Odunpazarı Evleri, Türkiye’nin Eskişehir ilinde, Odunpazarı ilçesinde konumlanan, Osmanlı sivil mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan ve geleneksel Anadolu yerleşim düzenini yansıtan tarihi konut dokusunu oluşturan yapılardır. Bu bölge, Eskişehir’in en eski yerleşim yeri olmasının yanı sıra, mimari, kültürel ve tarihsel açıdan değere sahiptir. Günümüzde hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktası Odunpazarı, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır.

Eskişehir Odunpazarı Evleri Türkiye Kültür Portalı
Tarihçe
Eskişehir, Antik Çağ’da Dorylaion olarak bilinmekteydi. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesiyle 1176 yılında II. Kılıçarslan’ın Bizans’a karşı kazandığı zaferden sonra yeniden kurulan şehir, Osmanlı döneminde “Sultan Önü” olarak da anılmıştır. İlk yerleşim yeri olan Odunpazarı, Porsuk Çayı’nın yukarısında kalan “Yukarı Şehir” olarak bilinmektedir.
Bölge, adını Osmanlı döneminde köylülerin şehre odun satmak için geldikleri bir pazar alanı olmasından almıştır. Odunpazarı yerleşimi, Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’ın Karacaşehir Kalesi’ne yerleşmesinin ardından gelişmiştir. Şarkiye Mahallesi, bu bölgedeki ilk mahalle olarak kayıtlara geçmiştir.

Odunpazarı Evleri Türkiye Kültür Portalı
Mimari Özellikler
Odunpazarı evleri, 19. yüzyıl Osmanlı sivil mimarisini yansıtan cumbalı, çıkmalı, ahşap süslemeli ve çoğunlukla iki ya da üç katlı yapılardır. Organik sokak dokusu içinde yer alan bu yapılar, dar, kıvrımlı sokaklarla çevrilidir. Evler genellikle alt katta hizmet alanlarını (mutfak, depo, ahır vb.) barındırırken, üst katlar yaşam alanı olarak kullanılmıştır.
Evlerin dış cepheleri yalın fakat mimari değerlere sahiptir. Pencerelerin konumlandırılması mahremiyet ilkesine dayalıdır; karşılıklı pencereler aynı hizaya denk gelebilmektedir. Çıkmalar, komşuluk ilişkileri ve sokakla kurulan görsel bağ göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Bahçeler ve avlular, mahremiyeti sağlayan yüksek duvarlarla çevrilidir.

Odunpazarı Evler ve Sokaklar Türkiye Kültür Portalı
Kültürel ve Sosyokültürel Yaşam
19.yüzyıldan itibaren Kırım ve Balkanlar’dan gelen göçler, Odunpazarı’nın demografik ve kültürel yapısını çeşitlendirmiştir. Demiryolunun gelmesiyle ekonomik canlılık artmış, taşra konakları ve zengin mimari unsurlar semte kazandırılmıştır. Ancak işgal yıllarında büyük tahribat yaşanmış; konaklar terk edilmiş ve zarar görmüştür. Cumhuriyet döneminde kent gelişimini Porsuk Nehri boyunca sürdürünce, Odunpazarı eski önemini kaybetmiş, bir süre unutulmuştur.
Koruma ve Restorasyon Çalışmaları
1981 yılında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından "tarihi ve kentsel sit" ilan edilen Odunpazarı, 1986 yılında da Kentsel Sit Alanı statüsü kazanmıştır. Bölgenin canlandırılması amacıyla 2005 yılında “Odunpazarı Evlerini Yaşatma Projesi” başlatılmıştır. Bu proje çerçevesinde 30 sokakta 300 ev, 3 cami, 1 külliye, 2 kervansaray, 15 çeşme ve 1 han restore edilmiştir. Projeye Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anadolu Üniversitesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve çeşitli sivil toplum kuruluşları destek vermiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda terkedilmiş yapılar; otel, restoran, kafe gibi işlevlerle yeniden kent yaşamına kazandırılmış, bölge Eskişehir’in en önemli kültür ve turizm merkezlerinden biri hâline gelmiştir.
Günümüzde Odunpazarı
Odunpazarı, bugün Eskişehir’in kültürel belleğinde canlı bir unsur olarak varlığını sürdürmektedir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde övgüyle bahsettiği sokaklar hâlâ kendi isimleriyle korunmaktadır. Lületaşı Müzesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Kurşunlu Camii ve Külliyesi gibi yapılar da Odunpazarı’nın önemli cazibe merkezleri arasında yer almaktadır.
Ayrıca, bakırcılık, kalaycılık, ahşap oymacılığı gibi geleneksel sanatların yaşatıldığı semtte, antikacılar ve el işi atölyeleri de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Sürdürülebilirlik Açısından Önemi
Odunpazarı Evleri, mimari sürdürülebilirlik, kültürel süreklilik ve sosyo-ekonomik dönüşüm açısından örnek bir kentsel miras alanıdır. Organik sokak yapısı, doğayla bütünleşik yaşam anlayışı ve kamusal–özel alan ayrımındaki denge; bu geleneksel yerleşimin hem geçmişteki hem de bugünkü sürdürülebilir yaşam pratiklerini yansıtmaktadır.


