logologo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

İrrasyonel Bolluk

fav gif
Kaydet
viki star outline

"İrrasyonel Bolluk", çağdaş toplumlarda tüketim alışkanlıklarının rasyonalite sınırlarının ötesine geçmesiyle oluşan kültürel, psikolojik ve ekonomik bir durumu ifade eder. Bu kavram, bireylerin gerçek ihtiyaçları dışında fazladan tüketime yönelmeleriyle ortaya çıkar ve genellikle bolluk içinde yoksunluk hissi yaratır. Modern kapitalist ekonomilerin, tüketim odaklı büyüme modelinin bir ürünü olan irrasyonel bolluk, hem bireysel psikoloji hem de toplumsal yapı açısından çelişkili sonuçlar doğurur.


Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur.

Kavramın Felsefi Arka Planı

İrrasyonel bolluk, rasyonel akıl yürütmenin merkezde olduğu Batı metafiziğine karşı eleştirel bir duruşla anlaşılabilir. Antik Yunan felsefesinde bolluk, çoğu zaman tanrılara mahsus bir ayrıcalık ya da doğanın kendiliğinden sunduğu bir haldi. Ancak modern toplumda bolluk, üretimle ilişkilendirilmiş, tüketimin önkoşulu haline gelmiştir. Buradaki "irrasyonellik" ise ölçüsüzlük, mantıksızlık ya da gereksizliğin ötesinde, sistematik bir bilinç bulanıklığını temsil eder. Bu yönüyle, irrasyonel bolluk bireyin karar mekanizmalarının rasyonel düşünceden saparak, arzuların ve imajların tahakkümüne girmesiyle oluşur.

Tüketim Psikolojisi ve Davranışsal Yönler

Bireyler rasyonel tüketici olarak tanımlansa da gerçek yaşamda kararları genellikle duygular, alışkanlıklar ve sosyal etkilerle şekillenir. Bolluk içinde yaşayan birey, çoğu zaman yetersizlik hisseder. Bu paradoksal durum, "hedonik adaptasyon" olarak bilinen, kişinin elde ettiği nesnel refah düzeyine hızla alışarak daha fazlasını istemesiyle açıklanabilir. Reklamcılık ve medya, bireylerin bu içsel boşluğu doldurma arzusunu tetikleyerek sürekli tüketimi teşvik eder. Bu durum, irrasyonel bolluğun yayılmasına neden olur: ihtiyaç dışı harcamalar, kullanılmayan eşyalar ve sürdürülemez tüketim kalıpları.

Feminist İktisat ve İrrasyonel Bolluk

Feminist iktisat, irrasyonel bolluk olgusunu eleştirerek, geleneksel iktisat teorilerinin "rasyonel adam" modeline alternatifler sunar. Bu perspektif, ekonomide rekabet, kıtlık ve bencillik gibi eril kavramlara karşılık olarak bolluk, paylaşım ve işbirliği gibi değerleri öne çıkarır. Bu bağlamda bolluk, yalnızca maddi değil, duygusal ve sosyal kaynakların da paylaşımını içerir. Ancak bu paylaşım irrasyonel hale geldiğinde, örneğin sosyal medya üzerinden sürekli görünürlük arzusu veya gösterişçi tüketim, bireyleri özgürleştirmek yerine baskılar.

Kültürel ve Estetik Boyutlar

Sanat, edebiyat ve tiyatroda irrasyonel bolluk, çoğu zaman grotesk imgelerle temsil edilir. Aşırıya kaçan tüketim, abartılı sahne tasarımları veya haz odaklı yaşamlar üzerinden sembolize edilir. Bu temsil biçimleri, yalnızca fiziksel fazlalığı değil, anlam ve değer kaybını da eleştirir. Özellikle postmodern kültürde bolluk, anlamın yerini alan bir boşluk hissine dönüşür. Tüketimin kendisi bir amaç halini aldığında, "bolluk" bir tür anlamsızlık üretir.

Ekonomik Yansımalar

İrrasyonel bolluk, ekonominin sürdürülebilirliği açısından da ciddi tehditler barındırır. Kaynakların verimsiz kullanımı, çevre kirliliği, israf ve sosyal eşitsizlik gibi sonuçlar doğurur. Yatırımcı psikolojisi bağlamında da irrasyonel davranışlar — örneğin spekülatif balonlar — bolluk algısıyla aşırı iyimserlik yaratabilir ve krizlere zemin hazırlar. Rasyonel beklenti teorilerine aykırı bu davranışlar, finansal sistemlerin istikrarını sarsabilir.

İrrasyonel Bolluğun Sosyal Medya ile İlişkisi

Sosyal medya, bireylerde bolluk yanılsamasını artıran en güçlü araçlardan biridir. Görsel içeriklerin hakim olduğu dijital platformlarda “sürekli mutluluk” ve “sonsuz imkan” illüzyonu, bireylerin kendi yaşamlarını yetersiz görmesine neden olur. Bu durum, irrasyonel tüketimi artırarak gerçek olmayan standartlara ulaşma çabasını besler. Sosyal medya fenomenlerinin yaşam tarzları, takipçilerde “yoksunluk içinde bolluk” duygusu yaratır.


İrrasyonel bolluk, yalnızca aşırı tüketimi değil, tüketimin akıl dışı bir arzuya dönüşmesini temsil eder. Bu durum hem bireylerin içsel tatminsizliklerine hem de toplumların ekolojik ve ekonomik dengesizliklerine yol açar. Sadece üretim ve tüketim sisteminin bir sonucu değil, aynı zamanda bireyin anlam arayışının, kimlik oluşturma çabasının ve sosyal karşılaştırmaların bir çıktısıdır. Gelecekte irrasyonel bolluğun etkilerini azaltmak için, bireysel farkındalık, etik iktisat anlayışı ve sürdürülebilir yaşam pratiklerinin geliştirilmesi zorunludur.

Kaynakça

Çakır, Keziban. “Tüketim Psikolojisi ve İrrasyonel Karar Alma Süreci: Konya İlinde Bir Nitel Araştırma.”Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Akademik Arşivi, 2019. Erişim Linki

Eroğlu, Ömer, ve Ruhan İşler. “İktisat Düşüncesinde Kadının Konumu Ve Feminist İktisat”. Maliye Araştırma Merkezi Konferansları, no. 46 (October 2011): 53. Erişim Linki

Görgü, Şükrüye Ece. “FEMİNİST İKTİSAT PERSPEKTİFİNDEN ANA-AKIM İKTİSAT VE GÜNÜMÜZ EKONOMİSİNE BİR BAKIŞ”. Ekonomi Maliye İşletme Dergisi 1, sy. 2 (Aralık 2018): 93-101. Erişim Linki

Şahin, A., ve A. Fırat. “Bireylerin Hedonik Tüketim Davranışlarına Sosyal Medyanın Etkisi.” Turkish Journal of Marketing 3, no. 2 (2018): 82–99. Erişim Linki

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarMerve Durumlu17 Temmuz 2025 07:26
KÜRE'ye Sor