Beypazarı, Ankara’nın kuzeybatısında, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde, başkente 98-100 km mesafede yer alan tarihi bir ilçedir. Ayaş, Güdül, Nallıhan, Kıbrıscık, Çamlıdere, Polatlı, Mihallıçcık, Eskişehir, Gerede, Seben ve Kızılcahamam ilçeleriyle çevrilidir. Yüzölçümü 1.868 km², rakımı ise 675 metredir. Merkez dışında 3 kasaba (Karaşar, Kırbaşı, Uruş) ve 65 köye sahip olan ilçe, 11 mahalleden oluşan bir kent merkezine sahiptir. Tarihi İpek Yolu ve İstanbul-Bağdat yolu üzerinde bulunması, Beypazarı’nı tarih boyunca stratejik ve ticari açıdan önemli bir merkez haline getirmiştir. Günümüzde de çevre ilçeler için sosyal, kültürel ve ekonomik bir çekim noktası olmayı sürdürmektedir.

Beypazarı (Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Tarihçe
Beypazarı’nın tarihi, Anadolu’nun zengin uygarlık geçmişini yansıtır. İlk çağlarda Hititler, Frigler, Galatlar, Romalılar ve Bizanslılar bölgeye hakim olmuş; ardından Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar egemenlik kurmuştur. Arkeolojik veriler, en eski yerleşimin Hititler dönemine ait olduğunu gösterse de, çalışmaların sınırlı olması nedeniyle detaylı bilgi eksikliği bulunmaktadır. İlçenin ilk adı, Luwice kökenli Lagania’dır ve “Kaya Doruğu Ülkesi” anlamına gelir. Roma döneminde İstanbul-Ankara-Bağdat gibi önemli geçiş yolları üzerinde yer alan Beypazarı, Bizans İmparatoru Anastasios’un M.S. 491-518 yılları arasındaki ziyaretiyle Lagania-Anastasiopolis (Anastasios Kenti) adını almıştır.
Türklerin Anadolu’ya girişiyle, Sultan Alparslan komutasındaki akıncılar Beypazarı’na ulaşmış ve Selçuklu döneminde bölge, göç eden Türkmen boylarına yurt olmuştur. Bunlardan en önemlisi, Gazi Gündüzalp liderliğindeki Kayı boyudur; Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in dedesi Gündüzalp’in mezarı, Beypazarı’na bağlı Hırkatepe köyündedir. Selçuklular zamanında İstanbul-Bağdat yolunda bir ticaret merkezi olan Beypazarı, Orhan Bey’in Ankara’yı almasıyla Osmanlı yönetimine geçmiş ve Hüdavendigar (Bursa) Sancağı’na bağlanmıştır. 1868’de Ankara’ya bağlı bir kaza haline gelen ilçe, Osmanlı’da Tımarlı Sipahi merkezlerinden biri olmuş; yöredeki sipahi beyine ve canlı ticari hayata atfen Beğ Bazarı (Beypazarı) adını almıştır. Germiyanoğlu Yakup Şah’ın veziri Zinar Hezar’ın Rumlardan aldığı bölgeye büyük bir pazar kurdurduğu, zamanla “Hezar”ın unutulup “Bey”in öne çıktığı da rivayet edilir.
Evliya Çelebi, 1638’de yazdığı Seyahatname’de Beypazarı’nı detaylıca tarif eder. İlçeyi “Germiyan Hezar” olarak da anılan, haftada bir süslü pazarların kurulduğu, sof ticaretiyle ünlü, 20 mahalleli, 41 mihraplı, 3.060 evli bir Türk şehri olarak betimler. Halkını Oğuz Türkleri olarak tanımlar; bilgin, garipsever ve cömert insanlar olduklarını, kadınlarının edepli, çocuklarının ise hafızlığa yatkın olduğunu belirtir. Bağ-bahçeleri, kavunları, armutları ve arpasıyla ünlü bir yerleşim olarak övgüyle bahseder.
Coğrafi Özellikler ve Yerleşim
Beypazarı, İç Anadolu ile Batı Karadeniz arasında geçiş konumundadır. Kuzeyindeki dağlık alanlar Karadeniz iklimini tam yansıtmazken, güneydeki bozkır alanlar İç Anadolu iklimini taşır. Bu durum, bitki örtüsünde her iki bölgenin özelliklerini barındırır. Yerleşim, Hıdırlık, Salihler ve Üç Kızlar tepeleri ile İnözü, Murdancı ve Kumsüren derelerinin vadileri üzerine kurulmuştur.
Engebeli arazi, kalkerli tepeler ve topografik yapı, kent peyzajını zenginleştirir. Kale bulunmamasına rağmen, konut dokusu “kale kent” görünümü verir. Tarihi yerleşim, 19. yüzyıl yapılarından oluşan 6 mahallede (Beytepe, Cumhuriyet, İstiklal, Kurtuluş, Rüstempaşa, Zafer) yoğunlaşır. 20. yüzyıldan itibaren güney ve doğu yönünde genişleyen kent, turizm, iş imkanları ve hizmet sektörüyle nüfus artışı yaşamıştır.
Geleneksel Kent Dokusu ve Konutlar
Beypazarı, Osmanlı taşra kent sistemini yansıtan tarihi dokusuyla dikkat çeker. Geleneksel Türk evleri, 19. ve 20. yüzyıl başlarında inşa edilmiş, iki-üç katlı, ahşap iskeletli, taş veya kerpiç dolgulu yapılar olarak öne çıkar. Dış, iç ve orta sofalı planlara sahip konutların zemin katları taşlık, üst katları ise yaşama alanlarıdır. Cumbalar dış mekan bağlantısını artırırken, tatlı kireç sıvalı ahşap iskelet ve mahzenler yangınlara karşı koruma sağlar. Dar, kıvrımlı sokaklar ve avlulu evler, organik bir doku oluşturur. 2000’den itibaren restorasyon çalışmalarıyla 20 yapıda esaslı, 500 yapıda basit onarım yapılmış; 21 konut turizme kazandırılmıştır. UNESCO’nun Korunmaya Değer Tarih ve Kültür Değerleri Listesi’ne girme çalışmaları devam etmektedir.
Beypazarı Hakkında Bir Yapım, TRT Türk.
Anıtsal Yapılar ve Kültürel Miras
Beypazarı, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait tescilli eserlere ev sahipliği yapar. Sultan Alaeddin Camii (Selçuklu), Akşemseddin, Kurşunlu ve Paşa camileri, Suluhan Kervansarayı, Paşa ve Rüstem Paşa hamamları, Boğazkesen ve Karaca Ahmet türbeleri gibi yapılar dikkat çeker. 600 yıllık çarşı, el sanatları (bakırcılık, telkari, dokumacılık) ve Türk folkloru, kültürel zenginliği tamamlar. “Beypazarı Tarihi Kenti”, 2020’de Dünya Miras Geçici Listesi’ne alınmıştır.
Ekonomi ve Turizm
Ekonomisi tarım (%70), hayvancılık, ticaret, sanayi ve el sanatlarına dayanır. Verimli topraklar ve son yıllarda artan turizm, gelir kaynaklarını çeşitlendirir. İnözü Vadisi, sarp kayalıkları ve mağaralarıyla doğaseverleri çekerken; Eğriova Yaylası, ormanları ve şenlikleriyle öne çıkar. Dutlu Tahtalı Termal Tesisleri ve Kapullu Kaplıcası, şifalı sularıyla sağlık turizmine katkı sağlar. Beypazarı kurusu, güveç ve höşmerim gibi yöresel lezzetler de ün kazanmıştır.


