Evrenin genişlemesi, Büyük Patlamadan bu yana süregelen ve gözlemlenebilir evrenin boyutlarının zamanla artmasına neden olan mucizevi bir süreçtir.
Evren Sürekli Genişliyor: Peki Bu Ne Anlama Geliyor?
Kafamızı gökyüzüne çevirdiğimizde gördüğümüz yıldızlar, galaksiler ve kara boşluk… Tüm bunlar sabitmiş gibi görünse de, aslında evren dinamik bir yapı şeklinde gitmektedir. Üstelik bu yapı, sabit kalmak bir yana, durmaksızın genişliyor. Peki evrenin genişlemesi tam olarak ne demek? Galaksiler bir yerlere mi gidiyor? Yoksa uzayın kendisi mi esniyor? Bugün, kozmolojinin en şaşırtıcı ama en sağlam temellere oturan gerçeğinden bahsedeceğiz: Evrenin genişlemesi.
Evrenin genişlemesini anlamanın en iyi yollarından biri, soyut bir benzetme yapmak. Düşünün ki uzay, esnek bir lastik gibi. Bu lastiğin üzerine birer nokta gibi yerleştirilmiş galaksiler var. Lastik gerildiğinde, üzerindeki noktalar da birbirinden uzaklaşır. Ancak bu noktalar (yani galaksiler), kendiliğinden hareket etmiyor; lastik genişlediği için birbirlerinden uzaklaşıyorlar.
Aynı şey uzay-zaman dokusu için de geçerli. Galaksiler sabit duruyor gibi görünse de, aralarındaki boşluk büyüyor. Yani evren, deyim yerindeyse "şişiyor".
Kur'an-ı Kerim Evrenin Genişlediğini Bildirilmiştir
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
"Göğü Kudretimizle Biz Kurduk ve Şüphesiz Biz Genişletmekteyiz."
Zariyat Suresi 47.Ayet
Allah (cc) Doğru Söyledi.
(Detaylı Bilgi TDV)

Samanyolu, Uzay (pixabay)
Edwin Hubble Gözlemi
Evrenin genişlediği 20. yüzyılın başlarında gökyüzünü gözlemleyen bir bilim insanı sayesinde anlaşıldı: Edwin Hubble. 1929 yılında yaptığı gözlemlerle, uzak galaksilerden gelen ışığın kırmızıya kaydığını fark etti. Bu kayma, o galaksilerin bizden uzaklaştığını gösteriyordu. Üstelik ne kadar uzaklarsa, o kadar hızlı uzaklaşıyorlardı. Bu, yalnızca bir hareket değil; uzayın kendisinin genişlediğini gösteren doğrudan bir kanıttı. Gözlemler zamanla netleşti ve bugün artık evrenin genişlediğinden eminiz.
Büyük Patlama ve Ölçek Çarpanı
Evrenin genişliyor olması, geriye doğru düşündüğümüzde oldukça ilginç bir sonucu doğurur: Eğer her şey birbirinden uzaklaşıyorsa, zamanın çok daha gerisinde her şey birbirine daha yakın olmalıydı. Hatta öyle ki, yaklaşık 13,8 milyar yıl önce, evrendeki tüm madde ve enerji tek bir noktada toplanmıştı. İşte bu, bilim dünyasında Büyük Patlama (Big Bang) olarak adlandırılır. Bilim insanları bu süreci “ölçek çarpanı” adlı bir parametreyle ölçer. Evrenin büyüklüğünü temsil eden bu çarpan geçmişte sıfıra yakındı; bugün ise 1 kabul ediliyor.

Uzay, Evren (pixabay)
Genişleme Ne Kadar Hızlı?
Evrenin ne hızla genişlediğini ölçmek için “Hubble sabiti” kullanılır. Bugünkü değeri yaklaşık 67,15 kilometre/saniye/megaparsek. Bu, her 3,26 milyon ışık yılı uzaklıktaki bir galaksinin, saniyede 67 km hızla bizden uzaklaştığı anlamına geliyor. İnanılmaz, değil mi? Ama daha da şaşırtıcısı şu: Eğer galaksi yeterince uzaksa, genişleme hızı ışık hızını bile geçebiliyor! Bu, fizik kurallarına aykırı gibi görünse de, aslında evrenin yapısı içinde mümkün.
Karanlık Enerji Devreye Giriyor
Bir dönem evrenin genişlemesinin yavaşladığı düşünülüyordu. Çünkü kütleçekimi, galaksileri birbirine çekiyor olmalıydı. Ancak son yıllarda yapılan ölçümler, genişlemenin tekrar hızlandığını gösterdi. Bunun sebebini açıklamak için bilim insanları yeni bir kavram ortaya attı: Karanlık enerji.
Karanlık enerji, evrenin genişlemesini iten, ancak tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz bir tanımdır. Evrenin yaklaşık %68'ini oluşturduğu düşünülüyor.

Uzay, Evren, Astronot (pixabay)
Işık Bile Yetişemiyor
Genişleme öyle bir seviyeye ulaşmış durumda ki, bazı uzak galaksilerden gelen ışık bize hiçbir zaman ulaşamayacak. Çünkü o galaksiler, bizden ışığın bile erişemeyeceği kadar hızlı uzaklaşıyorlar. Bu durum, evrenin sınırlarını anlamak açısından oldukça önemli. Gözlemlenebilir evren, aslında tüm evrenin yalnızca küçük bir parçası olabilir.
Evrenin genişlemesi, sadece gökyüzüne bakınca anlaşılmıyor. Bu, matematiksel modellerle, fiziksel gözlemlerle ve çok uzun yıllar süren çalışmalarla ortaya konmuş bir gerçek. Ve bu gerçek, bize evrenin sabit değil, canlı bir yapı olduğunu gösteriyor.
Henüz evrenin neden genişlediğini, bu genişlemenin sonsuza kadar sürüp sürmeyeceğini ya da sonunda bir “büzülme” olup olmayacağını bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz: Evren hâlâ genişliyor. Bu genişleme tefekkür ve içinde yaşadığımız kozmosu daha da etkileyici kılıyor.

