Muvaffakuddin Abdülaziz b. Abdülcebbar b. Ebû Muhammed es-Sülemî, 12. yüzyılın tanınan din ve tıp âlimlerinden biridir. Şeyh, imam ve âlim unvanlarına sahip olan Abdülaziz, yüksek ahlâkı, cömertliği ve hayırseverliği ile tanınmıştır. Özellikle yoksul ve muhtaç kimselere karşı büyük bir şefkat ve ilgi göstermiş, onların ihtiyaçlarını bizzat karşılamaya özen göstermiştir. İlaç, gıda ve diğer temel ihtiyaçlarını temin etmek suretiyle, toplumun zayıf kesimlerine sürekli destek olduğu ve güler yüzlü, dindar ve çevresindekiler tarafından sevilen bir kişiliğe sahip olduğu kaynaklarca nakledilmektedir.
Eğitimi
Eğitim hayatına Şam’da, el-Câmiʿ yakınında yer alan el-Medrese el-Emîniyye’de fıkıh tahsiliyle başladı. Daha sonra İlyas b. el-Mıtrân’dan tıp ilmi öğrenmeye yöneldi. Bu alanda kısa sürede yetkinlik kazandı; hem teorik bilgisi hem de pratik uygulamalarıyla dönemin önde gelen tabiplerinden biri hâline geldi. Tıp alanındaki bilgi ve tecrübesiyle örnek alınan âlimler arasında yer aldı ve bu alanda kendisine bağlı öğrenciler için umumi ders meclisleri düzenledi.
Görevleri
Muvaffakeddin, ilk olarak Nûreddin Mahmud b. Zengî (v. 569/1174) tarafından Şam’da inşa ettirilen büyük Bîmâristan’da görev aldı. Ardından Eyyûbî hükümdarı el-Melikü’l-Âdil Ebû Bekir b. Eyyûb (v. 615/1218)'un hizmetine girdi. Uzun yıllar boyunca onun yanında görev yaptı; bu süreçte kendisine çeşitli ihsanlar, yüksek maaşlar ve itibarlı makamlar verildi. Muvaffakuddîn’in elde ettiği yüksek gelirleri, yukarıda kaynaklardan naklen aktarıldığı üzere hayır işlerine harcadığı görülmektedir. Ayrıca halka ücretsiz tıb hizmetini münferit olarak da devam ettirdiği anlaşılmaktadır.
Talebeleri ve Eserleri
Abdülaziz es-Sülemî pek çok tıb talebesinin yetişmesinde öncü olmuştur. Öğrencileri arasında Reşidüddîn İbn es-Sûrî’nin ismi zikredilmektedir. O’nun tıb talebeleri için kaleme aldığı İmtihânu’l-Elibba li-Kâffeti’l-Etıbba isimli bir eseri vardır.
Muvaffakuddin Abdülaziz, bu hizmeti sürdürürken kolik (karın ağrısı) hastalığına yakalanarak Hicri 20 Zilkade 604 (6 Haziran 1208) tarihinde Şam’da vefat etti. Cenazesi Cebel-i Kâsiyûn’a defnedildi. Ölümünde yaklaşık altmış yaşındaydı. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Hicri 550 (1155–56) yılı civarında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir.



