Selçuklu Uygarlığı Müzesi, Kayseri'de "Çifte Medrese" adıyla bilinen I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından inşa ettirilmiş külliyede kurulmuş bir müzedir. Kapsamlı restorasyonların ardından yapı, günümüzde Anadolu Selçuklu Uygarlığı'nı farklı yönleriyle tanıtan tematik bir müzeye dönüştürülerek ziyaretçilere açılmıştır.
Yapının Tarihçesi ve Mimarisi
Kayseri'de Çifte Medrese adıyla tanınan yapı, Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan'ın kızı, Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında inşa ettirilmiş bir külliyedir. Sade mimarisiyle dikkat çeken külliye, Anadolu mimarlık tarihinin günümüze kalan yapılarındandır.
Külliye, birbirine bitişik, açık avlulu iki yapıdan oluşur. Bu yapılar:
- Gevher Nesibe Darüşşifası (Batıdaki Bina): Sağlık kurumu olarak işlev görmüştür.
- Gıyasiye Medresesi (Doğudaki Bina): Tıp eğitimi kurumu olarak işlev görmüştür.
Her iki bina da açık avlu etrafında tertiplenen dört eyvanlı tipik medrese şemasına uygun olarak inşa edilmiştir.

Külliye Tepeden Görünüm (Kocasinan Kaymakamlığı)
Darüşşifa (Şifahane) Bölümü
Şifahane, 41x32.50 metre dış ölçülerinde dikdörtgen biçiminde bir yapıdır. Dört köşeli avlusunun üç yanı üç kemerli revaklarla çevrilidir. Kuzeye düşen ana eyvan (10.50 m. derinlik, 9 m. en), büyük ve yüksek bir mekândır. Portal, yapının uzunlamasına ekseni üzerinde değil, avlunun batısındaki revağın ekseni üzerinde yer alır. Günümüze ulaşan kitabe, şifahanenin 602 H. (1205) yılında Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine inşa edildiğini belirtir.
Medrese Bölümü (Gıyasiye Medresesi)
Şifahaneye içeriden, beşik tonozlu dar bir geçitle bağlanan medrese, şifahaneden bir metre kadar geride yer almıştır. Eni daha dar (27.50 metre) olan yapının avlusu 14.00x8.00 metre ölçülerinde dikdörtgen şeklindedir. Medresenin ana eyvanı (9.70x7.50 metre) şifahaneninkinden daha dardır. Medresenin portal girişi de yine batı revağının ekseni üzerindedir.
Türbe
Medrese kısmında bulunan türbe, dıştan sekiz köşeli mescid katı ve sekiz köşeli prizmatik külâhı ile tipik bir Selçuklu türbesidir. İç görünüşü silindir biçiminde olup, güneydoğudaki yarım-daire niş mihraptır. Türbenin Gıyaseddin Keyhüsrev'e ait olmadığı bilinmekte, bu nedenle araştırmacılar tarafından yapının tamamının Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine yaptırıldığı ve türbede onun yattığı düşünülmektedir.
Restorasyon ve Müze Dönüşümü
Osmanlı Dönemi'nde kısmen onarılmış olmasına rağmen, uzun süre harap halde kalan yapı, 1960'lardan itibaren kapsamlı restorasyon çalışmalarına tabi tutulmuştur. Yapı, 1980'lerden başlayarak uzun bir süre boyunca Erciyes Üniversitesi'nin yönetiminde bir Tıp Tarihi Müzesi işlevi görmüştür. 2012 senesinde ise Çifte Medrese'nin kullanım hakkının yerel yönetime (Belediye) geçmesiyle birlikte, eserin Selçuklu Uygarlığı Müzesi'ne dönüştürülmesi süreci başlamıştır.
Müze İçeriği ve Sergileme Anlayışı
Kent tarihinden yola çıkarak Anadolu ortaçağına ve Selçuklu Uygarlığına odaklanan müze, tematik bir yaklaşımla planlanmıştır.
Selçuklu Uygarlığı Bölümü
Bu kısımda Selçuklu medeniyeti, 'Selçuklu Kenti', 'mimarisi', 'sanatı', 'bilimi', 'giysisi' gibi unsurlar ile 'Kayseri'de Selçuklular' ve 'Anadolu'da Selçuklular' başlıkları altında incelenmektedir.

Müze Eserleri (Selçuklu Uygarlığı Müzesi)
Şifahiye Bölümü (Tıp Tarihi)
Yapının orijinal işlevine uygun olarak, bu kısımda 'hastalıklar', 'tedavi yöntemleri ve aletleri', 'bilginler', 'ecza', 'su ve sağlık', 'müzik ile tedavi' ve 'renk ile tedavi' gibi konulara odaklanılmıştır.
Müzede sergilenen Selçuklu ve yakın dönemine ait eserlerin yanı sıra, etkileşimli ve teknolojik görsellik içeren alanlar bulunmaktadır. Ziyaretçiler; dinleyerek, deneyerek, uygulayarak ve teknolojik aletleri kullanarak Selçuklu Medeniyeti hakkında bilgi edinme imkânına sahiptir. Ayrıca müze, çocukların Selçuklu medeniyetini tanıması için çizgi filmler ve çeşitli oyunlar içeren bir çocuk odasına ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı mekânlara sahiptir.

Müze Eserleri (Selçuklu Uygarlığı Müzesi)


