Muallime romanı 3 Mart 1898 ile 2 Mayıs 1901 yılları arasında Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilmiş, yazarın ölümünden sonra kitaplaştırılmıştır. Roman, günümüzde çeşitli yayınevleri tarafından yayımlanmıştır. Eserin içeriğini karışık ilişkiler ağı arasındaki entrikalar oluşturmaktadır. Romanda, baş kahraman Muallime’nin uyguladığı eğitim yöntemlerine de yer verilmiştir.
Emine Semiye Kimdir?
Emine Semiye, Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı, Ali Sedat ve Fatma Aliye’nin kardeşleridir. 9 Şubat 1864’te İstanbul’da doğmuştur. Çeşitli gazete ve dergilerde roman, hikaye ve makaleleri yayımlanmıştır. Osmanlı kadın hareketinin önemli dergilerinden Hanımlara Mahsus Gazete’nin yazarlarındandır. Hülasa-i İlm-i Hesap (1891) adlı matematik ders kitabını yazmıştır. Bir Müteassisenin Tefekküratı adlı hikayesi ve Terbiye-i Etfale Ait Üç Hikaye (1895-1896), Mükâfat-ı İlahiye (1896-1897), Sefalet (1897-1898), Bîkes (1897), Muallime (1901), Gayya Kuyusu (1920) adlı romanları vardır. 1922’den sonra kız okullarında öğretmenlik ve müfettişlik yapmıştır. 1944’te Haseki Hastanesi’nde hayatını kaybetmiştir.【1】
Muallime Romanının İçeriği
Roman, Muallime isimli kahramanın yatılı muallime olarak gittiği köşkün tasviriyle başlamaktadır. Daha sonra Muallime’nin mülakatı ile alafranga bir hayat yaşayan Saadet ve Muhassal Bey’in şımarık çocukları Refah’a muallimelik etmek için köşke girişi anlatılmıştır. Muallime, şımarık Refah’ı aklı başında bir kız olarak yetiştirmekle beraber bütün aileye de yavaş yavaş gelenekleri ve dine uygun yaşamayı hatırlatmıştır. Mutlu bir hayat sürmekte olan bu ailede Muhassal Bey’in ikinci eşi olan Saadet’in tek derdi Muhassal Bey’in ölmüş olan ilk eşini kıskanması ve kendisinin onun kadar sevilmediğini düşünmesidir. Oldukça saf bir kadın olan Saadet, bir gün Meşhude adında güzel olduğu kadar kötü bir kadınla tanışır ve çok yakın arkadaş olur. Meşhude sık sık köşke gelip gitmeye başlamasıyla olaylar gelişir. Romanın ikinci bölümünde geçmişe dönülüp Muallime’nin ve ailesinin başından geçenler anlatılır. Üçüncü bölümde yeniden birinci bölümdeki zamana dönülür ve olaylar kronolojik olarak ilerler. Romanda oldukça kalabalık kişi kadrosu şöyledir: Refah, Saadet, Muhassal Bey, Muallime, Meşhude, Azir Bey, Süheyl, Çakır Fırat, Elena, Murtaza Efendi, Kevser, Seher, Molla İdris, Macit, Lalleb, Tahsin.
Muallime’nin Aşk-ı Memnu ile Karşılaştırılması
Romanın önemli bir özelliği Aşk-ı Memnu ile benzerlik taşımasıdır. Romandaki ilişki ağları Halid Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanı ile benzerlik göstermektedir. Aşk-ı Memnu 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilip 1901’de ilk defa kitap olarak basılmıştır. Muallime ise 1898-1901 yıllarında Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilmiştir. Muallime, Aşk-ı Memnu’dan önce tefrika edilmeye başlanıp Aşk-ı Memnu’dan sonra tefrikası tamamlanmıştır. Tefrika tarihlerine bakılırsa her iki romanın da haftalık olarak yayımlanan bölümlerinde birbirinden etkilenmiş olması muhtemeldir. Roman kişileri arası ilişki ağları ve olay örgüsü de göz önünde bulundurulursa romanlar arasında etkileşim olmalıdır.
Muallime romanının ilk bölümündeki olay örgüsüyle beraber bu bölümdeki karakterler de Aşk-ı Memnu romanına benzemektedir. Aşağıda her iki romanda birbirinin karşılığı olabilecek karakterler eşleştirilmiştir.
MUALLİME | AŞK-I MEMNU |
Muhassal Bey | Adnan Bey |
Saadet | Bihter |
Meşhude | Firdevs Hanım |
Refah | Nihal |
Süheyl | Behlül |
Muallime | Matmazel de Courton |
Çakır Fırat | Beşir |
Muallime’de Eğitime Dair
Romanda Muallime Bihbûde’nin öğretmenlik anlayışı ve bu mesleği icrasıyla ilgili şu özellikler dikkat çekmektedir: Muallime, öğrenciye teorik bilgileri öğretir, ahlaki gelişimini destekler, empati duygusunu kazandırır, dini vazifelerini hatırlatır, davranışlarıyla talebesine örnek teşkil eder, talebesinin ailevi problemlerinin çözümüne uğraşır, ibret dersleri verir. Kısacası her zaman her yerde öğretmendir. Romanda eğitimle ilgili olarak dönemin eğitim sistemine ve edebiyatın eğitime etkisine de yer verilmiştir.
Edebiyatın Eğitime Etkisi
Eğitim yalnızca teorik bilgilerden ibaret değildir. Davranışların eğitimi de vardır. Romanda daha çok bu duruma örnekler görülmüştür. Samur Ferhat Bey eşkıya olup babasını ve sayısız insanı öldürmüş, mallarını çalmıştır. Bütün yaptıklarından ise edebiyat sayesinde pişman olmuştur. O halde edebiyat, insanın içindeki iyiliği ortaya çıkarabilmektedir. Samur Ferhat Bey gibi kötü biri dahi mersiye dinlerken duygulanmış, kendi kötü ahlakının farkına varmış ve geçmişte yaptığı hatalardan pişman olmuştur. Bu pişmanlık, başka olayların da gelişmesiyle ona eşkıyalığı bıraktıracak ve Muhassal Bey’in köşkünde çalışmaya başlamasını sağlayacaktır.

