Edirne Sarayı, Osmanlı Devleti’nin ikinci başkenti olan Edirne’de, Tunca Nehri kenarında Sarayiçi mevkiinde inşa edilmiştir. Sarayın yapımına Sultan II. Murad zamanında 1450 yılında başlanmış; inşaat, II. Murad’ın vefatından sonra duraklamış, 1475 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından tamamlanmıştır. Zamanla gelişen saray, Osmanlı saray mimarisinin önemli örneklerinden biri hâline gelmiştir. Sarayın inşasıyla birlikte, önceden kullanılan Sarây-ı Atîk adı verilen yapı “Eski Saray” olarak anılmaya başlamıştır.
Saray, Cihannümâ Kasrı etrafında teşkilatlanmıştır. Bu yapının güneyinde Sultan IV. Mehmed, II. Mustafa ve III. Ahmed’in daireleri; devamında ise Valide Sultan, hanım sultanlar, şehzadeler ve cariyeler için ayrılmış daireler yer alır. Cihannümâ Kasrı’nın batısında Arz Odası ve onun önünde Babüssaâde (Akağalar Kapısı) konumlanmıştır. Saray ayrıca Matbah-ı Âmire (mutfak), Kum Kasrı Hamamı, Adalet Kasrı, Alay ve Av köşkleri, İftar Köşkü, Bülbül Kasrı, Tavuk Ormanı, köprüler, çeşmeler ve çeşitli hizmet yapıları gibi birçok unsuru bünyesinde barındırmaktaydı.
Sarayda yer alan yapılardan Cihannümâ Kasrı, yedi katlı yapısıyla dikkat çekmiş; en üst katındaki büyük salon, padişahın sefere çıkmadan önce sancak-ı şerifi teslim aldığı mekân olarak kullanılmıştır. Kum Kasrı Hamamı, sarı renkli toprağın hakim olduğu bir bölgede yer almasından ötürü bu adla anılmıştır. Adalet Kasrı ise Kanûnî Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış ve Osmanlı Divanı'nın toplanma yeri olarak işlev görmüştür.

Sarây-ı Cedîd-i Âmire Kuşbakışı Çizimi (Dergipark)
Kullanımı ve Tahribat Süreci
Edirne Sarayı, İstanbul’un fethinden sonra da Osmanlı sultanlarının ilgisini sürdürmüştür. Özellikle IV. Mehmed döneminde padişahın uzun süre Edirne’de kalması nedeniyle siyasi ve idari merkezlerden biri olarak kullanılmıştır. 18. yüzyıldan itibaren sarayda meydana gelen doğal afetler ve ihmalkârlıklar yıkım sürecini başlatmıştır. 1752 yılında yaşanan deprem ve 1776’daki büyük yangın, saraya ciddi zararlar vermiştir.
19. yüzyılda II. Mahmud zamanında sarayda kısmi onarımlar yapılmıştır. Ancak 1829 yılında Edirne’yi işgal eden Rus ordusu, sarayı ordugah olarak kullanmış ve tahrip etmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında sarayın cephanelik olarak kullanılmasından ötürü, Vali Cemil Paşa ve Müşir Ahmed Eyüb Paşa’nın kararıyla patlatılmış; üç gün süren yangınlar sonucunda saray büyük ölçüde yıkılmıştır. Sonrasında yağmalanan sarayın sağlam kalan bazı yapı taşları, şehirdeki başka binalarda kullanılmış; hatta bazı çiniler ve objeler yabancı devlet adamlarına hediye edilmiştir.
Günümüze Ulaşan Yapılar
Saraydan günümüze ulaşan başlıca yapılar arasında Cihannümâ Kasrı’nın kalıntıları, Babüssaâde Kapısı, Matbah-ı Âmire, Kum Kasrı Hamamı, Adalet Kasrı, Fatih Köprüsü, Su Maksemi, Şehabeddin Paşa ve Kanûnî Köprüleri, Namazgâhlı Çeşme ve Av Köşkü yer alır. Bu yapıların bazıları restorasyon geçirmiş; bazıları ise harap durumda günümüze ulaşabilmiştir. Sarayın toplamda 100’e yakın yapıdan oluştuğu, 117 oda, 21 divanhâne, 18 hamam, 8 mescit, 17 kapı, 13 koğuş, 4 kiler, 5 mutfak, 17 kasır ve 6 köprü gibi unsurları bünyesinde barındırdığı tespit edilmiştir.

Edirne Sarayı’ndaki Kum Meydanı (Dergipark)

Cihannümâ Kasrı (Dergipark)
Doğal Unsurlar ve Tavuk Ormanı
Saray alanı içerisinde yer alan Tavuk Ormanı, hem av alanı hem de doğal bitki çeşitliliği açısından dikkat çeken bir bölgedir. IV. Mehmed’in yaptırdığı Av Köşkü bu orman içerisinde yer almakta olup, günümüzde sadece küçük bir bölümü ayaktadır. Tavuk Ormanı, çok sayıda otsu ve soğanlı bitki türüne, çalı ve anıtsal ağaçlara ev sahipliği yapmaktadır.
Koruma ve Restorasyon Çalışmaları
1956 yılında Türk Tarih Kurumu öncülüğünde başlatılan ilk temizlik ve inceleme çalışmaları dışında, uzun yıllar boyunca Edirne Sarayı’nda kapsamlı bir kazı veya koruma faaliyeti yürütülmemiştir. 1999 yılında Edirne Sarayı Koruma ve Geliştirme Vakfı’nın kurulmasıyla kazı ve restorasyon çalışmaları yeniden başlamış; 2009-2022 yılları arasında arkeolojik kazılar, rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte Matbah-ı Âmire'nin restorasyonu tamamlanmış; Cihannümâ Kasrı ve Adalet Kasrı için proje çalışmaları yürütülmüştür.

Edirne Sarayı’ndaki Matbah-ı Âmire’nin Restorasyon Sonrası Görünümü (Dergipark)
Mevcut Sorunlar ve Mülkiyet Durumu
Saray alanının bazı bölümleri zamanla farklı mülkiyetlere konu olmuş; bir kısmı tarım arazisi olarak kullanılmış, bir kısmı ise kamu kurumlarının mülkiyetine geçmiştir. Ayrıca UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde yer alan Kırkpınar Güreşleri, Edirne Sarayı’nın Hasbahçesi olan alanda yapılmakta ve bu durum saray alanının otopark ve konaklama amacıyla kullanılması gibi sorunlara yol açmaktadır.
Edirne Sarayı, Osmanlı mimarisi ve saray hayatı açısından büyük önem taşıyan bir kültürel mirastır. Gerek doğal afetler gerekse insan eliyle gerçekleşen yıkımlar nedeniyle günümüzde yalnızca sınırlı bir bölümü ayakta kalabilmiştir. 2022 yılı itibarıyla Millî Saraylar Başkanlığı’nın desteğiyle yeniden gündeme gelen sarayın, arkeolojik ve mimari çalışmalarla geleceğe taşınması hedeflenmektedir. Saray-ı Cedîd-i Âmire, Osmanlı’nın Edirne’deki siyasî, askerî ve kültürel varlığını yansıtan başlıca yapılardan biri olmayı sürdürmektedir.


