Anadolu Türk mimarisinde ahşap cami geleneğinin en özgün örneklerinden biri olan Mahmut Bey Camii, Kastamonu ilinin merkez ilçesine bağlı Kasaba köyünde yer almaktadır. 1366 yılında Candaroğulları Beyliği döneminde Mahmut Bey tarafından inşa ettirilmiş olan yapı, çivi kullanılmaksızın bindirme tekniğiyle yapılmış olması ve iç mekânında yer alan özgün kalem işi süslemeleriyle öne çıkmaktadır. Caminin mimari özellikleri, süsleme repertuvarı ve korunmuş yapısal bütünlüğü, onu Ortaçağ Anadolu camileri arasında seçkin bir konuma yerleştirmiştir. Bu nitelikleriyle Mahmut Bey Camii, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne, 2023 yılında ise “Anadolu’nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Taşıyıcılı Camileri” başlığı altında Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.

Mahmut Bey Camii (Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı)
Tarihsel Arka Plan
Mahmut Bey Camii, Anadolu’da Beylikler Dönemi mimari geleneği içinde yer alır. Candaroğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflamasıyla 13. yüzyılın sonlarında Kastamonu ve çevresinde kurulmuş ve bölgeye yaklaşık iki yüzyıl boyunca egemen olmuştur. Bu süreçte özellikle dini yapılar başta olmak üzere birçok mimari eser inşa edilmiştir. Mahmut Bey Camii bu eserler arasında ahşap mimarisiyle öne çıkar. Caminin kitabesine göre 1366 yılında inşa edilen yapı, Anadolu'daki çivi kullanılmadan bindirme tekniğiyle yapılmış nadir camilerdendir. Caminin inşa tarihi, dendrokronolojik analizlerle de doğrulanmıştır.
Kasaba Köyü’nün geçmişi daha da eski dönemlere uzanmaktadır. Çobanoğulları Beyliği’nin ilk yerleşimlerinden biri olan bu bölge, arkeolojik verilere göre Paleolitik Dönem’den itibaren yerleşim görmüştür. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izler taşıyan köy, doğal yapısı ve tarihi dokusuyla önemli bir kültürel peyzaj alanı olarak değerlendirilmektedir.
Mimari Yapı ve Malzeme Özellikleri
Mahmut Bey Camii, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Yapı yaklaşık 17,9 × 11,55 metre boyutlarındadır. Dış duvarları moloz taştan yapılmış; iç mekânda ise tamamen ahşap kullanılmıştır. Caminin mihrabında ve pencere çerçevelerinde alçı, giriş kapısı lentolarında ise mermer malzeme tercih edilmiştir.
Üst örtüsü çivi ve metal aksam kullanılmaksızın bindirme tekniği ile yapılmıştır. Ahşap taşıyıcı sistemde dört adet ana dikme yer almakta; bu dikmelerin ikisi onikigen, ikisi dairesel kesitlidir. Taşıyıcı ahşap sistemin bağlantılarında geçme yöntemi kullanılmıştır. Böylece korozyon riski ortadan kaldırılmış, yapı uzun ömürlü hale getirilmiştir.
Taşıyıcı sistemde kullanılan ahşap dikmeler, taş kaideler üzerine oturtulmuş ve üzerlerine oyma, kakma ve kalem işi teknikleriyle bezemeler uygulanmıştır. Cami içinde yer alan ahşap tavan sistemi, pahlanmış kirişler, bindirme bağlantılar ve ahşap sarkıtlarla detaylandırılmıştır. Caminin harim kısmı üç sahına ayrılmıştır. Tavan kirişlemeleri ve döşeme birleşimleri ahşap malzeme ile yapılmış olup, hiçbir şekilde çivi kullanılmadan geçme sistemle birleştirilmiştir. Bu teknik hem dayanıklılığı artırmış hem de yapının uzun ömürlü olmasını sağlamıştır.
Süslemeler ve Sanat Özellikleri
Camide kullanılan süslemeler, kalem işi tekniğinde kök boyalarla gerçekleştirilmiş olup ahşap zeminle bütünlük oluşturacak biçimde tasarlanmıştır. Kırmızı, mavi, sarı, yeşil, siyah, beyaz ve krem tonlarında zengin bir renk paleti kullanılmıştır. Süslemelerde bitkisel ve geometrik motiflerin yanı sıra simetri ve tekrarın esas alındığı kompozisyonlar da yer almaktadır.

Mahmut Bey Camii’nin kalem işiyle süslenmiş özgün ahşap tavan detayları (Kültür Portalı)
Tavan üç bölümden oluşur: orta tavan ve iki yan tavan. Kirişlerin zemine bakan yüzeyleri bezemeli pervazlarla kaplanmış, orta kısımlarda ahşap sarkıtlar yerleştirilmiştir. Ahşap mahfil korkuluklarında geometrik şekiller yer almakta, mahfile ulaşım ahşap basamaklı merdivenlerle sağlanmaktadır.
Minber çam ağacından yapılmış olup yalnızca taht kısmı özgünlüğünü korumaktadır. Ajur ve çıtakari tekniğiyle süslenmiş olan minberde on kollu yıldız motifleri dikkat çeker. Minberin külahı piramit formundadır ve dört sıralı mukarnasla bezenmiştir. Mihrap ise dıştan içe doğru kademelendirilen bordürlerle tanımlanmış, mukarnas yuvaları uzun badem formlarında tasarlanmıştır.

Mahmut Bey Camii'nin içeriden görünüşü ahşap tavan süslemeleri ve taşıyıcı sütunlar (Kültür Portalı)
Ahşap Giriş Kapısı
Mahmut Bey Camii’nin en dikkat çekici unsurlarından biri de Ankaralı Nakkaş Mahmud oğlu Abdullah tarafından yapılan ahşap giriş kapısıdır. Geometrik ve bitkisel detaylarla süslenen bu çift kanatlı kapı, kakma tekniği ile yapılmıştır. Kapının üzerinde dairesel ve damla formlu panolar içinde yıldız ve çiçek motifleri yer almaktadır. Mermer eşik üzerine oturan kapı, 1972 yılında izinsizce sökülüp çalınmış; daha sonra bulunarak Kastamonu Etnografya Müzesi'nde koruma altına alınmıştır. Bugün camide, Kastamonulu ahşap ustası Hikmet Değirmencioğlu tarafından yapılan benzeri yer almaktadır.

Ankaralı Nakkaş Mahmutoğlu Abdullah tarafından oyma sanatıyla yapılan ahşap giriş kapısı (Kültür Portalı)
Mahfil ve Diğer Ahşap Unsurlar
Caminin mahfil bölümü, farklı seviyelerde tasarlanmış dört ayrı mahfilden oluşmaktadır. Döşeme kirişleri ile tavan kirişleri benzerlik göstermektedir. Ahşap direklerin üst bölümleri kırmızı zemin üzerine beyaz renkli geometrik motiflerle, alt bölümleri ise kırmızı zemin üzerine siyah çerçeveli, beyaz ters-düz ok motifleriyle süslenmiştir.
Yan yüzeylerde ise kırmızı zemin üzerine yeşil renkli bitkisel motifler yer alır. Kuzey yönündeki dairesel kesitli dikmelerde motiflerin her biri farklı renklerde yapılmıştır.
İnşaat Teknolojisi ve Koruma
Mahmut Bey Camii'nin üst örtüsünde sarıçam ağacı kullanılmıştır. Sarıçam ağacının kurtlanmaya yatkın bir tür olmasına rağmen camide kurtlanma görülmemesi, yapının inşa sürecindeki teknik tercihlerle ilişkilendirilmiştir. Anlatıya göre ağaçlar kışın en soğuk dönemlerinde, dolunay zamanında kesilmiştir. Bu dönemde özsuyunu toprağa gönderen ağaçlar, doğal olarak dayanıklı hale gelmiştir. Bu geleneksel bilgi, Feride Hanım adlı bir divan şairinin şu beyitine dayandırılmaktadır:
“Çarık yapacaksan yapacaksın kömüş kafası deriden,
Eser bırakacaksan ağacı kesip hazırlayacaksın zemheriden.”
Ayrıca cami yapımında deve derisi, saman balyası ve deve kuşu yumurtası gibi organik malzemeler kullanıldığı da aktarılmaktadır. Bu malzemelerin nem kontrolü ve böceklenme önleme amacı taşıdığı düşünülmektedir.
Koruma ve Restorasyon Süreci
Mahmut Bey Camii, uzun geçmişi boyunca çeşitli onarımlardan geçmiştir. 19. yüzyılda başlayan ilk onarımlar, 1940’lı yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu tarafından yürütülen çalışmalarla sürdürülmüştür. 1943 yılında yaşanan deprem sonrası minare yıkılmış, 1945 yılında yeniden inşa edilmiştir. 1960’lı yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından minare tekrar yenilenmiş, 1980’li yıllarda ise ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi’nin katkılarıyla kapsamlı bir onarım süreci yürütülmüştür. 2000’li yıllarda özellikle yapıdaki nem ve biyolojik bozulmaların önlenmesine yönelik restorasyon projeleri gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede cami içi aydınlatmalar sınırlandırılmış, çatı ve dış duvarlar yenilenmiştir.
Ahşap süslemelerin korunması amacıyla yapı içindeki iklimsel denge dikkate alınmış ve zarar görebilecek alanlar izole edilmiştir. Ayrıca caminin çevresi de yeniden düzenlenerek ziyaretçilere yönelik WC, abdesthane ve hediyelik eşya birimleri eklenmiştir. Caminin içindeki ve çevresindeki bilgilendirme tabelaları artırılmış, fakat bilgi yetersizliği hâlâ önemli bir sorun olarak değerlendirilmektedir.
Tarihsel ve Kültürel Süreç
Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii, Candaroğulları Beyliği'nin mimari ve sanat alanındaki en ileri örneklerinden biri olarak değerlendirilir. 1374 tarihli Mahmut Bey Vakfiyesi’nde camiye bağışlanan araziler kayıtlıdır. Cami 2005 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetine geçmiştir.
Yapı, zaman içinde birçok kez onarımdan geçirilmiştir. Son restorasyonlar 2007 ve 2008 yıllarında gerçekleştirilmiştir. Cami, içinde sürekli olarak ibadet edilen bir yapı olma özelliğini de korumuştur. Yangın riski nedeniyle günümüzde sadece Cuma namazlarında kullanılmaktadır.
UNESCO Dünya Mirası Süreci ve Tescil
Mahmut Bey Camii, ilk olarak 15 Nisan 2014 tarihinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır. Bu süreç Kastamonu Valiliği öncülüğünde yürütülmüş ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) koordinasyonunda “UNESCO Masası” kurulmuştur.
2023 yılında Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde düzenlenen 25. Dünya Mirası Komitesi toplantısında Mahmut Bey Camii, Afyonkarahisar Ulu Camii, Ankara Ahi Şerefeddin Camii, Eskişehir Sivrihisar Ulu Camii ve Konya Beyşehir Eşrefoğlu Camii ile birlikte Türkiye'nin ilk “seri adaylık başvurusu” ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilmiştir.
Turizm ve Tanıtım Potansiyeli
Mahmut Bey Camii ve Kasaba Köyü, Kastamonu’nun kültürel turizmi açısından önemli bir destinasyon oluşturma potansiyeline sahiptir. Yapılan anket ve gözlemler, ziyaretçilerin yapıdan büyük ölçüde memnun kaldığını, ancak ulaşım ve tanıtım konusunda eksikliklerin bulunduğunu göstermektedir. Kasaba Köyü’ne ulaşımın sınırlı olması ve tanıtım faaliyetlerinin yetersiz kalması nedeniyle yapı yeterince ziyaretçi çekememektedir. Cami çevresine kurulan sınırlı sayıdaki hediyelik eşya stantları, ziyaretçilerin köyde geçirdiği zamanı uzatmakta yetersiz kalmaktadır.
Ziyaretçilerin yapıda daha uzun süre vakit geçirmesi için rehberlik hizmetlerinin artırılması, bilgi panolarının yenilenmesi ve çevre düzenlemelerinin genişletilmesi önerilmektedir. Aynı zamanda köyde yer alan diğer tarihi yapılar—Camii Hamamı, Pazariçi Hamamı, ahşap konaklar—restore edilerek turistik güzergâha dahil edilmelidir. Bu gelişmeler Mahmut Bey Camii’nin UNESCO kalıcı listesine alınma sürecine de katkı sağlayacaktır.
Kastamonu Candaroğlu Mahmutbey Camii (TRT Avaz)
Hatıra Parası
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, cami için 925 ayar gümüşten oluşan 3.000 adet hatıra parası bastırmıştır. Paranın ön yüzünde caminin dış görünümü, arka yüzünde ise süslemelerden bir kesit yer almaktadır. Bu paralar, 17 Ocak 2025 tarihinden itibaren satışa sunulmuştur.

Basılan Hatıra Parası (Anadolu Ajansı)


