Nijerya’daki St. Mary’s Katolik Okulu Toplu Kaçırma Olayı, 24 Kasım 2025 tarihinde Niger Eyaleti’nin Papiri yerleşimindeki St. Mary’s Katolik Okulu’na silahlı kişiler tarafından düzenlenen baskında 303 öğrencinin ve 12 öğretmen ile personelin kaçırılmasıyla gerçekleşen kitlesel bir rehine alma vakasıdır.
Nijerya’daki St. Mary’s Katolik Okulu Toplu Kaçırma Olayı-24 Kasım 2025 (DW News)
Olayın Arka Planı
Nijerya’nın Niger Eyaleti’ne bağlı Papiri yerleşimindeki St. Mary’s Katolik Okulu’na 24 Kasım 2025 Cuma günü gece saatlerinde silahlı bir grup tarafından baskın düzenlenmiştir. Yerel polis, saldırının yaklaşık 02.00 civarında gerçekleştiğini bildirmiştir. İlk açıklamalarda kaçırılan kişi sayısı daha düşük olarak belirtilmiş, ancak daha sonra yapılan doğrulama sonucunda 303 öğrencinin ve 12 öğretmen ile personelin kaçırıldığı teyit edilmiştir.
Nijerya Hristiyanlar Birliği (Christian Association of Nigeria – CAN), kaçırılan öğrencilerden en az 50’sinin Cuma ve Cumartesi günleri arasında kaçmayı başardığını açıklamıştır. CAN’ın Niger Eyaleti Başkanı Rahip Bulus Dauwa Yohanna, yaptığı açıklamada şu ifadeyi kullanmıştır: “Biraz rahat bir nefesle kaçan bu 50 çocuğun geri dönüşünü ne kadar alsak da, hepinizi kalan kurbanların kurtarılması ve güvenli bir şekilde geri dönüşü için dualarınıza devam etmeye çağırıyorum.” Aynı açıklamaya göre, öğrenciler kaçtıktan sonra güvenli bir şekilde aileleriyle yeniden bir araya gelmiştir.
Ailelerin Tepkisi ve Okul Bölgesindeki Durum
Öğrencilerin kaçtığı haberinin duyulmasının ardından çok sayıda veli St. Mary’s Katolik Okulu’na gitmiştir. Reuters’a konuşan üç çocuğu okulda bulunan Amose Ibrahim, çocuklarının kaçanlar arasında olmadığını şu sözlerle ifade etmiştir: “Ne yazık ki kaçanların arasında değillerdi. Aynı açıklamada Ibrahim, okul çevresinde yaşanan karışıklığı şöyle aktarmıştır: "Şu anda birçok veli ve yakınları okul çevresinde dolaşıyor"
Devletin ve Uluslararası Çevrelerin Tepkileri
Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu, olayın ardından güvenlik önlemlerinin yetersizliği üzerine 30.000 yeni polis memurunun işe alınmasını emretmiştir. Tinubu ayrıca, VIP koruma birimlerinde görev yapan polislerin çekilerek sahadaki asayiş görevlerine yönlendirilmesini istemiştir.
Papa Leo, Pazar günü yaptığı konuşmada kaçırılan öğrenciler ve öğretmenlerin derhâl serbest bırakılması çağrısında bulunmuştur. Papa’nın ifadeleri şu şekildedir: “Rehinelerin derhal serbest bırakılması için içten bir çağrıda bulunuyorum. Kaçırılan çok sayıda genç erkek ve kadın ile onların acı çeken aileleri için büyük bir üzüntü hissediyorum."
Bölgedeki Diğer Saldırılar ve Güvenlik Durumu
Kaçırma olayından 4 gün önce, Kebbi Eyaleti’nin Maga kasabasında bir kız öğrenci yurduna yapılan saldırıda 25 kız öğrenci kaçırılmış ve okulun müdür yardımcısı öldürülmüştür. Aynı hafta içinde Kwara Eyaleti’nde bir kiliseye düzenlenen saldırıda en az iki kişi hayatını kaybetmiş, 38 kişi kaçırılmış, daha sonra Nijerya güvenlik güçleri tarafından kurtarılmıştır. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF), bu tür saldırıları “çocuk haklarının acımasız ve ciddi bir ihlali” olarak nitelendirmiştir.
Güvenlik Önlemleri ve Arama-Kurtarma Çalışmaları
Yerel yetkililer ve güvenlik kurumları, kaçırılan öğrencilerin bulunması amacıyla kapsamlı bir arama-kurtarma operasyonu başlatmıştır. Operasyon, çevredeki ormanlık bölgelerde polis, ordu ve gönüllü yerel avcı gruplarının katılımıyla yürütülmektedir. Saldırganların kimlikleri henüz belirlenmemiştir ve şu ana kadar herhangi bir grup olayı üstlenmemiştir. Niger Eyaleti yönetimi, güvenlik riskinin yüksek olduğu bölgelerdeki tüm okulların geçici olarak kapatılması talimatını vermiştir.
Olayın Siyasal ve Uluslararası Yansımaları
Olayın ardından uluslararası tepkiler artmıştır. ABD Başkanı Donald Trump, Nijerya’daki Hristiyanlara yönelik saldırılar konusunda yaptığı açıklamalarda ülkeye karşı askerî müdahale tehdidinde bulunmuştur. Nijerya hükümeti bu iddiaları reddetmiş ve ülkedeki silahlı grupların saldırılarında yalnızca Hristiyanların değil, Müslümanların da hedef alındığını belirtmiştir. Yetkililer, saldırıların dini temelli olmaktan ziyade bölgesel güvenlik sorunları ve kaynak çatışmalarıyla ilişkili olduğunu açıklamıştır.


