Kolon malign neoplazmları, kalın bağırsağın (kolon) epitel hücrelerinden köken alan kötü huylu tümörlerdir ve genellikle adenokarsinom tipinde görülür. Kolorektal kanserler, dünya genelinde en sık görülen kanser türlerinden biridir ve hem erkeklerde hem de kadınlarda önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Kolon kanseri, genellikle poliplerden gelişir ve erken evrelerde teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Risk faktörleri arasında yaş, aile öyküsü, inflamatuar bağırsak hastalıkları, obezite ve diyet faktörleri yer alır. Tarama programları, erken teşhis ve tedavi açısından büyük önem taşır.
Kolon Malign Neoplazmlarının Epidemiyolojisi
Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedenlerinden biridir. İnsidans, gelişmiş ülkelerde daha yüksektir. Erkeklerde kadınlara oranla biraz daha sık görülür ve genellikle 50 yaş üstü bireylerde teşhis edilir. Son yıllarda, tarama programlarının yaygınlaşmasıyla erken evre teşhis oranları artmıştır.
Risk Faktörleri
Kolon malign neoplazmlarının gelişiminde rol oynayan başlıca risk faktörleri şunlardır:
Yaş
Kolon kanseri riski yaşla birlikte artar. Vakaların büyük çoğunluğu 50 yaş üstü bireylerde görülür.
Aile Öyküsü ve Genetik Faktörler
Ailesel adenomatöz polipozis (FAP): Bu sendrom, kolonda yüzlerce polip oluşumuna ve kanser riskinde belirgin artışa neden olur.
Lynch sendromu (Herediter nonpolipozis kolorektal kanser): Kolon kanseri riskini önemli ölçüde artıran bir diğer genetik durumdur.
İnflamatuar Bağırsak Hastalıkları
Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı: Kronik inflamasyon, kolon epitelinde displazi ve kanser gelişimini tetikleyebilir.
Diyet ve Yaşam Tarzı
Yüksek yağ ve düşük lifli diyet: Kolon kanseri riskini artırır.
- Obezite ve fiziksel hareketsizlik: Risk faktörleri arasındadır.
- Alkol ve tütün kullanımı: Kolon kanseri riskini artırabilir.
Patolojik Özellikler
Kolon malign neoplazmlarının büyük çoğunluğu adenokarsinom tipindedir. Bu tümörler, kolon mukozasının glandüler epitel hücrelerinden köken alır. Histolojik olarak iki ana alt tipi vardır:
İntestinal Tip
Daha iyi diferansiye olmuş hücrelerden oluşur ve genellikle poliplerden gelişir.
Müsinöz Tip
Müsin üreten hücrelerden oluşur ve daha agresif seyirlidir.
Klinik Bulgular ve Tanı
Kolon malign neoplazmları, erken evrelerde semptom vermeyebilir veya hafif şikayetlere neden olabilir. İlerleyen evrelerde şu belirtiler görülebilir:
- Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik (ishal veya kabızlık),
- Rektal kanama veya dışkıda kan (hematokezya),
- Karın ağrısı veya rahatsızlık hissi,
- Açıklanamayan kilo kaybı,
- Demir eksikliği anemisi.
Tanı, kolonoskopi ve biyopsi ile konulur. Kolonoskopi sırasında kolon mukozası incelenir ve şüpheli lezyonlardan biyopsi alınır. Ayrıca, tümörün yayılımını değerlendirmek için görüntüleme yöntemleri (BT, MRI, PET-CT) kullanılabilir.
Tedavi Yöntemleri
Kolon malign neoplazmlarının tedavisi, tümörün evresine, lokalizasyonuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre planlanır. Başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:
Cerrahi Tedavi
Erken evre tümörlerde, tümörlü dokunun cerrahi olarak çıkarılması en yaygın tedavi yöntemidir. Segmental rezeksiyon veya hemikolektomi uygulanabilir. Lenf nodu tutulumu varsa, lenf nodu diseksiyonu yapılır.
Kemoterapi
Cerrahi sonrası adjuvan tedavi olarak veya ileri evre tümörlerde kemoterapi kullanılabilir. 5-florourasil (5-FU), kapesitabin ve oksaliplatin gibi ilaçlar sıklıkla kullanılır.
Radyoterapi
Rektum kanserlerinde cerrahi öncesi (neoadjuvan) veya sonrası (adjuvan) radyoterapi uygulanabilir. Kolon kanserlerinde radyoterapi sınırlı bir role sahiptir.
Hedefe Yönelik Tedaviler
KRAS mutasyonu olmayan tümörlerde anti-EGFR tedaviler (cetuximab, panitumumab) kullanılabilir. Ayrıca, anjiyogenez inhibitörleri (bevacizumab) de tedavi seçenekleri arasındadır.
İmmünoterapi
Mikrosatellit instabilitesi (MSI) yüksek olan tümörlerde immünoterapi (PD-1 inhibitörleri) etkili bir tedavi seçeneğidir.
Prognoz ve Takip
Kolon malign neoplazmlarının prognozu, tümörün evresine, histolojik tipine ve tedaviye yanıta bağlıdır. Erken evre tümörlerde 5 yıllık sağkalım oranları %90'ın üzerinde iken, ileri evre tümörlerde bu oran %10-20'ye düşer. Tedavi sonrası düzenli takip, nükslerin erken tespiti açısından önemlidir.


