KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Gulyabani Efsanesi

fav gif
Kaydet
kure star outline

Dünya kültürlerinin yaratılış anlatıları, genellikle kaos ve düzen, bilinmeyen ve bilinen, karanlık ve aydınlık gibi ikili karşıtlıklar üzerine kuruludur. Bu anlatılar, kaosu ve bilinmeyeni tarihin ve insan varoluşunun öncesine yerleştirir. Karanlık ve bilinmeyen, insan zihninde kötücül canavarların yaratılmasına yol açmıştır. Bu canavarlar, sadece insan zihninin bir ürünü değil, aynı zamanda fiziksel çevrenin, doğanın ve toplumların kolektif belleğinde yer alan bir korkunun temsilcisidir.

Gulyabani, bu korkunun ete kemiğe bürünmüş halidir. İnsanlığın geçmişten günümüze taşıdığı bu figür, karanlıkla, kötülükle ve korkuyla özdeşleşmiştir. Arap kültüründe "gul," Fars kültüründe "gul-i biyâban" olarak bilinen bu varlık, Türk halk kültüründe "gulyabani" adıyla geniş bir yer bulmuştur. Bu yaratık, demonik bir figür olarak kötücül ruhların ve canavarların arasında kendine özgü bir yere sahiptir.


Gulyabani Tasviri (Kaynak: Sarpkaya Seçkin, Yazıcı Ömer Faruk. Mehmet Berk Yaltırık. "Türk Kültüründe Gulyabani." İncelemeler/İllüstrasyonlar.)

Dünya Kültürlerinde Gul ve Gulyabani

"Gul," Arap kültüründe çölün ve karanlığın ruhu olarak bilinir. Hortlak benzeri bu varlık, insanların yolunu kaybetmesine, kandırılmasına ve helak olmasına neden olur. Mezarlıkları yağmalaması, ölülerle beslenmesi ve şekil değiştirme yeteneğiyle korkunun somutlaşmış halidir.

Fars halk kültüründe "gul-i biyâban" (çöl gulu) olarak anılan bu figür, ölülerin huzurunu bozan, onları yiyen bir varlık olarak bilinir. İslam inançlarında ise "gul," cinlerin bir türü olarak sınıflandırılmıştır. Bu cinlerin dişi olanlarına "gul" denilirken erkeklerine "qutrub" adı verilmiştir. Bu cinlerin şekil değiştirme, kandırma ve avlarını öldürme özellikleri, onları daha da tehlikeli kılar.

Batı kültürüne "ghoul" olarak geçen gul, gotik edebiyat ve korku hikâyelerinde de yer bulmuş, özellikle mezar yağmacılığı ve ölü yeme alışkanlığıyla tanınmıştır. Günümüzde "ghoul," birçok popüler kültür eserinde, korku filmlerinde ve fantastik edebiyatta yer almaktadır.

Türk Halk Kültüründe Gulyabani

Türk kültüründe gulyabani, halk inançlarında cin, hortlak ya da şeytan benzeri bir varlık olarak betimlenmiştir. Bu varlık, genellikle ıssız yerlerde dolaşır, insanları kandırır ve onları helak eder. Osmanlı döneminden itibaren çeşitli sözlüklerde "gul" ve türevleri, korkutucu ve aldatıcı bir varlık olarak tanımlanmıştır. Şemseddin Sâmi’nin Kâmûs-ı Türkî adlı eserinde, gulyabani "karanlıkta korkunun tezahürü" olarak açıklanır.

Halk hikâyelerinde gulyabani, mezarlıklarda ya da ıssız yerlerde dolaşan, insanlara seslenerek onları yollarından saptıran ve ardından öldüren bir figürdür. Cin inançlarıyla ilişkilendirilen gulyabani, zamanla Türk edebiyatı ve folklorunda da önemli bir yer edinmiştir.

Klasik Türk Edebiyatında Gulyabani

Klasik Türk edebiyatında gulyabani, "gul," "gulyabani," "gul-i biyâban" gibi adlarla anılmıştır. Bu edebiyatta gulyabani, genellikle kötücül güçleri temsil eder ve şeytani varlıklarla birlikte anılır. Divan şiirinde gulyabani, rakip ya da zahit figürüyle özdeşleştirilmiştir. Sevgilinin aklını çelen, onu yanlış yola sevk eden ya da şairin yolundan uzaklaştıran bir varlık olarak tasvir edilir.

Gulyabani, gazellerde sadece bir korku unsuru değil, aynı zamanda toplumsal eleştiri ve tasavvufi mesajların taşıyıcısı olarak da yer almıştır. Gulyabani, insanın ruhani yolculuğunu sekteye uğratan bir engel ya da düşman olarak betimlenir.

Popüler Kültürde Gulyabani

Halk anlatılarından modern zamanlara uzanan gulyabani, Türk sineması ve edebiyatında da yer bulmuştur. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Gulyabani adlı eseri, bu figürün modern Türk edebiyatındaki önemli bir temsilcisidir. Sinemada ise gulyabani, korkutucu ve mizahi bir figür olarak farklı yorumlarla izleyiciyle buluşmuştur.

Bugün gulyabani, popüler kültürde çocukluk korkularının bir sembolü, karikatürlerden koleksiyon figürlerine kadar geniş bir yelpazede kullanılan bir figürdür. Bu, onun Türk halk inançlarından modern kültüre uzanan dönüşümünün bir göstergesidir.

Gulyabani’nin Tasviri

Gulyabani, genellikle zayıf, kemikleri belirgin, soluk bir cilde sahip olarak tasvir edilir. Yüzü korkutucu, dişleri keskin ve ifadesi tehditkâr bir yapıya sahiptir. Mezarlıklarda dolaşan bu figür, ölülerle beslenmesi nedeniyle cildinin soluk bir renge sahip olduğu düşünülür. Uzun ve cezbedici saçları, bu korkutucu varlığın cazibesini artırır, ancak onun tehlikesini örtmez.

Kaynakça

Sarpkaya Seçkin, Yazıcı Ömer Faruk. Mehmet Berk Yaltırık. "Türk Kültüründe Gulyabani." İncelemeler/İllüstrasyonlar.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarSümeyra Uzun8 Ocak 2025 17:29
KÜRE'ye Sor