logologo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Keynesyen İktisat

fav gif
Kaydet
viki star outline

John Maynard Keynes, 1929 Büyük Buhranı’nın temel nedeninin toplam talepteki yetersizlikler olduğunu savunmuş ve bu yetersizliklerin ancak kamunun genişletici maliye politikaları ile giderilebileceğini ileri sürmüştür. Keynes, 1936 yılında yazdığı "İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi" adlı eserinde, o güne kadar kabul gören Klasik ve Neoklasik görüşlere karşı çıkarak, ekonomiye dair devrim niteliğinde yeni bir yaklaşım sunmuştur. Bu nedenle Keynes’in görüşleri "Keynesyen Devrim" olarak da adlandırılmaktadır.

Keynesyen iktisat, 1929 Büyük Buhranı’ndan 1970’lere kadar dünya ekonomilerinde baskın bir rol oynamıştır. Ancak stagflasyon deneyimi, bu yaklaşımın eksikliklerini ortaya koymuş ve Monetarist (Para Politikası) ve Neoklasik görüşlerin güçlenmesine neden olmuştur. Günümüzde ise Keynesyen politikalar, özellikle ekonomik durgunluk dönemlerinde hala uygulanmakta ve karma ekonomi modellerinin temel taşlarından biri olmaya devam etmektedir.

Keynesyen İktisatın Temel Görüşleri

  • Keynes, toplam talebin unsurları olan hanehalkları, firmalar ve dış âlem harcamalarının azalması durumunda, kamu kesiminin devreye girerek bu açığı kapatması gerektiğini savunur. Devlet bu müdahaleyi kamu harcamalarını artırarak veya vergi indirimleri yaparak gerçekleştirebilir. Özel kesim harcamalarının kamu tarafından telafi edilmesine "Telafi Edici Maliye Politikası" denir. Eğer enflasyon söz konusuysa, toplam harcamalar azaltılmalı ve devlet bu kez harcamalarını kısarak veya vergileri artırarak piyasayı dengelemelidir. Bu sebeple Keynesyen iktisat, "talep yanlı iktisat" olarak da adlandırılır.
  • Keynes, toplam talep analizine çarpan mekanizmasını kazandırmıştır. Yani yapılan harcamaların ekonomideki geliri katlanarak artıracağını savunmuştur.
  • Klasiklerin iddia ettiği gibi ücret ve fiyatların her zaman esnek olmadığını ileri sürmüştür. Ona göre ücret ve fiyatlar artış yönünde esnek, azalış yönünde ise katıdır. Bu durum, işsizliğin ve ekonomik dengesizliklerin kendiliğinden düzelmesini engelleyerek devlet müdahalesini gerekli kılar.
  • Keynes, Klasiklerin "her arz kendi talebini yaratır" düşüncesine karşı çıkmıştır. Eğer bu doğru olsaydı, 1929 Büyük Buhranı asla yaşanmazdı. Ayrıca, tasarrufların milli geliri artırmak yerine, gömüleme şeklinde gerçekleşmesi halinde toplam talebi azaltacağını ileri sürmüştür.
  • Klasikler, paranın yalnızca işlem amacıyla elde tutulduğunu ve para talebinin faiz oranına duyarlı olmadığını savunurken, Keynes paranın işlem, ihtiyat ve spekülasyon amaçlı elde tutulabileceğini ileri sürmüştür.
  • Keynes, tam istihdamın nadiren gerçekleştiğini ve eksik istihdamın kalıcı olabileceğini savunmuştur. Emek piyasasında, emek arz edenler nominal ücreti, emek talep edenler ise reel ücreti dikkate alır. Bu nedenle piyasanın kendi kendine tam istihdama ulaşması mümkün değildir.
  • Klasik ekonomi anlayışı küçük ve denk bütçeyi savunurken, Keynes bütçenin bir maliye politikası aracı olarak kullanılabileceğini ileri sürmüştür.

Kaynakça

Eroğlu, Necati. “Keynesyen ve Yeni Keynesyen İktisat Yaklaşımlarının Karşılaştırılması.” Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 65, no. 1 (2010): 101–125.


Keynes, John Maynard. İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi. Çeviren Hasan Esen. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.


Topçu, Fatih. “Keynesyen İktisat ve Küresel Krizler Üzerine Bir Değerlendirme.” Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 21, no. 3 (2019): 89–104.


Yeldan, Erinç. “Keynesyen İktisat ve Modern Makroiktisadın Evrimi.” Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Dergisi 18, no. 2 (2003): 45–67.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarMelike Saraç24 Mart 2025 06:27
KÜRE'ye Sor