Bağırmayan Anneler, çocuk yetiştirmenin merkezine yerleştirilmiş olan “bağırmak” fiilinin hem psikolojik hem de manevî kaynaklarını sorgulayan bir kitaptır. Kitap, özellikle annelerin gündelik hayatın yükü altında kontrolsüz tepkiler vererek çocuklarıyla ilişkilerinde nasıl bir zedelenmeye yol açtığını fark etmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Hatice Kübra Tongar, anneliği yalnızca fedakârlık ya da görev olarak değil, içsel bir yolculuk ve ruhsal bir tekâmül alanı olarak ele alır. Eserde, çocuk terbiyesinin önce nefis terbiyesiyle başlayacağı fikri öne çıkar.
Temalar
Öfke ile baş etme ve nefis terbiyesi: Ebeveynin bağırma davranışı, sadece çocukla ilgili değil, kendi iç dünyasındaki dengesizliklerin bir yansıması olarak ele alınır. Tasavvufî anlamda bu, “nefs-i emmare” ile mücadele süreciyle örtüşür. Yazar, annenin öfkesini bastırmak yerine anlamasını ve dönüştürmesini önerir. Bu, nefsin terbiye edilerek “nefs-i mutmainne” mertebesine ulaşma yolculuğu gibidir.
Annelikte empati ve içsel merhamet: Çocuğun davranışlarının arka planını anlayarak bağırmak yerine bağ kurmak, eserin temel mesajlarındandır. Bu yaklaşım, tasavvufun “rahmet” merkezli dünya görüşüyle paraleldir. Empati, burada bir pedagojik teknik değil, varoluşsal bir anlayış ve merhametli şuur hâline gelir.
Sözün ve dilin gücü: Ebeveynin kullandığı sözlerin çocuk üzerinde hem psikolojik hem ruhsal etkisi olduğuna dikkat çekilir. Bu tema, tasavvufta “sözün nuru” ve “kelâmın ağırlığı” ilkeleriyle bağlantılıdır. Zira sûfî düşüncede her söz bir etkileşim ve oluş sebebidir.
Anne kimliğinde içsel bütünlük: Annelik rolünün sadece çocukla değil, bireyin kendi geçmişi ve psikolojisiyle ilişkili olduğu vurgulanır. Kendi çocukluğunun farkına varmayan bir annenin, sağlıklı bağ kurması zordur. Bu, tasavvufta “kendini bilen Rabbini bilir” düsturunun pedagojik yansımasıdır.


