–depolama çözümleri planlanır. Sergileme kararı alındığında ışık, sıcaklık ve nem sınırları; güvenlik ve vitrin malzemeleri koruma ilkelerine göre belirlenir. Kamuya duyuru ve eğitim materyalleri, arşivsel bağlamı koruyacak biçimde hazırlanır; seçkiye dair açıklamalar, seçilmeyenlerin de varlığına işaret eden şeffaf bir dille kaleme alınır.
Son olarak yönetim ve politika belgeleri güncellenir: Açılış protokolü, erişim ve yeniden kullanım koşulları (lisanslar, kısıtlamalar), kişisel veri ve telif kontrolleri, saklı tutma süreleri, ödünç–kullanım prosedürleri ve gerektiğinde kademeli erişim modelleri yazılı hâle getirilir. Uzun dönem için yedekleme ve coğrafi olarak ayrık kopyalar, periyodik durum kontrolleri ve koruma raporları takvimi oluşturulur. Bu bütüncül protokol, kapsül açılışının tek seferlik bir olay olarak kalmamasını; içeriğin güvenli, izlenebilir ve adil erişim ilkeleri doğrultusunda gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamayı hedefler.
Güncel Olaylar ve Medya Kroniği
Son dönemde zaman kapsülleri, planlı açılış törenleri kadar restorasyon ve bakım çalışmalarında tesadüfen ortaya çıkarılan örneklerle de gündeme gelmiştir. Ankara’da ODTÜ’nün 8 Temmuz 2023 tarihli Mezunlar Günü kapsamında, Cumhuriyet’in 100. yılına atıfla hazırlanan çelik kapsül; öğrenci, mezun ve çalışanların mesaj, dilek, resim ve fotoğraflarından oluşan seçkiyle doldurularak 11 Temmuz 2048’de açılmak üzere törenle gömülmüş, açma yetkisini simgeleyen tek anahtar ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök’e emanet edilmiştir.

15 Temmuz Anısına 50 Yıl Sonra Açılmak Üzere Gömülen Zaman Kapsülü (Anadolu Ajansı)
Benzer biçimde Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı’nın 15 Temmuz 2017’deki açılışı sırasında, darbe gecesine ilişkin görüntü, fotoğraf, MOBESE kayıtları, kronolojik sunumlar ve mektupları içeren “15 Temmuz Zaman Kapsülü” 15 Temmuz 2067’de açılmak üzere yerleştirilmiş, kapsülün kapağı koruma ve yetki devri açısından Anıtlar Yüksek Kurulu’na teslim edilmiştir. Bu iki örnekte kapsülün yalnız içerik seçimiyle değil; kurumsal emanet zinciri, açılış takvimi ve yetki protokolüyle birlikte tasarlandığı görülmektedir.
ABD’de Kansas City’deki National World War I Museum and Memorial, 16 Ekim 2024’te anıt kulesinin içinde yaklaşık bir asırdır gömülü bulunan kapsülü kamuya tanıtmış; kapsüle ulaşmak için 45 santimetrelik beton–kireçtaşı tabakasının delinmesi gerekmiş, açılışta 1920’ler dönemi nitrat film riskine karşı bomba imha ekibi hazır bulundurulmuştur.
İçerikler arasında ABD başkanlarına ait metal gravürler, yerel gazete baskı kalıpları, bir tohum kabı ve Başkan Calvin Coolidge’in mektubu yer almış; kurum eşzamanlı olarak yeni bir kapsül hazırlama planını duyurmuştur. Boston’daki Massachusetts State House’ta ise 1795’te Paul Revere ve dönemin valisi Sam Adams’a atfedilen kapsül, Aralık 2014’te onarım sırasında köşe taşından çıkarılmış; röntgen ve ön incelemelerin ardından 6 Ocak 2015’te açılarak madeni paralar, belgeler ve Revere’ye atfedilen metal plaka kısa süreli bir sergide kamuya sunulmuştur.
New York’ta Aşağı Wall Street İşadamları Derneği’nce 1914’te hazırlanan ve aslında 1974’te açılması öngörülen kapsül, derneğin kapanmasıyla kaybolduktan sonra 1990’larda Chelsea’de bir depoda bulunmuş; 9 Ekim 2014’te New York Toplum Tarihi Müzesi’nde açılarak 26 mektup, çeşitli ticari belgeler, madalyonlar, kitaplar, 23 Mayıs 1914 tarihli Vali Martin Glynn telgrafı ve bir New York Times nüshası kamuya gösterilmiştir. Aynı programda, 2114’te açılmak üzere lise öğrencilerinin katkısıyla yeni bir kapsül başlatıldığı duyurulmuştur.

25 Yıl Sonra Açılmak Üzere ODTÜ'lü Öğrenciler Tarafından Hazırlanan Zaman Kapsülü (Anadolu Ajansı)
Avrupa’da Macaristan’ın Esztergom kentindeki ülkenin en büyük kilisesi olan Esztergom Katedrali’nin 100 metrelik kubbesini taçlandıran haçın içinde 176 yıllık bir bakır kapsül, 15 Nisan 2021’de restorasyon çalışmaları sırasında tespit edilmiştir. II. Dünya Savaşı’nda yapının bombalanmasına rağmen haç içinde korunmuş olan kapsülün mühürleri açılmış, yapı ve döneme dair kayıtlar envantere alınmıştır.
Bu farklı bağlamlardaki örnekler; planlı açılışların kamuya dönük sergileme ve eğitim etkinlikleriyle desteklendiğini, tesadüfi keşiflerde ise teknik erişim–koruma dengesinin (örneğin nitrat film riski) öncelik kazandığını göstermektedir. Ayrıca kurumların yeni kapsül girişimlerini, mevcut açılışların yarattığı kamusal ilgi ve belgeleme fırsatıyla eş zamanlı planladıkları dikkat çekmektedir.


