Burj Al Arab Jumeirah, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde yer alan bir oteldir. 1999 yılında açılan yapı, Dubai’nin Jumeirah sahilinden yaklaşık 280 metre açıkta yer alan yapay bir ada üzerinde bulunmaktadır. Şehir merkezine yaklaşık 15 kilometre uzaklıktadır. Jumeirah Plajı ve Palm Jumeirah gibi kentsel alanlara yakın bir konumdadır. Tamamı süitlerden oluşan bir konaklama yapısı olması ve yüksekliği nedeniyle turizm literatüründe önemli bir örnek olarak değerlendirilir. Kamuya açık ve resmî bir derecelendirme olmamakla birlikte, otel zaman zaman “yedi yıldızlı otel” olarak anılmış; bu ifade daha çok pazarlama süreçlerinde kullanılan bir tanımlama olmuştur.

Burj Al Arab (Pixabay)
İnşaat Süreci
Burj Al Arab’ın inşası, 1994 ile 1999 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Yapı, kıyıdan yaklaşık 300 metre açıkta, 6 metre derinlikteki deniz tabanında oluşturulan yapay bir ada üzerine kurulmuştur. Tasarım, geleneksel Arap yelkenlisi dhow formundan esinlenmiş olup iki yana açılan V biçimli kanatlar ile bu kanatların arasında yükselen geniş atriyumdan oluşmaktadır. Yüksekliği, ağırlık transferi ve çevresel etkenler nedeniyle proje, ileri mühendislik uygulamalarının yoğun biçimde kullanıldığı bir çalışma olarak değerlendirilmektedir.
Ada Oluşturma ve Temel Sistemleri
Projenin ilk aşaması olarak yapının üzerine oturacağı ada oluşturulmuştur. Ada, üç yıla yakın süren reclamation faaliyetleriyle şekillendirilmiş, çevresel etkileri azaltmak amacıyla dalga enerjisini kıran özel beton koruma blokları kullanılmıştır. Bu bloklar, bölgede ilk kez tercih edilen bir yöntem olarak uygulanmış ve adanın yüzeyini korumak amacıyla 7 metre yüksekliğe kadar yerleştirilmiştir.
Ada, 45 metre uzunluğunda ve 1,5 metre çapında 20 adet beton kazıkla deniz tabanına sabitlenmiştir. Geçici çelik tüp kazıklar, sınır kayalarının yerleştirilmesi için kullanılmış; ardından çelik kilitli perde kazıklardan oluşan halka biçimli bir duvar sistemi inşa edilmiştir. Duvarın içerisi kumla doldurulmuş, dış çevre kaya dolgularla desteklenmiştir. Dolgunun üzerinde yapının taşıyıcı kazıkları için çalışma platformu oluşturulmuş, ardından kum dolgusu kaldırılarak yapının alt kısmındaki 2 metre kalınlığındaki su yalıtımlı beton taban dökülmüştür. Bu tabanın üst kotu deniz seviyesinin 7 metre altındadır.
Yapısal Tasarım ve Yük Aktarımı
Yapı hem rüzgâr hem de sismik yüklerin etkilerine karşı dış iskelet formunda tasarlanmış bir mega yapıdır. V şeklindeki kanatların dışında yer alan üç adet çelik mega-truss sistemi, ana çekirdek ile bütünleşerek yatay yüklerin karşılanmasını sağlar. Atriyumu sınırlayan çift katmanlı PTFE kaplı fiberglas membran, aerodinamik yapısı sayesinde rüzgârın etkisini azaltır; pozitif ve negatif rüzgâr basınçlarını çelik kafes kirişler arasında dağıtarak yapısal davranışı destekler.
Dikey yük aktarımı, merkezi beton çekirdek ve çelik omurga yapısı aracılığıyla gerçekleştirilir. Kanatların kavisli uçları ve dış iskelet hem düşey hem yatay yüklerin dengelenmesinde tamamlayıcı rol oynar. Yapının çeşitli katlarında çapraz çelik çubuklar ve geniş ölçekli merkezî mega-kirişler, yapının rijitliğini artırmak amacıyla kullanılmıştır. Yüksekteki mast bölümü, üst kütlenin dengelenmesi için ilave taşıyıcı elemanlarla desteklenmiştir.
Yük analizine göre toplam ölü yük 2.850.000.000 lb, canlı yük 86.160.000 lb, temel üzerindeki toplam yük ise 150.000 lb/ft² olarak hesaplanmıştır. Fırtına koşullarındaki maksimum yatay rüzgâr yükü 2.366.000 lb’dir.
Kalıp, Tırmanır Sistemler ve Betonarme Uygulamaları
Projenin betonarme uygulamalarında yeni nesil otomatik tırmanır kalıp teknolojileri kullanılmıştır. Merkezi çekirdek için Cantilever Top Climbing Jump Form sistemi tercih edilmiş; 300 tonluk bu sistem, elektrikli senkronize krikolarla üst katlara tırmandırılarak döngü sürelerinin kısaltılmasını sağlamıştır. Kanat duvarları ve merdiven çekirdekleri ise Doka SKE otomatik tırmanır kalıp sistemiyle inşa edilmiştir. Her bir duvar yaklaşık 3,57 metrelik döküm kaldırımlarıyla yükseltilmiştir.
Ana döşeme kalıpları için 18 ton ağırlığında ve 18,3 m × 8,1 m ölçülerinde “uçan kalıp tablaları” kullanılmıştır. Bu tablalar, dökülmüş beton yeterli dayanımı kazandığında krikolarla indirilmiş ve kule vinçlerle bir sonraki seviyeye taşınmıştır. Döşemelerde post-germe teknolojisi uygulanarak hem malzeme hem zaman tasarrufu sağlanmıştır.
Kule Gövdesi ve Exoskeleton Sisteminin İnşası
Betonarme çekirdek yükselirken dış iskeletin çelik elemanları aşamalı şekilde monte edilmiştir. Yapının alt bölümlerinde rijitliği artırmak için çapraz çelik braketler ve diyagonal mega-truss elemanları ilk aşamada yerleştirilmiştir. Bu elemanlar, yapının kendi ağırlığının ilerleyen inşaat sürecinde oluşturacağı baskıyı dengelemek amacıyla erken dönemde monte edilmiştir.
Kanat uçlarının hafifletilmiş yapısal çözümlerle inşa edilmesi, hem yük dağılımını hem de üst kotlardaki montaj sürecini kolaylaştırmıştır. Atriyumun iç kısmındaki kavisli süit duvarları, ana taşıyıcı sisteme entegre edilerek yapının iç mekân geometrisi oluşturulmuştur.
Atriyum Kumaş Duvarı ve Üst Konstrüksiyon
Atriyumun çift katmanlı membran duvarı, PTFE kaplı fiberglass malzemeden üretilmiştir. Paneller, 500 mm hava boşluğu oluşturan iki kat arasına gerilerek çelik kafes kirişlere sabitlenmiştir. Membran, 50 metreye varan açıklıkları kapatacak şekilde tasarlanmış olup, pozitif basınçlarda kirişler arası doğrultuda, negatif basınçlarda ise yatay doğrultuda yük aktarımı yapabilmektedir.
Üst destek sistemi, 18. ve 26. katlardaki çapraz çelik çubuklarla çekirdeğe bağlanmış; bu çubuklar ön germe yöntemiyle gerginlik altında çalışacak şekilde ayarlanmıştır. Yüksek rüzgâr altında yapının kontrollü şekilde “nefes almasını” sağlamak amacıyla membran boyunca tam boy bir genleşme derzi bırakılmıştır.
Mimari ve Yapısal Özellikler
Burj Al Arab, mimar Tom Wright tarafından tasarlanmış; mühendislik süreci Atkins firması tarafından yürütülmüştür. Yapı, bir yapay ada üzerine konumlandırılmış olup temeli deniz tabanına uzanan beton kazıklarla güçlendirilmiştir. Bu yöntem, deniz koşullarına uygun dayanıklılık elde etmek amacıyla uygulanmıştır.
Dış cephede beyaz alüminyum ve özel cam yüzeyler kullanılmıştır. Yelken biçimli dış form, yapının karakteristik özelliklerinden biri olup havalandırma ve ışık kontrolü gibi işlevsel katkılar da sağlamaktadır.
İç mekân tasarımı, Khuan Chew liderliğindeki KCA International tarafından gerçekleştirilmiş; geniş renk skalasının yanı sıra mermer, ahşap ve metal gibi çeşitli malzemelerden yararlanılmıştır. İç mekânlarda yer alan Statuario mermerinin toplam kullanım alanının yaklaşık 24.000 metrekare olduğu belirtilmektedir.
Yapı, yaklaşık 180 metre yüksekliği ile oteller arasında kaydedilen en yüksek iç atriyumlardan birine sahiptir. Atriyum içinde yer alan büyük ölçekli sütunlar ve dikey boşluk tasarımı yapı içi dolaşımı ve mekânsal algıyı belirginleştirmektedir.

Burj Al Arab Gece Görüntüsü (Pexels)
Otel Özellikleri ve Hizmetler
Burj Al Arab, 202 süitten oluşmaktadır. Süitlerde kullanılan iç tasarım unsurları, modern ve bölgesel dekoratif öğelerin birleşimi şeklinde düzenlenmiştir. Odalarda birden fazla banyo, geniş oturma alanları ve farklı görüş açıları sunan pencereler yer almaktadır.
Otel bünyesinde çeşitli restoran ve dinlenme alanları bulunur. Bu mekânlar arasında yapay bir akvaryum düzenlemesiyle bilinen Al Mahara restoranı ve yapının üst bölümünde yer alan Skyview Bar bulunmaktadır. Otelde ayrıca helikopter pisti, çeşitli servis ve ulaşım olanakları, kişisel asistanlık gibi hizmetler sunulmaktadır.

Suit Odası (Jumeirah)
Kültürel ve Ekonomik Önemi
Burj Al Arab, Dubai’nin küresel ölçekte görünürlüğünü artıran yapılar arasında yer almaktadır. 1990’ların sonlarında hızlanan turizm yatırımları kapsamında kentin modernleşme politikalarının sembolik öğelerinden biri hâline gelmiştir. Otel, Dubai’nin turizm, mimarlık ve kentsel marka stratejileri açısından önem taşıyan projelerinden biri olarak değerlendirilir.


