Saldırganlık, başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış veya eylemdir. Literatürde birden fazla tanım yapılırken en genel anlamda bundan kaçınmaya güdülenen bir canlıya yöneltilen ve zarar verme niyeti taşıyan herhangi bir davranış olduğu belirtilmektedir.
Saldırgan Davranış Türleri
- Fiziksel Saldırganlık: Hedef bireyi dövme, yaralama gibi fiziksel olarak zarar verici davranışları ifade etmektedir.
- Sözel Saldırganlık: Hedef bireye hakaret etme, küçük düşürmeye yönelik ifadeler kullanma gibi sözel yollarla ona zarar verici davranışları ifade etmektedir.
- Düşmanca Saldırganlık: Gerek yasalar gerekse toplum tarafından onaylanmayan, kötü niyetle ve zarar vermek amacıyla yapılan davranışlardır. Cinayet, suikast örnek olarak gösterilmektedir.
- Özgeci Saldırganlık: Grubun moral standartları açısından kabul edilebilir amaçlar çerçevesinde toplumsal olarak onaylanan saldırganlıktır. Anne-baba disiplini örnek olarak verilebilir.
- İzin Verilmiş Saldırganlık: Toplumsal kuralların gerekli kılmadığı fakat toplumsal kuralların çerçevesi dışına taşmayan saldırgan eylemlerdir. Meşru müdafaa örnek olarak verilebilir.
Saldırganlık Duygularının Kaynakları
Saldırganlık duygusu doğrudan gözlemlenemeyen bir iç durumdur. Farklı şekillerde ve farklı kaynaklardan doğmaktadır. Bu kaynaklardan birkaçı şu şekilde sıralanabilir:
- İçgüdü: Psikologlar tarafından kabul edilen bir kuram olmaktan çıkmıştır.
- Rahatsız Edilme: Üçüncü kişiler tarafından rahatsız edilen veya saldırıya uğrayan bireyler o kişiye karşı saldırganlık duymak eğilimindedirler.
- Engellenme: Psikolojideki temel denencelerden biri "Engellenme, saldırganlık duygularına yol açma eğilimindedir." Özellikle engellenme keyfi olarak yapıldığında saldırganlığa yol açabilmektedir.
- Heyecansal Uyarılma: Dış çevrede bireyin karşılaştığı davranış sonucu bireyler çevreden kızgın olduklarını düşünmelerine neden olan bir reaksiyon alırlarsa kızgınlık duyacaklardır. Bu da yerine göre saldırganlığa dönüşecektir.
Örnekler ışığında saldırganlığın nedenlerini içsel ve dışsal olmak üzere iki farklı kategoride incelenmektedir. İçgüdü, sosyobiyolojik etkenler gibi içsel nedenlerin yanında sosyal öğrenme gibi dışsal nedenler de göze çarpmaktadır. Aşırı kontrollü ve aşırı kontrolsüz davranışlar, birtakım hastalıklar saldırganlık olgusunu artırmaktadır. Sosyolojik açıdan saldırganlık sebepleri arasında ekonomik yoksulluk ve toplumsal huzursuzluk sayılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından şiddetin nedenleri ve sonuçlarının açıklandığı ekolojik modelde yoksulluk ve ekonomik eşitsizlik sosyal faktörler arasında gösterilmektedir. Buna göre yoksulluk şiddetin önlenmesine yönelik girişimleri engelleyen ve toplumsal kesimler arasındaki uçurumun büyümesini desteklemektedir. Yoksul nüfusun yarısı çatışma bölgesinde yaşamakta, bu duruma Somali ve Afganistan gibi örnekler gösterilebilir.

Suç oranları ve yoksulluk tablosu (Kredi: The Economist. )
Saldırganlık Davranışı Üzerinde Etkili Olan Etmenler
Bireyler kızgınlık duyduğu ölçüde saldırgan davranış gösterme eğilimindedir. Ancak her kızgınlık saldırganlık ile sonuçlanmamakta. Bireyler sık sık kızarlar ve barışçı davranırlar ya da saldırgan davranmazlar. Özetle kızgınlık tek başına saldırganlık üzerinde etkili olan bir etmen değildir. Bu etmenlere örnekler şöyle sıralanabilir:
- Öğrenme: Saldırganlık insanlarda hayvanların aksine içgüdüsel değil, ne şekilde öğrenildiğine göre ortaya çıkmaktadır.
- Pekiştirme: Saldırganlık ödüllendirildiğinde bireyler bunu tekrarlamayı tercih etme olasılığı artmaktadır.
- Taklit: Bireyler ve özellikle çocuklar güçlü gördüklerini taklit etme eğilimi taşır.
- Özendirme: Saldırganlığa yol açıcı işaretlerin sık sık bireylerin karşısına çıkması da etmenler arasında sayılır.
Saldırganlığın failinin özellikleri bu fiil üzerinde etkili olmakta ancak bazen mağdurun özellikleri de saldırganlığın etmenlerinden olabilmekte. Örneğin hedefin cinsiyeti, cinsel yönelimi, dini kimliği, ırkı ve etnik kimliği etkili olabilmektedir.
Saldırganlığın Azaltılması
Saldırganlık fiilinin kaynağı, oluşumu, etkisini göstermesi, etmenleri itibarıyla çok karmaşık ve hâlâ üzerinde sosyal psikologlarca fikir birliği oluşmamış birçok konusu mevcuttur. Fikir birliğinin olduğu noktalardan biri saldırganlığın ve etkisinin azaltılması. Gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde bir sorun teşkil eden bu davranışın azaltılması yaşamsal bir boyut taşımakta.
Freud'un boşalma görüşüne göre saldırganlık yemek yemeye çok benzer. Kişi acıktığında yemek yerse zamanla açlığı azalacak ve son bulacak. Saldırganlık da aynı şekilde bir seyir gösterecek. Cezalandırma korkusu da saldırganlığı azaltan faktörlerden biridir. Caydırıcı bir cezanın varlığı bireyin saldırganlık seviyesini düşürecektir.
Saldırganlığın azaltılması için dış faktörlere güvenmek kesinlikle tamamen doğru değildir. Bu yüzden otokontrol çok önemlidir. Bireyler kendi davranışlarını kontrol edebilme yetisine sahip olmalıdır. Acı çekme belirtileri yani kurbanın gösterdiği acı çekme belirtileri, saldırganlığın daha ileri götürülmesine, aşırı kızgınlık durumları dışında saldırganlığa ket vurmaktadır. Diğer bir yandan ekonomik rehafın artması da saldırganlığın azaltılmasına katkı sunacaktır.

