KÜRE LogoKÜRE Logo
BlogGeçmiş
Blog
Avatar
Ana YazarFatih Er30 Temmuz 2025 09:52

Filistin’de Yaşarken Neyi Gördüm?

Hukuk+1 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline

Doğu Kudüs’ten arabama binip, kimine göre ayrılık; kimine göre güvenlik duvarının hemen yanından ilerleyerek Kalandiya geçiş noktasından Batı Şeria’ya girdim.


Bu nokta sahipsizdir, kontrolsüzdür. Sağlı sollu, birbirinden tamamen farklı onlarca dükkân Ramallah’ın kalbine kadar uzanır bu yolda. Filistin’in dört bir yanına insan taşıyan sarı minibüsler birbirleriyle yarışır.


Yolda yavaşlarsanız ayağı yalın çocuklar görürsünüz. Ellerinde taş... Direnişin sembolüdür onlar. Size zafer işareti yaparlar. “Ya Hayber! Ya Yahud!” diye bağırırlar. Anlayamazsınız onları; bir silüet gibidirler. İnce, cılız bedenleri taşı sıkı sıkıya kavramıştır. İsabet etmese de atarlar.


“Neden atıyorsun, nasıl olsa galip gelemeyeceğini biliyorsun,” diye sorduğunuzda kızarlar:

“Biz de varız demek için direniyoruz,” derler.


Direniş sözcüğü, bu çocukların ellerinde yeniden anlam kazanır. Kararlılığı ilk kez onların gözlerinde görürsünüz. Plastik mermilerden nasıl kıvrak hareketlerle kaçıldığını, her şeye rağmen nasıl hayatta kalındığını burada öğrenirsiniz.


“No Man’s Land” diye anılan bölge arkanızda kaldıkça, işin rengi de değişir. Filistin Yönetimi’nin başkenti sayılan Ramallah’ın içlerine girdikçe farkı görürsünüz. Sıra sıra dizilmiş lüks kafeteryalar dikkatinizi çeker. İçlerinde oturan gençler, taş atan çocuklardan farklıdır. Kapı önlerine park edilmiş son model araçlar sizi yanıltmasın. Onlar, işgalin kendilerini teğet geçtiği Filistinlilere aittir.


Aynı saatlerde Filistin’in bu iki yüzünü de görünce aklınıza “barış” gelir. Ama barışın bu topraklarda bambaşka bir anlam taşıdığını anlarsınız. Ve sorarsınız kendinize: Amerika’nın, Ebu Mazen’in ve İsrail’in konuştuğu barış, acaba hangi Filistinliyi kapsayacak?


Taş atan çocukları mı?


Bil’in köyünde tarlaları ellerinden alınan köylüleri mi?


Batı Şeria’da yerleşimci korkusuyla yaşayanları mı?


Doğu Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya gitmek isteyip de yaşı 50’nin altında olanları mı?


Gazze’yi mi?


Şayet Filistin Yönetimi bir gün İsrail’le tekrar barış masasına oturursa, o anlaşma hakkını arayanları teğet geçip, Filistin’in kaymağını yiyenlere çarpacaktır. Ve onlar bu çarpışmadan memnun kalacaklardır.


Ve sonra aklınıza Gazze gelir. Haritada küçücük bir yer gibi görünen, ama acının, yokluğun ve direnişin en büyük yükünü taşıyan toprak parçası. Oraya ne sarı minibüs gider, ne de lüks kafeteryalar açılır. Orada bir çocuk top oynamaz, bir kadın sabah pazara çıkmaz. Çünkü Gazze’de hayat, ölümle yan yana sürer.


İsrail uçaklarının uğultusu, bir annenin çocuğuna söylediği ninniye karışır. Elektrik kesildi mi, su geldi mi değil; “bugün kaç kişi öldü” diye sorulur. Ve dünya, o sessizliğini alıp Gazze’nin üstüne örter; bir kefen gibi.


Gazze’de artık açlık da bir savaş silahıdır. Rafah kapalıysa, marketler boşsa, ekmek karneyle dağıtılıyorsa bu bir kaza değil, bir tercihtir. Çocukların midesi aç, annelerin göğsünde süt bulunmaz. Bazen bir teneke konserve için saatlerce kuyruk beklenir. Ve bazen o konserve hiç ulaşmaz.


Burada açlık sadece bedenleri değil, onurları da yorar. Bir dilim ekmek için bekleyen yaşlı adam, hayatında ilk kez el açar — utanarak. Yine de susar. Çünkü Gazze’de gurur da gıda kadar kıymetlidir. Ve dünya yine bakar; gördüğünü inkâr ederek.


Çünkü mesele Gazze olunca teraziler bozulur. Çocuk cesetleri ekranlarda “denge” ile tartılır. Bir taraf ölüyor ama haber bültenleri “çatışmalar devam ediyor” der. Bir halk açlıktan kırılırken, diplomatik cümlelerle yumuşatılır gerçekler.


Aynı dünyada, aynı kurallarla oynanmaz oyun. Ukrayna’ya gözyaşıyla, Gazze’ye sessizlikle yaklaşılır. Bir yerde dayanışma, diğer yerde “tarafsızlık” olur. Hukuk haritaya göre işler, insanlık ise kimliğe göre.


Ve işte bu yüzden Gazze sadece bir şehir değil; dünyanın vicdan testidir.


Her roket sesi bir ahlak sınavıdır.


Her boş tencere, insanlığın aç karnıdır.


Ve o tencereler hâlâ boş.


Çünkü tok olanlar duymuyor açların sesini.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Blog İşlemleri

KÜRE'ye Sor