KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Beşerî Sermaye

fav gif
Kaydet
kure star outline
Beşeri Sermaye.png

Beşeri Sermaye (Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)

Terorik Temel
1960’larda Theodore W. Schultz ve Gary S. Becker tarafından geliştirilmiştir.
Temel Bileşenler
Eğitimsağlıkdeneyimyenilik ve teknoloji kapasitesi
Ekonomik Rolü
*İşgücü verimliliğini artırır *Yenilik ve teknolojik gelişmeyi hızlandırır *Bilgi paylaşımı yoluyla toplumsal üretkenliği yükseltir

Beşerî sermaye, bireylerin bilgi, beceri, eğitim, sağlık ve deneyim gibi niteliklerinin ekonomik üretim sürecine kattığı değeri ifade eden kavramdır. Bu özellikler yalnızca bireyin üretkenliğini değil, aynı zamanda toplumun genel refah düzeyini ve ekonomik büyüme potansiyelini de belirler. Kavram, klasik iktisat anlayışında emeğin niteliksel yönünü göz ardı eden yaklaşımlara tepki olarak doğmuş; üretim sürecinde insan unsurunun taşıdığı bilgi ve yetenek stoğunun sermaye biçiminde değerlendirilebileceğini savunmuştur.


Eğitim ve sağlık, beşerî sermayenin iki temel bileşenini oluşturmaktadır; bu alanlardaki gelişme, işgücünün verimliliğini, yenilik kapasitesini ve ekonomik büyüme potansiyelini de artırmaktadır.

Beşerî sermaye statik değil, dinamik bir nitelik taşır; bireyler yeni beceriler kazandıkça, sağlık durumları iyileştikçe ve deneyimleri arttıkça bu sermaye yenilenir ve genişler. Fiziksel sermayeden farklı olarak, beşerî sermaye kişiden ayrılamaz, stoklanamaz ve kullanılmadığında zamanla erir. Bu yönüyle, beşerî sermaye yatırımları yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel dönüşümün de itici gücü olarak görülmektedir.

Teorik Çerçeve

Beşerî sermaye kavramı, klasik üretim fonksiyonuna insan unsurunun niteliğini dâhil ederek, büyüme teorilerinde içsel bir değişken hâline gelmiştir. Modern iktisatta beşerî sermaye, yalnızca bireylerin bilgi birikimi değil, aynı zamanda toplumun genel öğrenme kapasitesi, yenilik üretme gücü ve girişimcilik yeteneğiyle de ilişkilendirilir. Bu yönüyle, ekonomik büyümenin hem belirleyicisi hem de sonucu olarak değerlendirilmektedir.


Kuramsal modeller, beşerî sermayenin üç ana kanaldan ekonomik performansa etki ettiğini ortaya koymaktadır:

  1. İşgücü verimliliğini artırması,
  2. Yenilik ve teknolojik adaptasyonu hızlandırması,
  3. İnsanlar arasında bilgi ve deneyim paylaşımını artırarak, üretkenliğin toplum genelinde yükselmesine katkıda bulunması.

Bu unsurların birlikte işlediği ortamlar, bölgesel ve ulusal düzeyde gelir artışını ve rekabet gücünü desteklemektedir.

Beşerî Sermaye Teorisi

Beşerî sermaye teorisi, insanların bilgi, beceri, eğitim, sağlık ve deneyim gibi niteliklerinin ekonomik üretim sürecine yaptığı katkıyı açıklayan bir iktisadi yaklaşımdır. Teoriye göre bireylerin kendilerine yaptıkları eğitim, sağlık ve beceri geliştirme yatırımları, tıpkı fiziki sermaye yatırımları gibi gelecekte gelir artışı sağlar. Eğitimli ve sağlıklı bireylerin üretkenliği daha yüksektir; bu durum hem bireysel gelirlerin hem de toplumsal refahın artmasına yol açar.


Bu teori, üretim faktörleri içinde insan unsurunu yalnızca emek miktarıyla değil, kalitesiyle ele alarak klasik iktisadın eksik yönlerini tamamlamıştır. Temel varsayımı, beşerî sermayeye yapılan yatırımların ekonomik büyüme üzerinde uzun vadeli ve kalıcı etkiler yarattığıdır. Çünkü bilgi ve beceriler üretim sürecinde hem doğrudan verimliliği artırır hem de yenilik ve teknolojik gelişmeyi hızlandırır. Bilgi ve becerilerin toplum içinde paylaşılmasıyla üretkenlik sadece bireysel düzeyde değil, toplumsal ölçekte de yükselir.


Teori, klasik büyüme modellerinin “azalan getiriler” varsayımına karşı çıkarak, beşerî sermayenin içsel bir büyüme kaynağı olduğunu savunur. Bu yaklaşım, ekonomik gelişmenin yalnızca fiziki yatırımlarla değil, insan kaynağının niteliğini artıran yatırımlarla da sürdürülebileceğini öne sürer. Böylece insan, ekonomik büyümenin hem nedeni hem de sonucuna dönüşür.

Kurucular ve Gelişimi

Beşerî sermaye teorisinin temelleri, 20. yüzyılın ortalarında Theodore W. Schultz ve Gary S. Becker tarafından atılmıştır. Schultz, eğitimi, sağlığı ve beceri kazandırma faaliyetlerini “insana yapılan yatırım” olarak tanımlamış; bu yatırımların ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini açıklamıştır. Becker ise bu kavramı sistematik bir çerçeveye oturtarak, eğitime yapılan harcamaların birey için yatırım, toplum için üretkenlik artışı anlamına geldiğini göstermiştir.


Teoriyi izleyen dönemde Jacob Mincer, eğitim süresi ile gelir arasındaki ilişkiyi formülleştirerek beşerî sermaye analizine mikro bir boyut kazandırmıştır. Edward Denison, büyüme muhasebesi çalışmalarında beşerî sermayenin ekonomik büyümeye katkısını nicel olarak ölçmüştür. 1980’li yıllarda Robert E. Lucas ve Paul Romer, teoriyi içsel büyüme modellerinin merkezine yerleştirerek, beşerî sermayeyi teknolojik ilerleme ve yeniliğin temel kaynağı olarak tanımlamışlardır.


Bu gelişmelerle birlikte teori, yalnızca bireysel gelir farklılıklarını değil, ülkeler ve bölgeler arasındaki kalkınma farklarını da açıklayan geniş bir çerçeveye kavuşmuştur. Günümüzde OECD, UNDP ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, bu yaklaşımı ölçülebilir hâle getirmek için eğitim, sağlık ve gelir göstergelerine dayalı beşerî sermaye indeksleri geliştirmektedir.


Kısacası beşerî sermaye teorisi, Schultz ve Becker’in öncülüğünde başlamış, Mincer, Denison, Lucas ve Romer gibi iktisatçılar tarafından geliştirilmiştir. Bu teori, ekonomik büyüme analizlerinde insan unsurunu merkeze alarak, bilgi ve beceri birikimini kalkınmanın temel gücü olarak konumlandırmıştır.

Beşerî Sermayenin Ekonomik Büyüme ile İlişkisi

Beşerî sermaye, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğinde temel bir unsur olarak görülür. Eğitim ve sağlık yatırımları, üretim kapasitesini genişletmenin yanında uzun vadede teknolojik yeniliklerin benimsenmesini de kolaylaştırır. Ampirik çalışmalar, beşerî sermaye ile ekonomik büyüme arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunduğunu göstermektedir.


Bu ilişki karşılıklı niteliktedir: Beşerî sermaye düzeyi yüksek ekonomiler daha hızlı büyürken, büyüyen ekonomiler de beşerî sermaye birikimini destekleyen koşullar oluşturmaktadır. Özellikle eğitim harcamaları ve ortalama öğrenim süresi, kişi başına düşen gelir artışını açıklamada güçlü göstergeler arasında yer almaktadır.

Bölgesel ve Uluslararası Perspektifler

Beşerî sermaye, ülkeler arasındaki gelir farklılıklarının yanı sıra aynı ülke içindeki bölgesel gelişmişlik farklarını da belirleyen önemli bir faktördür. Eğitim düzeyinin artışı, bölgeler arası üretkenlik farklarını azaltırken, girişimcilik ve yenilikçilik kapasitesini güçlendirmektedir.


Küresel düzeyde yapılan karşılaştırmalar, beşerî sermayenin etkisinin yalnızca işgücünün eğitim düzeyiyle sınırlı olmadığını; yöneticilerin ve girişimcilerin niteliğinin, firma verimliliği üzerinde bağımsız bir belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bulgular, beşerî sermayenin bireysel ve toplumsal etkilerini birlikte ele alan bütüncül bir anlayışın gerekliliğine işaret etmektedir.

Beşerî Sermayenin Bileşenleri

Literatürde beşerî sermaye; eğitim, sağlık, deneyim ve yenilik kapasitesi olmak üzere dört ana bileşen etrafında tanımlanır.

Eğitim

Eğitim, beşerî sermayenin temel taşıdır. Okullaşma oranı, ortalama eğitim yılı, eğitim harcamaları ve okullaşma süresi gibi göstergeler bireylerin bilgi ve beceri düzeyini temsil eder. OECD tanımlarında beşerî sermaye, “bireyin ekonomik faaliyetlere katılımında üretkenliğini artıran bilgi, beceri ve diğer özelliklerin bütünü” olarak ifade edilir.

Sağlık

Sağlık, beşerî sermayenin hem doğrudan hem de dolaylı bileşenidir. Sağlıklı bireylerin öğrenme ve üretim kapasitesi yüksek olduğundan, sağlık göstergeleri (doğumda yaşam beklentisi, bebek ölüm oranı, sağlık harcamaları) beşerî sermaye ölçümlerinde yer alır. Sağlıklı bir toplumun üretkenliği artar; bu nedenle sağlık harcamaları, eğitim yatırımları kadar önemli bir beşerî sermaye yatırım türü olarak kabul edilir.

Deneyim ve Beceri

İş tecrübesi, mesleki eğitim, çalışma süresi ve işyeri öğrenme süreçleri (“yaparak öğrenme”) de beşerî sermayeyi güçlendiren unsurlardır. Bu göstergeler bireylerin emek piyasasındaki verimliliğini belirler.

Yenilik ve Ar-Ge Kapasitesi

Yeni teknolojilerin üretimi ve adaptasyonu da beşerî sermaye birikimiyle yakından ilişkilidir. Ar-Ge harcamaları, patent sayıları, araştırmacı yoğunluğu gibi göstergeler, özellikle bilgi ekonomilerinde beşerî sermayenin “inovasyon” boyutunu yansıtır.

Beşerî Sermayenin Ölçüm Yöntemleri

Beşerî sermaye doğrudan gözlemlenemediği için ölçümünde dolaylı göstergeler kullanılır. Literatürde üç temel ölçüm yaklaşımı öne çıkar:


1.Doğrudan Değerlendirme Yöntemi

Bireylerin bilgi, beceri ve yetenek düzeylerinin test, ölçek ve değerlendirme araçlarıyla ölçülmesidir. Bu yöntem psikometri ve stratejik insan kaynakları alanında kullanılır; bilişsel yetenek, kişisel özellikler (sorumluluk, uyum, girişkenlik vb.) ve iş başarısı göstergeleri dikkate alınır.


2.Dolaylı (Proxy) Göstergeler

Makroekonomik analizlerde eğitim yılı, sağlık harcamaları, yaşam beklentisi gibi değişkenler beşerî sermaye için vekil göstergeler olarak kullanılır. Bu yaklaşım, uluslararası karşılaştırmalarda ve panel veri analizlerinde yaygındır. Ancak bu göstergeler eğitim kalitesini veya beceri derinliğini tam olarak yansıtmayabilir.


3.Bileşik Endeks Yöntemleri

OECD, UNDP ve Dünya Bankası tarafından geliştirilen indeksler (örneğin Beşerî Kalkınma İndeksi - HDI); eğitim, sağlık ve gelir göstergelerini normalize ederek tek bir skor altında toplar. Bu indeks, beşerî sermayeyi hem ekonomik hem sosyal boyutlarıyla ölçer.


Beşerî sermaye, ekonomik büyüme ve kalkınmanın en istikrarlı belirleyicilerinden biri olarak kabul edilir. Eğitim ve sağlık yatırımları, verimlilik artışının yanı sıra yenilik ve girişimcilik kapasitesini de güçlendirir. Bu çerçevede, kalkınma politikalarının fiziksel altyapı yatırımlarına ek olarak, insan kaynağının niteliğini artıracak uzun vadeli stratejilere yönelmesi gereklidir.


Beşerî sermayenin geliştirilmesi, yalnızca ekonomik bir hedef değil, aynı zamanda toplumsal ilerlemenin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel koşulu olarak değerlendirilmektedir.

Kaynakça

Gennaioli, Nicola, Rafael La Porta, Florencio Lopez-de-Silanes, ve Andrei Shleifer. “Human Capital and Regional Development.” Quarterly Journal of Economics 128, no. 1 (2013): 105–164. Erişim 22 Ekim 2025. https://academic.oup.com/qje/article/128/1/105/1840182?login=true


Keskin, Abdullah. “Ekonomik Kalkınmada Beşerî Sermayenin Rolü ve Türkiye.” Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi 25, no. 2 (2011): 1–24. Erişim 22 Ekim 2025. https://dergipark.org.tr/tr/pub/atauniiibd/issue/2703/35699


Koç, Aylin. “Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Yatay Kesit Analizi ile AB Ülkeleri Üzerine Bir Değerlendirme.” Maliye Dergisi 165 (2013): 241–257. Erişim 22 Ekim 2025. ms.hmb.gov.tr/uploads/2019/09/165-12.pdf


Manga, Müge, Harun Bal, Neşe Algan, ve Ediz Deniz Kandir. “Beşeri Sermaye, Fiziksel Sermaye ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: BRICS Ülkeleri ve Türkiye Örneği.” Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 24, no. 1 (2015): 241–258. Erişim 22 Ekim 2025. https://dergipark.org.tr/tr/pub/cusosbil/issue/32041/353768


Şimşek, Muammer, ve Cem Kadılar. “Türkiye’de Beşerî Sermaye, İhracat ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkinin Nedensellik Analizi.” Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi 11, no. 2 (2010): 1–20. Erişim 22 Ekim 2025. https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/130807


Wright, Patrick M. “Exploring Human Capital: Putting Human Back into Strategic Human Resource Management.” Human Resource Management Journal 21, no. 2 (2011): 93–104.

Erişim 22 Ekim 2025. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1748-8583.2010.00165.x

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarMelike Erol22 Ekim 2025 18:14
KÜRE'ye Sor