Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Millî Parkı, Ege Bölgesi’nde, Aydın ilinin Kuşadası ve Söke ilçeleri sınırları içerisinde yer alan ve 1966 ile 1994 yıllarında iki aşamalı olarak millî park ilan edilen bir doğa koruma alanıdır. Dilek Yarımadası 10.985 hektar, Büyük Menderes Deltası 16.613 hektar olmak üzere toplam 27.598 hektarlık bir yüz ölçüme sahiptir.
![]()
Dilek Yarımadası (AA)
Jeomorfoloji ve Ekosistem
Dilek Yarımadası, Samsun Dağları’nın Ege Denizi’ne doğru uzanan son noktasıdır. Yarımadanın en yüksek noktası 1237 metre rakıma sahip Dilek Tepesi’dir. Jeolojik olarak Paleozoik şistler, Mezozoik kalkerler ve mermerler ile Neojen tortul kütlelerden oluşmaktadır. Yarımada çok sayıda tepe, vadi, kanyon ve koy içerirken; delta kısmında bataklıklar, lagünler, kıyı okları, menderes şekilleri ve küçük göletler yer alır.
Vejetasyon Tipleri
Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Millî Parkı, sahip olduğu karasal, denizel ve sucul ekosistemler içinde barındırdığı farklı vejetasyon tipleriyle dikkat çeker. Park sınırları içerisinde yer alan dört temel vejetasyon tipi şunlardır
- Maki vejetasyonu: Akdeniz iklimine özgü bodur çalı topluluklarıdır. Parkta yaygın biçimde yer almakta, defne, zakkum, keçiboynuzu gibi türleri içermektedir.
- Frigana vejetasyonu: Maki örtüsünün tahrip görmesiyle ortaya çıkan dikenli çalı formasyonlarıdır.
- Orman vejetasyonu: Karaçam, meşe, sandal ağacı, Finike ardıcı ve Anadolu kestanesi gibi ağaç türlerinden oluşan zengin bir orman yapısı gözlenmektedir.
- Tuzcul ve sucul vejetasyon: Delta alanlarında lagün ve bataklık çevresinde gelişen, tuza dayanıklı bitki türlerini kapsar.
Bu dört vejetasyon tipi, parkın kısa mesafelerde yüksek bitki çeşitliliğine sahip olmasını sağlar ve millî parkın biyolojik zenginliğini belirleyen başlıca unsurlar arasında yer alır.
Flora ve Fauna
Millî parkta 804 bitki türü tespit edilmiştir. Bu türlerden 6’sı lokal endemik, 18’i ise yalnızca Türkiye’ye özgüdür. Dilek Yarımadası, Anadolu kestanesinin en güneyde doğal olarak görüldüğü alan olup, Finike ardıcı, kartopu (Viburnum tinus), melez pırnal meşesi ve dallı servi gibi nadir türlerin küçük orman toplulukları oluşturduğu tek bölgedir. Ayrıca karaçam, defne, sandal ağacı, meşe türleri, zakkum, katırtırnağı gibi pek çok bitki türü bulunmaktadır.
Fauna açısından da oldukça zengin olan millî parkta; 28 memeli, 42 sürüngen, 97 kuş ve çok sayıda deniz canlısı yaşamaktadır. Bunlar arasında nesli tükenmekte olan Anadolu parsı (Panthera pardus tulliana), Akdeniz foku (Monachus monachus), tepeli pelikan (Pelecanus crispus), cüce karabatak (Phalacrocorax pygmeus) gibi türler yer almaktadır. Ayrıca bölgede kurt, tilki, vaşak, yaban kedisi, yaban domuzu, sansar ve çeşitli yırtıcı kuşlar da gözlenmektedir.
Koruma Statüsü ve Uluslararası Önemi
Millî park, Bern Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması (Rio) ve Barselona Sözleşmesi gibi uluslararası koruma sözleşmeleri kapsamında koruma altındadır. Ayrıca Büyük Menderes Deltası, birinci derece doğal sit alanı ve A sınıfı sulak alan statüsüne sahiptir. Avrupa Konseyi tarafından “Flora Biyogenetik Rezerv Alanı” olarak ilan edilmiştir.
Doğal ve Kültürel Değerler
Doğal değerler arasında Zeus Mağarası, Olukdere Kanyonu, Dilek Tepesi, Lade Adası, Aydınlık, İçmeler, Kavaklıburun ve Karasu koyları sayılabilir. Delta bölümündeki lagünler, tuzcul bataklıklar ve lagün gölleri sulak alan niteliğindedir.
Panionion, Priene, Milet, Thebai gibi antik kentler ile Eski Doğanbey köyü gibi tarihi yerleşmeler milli parkın içinde yer almaktadır.
Ekoturizm Faaliyetleri
Millî parkta yürüyüş (trekking), dağ bisikleti turları, botanik turları, kuş gözlemciliği, jeep safari, bilimsel yürüyüş, yat turları, doğa fotoğrafçılığı, yamaç paraşütü, sualtı dalış ve tarımsal turizm gibi ekoturizm faaliyetleri yapılmaktadır. Tüm bu etkinlikler belirlenen kurallar çerçevesinde ve sınırlı alanlarda gerçekleştirilmektedir.
Ekonomik Faaliyetler ve Yerel Etki
Millî park ilan edilmeden önce bölgede yaygın olarak tarım, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık faaliyetleri yürütülmekteydi. Millî park statüsünün ardından özellikle orman ve mera alanlarının kullanımı sınırlandırılmış, bazı köylülerin tapulu arazileri kamulaştırılarak kullanıma kapatılmıştır. Günümüzde yöre halkı özellikle turizm ve hizmet sektöründen ekonomik olarak faydalanmaktadır.


