Antik Yunan mitolojisinin en ilginç ve düşündürücü figürlerinden biri olan Sisifos, insanın varoluş mücadelesini sembolize eden akıllı ve kurnaz bir kraldır. Mitolojide krallardan bahsedilmesede Sisifosu tanımamızın nedeni tanrıların, işlediği suçlara dayanamayıp kralı sonsuza dek sürecek bir cezaya çarptırmalarıdır. Suçları arasında yaşamın kaçınılmaz kaderi olan ölümü bile kandırmasına kadar bir çok hinlik bulunmaktadır. En önemli suçu ise kendini öldürmeye gelen ölüm tanrısı Thanatos’u zekasıyla tuzağa düşürüp zincire vurmasıdır. Bir tanrı için aşalayıcı bu davranışı yüzden ölüm bile Sisifos’a işlememiş, dünyada kalmaya devam etmiştir. Bunun üstüne Sisifos, yaptıklarıyla övünerek tanrılara karşı kibirli davranmış, onları küçümsemiş ve kendi zekasını üstün görmüştür.
Sisifos'un tanrıları küçümseyen ve kandıran bu tavırları Zeus tarafından sonunda cezalandırılır ve sonsuza dek sürecek mahkumiyeti başlar. Cezası basit gibi duran lakin küçük düşürücü bir cezadır. Sisifos bir kral olarak, büyük bir kayayı, dik bir tepenin zirvesine kadar taşıyacaktır ancak tanrılar buna müsade etmez; tam zirveye ulaştığında kaya yuvarlanıp tekrar aşağı düşer ve Sisifos'un mücadelesi burada başlar. Aslında tanrılar ondan özür dilemesini ve tanrılar karşısında ne kadar aciz bir canlı olabileceğini göstermek ister. Sisifos ise özür dileme kavramına karşı gelircesine her defasında yeniden kayayı yukarı iter ve mücadele azmi hiç bitmez. Bu süreç, sonsuz bir döngü halinde devam eder.

Sisifos (Yapay Zeka Yardımıyla Oluşturulmuştur)
Tanrı Zeus özür bekler, Sisifos ise kayayı zirveye taşımaya devam eder. Bu mit, modern insanın yaşamın basit bir sona karşı verdiği mücadelede hala ilham kaynağıdır. Hatta edebiyat, felsefe ve sosyoloji gibi bir çok alanda Sisifos ele alınır bunlardan en bilineni Varoluşçuk akımı öncülerinden Albert Camus'tur. Camus, Sisifos’u “absürt” yaşamın kahramanı olarak tanımlar. Bu sonsuz mücadelede insanın direnci, kimileri için övgü niteliği taşırken kimileri için beyhude bir çabadan ibarettir.
Sisifos ve Camus'un can verdiği bu kavram zamanla bir metafora dönüşür ve "yaşamın özsel saçmalığına karşı ısrarlı mücadele" olarak nitelendirilir. Yorumlama şekline göre bireyin yaşamın özsel saçmalığına, yani varoluşun anlamsızlığına karşı verdiği ısrarlı ve bitmek bilmeyen mücadeleyi simgeler. Ayrıca bu metafor, sadece umutsuzluk değil, aynı zamanda insanın direnç gücü ve varoluşsal kararlılığını da ifade ettiği düşünülmektedir.
Bana göre Camus'un hayatın kısa ve farklı parçalarına karşı obsesif bu yaklaşımın mücadele olduğunu düşünmesinin sebebi "vazgeçme" kavramına yabancı olmasından kaynaklıdır. Çünkü Sisifos yaptıklarını fark edip, kibrinden vazgeçebilseydi zaten kaya ile hiç tanışmayacaktı. İlk başta mutlu olduğu ölümsüzlük ona sonsuz bir cezaya neden olduğunda bile fark etmemişti belki mücadelenin bireyin farklı hayatlarda şekillenmesinden ibaret olduğunu. Bizleri Sisifos'la tanıştıran onu taktir edecek biri değil de hayatta sonsuz bir mutsuzluğa nasıl mahkum edilmeyeceğimizi bilmek belkide... Zeus bizleriz ve Sisifosta yaşamak dışında her şeyi isteyen ruhlarımız.

