Josip Broz Tito, 1892 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na bağlı Kumrovec şehrinde fakir bir köylü ailesinin 15 çocuğundan 7'ncisi olarak doğmuştur. Gençlik yıllarında çilingir çıraklığı, sokak satıcılığı ve metal işçiliği gibi çeşitli işlerde çalışmıştır. Bolşevik İhtilali sürecinde Rusya'da iç savaşa katılmış, Yugoslavya'ya döndükten sonra ise Yugoslavya Komünist Partisi'nin kurucuları arasında yer almıştır. Josip Broz Tito, 1928'de "siyasi faaliyetleri" nedeniyle hapse girmiştir. Hapse girme nedenlerinden hayatının "sosyalist fikirlerle şekillendiği" ve "yasa dışı faaliyetler" ile "mahkumiyetler" içerdiği belirtilmektedir. Hapisten çıktıktan sonra ise siyasi başarıları sayesinde 1937 yılında partinin genel sekreterliğine getirilmiştir.

Josip Broz Tito'nun Gençliği (GetArchive)
İkinci Dünya Savaşı ve Yükselişi
İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve 1941 yılında Almanların Yugoslavya'yı işgal etmesiyle birlikte, Tito bir direniş harekâtı başlatmıştır. İşgal kuvvetleriyle iş birliği yapan Hırvat milliyetçisi Ustaşalara ve işgalci Nazi Almanyası'na karşı gerilla savaşı başlatmış ve "Gerilla Tugayları" adlı silahlı örgütü kurmuştur. Savaş sırasında Mihver Devletleri'ne karşı yürüttüğü mücadele, onu halk arasında saygın bir konuma yükseltmiştir. Savaştan sonra yapılan seçimlerde partisi Halk Cephesi iktidara gelmiş ve krallık yönetimine son verilerek Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kurulmuştur.

Tito ve Yerel Halk Karşılaması (GetArchive)
Kişilik Kültü ve Otoriter Yönetimi
Görev süresi boyunca, Tito'nun yönetimi Yugoslavya Komünist Partisi tarafından titizlikle düzenlenen bir kişilik kültü aracılığıyla meşrulaştırılmıştır. Propaganda, Tito'yu savaş zamanı direnişinin mimarı, birleştirici bir figür ve kendine güvenen bir sosyalist devlet vizyonunun sembolü olarak sunmuştur. Bu propaganda posterler, gazeteler ve okul kitapları aracılığıyla yayılmıştır. Ancak, Yugoslavya iç muhalefet ve artan ekonomik zorluklarla mücadele ederken, Tito'nun otoriter yönetimi ve kişilik kültü eleştirilere maruz kalmıştır. Bu kült, otoritesini güçlendirirken, retorik ile gerçeklik arasındaki uçurumdan hayal kırıklığına uğrayanlar arasında da öfkeye neden olmuştur.

Josip Broz Tito (GetArchive)
Dış Politika ve Bağlantısızlar Hareketi
Dış politikada diğer dünya ülkeleriyle yumuşak, ılımlı ve barışçıl bir tutum sergilemiştir. Doğu Bloku'ndan ayrılarak hem ABD hem de Avrupa ile iyi ilişkiler kurmuştur. Ayrıca Üçüncü Dünya ülkelerinin oluşturduğu Bağlantısızlar Hareketi'nin oluşumunda etkin rol oynamış ve önderlik etmiştir. Bu hareketteki rolü, onun küresel bir devlet adamı olarak konumunu pekiştirmiş ve uluslararası alanda saygı görmesine yol açmıştır.
Stalin ile Ayrılık ve Titoizm
Savaştan sonra rejimi Stalinist söylemlerle Sovyetler Birliği ile bağlarını güçlendirmiştir. Ancak 1948'de Sovyetler Birliği ile yaşanan kopuş, Tito'nun liderliğinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu ayrılık, onu Yugoslav egemenliğini ve Moskova'nın etkisinden bağımsızlığı savunan özerk bir lidere dönüştürmüştür. Bu süreçte, kendi diktatörlük tarzını Titoizm adı altında geliştirmiştir.
Ölümü ve Mirası
Josip Broz Tito, 1980 yılında hayata gözlerini yummuştur. Ölümünden sonra pek çok cadde ve sokağa onun adı verilmiştir. Vefatının ardından ülkeyi yönetecek olan ve her biri bir yıl süreyle başkanlık yapacak altı cumhuriyet ve iki özerk bölgenin temsilcilerinden oluşan bir Başkanlık Konseyi (Predsedništvo) kurulmuştur. Belgelerde belirtildiği gibi, bu sistemin ülkeyi bir arada tutabilecek karizmatik bir liderin olmamasından kaynaklanan sorunlara yol açtığı ve dağılma sürecini hızlandırdığı düşünülmektedir. Tito'nun ölümünden sonra Slobodan Milošević yönetimindeki Sırp milliyetçiliğinin yükselişi ve artan ekonomik sorunlar, ülkenin hızla dağılmasına doğru giden süreci başlatmıştır.

Josip Broz Tito'ya Mezar Ziyareti Görüntüleri (Anadolu Ajansı)



