Aksaray Müzesi, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde, Kapadokya’nın giriş kapısı olarak nitelendirilen Aksaray il merkezinde yer alan ve Anadolu uygarlıklarının binlerce yıllık tarihine ışık tutan bir kültürel kuruluştur. İlk olarak 1969 yılında Karamanoğlu Beyliği dönemine ait tarihî bir yapı olan Zinciriye Medresesi'nde kurulan müze, 2006 yılında modern bir binaya taşınmış, 2014 yılında ise kronolojik sergi düzeniyle yeniden teşhir edilerek ziyarete açılmıştır.
Konum ve Mimari Yapı
Müze, Hacılar Harmanı Mahallesi Konya Caddesi 5. Bulvar 5719 Sokak No: 16 adresinde yer alır. 10.200 m² açık alan ve 2.400 m² kapalı alana sahip olan yapı, üç katlıdır. Binanın mimarisi, Anadolu Selçuklu kümbetlerinden ve Kapadokya bölgesinin özgün peri bacalarından ilham alarak inşa edilmiştir. Yapının iç yapısı birbirine koridorlarla bağlı teşhir salonları ve destek alanlarıyla zenginleştirilmiştir.
Teşhir Alanları ve Koleksiyonlar
Müze, arkeoloji, etnografya, mumya ve sikke bölümleriyle dört ana teşhir salonundan oluşur.
Arkeoloji Salonu
Bu bölümde Aşıklı Höyük, Güvercinkayası ve Acemhöyük gibi bölgedeki önemli kazı alanlarından çıkarılan eserler sergilenmektedir. En dikkat çeken parçalardan biri, 10.500 yıl önce yaşamış genç bir kadına ait, dünyanın bilinen en eski beyin ameliyatı (trepanasyon) izini taşıyan kafatasıdır. Ayrıca obsidyen taşından yapılmış aletler, taş havanlar, pişmiş toprak kaplar ve figürinler bu bölümde yer alır.

Beyin Ameliyatı (Trepanasyon) İzini Taşıyan Kafatası (T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Mumya Salonu
Bizans dönemine ait insan ve kedi mumyaları, bu bölümün ilgi çeken eserlerindendir. Özellikle Aksaray merkezine bağlı Akhisar Köyü’ndeki Çanlı Kilise ve Ihlara Vadisi'nden getirilen bu mumyalar, Kapadokya’da ölüm sonrası yaşam inancının somut örnekleri olarak değerlendirilir. Müze koleksiyonunda biri eksik olmak üzere 4 sağlam insan mumyası, çocuk mumyaları ve 2 kedi mumyası bulunmaktadır.

Çocuk Mumyaları (T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Etnografya Salonu
Aksaray’ın yakın tarihine ışık tutan bu bölümde, yöresel halk kültürüne ait üç etek, cepken, bindallı gibi giysiler, ahşap ve sedef kakmalı ev eşyaları, çelik kılıçlar, tabancalar, şifa tasları, mutfak ve banyo gereçleri, el dokuması halı ve kilimler yer almaktadır. Günlük yaşamı ve tören kültürünü belgeleyen bu koleksiyon, bölgenin sosyokültürel yapısına dair derin bilgiler sunar.
Sikke Koleksiyonu
Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş, bronz ve bakır sikkelerden oluşur. Ayrıca dikkat çeken bir diğer parça ise I. Dünya Savaşı’ndan kalan bir top olup yakın tarih koleksiyonunun önemli bir unsurudur.
Sandukalı Mezar Taşları
Müzenin açık hava ve taş eserler koleksiyonunda yer alan Selçuklu dönemine ait sandukalı mezar taşları, taş işçiliğinin en zarif örneklerini temsil eder. Özellikle Ervah Mezarlığı'ndan getirilen ve 13.–15. yüzyıllara tarihlenen bu sandukalar, bitkisel motifler (rumi, palmet, kıvrım dal, lotus), geometrik desenler (zencerek), mimari süslemeler (ulanan sütunlar) ve sembolik eşyalar (kandil, vazo) ile bezelidir. Sandukalar mermer ve kahverengi tüf taşından yapılmıştır; yüksek oyma ve kazıma teknikleriyle işlenmiştir. Bu eserler, hem Selçuklu sanatının zarafetini hem de ölüm sonrası yaşama olan inancı yansıtmaktadır.
Arkeolojik ve Sanatsal Öne Çıkan Eserler
- Zodyak burç döngüsünü taşıyan Selçuklu dönemine ait fal kabı (benzeri yalnızca Metropolitan Müzesi'nde)
- Ajur tekniğiyle işlenmiş kartal ve ördek mücadele sahnesiyle bezeli vazo
- 2. yüzyıl Roma dönemine ait kehribar yüzük kaşı

Kehribar Yüzük Kaşı (Müze)
- Geç Hitit hiyeroglif steli, Roma dönemine ait kartal ve aslan heykelleri, mezar stelleri, lahitler, kitabeler, mimari parçalar
- Neolitik çağdan Osmanlı’ya kadar uzanan dönemleri kapsayan cam gözyaşı şişeleri, obsidyen bıçaklar, pişmiş toprak figürinler ve mühürler


