Levirat, ölen bir erkeğin dul kalan eşinin, genellikle merhumun erkek kardeşiyle evlenmesi adetidir. Bu evlilik türü, dünya genelinde çeşitli toplumlarda farklı biçimlerde ve gerekçelerle uygulanagelmiştir.
Etimoloji ve Terminoloji
"Levirat" terimi, Latince "kayınbirader" veya "kocanın erkek kardeşi" anlamına gelen "levir" kelimesinden türemiştir. Türk dillerinde bu evlilik türü için Kazakça ve Kırgızcada "Amengerlik", Özbekçede "Omonatgirlik" (emanetgirlik) ve Türkmencede "Daklma" gibi terimler kullanılmaktadır. Batı dillerinde de Latince kökenli benzer kelimeler kullanılırken, İbranicede "yibbum" kelimesi bu adeti ifade eder.
Coğrafi ve Kültürel Yaygınlık
Levirat evliliği, Afrika, Avustralya ve Amerika kıtalarındaki bazı kabilelerin yanı sıra, özellikle Orta Doğu toplumlarında (Yahudiler, Cahiliye Dönemi Arapları), Hindular arasında ve Orta Asya'daki göçebe Türk ve Moğol kavimlerinde yaygın olarak görülmüştür.
Uygulamadaki Farklılıklar ve Kurallar
Levirat uygulamasının kuralları toplumdan topluma değişiklik gösterebilmektedir:
- Yahudi ve Hindu toplumlarında levirat evliliğinin yapılabilmesi için genellikle ölen kardeşin çocuğunun olmaması şartı aranır. Hindularda dul kadın, ölen kocasının evlenmemiş küçük kardeşiyle evlenirken, Yahudilerde levirat evliliğinden doğan ilk erkek çocuğa ölen kardeşin adı verilir ve bu çocuk onun mirasçısı kabul edilir.
- Eski Türk toplumlarında ise levirat, genel olarak bir erkeğin ölen ağabeyinin dul eşiyle (yenge) evlenmesi şeklinde görülürdü. İslamiyet öncesi dönemde, babanın ölümünden sonra oğulların üvey anneleriyle evlenebilmesi de Türklerdeki leviratın bir başka biçimiydi. Ayrıca, dul kalan amca veya kuzen eşiyle evlenme uygulamalarına da rastlanmıştır. Göktürklerde ağabeyi veya amcası ölen bir kimsenin yengesiyle evlenmesi beklenirken, büyük kardeşin küçük kardeşinin eşiyle evlenmesi uygun görülmezdi. Nogaylarda ise ölen ağabeyin dul eşiyle küçük kardeş evlenebilirken, ölen küçük kardeşin eşiyle büyük kardeşin evlenmesine izin verilmezdi. Kazak Türklerinde "amengerlik" adı verilen leviratın uygulanışında, dul kadına bir amenger (evleneceği kişi) seçimi kocasının ölümünden sonraki bir yıllık yas döneminin ardından aksakalların kararıyla gerçekleşir; eğer ölen kocanın hem ağabeyi hem de erkek kardeşi varsa, kadının ağabeyle evlenmesi beklenirdi.
Leviratın Nedenleri ve Amaçları
Levirat evliliğinin temelinde çeşitli sosyal, ekonomik ve kültürel gerekçeler yatmaktadır:
- Dul Kadının ve Çocukların Korunması: En temel nedenlerden biri, kocasını kaybeden kadının ve eğer varsa çocuklarının sahipsiz kalmasını önlemek, onlara maddi ve manevi güvence sağlamaktır. Kadının ve çocuklarının yoksulluk içinde yaşamasına veya topluluk dışına çıkmasına engel olunurdu.
- Ailenin Bütünlüğünün Korunması: Levirat, "ailenin bölünmezliği" anlayışının bir sonucu olarak görülür. Evlilik yoluyla kurulan akrabalık bağlarının ve aile birliğinin devamı amaçlanırdı.
- Aile Mülkünün Parçalanmasının Önlenmesi: Dul kadının aile dışından biriyle evlenmesi durumunda kendi malını veya çocukların mirasını beraberinde götürmesi olasılığına karşı, levirat yoluyla aile mülkünün aile içinde kalması hedeflenirdi. Özellikle kalın (başlık parası) ödenerek evlenilen kadının, kocası öldüğünde aile malı olarak kabul edilmesi ve küçük kardeşe miras kalması bu durumla ilişkilidir.
- Soyun Devamı ve İttifakların Sürdürülmesi: Özellikle hanedanlar arasında, levirat evlilikleri siyasi ittifakların devamını sağlamak, mevcut güç dengelerini korumak ve soyun o aile veya kabile içinde devam etmesini güvence altına almak amacıyla yapılırdı. Örneğin, Hunlarda leviratın hanedanın birlik ve beraberliğini korumada önemli rol oynadığı belirtilmiştir.
- İnanç Sistemleri: İslamiyet öncesi Türklerde Şamanizm'in etkisiyle, kağanların eşlerinin kutsal sayılması ve kağandan başka bir erkeğe ait olamayacağı düşüncesi, onların yine hanedan içinden biriyle evlendirilmesine yol açmış olabilir. Ayrıca, ölen kişinin ruhuna hizmetin devam etmesi için dul eşin, kocasının oğlu ya da kardeşiyle evlenmesi gerektiği inancı da etkili olmuştur.
Tarihsel Süreçte Türk Toplumlarında Levirat
Levirat uygulamasına M.Ö. 3. yüzyılda Hunlardan itibaren çeşitli Türk devlet ve topluluklarında rastlanmaktadır.
- Hunlar: Çin kaynakları, Hunlarda erkek çocukların üvey anneleriyle veya erkek kardeşlerinin dul eşleriyle evlendiğini belirtir. M.Ö. 31 yılında Hun hükümdarı Houhan-ya Tanhu'nun oğlu Joti Yabgu'nun, babasının dul kalan üvey annesiyle evlenmesi buna bir örnektir.
- Göktürkler: Çin yıllıkları Göktürklerde de leviratın yaygın olduğunu kaydeder. Örneğin, 580'de Taspar Kağan'ın ölümü üzerine dul eşi, yerine geçen Işbara Kağan ile evlenmiştir. Benzer şekilde, Şi-pi Kağan'ın (ö. 619) eşi İçen Hatun, önce kocasının kardeşi Çor Kağan ile, onun da ölümü üzerine diğer kardeşi İl Kağan ile evlenmiştir.
- Uygurlar: Bulunan bir Uygur vasiyetnamesinde, bir babanın oğullarının kendi eşiyle (üvey anneleriyle) evlenmesini engellemeye çalışması, bu adetin Uygurlar arasında da var olduğuna işaret eder.
- Oğuzlar: 10. yüzyılda İbn Fadlan, Oğuzlarda bir adam öldüğünde, öz annesi olmamak şartıyla büyük oğlunun babasının dul karısıyla evlendiğini aktarır.
- Karahanlılar: Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han'ın babası ölünce (915), annesinin, amcası Oğulcak Kadir Han ile evlendiği bilinmektedir.
- Selçuklular: Selçuk Bey'in oğlu Mikail'in ölümü üzerine eşinin, kayınbiraderi Yusuf Yınal ile evlendiği ve bu evlilikten İbrahim Yınal'ın doğduğu kaydedilmiştir. Çağrı Bey'in 1059'da vefatının ardından kardeşi Tuğrul Bey'in, Çağrı Bey'in dul eşlerinden biriyle (Süleyman'ın annesi) evlendiği de bilinmektedir. Irak Selçukluları, Danişmentliler, Mengücekliler ve Artuklular gibi daha sonraki Selçuklu dönemi devlet ve beyliklerinde de hanedan üyeleri arasında siyasi ve sosyal amaçlarla levirat evlilikleri yapılmıştır.
- Moğollar: Türklerle yoğun etkileşimleri sonucu Moğollar da levirat adetini benimsemişlerdir. Carpini, Rubruck ve Marco Polo gibi Avrupalı seyyahlar, Moğollarda erkeklerin üvey anneleriyle (öz anne hariç) ve kardeşlerinin dul eşleriyle evlendiğini kaydetmişlerdir. Altın Orda ve ardılı hanlıklarda da levirat uygulamaları devam etmiştir; örneğin, Kazan Hanı Halil Han'ın 1467'de çocuksuz ölümü üzerine dul eşi Nur Sultan, Halil Han'ın kardeşi İbrahim ile evlenmiştir.
- Timurlular: Türk-Moğol geleneğini sürdüren Timurlu Devleti'nde levirat evliliği sıkça uygulanmıştır. Timur'un oğulları Cihangir ve Ömer Şeyh'in ölümlerinin ardından dul kalan eşleri Sevin Beg Hanzâde ve Mülket Aga'nın, Timur'un diğer oğulları Miranşah ve Şahruh ile evlenmeleri önemli örneklerdir. Bu eşlerin Cengiz Han soyundan gelmesi, Timur'un siyasi meşruiyet arayışıyla da bağlantılıydı. Ancak levirat sadece Cengiz soyundan gelen dullarla sınırlı kalmamış, hanedan içinde ve dışında çeşitli örnekleri görülmüştür. Uluğ Bey döneminde yaşanan bir olay, halk arasında da levirat adetinin varlığını ve kadının rızasının Şeriata göre önemini göstermektedir.
- Diğer Türk Toplulukları ve Günümüz: Levirat adeti, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Karakalpaklar, Türkmenler gibi pek çok Orta Asya Türk halkında yakın zamanlara kadar varlığını sürdürmüştür. Kırgızların Manas Destanı ve Kazakların Kız Cibek Destanı gibi sözlü edebiyat ürünlerinde de levirat motiflerine rastlanır. Günümüzde Türkiye'nin bazı bölgelerinde ve diğer Türk topluluklarında, özellikle kırsal kesimlerde ve belirli aşiretler arasında levirat evliliğinin izlerine rastlanmaktadır, ancak sıklığı azalmıştır.
İslamiyet'in Etkisi
Türklerin İslamiyet'i kabul etmesiyle birlikte, Kur'an'da yasaklanmış olan üvey anne ile evlenme şeklindeki levirat uygulaması terk edilmiştir. Ancak, İslam dininde bir sakınca görülmeyen yengeyle (ölen kardeşin eşiyle) evlenme adeti, özellikle mirasın bölünmemesi, dul kadının ve çocukların himayesi gibi gerekçelerle Türk toplumlarında devam etmiştir.
Sonuç olarak levirat, kökleri eski dönemlere dayanan ve Türk kültüründe sosyal, ekonomik ve siyasi açılardan önemli işlevler üstlenmiş bir evlilik biçimidir. Zamanla ve İslamiyet gibi büyük kültürel değişimlerle dönüşüme uğrasa da, temel amaçları itibarıyla varlığını uzun süre devam ettirmiştir.