Hamlet, İngiliz edebiyatının önde gelen yazarlarından William Shakespeare tarafından yaklaşık 1599–1601 yılları arasında yazılmış beş perdelik bir trajedidir. Shakespeare’in en uzun oyunu olmasının yanı sıra, Batı edebiyatı ve tiyatro tarihinde insan psikolojisini en derinlemesine işleyen eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Eserin tam adı The Tragedy of Hamlet, Prince of Denmark ("Danimarka Prensi Hamlet'in Trajedisi") şeklindedir.
Shakespeare'in İlk Folyo Baskısı. (Collections)
Oyunun Özeti
Oyun, Danimarka Kralı'nın ölümünün ardından Prens Hamlet’in yaşadığı içsel çatışmalar ve intikam mücadelesi etrafında gelişir. Hamlet’in amcası Claudius, kralın ölümünden sonra tahta geçer ve kraliçe Gertrude ile evlenir. Hamlet, babasının hayaletinden Claudius'un cinayet işlediğini öğrenir ve bu durumu ortaya çıkarmak için çeşitli stratejiler geliştirir. Ancak kararsızlıkları ve felsefi sorgulamaları süreci karmaşık hale getirir. Sarayda entrikalar artarken, Hamlet'in planı trajik sonuçlar doğurur. Oyunun sonunda Claudius, Gertrude, Laertes ve Hamlet dahil olmak üzere birçok karakter hayatını kaybeder. Fortinbras’ın Danimarka tahtını devralmasıyla oyun son bulur.
Karakterler
Hamlet
Danimarka tahtının varisidir. Babasının ölümünün ardından annesi Gertrude'un Claudius ile evlenmesiyle birlikte ağır bir ruhsal çöküntü yaşar. Babasının hayaleti tarafından Claudius’un cinayeti hakkında bilgilendirilir ve intikam almak amacıyla harekete geçer. Eser boyunca kararsızlık, ahlaki sorgulamalar ve intikam arzusu arasında gidip gelir.
Claudius
Hamlet’in amcasıdır. Eski kralı öldürerek tahta geçmiştir. Suçunu örtbas etmek amacıyla çeşitli siyasi stratejiler geliştirir ve Hamlet’i ortadan kaldırmayı planlar.
Gertrude
Hamlet’in annesidir. Eşi ölen kralın ardından kısa sürede Claudius ile evlenir. Oğluna karşı sevgi göstermesine rağmen, saray içindeki olayların derin boyutuna tam anlamıyla vakıf değildir.
Polonius
Danimarka sarayında önemli bir danışmanlık görevi üstlenir. Oyun boyunca entrikaların ve bilgi toplamaya yönelik hareketlerin merkezinde yer alır. Kızı Ophelia ile Hamlet arasındaki ilişkiye karşı çıkar. Hamlet tarafından yanlışlıkla öldürülür.
Ophelia
Polonius’un kızıdır. Hamlet ile duygusal bir ilişki yaşamıştır. Babasının ölümünün ardından zihinsel dengesi bozulur ve ölümle sonuçlanan bir süreç yaşar.
Laertes
Polonius’un oğludur. Babasının ve kız kardeşinin ölümlerinin ardından Hamlet’ten intikam almaya yönelir. Claudius ile iş birliği yaparak Hamlet’e karşı düzenlenen suikast planına katılır.
Horatio
Hamlet’in üniversiteden arkadaşı ve en yakın destekçisidir. Oyun boyunca Hamlet’in eylemlerine tanıklık eder ve yaşananları belgelemekle yükümlü kalır.
Hayalet (Ghost)
Ölen Kral Hamlet’in ruhudur. Hamlet’e Claudius tarafından öldürüldüğünü açıklar ve ondan intikam almasını ister. Karakter, eserde doğaüstü unsurun temsili işlevi görür.
Rosencrantz ve Guildenstern
Hamlet’in çocukluk arkadaşlarıdır. Claudius tarafından Hamlet’in davranışlarını gözlemek ve onu İngiltere’ye götürmek üzere görevlendirilirler. Süreç içinde Hamlet tarafından planlanan bir karşı hamleyle hayatlarını kaybederler.
Fortinbras
Norveç Prensi’dir. Hamlet’in ölümünün ardından Danimarka tahtını devralır. Karakter, siyasal istikrarın yeniden sağlanması bağlamında işlev görür.
Hamlet ve Babasının Hayaleti-Henry Fuseli (Libraryofcongress)
Perde Özeti
1. Perde: Oyun, Danimarka'da Elsinore Kalesi'nde başlar. Gece nöbetindeki askerler Bernardo ve Marcellus, genç Hamlet’in arkadaşı Horatio’ya, eski kralın hayaletini gördüklerini anlatır. Hayalet tekrar belirir ve Horatio, bu olayın yaklaşan bir felaketin işareti olabileceğini düşünür. Bu sırada Claudius, kardeşinin ölümünden sonra Danimarka tahtına geçmiştir ve kraliçe Gertrude ile evlenmiştir. Prens Hamlet, babasının ölümüne ve annesinin bu kadar çabuk evlenmesine büyük üzüntü duyar. Horatio, Hamlet’e hayaleti gösterir. Hayalet, Hamlet'e Claudius’un onu zehirleyerek öldürdüğünü ve ondan intikam almasını istediğini söyler. Hamlet, plan yapmaya karar verir ve gerçeği araştırmaya başlar. |
2. Perde: Polonius, Hamlet’in tuhaf davranışlarını, kızı Ophelia’ya olan aşkına bağlar ve Claudius ile Gertrude'a haber verir. Claudius, Hamlet’in ruh halini gözlemlemeleri için eski arkadaşları Rosencrantz ve Guildenstern’i saraya çağırır. Bu sırada Hamlet, kaleye gelen gezici oyuncuları karşılar. Onlara, eski kralın öldürülmesini konu alan bir oyun sahnelemelerini emreder. Hamlet, Claudius’un tepkisini gözlemleyerek onun suçlu olup olmadığını anlamayı amaçlar. |
3. Perde: Hamlet, "Olmak ya da olmamak" monoloğunda yaşamın anlamını ve ölümün cazibesini sorgular. Claudius ve Polonius, Hamlet’i Ophelia ile buluşturup davranışlarını gözlemler. Hamlet, Ophelia’ya sert davranır ve onu reddeder. Akşam, gezici oyuncular kralın öldürülmesini anlatan oyunu sahneler. Claudius, suçu işlediğini belli edercesine huzursuzlanır ve sahneyi terk eder. Hamlet, Claudius'un suçluluğundan emin olur. Daha sonra annesi Gertrude ile görüşmeye giderken yanlışlıkla perde arkasında saklanan Polonius’u öldürür. |
4. Perde: Polonius’un ölümü sarayda kargaşaya yol açar. Claudius, Hamlet’i İngiltere’ye göndermeye karar verir ve onu orada gizlice öldürtmek için bir plan yapar. Bu sırada Ophelia, babasının ölümüne dayanamayıp aklını yitirir. Kardeşi Laertes, Paris’ten dönerek babasının ölümünün intikamını almak ister. Claudius ve Laertes, Hamlet’i bir düello sırasında öldürmek için zehirli bir plan hazırlar. Bu sırada Ophelia’nın suya düşerek boğulduğu haberi gelir. |
5. Perde: Hamlet, mezar kazıcılarla karşılaşır ve ölümün kaçınılmazlığı üzerine düşünür. Ophelia’nın cenazesine katılır ve Laertes ile tartışır. Sonunda Hamlet ile Laertes arasında düello düzenlenir. Zehirli kılıç darbeleri ve hazırlanan zehirli içki sonucu Laertes, Gertrude, Claudius ve Hamlet ölür. Ölmeden önce Hamlet, Danimarka tahtını Fortinbras'a bırakılmasını vasiyet eder. Fortinbras kaleye gelir ve düzenin yeniden sağlanmasını emreder. Oyun, trajik bir sona ulaşır. |
Hamlet ve Horatio Mezarlıkta-Eugène Delacroix (Städel Museum, Frankfurt am Main, Eigentum des Städelschen Museums-Vereins e.V.)
Temalar
İntikam ve Adalet Arayışı: Oyun, bireysel intikamın toplumsal düzen üzerindeki yıkıcı etkilerini ele alır. Hamlet, babasının ölümünün ardından adalet arayışına yönelir; ancak bu arayış kişisel bir intikam eylemine dönüşerek hem kendi hem de çevresindekilerin yıkımına neden olur. İntikamın bireysel adalet arzusundan ne ölçüde sapabileceği, eser boyunca sorgulanan temel bir sorudur. |
Ölüm ve Ölümün Kaçınılmazlığı: Hamlet’te ölüm olgusu yalnızca fiziksel son anlamında değil, aynı zamanda felsefi bir kavram olarak işlenir. "Olmak ya da olmamak" monoloğunda olduğu gibi, yaşamın değeri, ölüm korkusu ve ölüm sonrası bilinmezlik konuları, karakterlerin düşünsel çatışmalarında belirleyici rol oynar. |
Görünüş ve Gerçeklik: Oyun boyunca gerçek niyetlerin maskelendiği, görünüş ile gerçeklik arasındaki sınırların belirsizleştiği bir atmosfer hakimdir. Hamlet’in sahte delilik sergilemesi, Claudius’un görünürde meşru yönetimi ve Polonius’un gizli planları, bu temanın çeşitli boyutlarını ortaya koyar. |
İrade, Kararsızlık ve Eylemsizlik: Hamlet’in düşünce ve eylem arasındaki çatışması, bireysel karar verme süreçlerinin zorluklarını ve sonuçlarını temsil eder. Karakterin sürekli sorgulamalar içinde olması, onu eylemsizlik ve gecikme durumuna sürükler. Bu durum, kişisel sorumluluk ile etik kaygılar arasındaki gerilimi ortaya koyar. |
İhanet ve Sadakat: İhanet, hem siyasal hem de kişisel düzeyde eserin önemli bir temasını oluşturur. Claudius’un kardeşine ihanet ederek tahta geçmesi, Gertrude’un Claudius ile evlenmesi ve Hamlet’in çocukluk arkadaşlarının ona ihanet etmeleri, güven kavramının sorgulanmasına yol açar. Buna karşılık Horatio'nun Hamlet'e sadakati, eserde nadir görülen bir bağlılık örneği olarak öne çıkar. |
Sahne Yapısı
Sahne yapısı genel olarak, bireysel iç çatışmalar ile toplumsal düzen arasındaki ilişkiyi dramatik bir ilerleyiş içinde işler. Mekânsal geçişler sınırlıdır; olayların çoğunluğu Elsinore Kalesi içinde geçer, bu da eserin kapalı ve baskıcı atmosferini güçlendirir.
"Olmak ya da Olmamak" (To Be or Not to Be) Monoloğu
Hamlet oyununda üçüncü perdenin birinci sahnesinde geçen "Olmak ya da olmamak" ("To be, or not to be") monoloğu, dünya tiyatro tarihinde en çok bilinen tiratlardan biridir. Bu monolog, Prens Hamlet’in ölüm, yaşam, bilinç ve varoluş üzerine yaptığı felsefi sorgulamayı yansıtır. Monolog, bireysel kararsızlığın ve içsel çatışmanın bir dışavurumu olarak değerlendirilir.
Hamlet, bu konuşmada yaşamın acılarına katlanmak ile ölümü tercih etmek arasında zihinsel bir ikilem yaşar. Ölüm, acıların sona erdiği bir kaçış yolu olarak düşünülür; ancak ölüm sonrası bilinmezlik, Hamlet'in eylemsiz kalmasına yol açan temel tereddütü doğurur. Ölümün doğası ve sonrasında ne olacağı hakkındaki belirsizlik, bireyin iradesini zayıflatan bir unsur olarak işlenir.
Monoloğun yapısında, etkili anlatıma dayalı sorular ve karşıtlıklar önemli yer tutar. "Olmak" ve "olmamak" kavramları, yalnızca fiziksel yaşam ve ölüm karşıtlığı değil, aynı zamanda insanın bilinçli varoluşunun anlamı ve anlamsızlığı üzerine felsefi bir tartışma başlatır. Hamlet, yaşamın zorluklarına rağmen insanın neden hayatta kalmaya devam ettiğini, korkunun ve bilinmeyenin insan davranışlarını nasıl şekillendirdiğini sorgular.
Bu monolog, oyun içindeki genel yapının bir yansıması olarak, Hamlet’in düşünsel duraksamalarını ve eylemde bulunmaktaki gecikmesini açıklamaya hizmet eder. Aynı zamanda bireysel bilincin, ahlaki sorumlulukların ve insan iradesinin sınırlarını tartışmaya açar. Monoloğun dili, yoğun söz sanatları ve soyut kavramlar üzerine kuruludur, bu da onu yalnızca dramatik bir sahne unsuru değil, aynı zamanda varoluşsal bir felsefi metin haline getirir.
Hamlet’in Modern Yorumları
Hamlet, yazıldığı dönemden günümüze kadar farklı kültürel ve tarihsel bağlamlarda yeniden yorumlanarak sahnelenmiştir. Eser, bireysel iç çatışmalar, iktidar mücadeleleri ve etik sorgulamalar gibi evrensel temalar içerdiği için çağdaş sanat üretimlerinde farklı okumalara açık bir yapıya sahiptir.
Modern sahnelemelerde Hamlet, yalnızca bir intikam trajedisi olarak değil, aynı zamanda bireysel kimlik arayışı ve toplumsal yozlaşma gibi konularla ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda, eserin karakterleri ve olay örgüsü farklı dönemlerin siyasi, sosyal ve kültürel sorunlarına uyarlanarak yeniden kurgulanmıştır. Özellikle Hamlet karakteri, çağdaş yönetmenler tarafından bireyin iç dünyasındaki yabancılaşmanın ve toplumsal baskıların temsili olarak ele alınmıştır.
Sahne tasarımları da tarihsel dönemlere göre değişiklik göstermiştir. Geleneksel Elizabeth dönemi kostüm ve dekorlarının yerine modern, soyut ya da minimalist sahnelemeler tercih edilmiş; zaman ve mekân kavramları esnek biçimde kullanılarak anlatım çeşitlendirilmiştir. Hamlet’in iç monologları, modern tiyatroda karakterin bilinç akışı yöntemleriyle işlenmiş, böylece bireysel zihinsel süreçler daha görünür hale getirilmiştir.
Sinema, televizyon, opera ve edebiyat gibi farklı sanat alanlarında da Hamlet çeşitli uyarlamalara konu olmuştur. Özellikle Laurence Olivier (1948), Kenneth Branagh (1996) ve Grigori Kozintsev (1964) gibi yönetmenlerin sinema uyarlamaları, eserin yorum çeşitliliğini göstermesi açısından önem taşır. Ayrıca edebiyat ve felsefe alanlarında da eserdeki varoluşsal sorgulamalar üzerine çok sayıda akademik çalışma üretilmiştir.
Günümüzde Hamlet, yalnızca klasik tiyatronun bir örneği olarak değil, aynı zamanda insan doğası, birey-toplum ilişkisi ve etik ikilemler gibi konular üzerine düşünsel tartışmaların bir kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Eserin farklı dönemlerde farklı anlam katmanlarıyla sahnelenebilmesi, onu çağdaş tiyatro çalışmalarında dinamik bir malzeme haline getirmiştir.
Hamlet (1948) Filmi (IMDb)