E1 Yerleşim Planı, Batı Şeria’nın doğusunda, Doğu Kudüs ile Ma’ale Adumim yerleşimi arasında kalan bölgede yeni yerleşim birimleri ve çeşitli altyapı projeleri inşa edilmesini öngören bir yerleşim projesidir. Plan, coğrafi olarak Doğu Kudüs’ün doğusundan başlayarak Ma’ale Adumim’e uzanan koridoru kapsamaktadır. Bu bölge, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler kararları uyarınca işgal altındaki Filistin topraklarının parçası olarak kabul edilmektedir.
İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de günlük yaşam, 11 Ağustos 2025 - (Anadolu Ajansı)
Proje, uluslararası hukukta işgal altındaki Filistin topraklarında yerleşim genişlemesi olarak değerlendirilmektedir ve uygulanması halinde Batı Şeria’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki bağlantıyı keserek Doğu Kudüs’ü Filistin topraklarından izole etme etkisi yaratacaktır.
Planın Amaç ve Hedefleri
İsrail hükümeti, E1 bölgesinde yerleşim inşasını “mevcut yerleşimleri birbirine bağlama” ve Ma’ale Adumim’in Kudüs ile bütünleşmesini sağlama hedefleriyle gerekçelendirmiştir. Proje kapsamında planlanan konutlar ve altyapı unsurları, bölgede yaşayan İsrailli yerleşimcilerin barınma ve ulaşım imkanlarını genişletmeyi amaçlamaktadır.
Filistin tarafı ve uluslararası toplumun büyük bölümü, planın Batı Şeria’nın kuzey ve güney bölgeleri arasındaki kara bağlantısını keserek coğrafi bölünmeye yol açacağı ve Doğu Kudüs’ün Filistin topraklarından izole edileceği yönünde değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu yönüyle proje, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin oluşumuna engel teşkil edebilecek bir adım olarak görülmektedir.
Tarihçe ve Gelişim Süreci
Projenin Başlangıcı
E1 Yerleşim Planı’na ilişkin ilk adımlar 1999 yılında atılmıştır. Bu dönemde İsrail, yaklaşık 12 bin dönümlük alanı kapsayan bölgeyi projeye tahsis etmiştir. Söz konusu arazilerin önemli bir kısmı, İsrail yönetimi tarafından “devlet arazisi” ilan edilmiş, ardından Ma’ale Adumim yerleşimine bağlanacak şekilde planlanmıştır. Projenin ilk tasarılarında sanayi bölgesi, güvenlik amaçlı karakol, atık toplama merkezi, yerleşim birimleri, oteller ve halka açık park alanı gibi unsurlar yer almıştır.
Erteleme ve Dondurma Kararları
E1 planı, 2000’li yılların başında ve özellikle 2012 yılında uluslararası baskılar nedeniyle uygulamaya konulamamıştır. 2012’de İsrail yönetimi, planı hayata geçirme yönünde adımlar atmış ancak Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası aktörlerin yoğun tepkileri sonucu inşaat süreci askıya alınmıştır. 2020 yılında, yaklaşık 3.500 konutun inşasına yönelik karar duyurulmuş ancak yine dış baskılar sebebiyle uygulanmamıştır.
2025’te Yeniden Gündeme Gelmesi
2025 yılı Ağustos ayında İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, E1 projesinin onaylanacağını ve Ma’ale Adumim çevresinde büyük çaplı bir yerleşim genişlemesi yapılacağını açıklamıştır. Smotrich’in beyanına göre, proje kapsamında Ma’ale Adumim yakınlarında 3.401 konut ve çevre bölgelerde 3.515 ek konut inşa edilecektir. İsrail Sivil İdare Birimi Yüksek Planlama Kurulu’nun, 20 Ağustos 2025 tarihinde projeye nihai onay vermek üzere toplanması planlanmıştır.
Planın Teknik Ayrıntıları
Yerleşim Birimleri ve Konut Sayıları
E1 Yerleşim Planı, Ma’ale Adumim yerleşimi çevresinde ve E1 koridoru boyunca geniş çaplı konut inşasını içermektedir. Plan kapsamında Ma’ale Adumim yakınlarında 3.401 adet konutun, çevre bölgelerde ise 3.515 adet ek konutun inşası öngörülmüştür. Bu rakamlarla birlikte toplam 6.916 yeni konutun yapılması hedeflenmektedir. Projenin hayata geçmesiyle Ma’ale Adumim’in mevcut konut stoğunda yaklaşık yüzde 33’lük bir artış sağlanacaktır.
Altyapı ve Ek Projeler
Plan yalnızca konut inşasıyla sınırlı değildir. Daha önceki tasarılar ve güncellenen planlar, bölgede yeni ulaşım yollarının, sanayi bölgesinin, bir güvenlik karakolunun, atık toplama merkezinin, otellerin ve halka açık park alanlarının oluşturulmasını da kapsamaktadır. Altyapı projeleri arasında, Ma’ale Adumim ile Kudüs arasındaki bağlantı yollarının genişletilmesi ve Filistin yerleşimlerine erişimi kısıtlayacak düzenlemeler de yer almaktadır.
Demografik ve Coğrafi Etkiler
E1 planının uygulanması halinde, Batı Şeria’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki kara bağlantısının kopması ve Doğu Kudüs’ün Filistin topraklarından izole edilmesi beklenmektedir. Proje, aynı zamanda bölgedeki Filistinli bedevi toplulukların yerlerinden edilmesini de içermektedir. Özellikle Kefr Akab ve Anata Şuafat beldelerinde yaşayan Filistinli bedevilerin zorunlu tahliye edilmesi planın hedefleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede 46 bedevi topluluğun bir kısmının 7 Ekim 2023 sonrasında tehcir edildiği, ev ve okul yıkımlarının sürdüğü bildirilmiştir.
İsrail Tarafının Açıklamaları
Hükümetin ve Bakanların Açıklamaları
E1 Yerleşim Planı, 2025 yılı Ağustos ayında İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich tarafından “Filistin devleti fikrini ortadan kaldıracak” bir adım olarak tanımlanmıştır. Smotrich, Ma’ale Adumim yerleşimini Kudüs’e bağlamayı ve Ramallah ile Beytüllahim arasındaki Filistin ulaşımını kesmeyi hedeflediklerini belirtmiştir. Ayrıca bu adımların, İsrail’in Batı Şeria’daki “egemenliği” için tarihi bir ilan anlamına geldiğini ifade etmiştir. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ve ABD Başkanı Donald Trump’ın projeye destek verdiğini dile getirmiştir.
Smotrich, projenin “dünya genelinde Filistin devletini tanımaya yönelik girişimlere sahada verilen bir cevap” olduğunu savunmuştur. Bakan, bu yanıtın “belgeler veya diplomatik kararlarla değil, inşa edilen evler ve yeni mahallelerle” verileceğini söylemiştir.
İsrail Yerleşim Hareketi ve Destekçiler
E1 planı, İsrail’deki yerleşim yanlısı gruplar tarafından da desteklenmiştir. Yesha Konseyi Başkanı Yisrael Gantz, planı “yerleşim hareketi için tarihi bir kazanım” olarak nitelendirmiştir. Ma’ale Adumim Belediye Başkanı Guy Yifrach ise planın Kudüs ile Ma’ale Adumim’i bağlayacağını ve “ulusal bir proje” olduğunu ifade etmiştir. İsrail iç siyasetinde plan, özellikle aşırı sağ ve milliyetçi partiler tarafından, “Büyük İsrail” vizyonunun bir parçası olarak görülmektedir.
Filistin Tarafının Tepkileri
Filistin Yönetiminin Açıklamaları
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, E1 Yerleşim Planı’nı “tehlikeli” olarak nitelendirmiş ve bu adımın başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin kurulmasını engellemeyi amaçladığını belirtmiştir. Rudeyne, yerleşim projelerinin, Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlar ve Filistin topraklarındaki yerleşimci saldırılarıyla birlikte bölgeye daha fazla istikrarsızlık ve gerginlik getireceğini ifade etmiştir.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, projenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2334 sayılı kararı başta olmak üzere uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu vurgulamış ve yerleşim genişletme adımlarını “ilhak, zorla yerinden etme ve demografik yapının değiştirilmesi” politikalarının bir parçası olarak değerlendirmiştir.
Sivil Toplum ve İzleme Örgütlerinin Tepkileri
İsrailli barış yanlısı örgüt Peace Now, planın hem İsrail’in geleceği hem de iki devletli çözüm için “ölümcül” nitelikte olduğunu, Batı Şeria’daki Filistin topraklarının daha da parçalanacağını ve Kudüs’ün Filistin bölgelerinden koparılacağını açıklamıştır. Kudüs merkezli Ir Amim örgütü ise E1 planının “apartheid benzeri bir gerçekliği” kalıcı hale getireceği ve Filistinlilerin ekonomik ile sosyal koşullarında hızlı bir kötüleşmeye yol açacağı uyarısında bulunmuştur.
Uluslararası Tepkiler
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Adalet Divanı
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, E1 Yerleşim Planı’na ilişkin yaptığı açıklamada, Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’daki tüm İsrail yerleşimlerinin ve bunlarla bağlantılı rejimin uluslararası hukuka aykırı şekilde kurulmuş ve sürdürüldüğünü belirtmiştir. Guterres, bu tür yerleşimlerin “işgali pekiştireceğini, gerilimleri artıracağını ve iki devletli çözümün uygulanabilirliğini aşındıracağını” vurgulamıştır. E1 bölgesindeki inşaatın, Batı Şeria’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki bağlantıyı keseceğini ve yaşanabilir bir Filistin devletinin kurulma olasılığını ciddi biçimde zedeleyeceğini ifade etmiştir.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Temmuz 2024’te yayımladığı görüşte İsrail’in Filistin topraklarındaki tüm yeni yerleşim faaliyetlerini durdurması ve işgal altındaki bölgelerdeki yerleşimlerin tamamen boşaltılması gerektiğini karara bağlamış ancak İsrail bu kararı reddetmiştir.
Avrupa Birliği ve Üye Devletler
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, E1 planının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve iki devletli çözümü daha da zayıflattığını belirtmiştir. AB, planın uygulanması halinde Doğu Kudüs ile Batı Şeria arasındaki coğrafi ve bölgesel bağlantının kalıcı olarak kesileceğini, Batı Şeria’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki iletişimin kopacağını ifade etmiştir. Ayrıca İsrail’e, yerleşim faaliyetlerini durdurma çağrısı yenilenmiştir.
İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, Batı Şeria’da 3 bin konut inşası kararının “uluslararası hukukun başka bir ihlali” olduğunu, bu adımın iki devletli çözümün uygulanabilirliğini baltaladığını söylemiştir.
Almanya Dışişleri Bakanlığı, İsrail’e yerleşim inşasını durdurma çağrısında bulunarak, planın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve iki devletli çözümün temelini zedeleyeceğini bildirmiştir. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, E1 planının “gelecekteki bir Filistin devletini ikiye böleceğini ve uluslararası hukukun açık ihlali” olduğunu vurgulamıştır.
Bölgesel Aktörler ve İslam Dünyası
Türkiye
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, E1 Yerleşim Planı’nın uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararlarını ihlal eden bir adım olduğunu açıklamıştır. Bakanlık, planın Batı Şeria ile Doğu Kudüs’ü fiilen birbirinden ayıracağını, Filistin Devleti’nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını ve iki devletli çözüm zeminini zayıflatacağını vurgulamıştır. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulmasının bölgede adil ve kalıcı barışın tek yolu olduğu ifade edilmiş, Türkiye’nin Filistin halkının haklı davasına desteğini sürdüreceği belirtilmiştir.
Katar
Katar Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in Doğu Kudüs’ü Batı Şeria’dan ayıracak yerleşim birimi inşası planını kınamış ve bunun uluslararası meşruiyet kararlarının açık ihlali olduğunu açıklamıştır. Katar yönetimi, yerleşim genişlemesi ve Filistin halkının zorla yerinden edilmesine dayalı işgal politikalarını reddettiğini vurgulamış, uluslararası toplumun bu uygulamaları durdurmak için ortak hareket etmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti’nin kurulmasına yönelik desteğini teyit etmiştir.
Mısır
Mısır Dışişleri Bakanlığı, E1 planını “İsrail hükümetinin Filistin topraklarını gaspını genişletme ve işgal altındaki bölgelerin demografik yapısını değiştirme ısrarını yansıtan yeni bir adım” olarak tanımlamıştır. Açıklamada, planın uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve uluslararası sözleşmelerin açık ihlali olduğu belirtilmiştir. Mısır, bu tür adımların bölge güvenliğini ve istikrarını olumsuz etkileyeceğini vurgulamış, İsrail’in aşırılık yanlısı söylemlerini kınamıştır.
Ürdün
Ürdün Dışişleri Bakanlığı, E1 projesinin uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu ve Filistin halkının bağımsız bir devlet kurma hakkına saldırı niteliği taşıdığını bildirmiştir. Açıklamada, İsrail’in işgal altındaki Filistin toprakları üzerinde hiçbir egemenliği olmadığı ifade edilmiştir. Smotrich’in “Filistin devletinin kurulmasını engellemeye yönelik radikal ve ırkçı söylemleri” sert şekilde kınanmış, bu planın kesin olarak reddedildiği belirtilmiştir.
Suudi Arabistan
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, planın onaylanmasını barış seçeneğini engelleyen ve iki devletli çözüm ihtimaline ciddi tehdit oluşturan bir adım olarak tanımlamıştır. Açıklamada, E1 projesinin Kudüs’ün doğusundaki yerleşimleri Ma’ale Adumim ile birleştirerek Filistinlilerin olası toprak genişlemesini engellemeyi amaçladığı ifade edilmiştir. Bu kararların “İsrail hükümetinin yasa dışı yayılmacı politikalarının bir devamı” olduğu belirtilmiş, uluslararası toplumun Filistin halkının haklarını koruması gerektiği vurgulanmıştır.
Umman
Umman Dışişleri Bakanlığı, planı bölgenin güvenlik ve istikrarına doğrudan tehdit olarak değerlendirmiştir. Açıklamada, ulusal egemenlik ilkelerine ve iyi komşuluk ilişkilerine aykırı olan bu tür yayılmacı adımların reddedildiği belirtilmiştir. Umman, bölge ülkeleri arasında sükûnet ve işbirliğine her zamankinden fazla ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, uluslararası topluma bu tür politikalar karşısında net bir tavır alma çağrısında bulunmuştur.
Irak
Irak Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in “Büyük İsrail” vizyonunu en güçlü ifadelerle kınamıştır. Bu vizyonun, bölgedeki devletlerin egemenliğini baltalamayı ve bölgesel istikrarı bozmayı amaçlayan yayılmacı emeller içerdiği belirtilmiştir. Açıklamada, söz konusu planların uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın açık ihlali olduğu, Arap ve uluslararası düzeyde net ve kararlı bir tutum sergilenmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Kuveyt
Kuveyt Dışişleri Bakanlığı, İsrail Başbakanı’nın Arap ülkelerinin topraklarının bir kısmının ilhakına ilişkin açıklamalarını kınamış ve bu söylemleri “uluslararası hukuka ve BM Şartı’na aykırı yayılmacı ve kışkırtıcı” olarak tanımlamıştır. Açıklamada, Arap devletlerinin egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanmış ve E1 planının kabul edilemez olduğu belirtilmiştir.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
BAE Dışişleri Bakanlığı, E1 planına ilişkin açıklamaları “provokatif” olarak nitelendirmiştir. Açıklamada, planın uluslararası hukukun ihlali olduğu, Arap ülkelerinin egemenliğini hedef aldığı ve bölgesel istikrarı tehdit ettiği ifade edilmiştir. İsrail hükümetindeki aşırı sağ unsurlara “provokatif eylemlerden vazgeçme” çağrısı yapılmış ve tüm yerleşim ile genişleme planlarının durdurulması gerektiği vurgulanmıştır.
Endonezya
Endonezya Dışişleri Bakanlığı, “Büyük İsrail” vizyonunu reddettiğini ve şiddetle kınadığını açıklamıştır. Bu vizyonun, Filistin topraklarının ve bölgedeki diğer ülkelerin ilhakını öngördüğü, uluslararası hukukun açık ihlali olduğu belirtilmiştir. Endonezya, bölgede barışın ancak Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının korunması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ile mümkün olabileceğini vurgulamıştır.
İran
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “Nil’den Fırat’a” uzanan hedef beyanını, bölge ülkelerinin toprak bütünlüğüne yönelik “faşist” bir niyetin göstergesi olarak nitelendirmiştir. Açıklamada, bu söylemlerin Birleşmiş Milletler Şartı’na ve uluslararası hukukun emredici kurallarına aykırı olduğu vurgulanmış, BM, İslam İşbirliği Teşkilatı ve tüm devletlere bu tür açıklamaları güçlü şekilde kınama çağrısı yapılmıştır.
Uluslararası Kuruluşlar
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), İsrail’in işgal ve yerleşim faaliyetlerinin uluslararası hukuka, BM kararlarına ve UAD’nin görüşlerine aykırı olduğunu belirterek bu uygulamaların derhal sona erdirilmesi gerektiğini açıklamıştır. Teşkilat, uluslararası topluma bu adımların durdurulması ve sorumluların yaptırımla karşı karşıya bırakılması çağrısında bulunmuştur.
Amerika Birleşik Devletleri
ABD Dışişleri Bakanlığı, E1 planına doğrudan bir kınama getirmemiş, ancak Batı Şeria’da istikrarın korunmasının İsrail’in güvenliği açısından önemli olduğunu belirtmiştir. ABD yönetimi, öncelikli olarak Gazze’deki çatışmaların sona erdirilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve insani yardımın ulaştırılması konularına odaklandığını ifade etmiştir.
Hukuki Çerçeve
Uluslararası Hukukta Yerleşimlerin Statüsü
E1 Yerleşim Planı, uluslararası hukuk bağlamında işgal altındaki topraklarda yerleşim inşası olarak tanımlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 23 Aralık 2016 tarihli ve 2334 sayılı kararı, işgal altındaki Filistin topraklarında, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere inşa edilen tüm İsrail yerleşimlerinin “uluslararası hukukun açık ihlali” olduğunu ve “hukuki geçerliliğinin bulunmadığını” hükme bağlamıştır.
Cenevre Sözleşmeleri’nin 49. maddesi, işgalci devletin kendi sivil nüfusunu işgal altındaki topraklara yerleştirmesini yasaklamaktadır. Uluslararası Adalet Divanı da Temmuz 2024 tarihli görüşünde, İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim faaliyetlerini derhal durdurması ve mevcut yerleşimlerin tamamen boşaltılması gerektiğini belirtmiştir.
Birleşmiş Milletler Şartı ve diğer bağlayıcı uluslararası anlaşmalar, toprak kazanımının güç yoluyla elde edilmesini yasaklamaktadır. Buna karşın, E1 projesi kapsamında yapılması planlanan yerleşimler ve altyapı faaliyetleri, Batı Şeria’nın statüsünü tek taraflı olarak değiştirecek ve uluslararası hukukta öngörülen “zorla ilhak yasağı”na aykırı şekilde bölgenin fiili kontrolünü pekiştirecektir.
İsrail’in Hukuki Pozisyonu
İsrail hükümeti, Batı Şeria’yı “işgal altındaki toprak” yerine “ihtilaflı toprak” olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım, 1967 Altı Gün Savaşı’nda ele geçirilen bölgelerin nihai statüsünün taraflar arasında yapılacak müzakerelerle belirleneceği görüşüne dayandırılmaktadır. İsrail yönetimi, yerleşimlerin tarihi ve dini bağlar ile güvenlik gereklilikleri doğrultusunda inşa edildiğini savunmaktadır. Ayrıca, yerleşimlerin stratejik derinlik sağladığı ve İsrail’in güvenlik sınırlarını güçlendirdiği yönünde argümanlar öne sürülmektedir.
Buna rağmen, uluslararası toplumun büyük çoğunluğu ve uluslararası hukuk kurumları, Batı Şeria’daki tüm İsrail yerleşimlerini yasa dışı kabul etmekte ve bu görüşü BM kararları ile desteklemektedir.