Bağımsızlık Yolculuğu: Milli Mücadele Dönemi
Milli Mücadele, 1919'dan 1923'e kadar süren, bir ulusun kendi topraklarında özgürce yaşama hakkını geri almak için verdiği büyük bir savaştır. Bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra işgal edilmeye başlamasıyla ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı, sadece bir savaş değil, aynı zamanda halkın kendi kendini yöneteceği modern bir devlet kurma yolculuğuydu.
Haydi, bir ulusun bağımsızlık için nasıl birleştiğine ve savaştığına yakından bakalım.
🌍 Dünya Savaşından Sonra Ne Oldu?
Birinci Dünya Savaşı bitince Osmanlı Devleti savaşı kaybetmiş sayıldı. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile ordu dağıtıldı ve ülkenin önemli yerleri korumasız kaldı.
Bu antlaşmanın 7. maddesi çok kritikti: İtilaf Devletleri (savaşı kazanan ülkeler), güvenliklerini tehlikede gördükleri her yeri işgal etme hakkına sahip oldular. Bu madde, Anadolu topraklarının işgal edilmesi için bir bahane oldu.
İstanbul'daki Osmanlı Hükümeti, bu işgallere karşı güçlü bir direniş gösteremedi. Hükümet, padişahlığı korumak için işgalci ülkelerin isteklerine boyun eğmeye çalıştı. Bu durum, halk arasında "Kendi kaderimizi kendimiz belirlemeliyiz" fikrinin doğmasına neden oldu.

Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında toprakların paylaşımını temsil eden görsel (Yapay zeka ile oluşturmuştur.)
🛡️ İlk Kıvılcım: Güneyde Direniş
İşgaller başladıktan sonra, güney bölgelerde işgalci güçler yerli halka karşı baskı uygulamaya başladı. Özellikle Fransa, bölgeyi devralınca, bazı gruplarla işbirliği yaparak halkı sindirmeye çalıştı.
Bu düşmanca hareketler karşısında, halk kendi kendini koruma gereği duydu. Silahlı bir direniş başladı. Mesela, Maraş'taki Sütçü İmam olayı, halkın bu yerel direnişinin sembolü oldu. Bu olay, pasif bir üzüntüden, aktif bir savunmaya geçişin başlangıcıydı.
Bu yerel kahramanlıklar, tek başına yeterli değildi. Başarılı olmak için bu dağınık güçlerin, tek bir merkezden yönetilen ulusal bir orduya dönüşmesi gerekiyordu.

Sütçü imam olayını temsil eden görsel (Yapay zeka ile oluşturmuştur.)
🧭 Mustafa Kemal Paşa Sahneye Çıkıyor
Kurtuluş Mücadelesi, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasıyla resmen başladı. O, Anadolu'da dolaşarak halkı örgütlemeye başladı.
Amasya Genelgesi (Haziran 1919) adı verilen bir bildiri yayımladı. Bu bildiride çok önemli bir şey söylendi: "Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır". Bu, ülkeyi artık padişahın değil, halkın yöneteceğinin ilk işaretiydi. Halkın kararı, yeni egemen güç olarak belirleniyordu.

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsuna çıkışını temsil eden görsel (Yapay zeka ile oluşturmuştur.)
🏛️ Ulusal Meclisin Kuruluşu: TBMM
Amasya’da ilan edilen halkın kararı ilkesi, 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılmasıyla gerçeğe dönüştü. Meclisin açılması, ülkeyi yönetme yetkisinin padişahtan alınıp doğrudan halkın temsilcilerine geçtiği anlamına geliyordu. Tüm ulusun ortak kararlar alması, direnişi tek bir yerden yönetmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısı üzerine, yurdun her yerinden temsilciler Ankara’ya geldi. Bu Meclis, halkın kendi kendini yönettiği anlamına geliyordu ve Milli Mücadele'nin merkezi oldu. Meclis, hem savaş kararlarını alıyor hem de yeni bir devletin temellerini atıyordu.
TBMM'nin kurulmasıyla, güçsüz İstanbul hükümetine karşı halkın iradesiyle kurulmuş, güçlü bir karşı yönetim ortaya çıktı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını temsil eden görsel (Yapay zeka ile oluşturmuştur.)
📜 Erzurum ve Sivas Kongreleri
Erzurum Kongresi (Temmuz-Ağustos 1919)
Erzurum’da toplanan kongre, Kurtuluş Savaşı’nın kurallarını ve ilkelerini belirledi. Kongrede, bağımsızlık mücadelesinin temelleri atılırken, kurulacak olan yeni devletin de bazı ilkeleri belirlendi. Bu ilkeler arasında, devlet yönetiminin din kurallarına değil, akla ve bilime dayanacağı (laiklik) fikrinin temelleri vardı. Yani amaç sadece toprakları kurtarmak değil, aynı zamanda modern bir devlet kurmaktı.
Sivas Kongresi (Eylül 1919)
Sivas Kongresi ise tüm dağınık yerel savunma cemiyetlerini bir araya getirerek, tek bir çatı altında (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti) topladı. Bu, dağınık güçleri tek bir ulusal stratejiye bağlamak anlamına geliyordu. Sivas’ta alınan karar, yerel direnişlere en yakın askerî birliklerin yardım etmesini sağlayarak ulusal mücadeleyi hızlandırdı.

Erzurum ve Sivas Kongrelerini temsil eden görsel (Yapay zeka ile oluşturmuştur.)
🔪 İçeriden ve Dışarıdan Gelen Tehditler
TBMM kurulup güçlenmeye başlayınca, İstanbul'daki Osmanlı hükümeti ve işgalci güçler bu duruma karşı çıktı.
Zaman Yolculuğu: Kötü Bir Antlaşma
1920 yılında, bundan yaklaşık 105 yıl önce, işgalci devletler ile Osmanlı temsilcileri arasında Sevr Antlaşması adında çok ağır bir antlaşma imzalandı.
Bu antlaşma, Türk topraklarını bölüp parçalamayı ve Türkleri Anadolu’dan tamamen çıkarmayı amaçlıyordu. Mustafa Kemal Atatürk bu antlaşmayı, Türklere karşı hazırlanmış "büyük bir suikast" olarak tanımladı.
Ancak Sevr Antlaşması, hukuken ülkenin tek meşru temsilcisi olan TBMM tarafından onaylanmadığı için geçersiz sayıldı. Bu antlaşma, mücadele eden halkın haklılığını kanıtlayan en önemli belge oldu.
İç İsyanlar
İstanbul hükümeti, halkın dine ve padişaha olan bağlılığını kullanarak Milli Mücadele’yi durdurmak istedi. Bu amaçla, bir din adamı (Şeyhülislam) fetva yayımladı. Bu fetva, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını "asi" ilan ediyordu.
Bu durum, bazı iç isyanları tetikledi. Ama bu durum, uzun vadede halkın padişahlık rejiminin yabancı güçlerle işbirliği yaptığını görmesini sağladı. Millî Mücadele, dine karşı bir savaş değil, vatanı sevenler ile emperyalizme boyun eğenler arasındaki bir mücadele olarak kabul edildi.
🎖️ Düzenli Ordu
Kurtuluş Savaşı'nın başarılı olmasının anahtarı, düzensiz yerel güçler olan Kuvayı Milliye'den, düşmanı yenebilecek disiplinli ve merkezi bir Düzenli Orduya geçilmesiydi.
Güney Cephesi’ndeki (Maraş, Antep, Urfa) halk direnişi, Ankara’dan gönderilen subaylar sayesinde organize edildi. Yerel halk, Fransız işgaline karşı o kadar kararlı savaştı ki, Fransız kuvvetleri işgalin maliyeti çok arttığı için bu bölgelerden çekilmek zorunda kaldı.
Bu zafer, güney sınırını güvence altına aldı ve ordunun tüm gücünü asıl büyük savaşın yaşanacağı Batı Cephesi'ne kaydırmasını sağladı.

Düzenli orduyu temsil eden görsel (Yapay zeka ile oluşturmuştur.)
Büyük Zaferler ve Sonuç 🏆
Düzenli Ordu, Batı Cephesi’nde büyük savaşlar verdi. Bunlardan bazıları, I. İnönü Muharebesi, II. İnönü Muharebesi ve Sakarya Nehri kıyısında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi’dir.
Son olarak, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile işgalci ordular tamamen yenildi ve ülkemizden çıkarıldı. 24 Temmuz 1923’te ise, yeni devletin bağımsızlığını resmen tanıyan Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Böylece Milli Mücadele, tam bağımsız bir devletin kuruluşuyla sonuçlandı.