Divan edebiyatının özgün şairlerinden biri olan Şeyh Gâlib, bu gazelinde alışılmış aşk anlayışına farklı bir gözle yaklaşır. Gelenekte âşık, sevgilinin cefalarına katlanır, bundan şikâyet etse de asla vazgeçmez. Oysa bu beyitlerde gördüğümüz âşık, sevgilinin zulmünden usanmış, ona sırt çevirmeye hazırlanan bir kişidir.
Gazel
Gönül ders-i gamın çokdan unutdu hâtırın hôş tut
O murgı başka bir sayyâd tutdu hâtırın hôş tut
Seninle ey sitem-hû germ-ülfet olmayız artık
Soğuk sözler beni cândan soğutdu hâtırın hôş tut
Gözümden çıkdı hûn-âb-ı sirişk akıtdığım demler
Hevâ-yı tünd-i gam kanım kurutdu hâtırın hôş tut
Anup ey şîr-i mestim gül hemân hâl-i dil-i zâra
Şeker-handın çün ol çok zehr yutdu hâtırın hôş tut
Perîşân etme zülfün senden özge bir siyeh-îmân
Uyardı çeşmimi bahtım uyutdu hâtırın hôş tut
Bulup âyînesin tûtî-i tab‘ı Gālib’in söyler
Gönül ders-i gamın çokdan unutdu hâtırın hôş tut【1】
Şeyh Gâlib’in divanında yer alan “Gönül ders-i gamın çokdan unuttu hâtırın hoş tut” redifli gazel, klasik aşk anlayışının dışında bir söyleyişe sahip olmasıyla dikkat çeker. Bu şiir, divan edebiyatında görülen vâsûht tarzı aşkın en belirgin örneklerinden biridir.
Geleneksel divan şiirinde âşık, sevgilinin cefasına katlanır, ondan gördüğü zulmü bir lütuf gibi kabul eder. Ancak bu gazelde Gâlib, sevgilinin soğuk tavırlarından usanmış ve artık ona bağlı kalmak istemeyen bir âşık tipini dile getirir. Şair, gönlünün çoktan “gam dersini” unuttuğunu, yani sevgilinin eziyetlerinden yorulduğunu söyler. Sevgilinin soğuk sözleri artık onu candan soğutmuş, gözlerinden dökülen kanlı yaşların zamanı geride kalmıştır.
Gazelin en dikkat çekici yönlerinden biri, âşığın sevgiliden bütünüyle vazgeçmesiyle birlikte, sevgiliyi eleştirip ona karşı yeni bir tavır almasıdır. Şair, gönül kuşunun artık başka bir avcıya tutulduğunu, yani gönlünün yeni bir aşka yöneldiğini dile getirir. Bu yaklaşım, geleneğin “tek sevgiliye bağlı âşık” tipinden farklı olarak, aşkın rotasının değişebileceğini gösterir.
Gâlib, sevgilinin şeker gibi tebessümünü artık “zehir yutmak”la eşdeğer bulur; sevgilinin güzellik unsurlarını ise cazibeden çok bezginlik kaynağı olarak resmeder. Böylece şair, aşkı kutsayan klasik divan anlayışının dışına çıkarak aşkın bıkkınlık, usanma ve yeni arayışlara yönelme boyutunu işler.
Bu gazel, Şeyh Gâlib’in divan şiirindeki yenilikçi tavrını ortaya koyar. Geleneksel aşk söyleminin dışına çıkan bu yaklaşım, hem Osmanlı şiirinde estetik bir kırılmayı temsil eder, hem de vâsûht tarzının Türk edebiyatındaki güçlü örneklerinden biri olarak değerlendirilir.