Amazon nehir yunusu veya yaygın adıyla pembe yunus, Güney Amerika'nın büyük nehir sistemlerinde yaşayan ve yalnızca tatlı sularda bulunan bir yunus türüdür. Bilimsel adı Inia geoffrensis olan bu tür, nehir yunusları (Iniidae) familyasının en bilinen üyesidir ve altı nehir yunusu türü arasında en büyüğüdür. İki tanınmış alt türü vardır: Bolivya bufeosu (I. g. boliviensis) ve bayağı boto (I. g. geoffrensis).
Fiziksel Özellikler
Amazon nehir yunusları, doğduklarında gri renkte olup yaş ilerledikçe pembemsi gri veya belirgin pembe bir renge dönüşür. Erkekler genellikle dişilerden daha pembedir; bu durum, diğer erkeklerle girdikleri agresif etkileşimler sonucu derilerinde oluşan izlerin zamanla pembe yara dokusuna dönüşmesiyle ilişkilidir. Renk oluşumunda kılcal damarların yoğunluğu, beslenme alışkanlıkları ve karotenoit pigmentleri de rol oynar.
Vücut yapıları dolgun, burunları uzun ve incedir. Gözleri küçük fakat işlevseldir; bulanık sularda yön bulmalarına yardımcı olur. Başlarının ön kısmında, ekolokasyon seslerini yoğunlaştıran belirgin bir melon bulunur. Sırt yüzgeci düşük ve sırt çıkıntısı biçimindedir. Yetişkin bireyler 2,7–2,8 metre uzunluğa ve 180 kilograma kadar ağırlığa ulaşabilir. Ortalama ömürleri 30–40 yıl arasında değişir.
Amazon nehir yunuslarının en dikkat çekici özelliklerinden biri, boyun omurlarının kaynaşmamış olmasıdır. Bu sayede başlarını 90–180 dereceye kadar çevirebilir, su altında dallar ve kökler arasında rahatça manevra yapabilirler. Göğüs yüzgeçleri geniştir ve yüksek çeviklik sağlar.
Dağılım ve Yaşam Alanı
Tür, Amazon, Orinoco ve Tocantins–Araguaia nehir havzalarında görülür. Yaşam alanı; Bolivya, Brezilya, Kolombiya, Ekvador, Peru ve Venezuela’yı kapsar. Guyana’da da varlıklarına dair fotoğrafik kanıtlar elde edilmiştir. Nehir kolları, akarsular, deltalar ve özellikle yüksek su mevsiminde sular altında kalan ormanlar başlıca yaşam alanlarıdır.
Biyoloji ve Ekoloji
Amazon nehir yunusları, diğer yunuslardan farklı olarak hem sivri dişlere hem de azı dişlerine sahiptir. Bu diş yapısı sayesinde çeşitli balık türlerini, kaplumbağaları, kabukluları ve sert derili avları tüketebilirler. Diyetleri oldukça çeşitlidir ve 40’tan fazla türü kapsar.
Ekolokasyon yetenekleri gelişmiştir; bulanık sularda avlarını tespit etmek için ses dalgalarını kullanırlar. Bunun yanında görme yetilerinin diğer nehir yunusu türlerine göre daha iyi olduğu düşünülmektedir.
Dişiler 6–10 yaş arası cinsel olgunluğa ulaşır, gebelik yaklaşık 11 ay sürer ve genellikle tek yavru doğururlar. Yavrular doğumda ortalama 75 cm uzunluğunda ve 7 kg ağırlığındadır. Doğumlar yıl boyunca gerçekleşebilse de yüksek su seviyelerinin görüldüğü dönemlerde daha sık rastlanır. Doğum aralıkları ortalama 4–5 yıldır.
Kültürel Önemi
Amazon nehir yunusu, bölge halklarının folklorunda önemli bir yer tutar. Yerel efsanelerde yunusun yakışıklı bir adama dönüşerek köy kadınlarını baştan çıkardığı, ya da yalnız yüzen kişileri büyülü bir su altı şehri olan Encante’ye götürdüğü anlatılır. Günümüzde tür, aynı zamanda ekoturizm faaliyetlerinin odak noktalarından biridir.
Tehditler
Amazon nehir yunusu, IUCN Kırmızı Liste’de Tehlikede (Endangered) kategorisinde yer almaktadır. Türü tehdit eden başlıca faktörler şunlardır:
- Balıkçılık: Solungaç ağlarına takılma ve yan av olarak ölme. Ayrıca, piracatinga (yayın balığı) avcılığında yem olarak kasıtlı öldürülmeleri.
- Kirlilik: Özellikle altın madenciliğinden kaynaklanan cıva kirliliği, hem yunusları hem de insan topluluklarını etkiler.
- Barajlar ve su altyapısı: Nehirlerin parçalanması, göç yollarının ve üreme alanlarının bozulmasına yol açar.
- Aşırı avcılık: Nehir ekosisteminde av baskısı artmakta, yunusların besin kaynakları azalmaktadır.
- Turizm ve ulaşım: Artan tekne trafiği ve kontrolsüz turizm, yunusları rahatsız etmektedir.
- İklim değişikliği: Olağandışı kuraklıklar ve düşük su seviyeleri, yaşam alanlarının daralmasına yol açmaktadır.
Koruma Çalışmaları
Birçok ülkede yunus popülasyonlarını korumak amacıyla rezervler, farkındalık programları ve ekoturizm projeleri yürütülmektedir. WWF ve yerel toplulukların iş birliğiyle, baraj inşaatlarının ekosistem üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Araştırmalar, popülasyonların bazı bölgelerde on yılda yarı yarıya azaldığını göstermektedir.