Elde Bulunurluk Sezgisi (Availability Heuristic), bireylerin bir olayın sıklığını, önemini ya da olasılığını değerlendirirken, bu olayla ilgili örneklerin bellekte ne kadar kolaylıkla çağrılabildiğine dayanarak karar vermeleri durumudur. Bu bilişsel kestirme yolu, hızlı karar almada etkili olmakla birlikte, kararların sistematik olarak çarpıtılmasına neden olabilecek güçlü bir bilişsel yanlılıktır. Karar verme psikolojisinde önemli bir yer tutan bu kavram, özellikle medyanın, toplumsal bellek ve bireysel yargı süreçlerini şekillendirmesi bakımından kritik bir işleve sahiptir.
Kuramsal Arka Plan
Elde Bulunurluk Sezgisi, bilişsel psikolojinin öncülerinden olan Amos Tversky ve Daniel Kahneman tarafından 1973 yılında yayımlanan makalelerinde ilk kez sistematik olarak tanımlanmıştır. Araştırmacılar, insanların istatistiksel ya da olgusal veriler yerine, bellekte kolayca hatırlanabilen örnekleri temel alarak olasılık değerlendirmeleri yaptıklarını göstermiştir. Bu sezgisel karar verme biçimi, özellikle belirsizlik içeren, veri eksikliğinin olduğu ya da zaman baskısının bulunduğu durumlarda daha baskın şekilde devreye girer.
Tversky ve Kahneman'ın deneylerinde, bireylerin bir sözcük listesinde “R” harfiyle başlayan kelimelerin sayısını, üçüncü harfinde “R” geçen kelimelere göre daha fazla zannettikleri gösterilmiştir. Bunun nedeni, “R” ile başlayan kelimelerin bellekte daha kolay erişilebilir olmasıdır. Bu ve benzeri bulgular, insanların yargılarında sistematik önyargıların ne denli belirleyici olduğunu ortaya koymuştur.
Bilişsel Mekanizma ve Süreç
Elde Bulunurluk Sezgisi, temel olarak zihinsel çağırma sürecine dayanır. İnsan zihni, kolay erişilebilir örnekleri daha temsil edici, daha sık ya da daha olası gibi algılar. Bu erişilebilirlik genellikle yakın geçmişte yaşanan olaylar, duygusal olarak çarpıcı örnekler ya da sık tekrar edilen bilgilerle artar. Ayrıca görsel-işitsel açıdan dikkat çekici (örneğin şok edici haberler) içerikler bellekte daha kalıcı izler bırakır ve bu nedenle bireyin karar süreçlerinde daha etkili olur.
(Yapay zeka yardımıyla oluşturulmuştur).
Tipik Örnekler ve Günlük Hayattaki Yansımaları
- Ulaşım Risk Algısı: Uçak kazalarına dair haberlerin medya tarafından sıkça sunulması, uçak yolculuğunun tehlikeli olduğu algısını artırabilir. Oysa istatistiksel olarak hava yolculuğu, kara yolculuğuna kıyasla çok daha güvenlidir.
- Suç ve Güvenlik: Günlük haberlerde sürekli suç olaylarına yer verilmesi, bireylerin yaşadığı çevrenin gerçekte olduğundan daha tehlikeli olduğu izlenimini edinmelerine neden olabilir.
- Finansal Kararlar: Bireyler, yakın zamanda haberleştirilen başarılı yatırım örneklerini göz önünde bulundurarak irrasyonel yatırım kararları alabilir. Örneğin, bir kripto para biriminin kısa sürede ciddi kazanç sağlamış olması, onun gelecekte de aynı başarıyı göstereceği yanılgısına neden olabilir.
Elde Bulunurluk Sezgisi'nin Medyada Rolü
Medya, olayların seçilme ve sunulma biçimi aracılığıyla bireylerin zihinsel erişilebilirlik haritalarını doğrudan etkiler. Dramatik, trajik ya da sıra dışı olaylar daha çok haberleştirilir ve yoğun görsel-işitsel unsurlarla sunulur. Bu sunum şekli, olayların zihinsel temsillerini güçlendirir ve elde bulunurluk sezgisinin etkisini artırır. Medyanın bu tür etkileri, kamuoyu algısının yönlendirilmesinde belirleyici olabilir.
Sağlık, Hukuk ve Ekonomi Üzerindeki Etkiler
- Sağlık: Özellikle pandemi, kanser ya da nadir hastalıklar gibi konularda medya temsili çok yüksektir. Bu durum, bireylerin kendi sağlık durumlarını yanlış değerlendirmelerine ya da tıbbi kararlarını medyatik örneklere göre şekillendirmelerine neden olabilir.
- Hukuk: Jüri sisteminin uygulandığı ülkelerde, jüri üyeleri geçmişte medyada sıkça yer almış benzer olayların etkisinde kalabilir ve kararlarında tarafsızlıklarını yitirebilir.
- Ekonomi: Yatırımcılar, finansal balonlar ya da kriz dönemlerinde geçmişte öne çıkan örneklerin etkisi altında irrasyonel kararlar alabilir. Örneğin, 2008 krizinden sonra bireylerin riskli yatırımlardan aşırı kaçınmaları, bu sezgisel yanlılığın ekonomik karşılığıdır.
Bilişsel Sonuçlar
- Risk Algısının Bozulması: Nesnel verilere dayanmayan risk değerlendirmeleri ortaya çıkar.
- Stereotipleşme: Bellekte güçlü yer edinmiş birey ya da grup temsilleri, tüm gruba etki edebilir.
- Onaylama Önyargısı (Confirmation Bias) ile Etkileşim: Zihinde kolayca hatırlanan ve bireyin mevcut inançlarını destekleyen örnekler, bu inançların pekiştirilmesine neden olabilir.
Müdahale Yöntemleri ve Eğitimsel Öneriler
Bilimsel araştırmlarda elde bulunurluk sezgisinin etkilerini azaltmak amacıyla bireylerde bilişsel farkındalığı artırmaya yönelik bazı yöntemler önerilmektedir:
- İstatistiksel okuryazarlığın artırılması: İnsanların sayılarla düşünme becerilerinin gelişmesi, sezgisel yanılgıları azaltır.
- Farklı veri kaynaklarıyla karşılaştırmalı değerlendirme yapma: Sadece akla gelen ilk örnekle değil, çeşitli kaynaklarla desteklenen analizler yapılması önerilir.
- Örneklerin temsil ediciliğinin sorgulanması: Kolayca hatırlanan bir örneğin tipik ya da genel geçer olup olmadığının sorgulanması gereklidir.
- Medya okuryazarlığı eğitimi: Medya içeriklerinin nasıl seçildiği ve sunulduğu konusunda bilinç oluşturmak, erişilebilirlik etkisini dengeler.