Mıhlı Şelalesi, Türkiye’nin kuzeybatısında, Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesi sınırlarında yer alan bir akarsu şelalesidir. Adını üzerinde yer aldığı Mıhlı Çayı’ndan alan şelale, Kazdağları'nın batı yamaçlarında konumlanmıştır. Doğal oluşumların yanı sıra tarihî yapıları da içeren bir alanda yer alan Mıhlı Şelalesi, hem ekolojik değerleri hem de tarihsel sürekliliği nedeniyle dikkat çekmektedir.
Hidrografik ve Jeomorfolojik Özellikler
Mıhlı Şelalesi, Kazdağları'ndan doğan Mıhlı Çayı’nın küçük bir kolunun yaklaşık 4–5 metre yüksekten dökülmesi sonucu oluşan bir çağlayandır. Şelalenin aktığı dere yatağında zamanla oluşmuş doğal oyuklar ve küçük göletler yer almaktadır. Suyun aktığı kayalık zemin, bölgedeki granit ve kalker karakterli kayaçlardan oluşmaktadır. Bu durum, suyun akış yönünü sınırlamakta ve çevresinde çeşitli mikro-topografik oluşumlara neden olmaktadır. Akarsu, yıl boyunca debisini büyük ölçüde korumakta; yaz aylarında azalsa da tamamen kurumamaktadır.

Mıhlı Şelalesi Görseli. (Anadolu Ajansı)
Ekolojik Özellikler
Bitki Örtüsü
Mıhlı Şelalesi ve çevresi, Akdeniz ikliminin etkisinde şekillenen tipik bir bitki örtüsüne sahiptir. Bölgede yoğun olarak zeytin ağaçları, kızılçam (Pinus brutia), meşe (Quercus spp.) türleri ve maki toplulukları görülmektedir. Şelale çevresi ise mikroklimatik özellikleri nedeniyle yer yer nemli orman altı bitkileriyle örtülüdür. Kayalık alanlarda eğrelti otları ve yosun türlerine de rastlanmaktadır.
Hayvan Varlığı
Doğal ortam, çeşitli kuş türlerine ve küçük memelilere yaşam alanı sunmaktadır. Özellikle serçegiller, ağaçkakanlar, küçük kemiriciler ve suya bağımlı çeşitli amfibiler bölgede tespit edilmiştir. Ayrıca Mıhlı Çayı’nın bazı kısımlarında küçük balık türleri ve sucul omurgasızlara rastlanmaktadır.
Tarihî Yapılar ve Kültürel Doku
Başdeğirmen (Tarihi Su Değirmeni)
Şelale yakınlarında yer alan ve “Başdeğirmen” olarak adlandırılan tarihi su değirmeni, bölgenin geçmişte tarımsal faaliyetlerdeki önemine işaret etmektedir. Mıhlı Çayı’nın suyuyla çalışan bu taş yapı, tahıl öğütme işleviyle yerel halk tarafından kullanılmıştır. Geleneksel taş işçiliği ile inşa edilen değirmen, işlevini yitirmiş olsa da yapısal bütünlüğünü büyük ölçüde korumaktadır.

Mıhlı Şelalesi Başdeğirmen Görseli. (Küçükkuyu Belediyesi)
Roma Köprüsü
Şelale çevresinde bulunan bir diğer tarihsel unsur, Roma dönemine ait olduğu değerlendirilen bir taş köprüdür. Kesme taş bloklardan inşa edilen kemerli köprü, Mıhlı Çayı’nın iki yakasını birleştirmektedir. Günümüzde hâlâ ayakta olan bu yapı, hem mühendislik geçmişini hem de bölgenin antik dönemle olan bağını ortaya koymaktadır.

Mıhlı Şelalesi Roma Köprüsü Görseli. (Ayvacık Belediyesi)
Kullanım Biçimleri ve Ziyaretçi Profili
Şelale ve çevresi, yaz aylarında yerli ve bölgesel ziyaretçiler tarafından günübirlik gezi, yürüyüş, piknik ve doğa fotoğrafçılığı gibi etkinlikler için tercih edilmektedir. Ziyaretçilerin büyük kısmı Küçükkuyu ve civar köylerden gelmektedir. Ayrıca, Kazdağları’nı ziyaret eden doğa yürüyüş gruplarının rotaları arasında yer almaktadır. Ancak alanda resmi bir tabiat parkı ya da koruma statüsü bulunmamaktadır. Bu durum, çevresel sürdürülebilirlik açısından bazı riskleri de beraberinde getirmektedir.
Koruma Durumu ve Çevresel Duyarlılık
Mıhlı Şelalesi, herhangi bir özel çevre koruma statüsüne sahip olmamakla birlikte, Kazdağları’nın ekolojik bütünlüğü içerisinde değerlendirilen bir doğal unsurdur. Bölge, hem flora hem de fauna çeşitliliği açısından önemli bir mikrohabitat sunmaktadır. Ziyaretçilerin kontrolsüz faaliyetleri, çevre kirliliği ve düzensiz yapılaşma gibi unsurlar, şelalenin doğal yapısını tehdit edebilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle, alanda koruma bilincini artırmaya yönelik bilgilendirme ve planlama çalışmalarının yapılması önem arz etmektedir.
Mıhlı Şelalesi, sahip olduğu doğal özellikler, ekosistem çeşitliliği ve tarihî yapılarıyla Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi içinde öne çıkan doğal miras alanlarından biridir. Roma dönemine ait köprü ve geleneksel su değirmeni gibi tarihî kalıntılar, bu doğal alanın kültürel bir geçmişle bütünleştiğini göstermektedir. Kazdağları'nın eteklerinde yer alan bu şelale, doğa ile tarihin iç içe geçtiği bir peyzaj örneği sunmaktadır. Ancak, artan insan etkisi ve yetersiz koruma önlemleri nedeniyle sürdürülebilirlik açısından dikkatli bir yönetim yaklaşımı gerektirmektedir. Mıhlı Şelalesi’nin doğal ve kültürel varlık olarak korunması, bölgenin ekolojik bütünlüğünün sürdürülebilirliği açısından önemlidir.


