Sosyal medya arşivciliği, sosyal medya platformlarında kullanıcılar tarafından üretilen metin, görsel, video ve ses içeriklerinin sistematik olarak toplanması, düzenlenmesi, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla gerçekleştirilen arşivcilik faaliyetlerinin bütünüdür. Bu süreç, geleneksel arşivcilik prensipleriyle dijital çağın gereksinimlerini harmanlayan disiplinlerarası bir yaklaşım gerektirir ve çevrimiçi sosyal etkileşim yoluyla oluşan kültürel mirasın korunması için kritik öneme sahiptir.
Ağ teknolojilerinin yaygınlaşmaya başlaması ile gittikçe artan bir hızda bilgisayarların birbirlerine bağlanması, zamanla küresel anlamda büyük bir bilgi okyanusunun oluşmasını sağlamıştır. Bu gelişimin doğal bir sonucu olarak tıpkı bilgisayarlar gibi insanlar da elektronik ağın parçaları haline gelmeye başlamışlardır. Sosyal medya arşivciliği bu bağlamda, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde, toplumsal hafızanın dijital boyutunun muhafaza edilmesini amaçlayan özel bir arşivcilik alanı olarak tanımlanabilir.
Tarihçe
Sosyal medya arşivciliğinin kökleri internet arşivciliğine dayanmaktadır. 1996 yılında Brewster Kahle tarafından kurulan "İnternet Arşivi (Internet Archive)" bu alandaki ilk girişim olmuş ve açık kaynak kodlu bir internet arşivleme yazılımı ile arşivlenen internet sayfalarına Wayback Machine adlı arama motoru aracılığıyla erişim sağlanabilmesinin temellerini atmıştır. Bu erken dönem girişimi, günümüzde 330 milyar web sayfası, 20 milyon kitap ve metin, 4,5 milyon ses kaydı ve 4 milyon video içeren devasa bir dijital koleksiyona dönüşmüştür.
2000'li yıllardan itibaren sayıları gittikçe artan ve günümüzde internetin vazgeçilmez unsurlarından biri olan sosyal medya kavramının karşılığını veren platformların ortaya çıkmasıyla birlikte, bu içeriklerin arşivlenmesi ihtiyacı doğmuştur. Web 2.0 teknolojilerinin yaygınlaşması ile bilginin aranması yerine duygu, düşünce ve fikirlerin paylaşımı ile çevrimiçi işbirliklerinin yayılımı öncelik kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde sosyal medya, doğrudan Web 2.0 terimi ile ilişkilendirilmeye başlanmış ve platformların sunduğu çift yönlü etkileşim, bireyi içinde yaşadığı toplum ve devletle ilişkilerinde pasif olmaktan çıkarıp aktif bir konuma getirmiştir.
2010 yılında gerçekleşen önemli bir dönüm noktası, Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi'nin Twitter ile ulusun ortak kültürel belleğine katkıda bulunma amacıyla tüm Twitter'ı arşivlemek için bir ortaklık oluşturmasıyla yaşanmıştır. Bu girişim sosyal medya arşivciliğinde kurumsal düzeyde ilk kapsamlı uygulama olma özelliği taşımaktadır. Aynı dönemde çeşitli ülkelerde benzer projeler başlatılmış, Çin'de 2015 yılında sosyal medya arşivleme çalışmaları, Birleşik Krallık'ta 2011 yılında İnternet Bellek Vakfı ile ortak projeler hayata geçirilmiştir.
Teknik Yapı ve İşleyiş
Sosyal medya arşivciliği, geleneksel web arşivciliğinden önemli farklılıklar göstermektedir. İnternet arşivleri bir tarayıcı gibi davranarak veya gerçek bir tarayıcı kullanarak internet sitesinden içerik toplarken, sosyal medya arşivleri API'ler (Application Programming Interfaces) kullanarak içerik toplar. Bu temel fark, sosyal medya arşivciliğinin kendine özgü metodolojik yaklaşımlar geliştirmesini zorunlu kılmıştır.
API tabanlı toplama yönteminin getirdiği avantajlar arasında, internet yakalama ile mümkün olmayan veya kolay olmayan bazı geniş toplama biçimlerine izin vermesi yer almaktadır. Örneğin, Twitter API'si ile tweetleri etiket (hashtag) veya terime göre yakalamak mümkündür. Ancak her sosyal medya API'si farklıdır ve bu nedenle farklı yazılımlar gerektirir. Aynı zamanda API'ler ve internet siteleri farklı üstverileri ortaya çıkarabilir ve genellikle farklı terimler veya politikalara tabidir.
Sosyal medya içeriğinin arşivlenmesinde karşılaşılan en önemli teknik zorluklardan biri, bu içeriklerin dinamik yapısından kaynaklanmaktadır. Sosyal medya internet siteleri sürekli olarak değiştirilip güncellenmekte, API'ler ise nadiren değiştirilmekte ve değişiklikler önceden duyurulmaktadır. Ayrıca tüm sosyal medya platformları herkese açık bir API sağlamamakta, bazı durumlarda API yalnızca iş ortakları için ayrılmış bulunmaktadır. Bu durum, arşivcilik çalışmalarında platform bağımlılığı sorununu ortaya çıkarmaktadır.
Uygulama Alanları
Sosyal medya arşivciliği, çok geniş bir uygulama yelpazesine sahip bulunmaktadır. E-devlet uygulamaları kapsamında, resmi kurum ve kuruluşların sosyal medya hesaplarını açarak resmi haber ve bilgilendirme faaliyetlerini bu kanallar aracılığıyla paylaşmaya başlaması, bu içeriklerin arşivlenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. COVID-19 salgını sırasında görüldüğü üzere, kamuoyunu gerçek haberler ile bilgilendirmek için resmi kurum ve kuruluşlar tarafından paylaşılan içerikler, vatandaşın devlete karşı olan güvenini sağlamlaştırmakta ve daha etkili bir e-devlet deneyimi sunmaktadır.
Akademik araştırma alanında sosyal medya arşivleri, araştırmacılara toplumsal araştırmalar, dilbilim çalışmaları, psikoloji araştırmaları ve tarih araştırmaları için benzersiz veri kaynakları sunmaktadır. Milyonlarca blog, tweet, Facebook paylaşımı ve mikro bloglar aracılığı ile yazılan duygu ve düşünceler, hatta devletlerin herhangi bir konuda uygulamaya koymak istediği politikaların paylaşıldığı bir ortamda, bu paylaşımların tarihi değere sahip olması durumunda kaybolmamasını sağlamak kritik önem taşımaktadır.
Kültürel miras koruma perspektifinden bakıldığında, sosyal medya içerikleri toplumsal hafızanın önemli bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu içerikler sayesinde gündelik yaşamın dijital izleri korunmakta, toplumsal olayların çok sesli anlatıları arşivlenmekte ve kültürel değişimlerin belgelenmesi sağlanmaktadır. Görsel-işitsel arşivcilik perspektifinden ele alındığında, sosyal medya içerikleri tıpkı film ve video arşivleri gibi toplumun kolektif hafızasını ve görsel-işitsel medya tarafından tanık olunmuş bir toplumsal geçmişi taşımaktadır.
Avantajlar
Sosyal medya arşivciliğinin sunduğu en önemli avantajlardan biri, geleneksel belgeleme yöntemlerinin ulaşamadığı ayrıntılı ve anlık bilgilere erişim sağlamasıdır. Kullanıcıların duygu, düşünce ve fikirlerinin doğrudan kaydedilmesi, toplumsal olayların çok boyutlu analizine imkan tanımakta ve araştırmacılara eşsiz birincil kaynak materyalleri sunmaktadır. Bu materyaller, geleneksel arşiv malzemelerinin aksine, olayların yaşandığı anda üretilmekte ve gerçek zamanlı toplumsal tepkileri yansıtmaktadır.
Demokratik katılım açısından sosyal medya arşivleri, vatandaşların çift yönlü ve aktif iletişim kanalıyla güçlenmesini sağlayarak hükümetlerin daha şeffaf ve hesap verebilir yapıya bürünmelerine yardımcı olmaktadır. Bu durum, vatandaşlara resmi makamlar ile kamu meseleleri hakkında çevrimiçi görüşmelere katılabilme imkanı sunmakta ve dolaysıyla demokrasi veya e-demokrasinin gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Büyük veri analitiği teknikleriyle kombine edildiğinde, sosyal medya arşivleri önemli araştırma potansiyeline sahip olmaktadır. Bu veriler, toplumsal eğilimlerin, kamuoyu değişimlerinin ve kültürel transformasyonların analiz edilmesinde kullanılabilmekte ve gelecekteki politika geliştirme süreçlerine katkı sağlayabilmektedir. API tabanlı toplama yöntemleri, belirli kriterlere göre hızlı arama ve filtreleme imkanı sağlayarak araştırmacıların ihtiyaç duydukları spesifik verilere kolayca ulaşmalarını mümkün kılmaktadır.
Dezavantajlar
Sosyal medya arşivciliğinde karşılaşılan en önemli zorluklardan biri, bu içeriklerin dinamik yapısından kaynaklanan teknik problemlerdir. Sosyal medya içeriklerinin sürekli değişen doğası arşivleme işlemini zorlaştırmakta, her platform için farklı teknik çözümler gerektirmekte ve milyarlarca içeriğin depolanması ile işlenmesi büyük teknik kaynak ihtiyacı doğurmaktadır. Ayrıca farklı platformlardaki veri formatlarının standartlaştırılması önemli bir teknik zorluk teşkil etmektedir.
Yasal ve etik sorunlar, sosyal medya arşivciliğinin en karmaşık alanlarından birini oluşturmaktadır. Kullanıcıların kişisel verilerinin korunması gerekliliği, içeriklerin telif haklarına ilişkin belirsizlikler, her platformun kendi kullanım koşulları ve kısıtlamaları ile kullanıcıların verilerinin silinmesini talep etme hakları gibi konular, arşivcilik süreçlerinde sürekli değerlendirme gerektiren hukuki ikilemler yaratmaktadır.
Seçim ve değerlendirme süreçlerinde yaşanan zorluklar da dikkate değer problemler arasında yer almaktadır. Hangi içeriklerin gelecek kuşaklar için değerli olacağının öngörülmesi, sahte haberler ve gerçek-ötesi içeriklerin nasıl ele alınacağı ile sosyal etkileşimlerin bağlamsal özelliklerinin korunması gibi konular, geleneksel arşivcilik teorisinin yanıtlayamadığı yeni sorular ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca büyük veri depolama ve işleme maliyetleri, teknoloji eskimesi endişeleri ve dijital verilerin uzun vadeli muhafazası sorunları, sürdürülebilirlik açısından önemli dezavantajlar oluşturmaktadır.

Bulut Tabanlı Veri Depolama Sistemlerini Gösteren İllüstrasyon. (Yapay Zeka Tarafından Oluşturuldu)
Uluslararası Uygulamalar
Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen Twitter arşivi projesi, sosyal medya arşivciliğinin en kapsamlı örneklerinden biri olmuştur. ABD Kongre Kütüphanesi'nin 2010 yılında başlattığı bu proje kapsamında, 2006-2010 yılları arası yaklaşık 21 milyar tweet arşivlenmiş ve 2013 yılında arşiv 120 milyardan fazla tweet içeren 80 terabaytlık büyüklüğe ulaşmıştır. Ancak artan tweet sayıları ve depolama problemleri nedeniyle 2017 yılında strateji değişikliğine gidilerek sadece tematik kümeler veya etkinlik tabanlı tweetlerin arşivlenmesi kararı alınmıştır. Bu süreçte karşılaşılan en büyük zorluk, arşivi araştırmacılara kapsamlı ve yararlı bir şekilde erişilebilir kılmak için gerekli teknolojik altyapının geliştirilmesi olmuştur.
Çin'de 2015 yılında başlayan sosyal medya arşivleme projesi, sıkı internet kontrolü altında gerçekleştirilmiş ve özgün metodolojik yaklaşımlar geliştirilmiştir. Proje kapsamında statik web siteleri için Archive-It, dinamik siteler için Social Feed Manager yazılımları kullanılmış ve bu yazılımlar uygulamaların API'sini çekerek işleme başlamıştır. Çin sosyo-politik aktivizmi ve sivil toplum hareketlerinin analiz edilmesi amacıyla gerçekleştirilen bu projede, milyonlarca Weibo paylaşımı ve binden fazla blog makalesi dijital koleksiyona dönüştürülmüştür.
Birleşik Krallık örneği, İngiliz Ulusal Arşivi'nin 2011 yılında İnternet Bellek Vakfı ile ortaklaşa başlattığı pilot projeyle şekillenmiştir. Twitter ve YouTube'daki resmi merkezi yönetim etkileşimlerini yakalamak için geliştirilen bu yaklaşımda, verilerin doğrudan platform API'lerinden toplanmasına dayanan bir arşivleme metodolojisi benimsenmiştir. Proje kapsamında Twitter için API'ler aracılığıyla içerik alınmış ve retweet'ler özel komut dosyası ile düzenlenmiş, YouTube için ise videolar üstverileriyle birlikte toplanarak yeni bir altyapı geliştirilmiştir. Arşivlenen tüm içerikler ulusal arşiv web sitesi üzerinden kamuya sunulmaktadır.
Koruma Stratejileri ve Güncel Gelişmeler
Sosyal medya arşivlerinde içerik seçimi için geliştirilmiş stratejiler, resmi statüye sahip kamu kurumları ve resmi hesapların içeriklerinin öncelikli olarak arşivlenmesi, yüksek etkileşim alan ve toplumsal önem taşıyan paylaşımların değerlendirilmesi, önemli olaylar ve dönemlerle ilgili içeriklerin tespit edilmesi ve toplumsal hafızaya katkı sağlayabilecek materyallerin belirlenmesi kriterlerini içermektedir. Bu kriterlerin uygulanmasında, geleneksel arşiv teorisinin gerekleri ile karşılanmayacak arşivleme süreçleri barındıran dijital ortamın kendine özgü yöntemlerle ele alınması gerekmektedir.
Üstveri yönetimi açısından sosyal medya arşivlerinde teknik üstveri olarak dosya formatı, boyut ve tarih bilgileri; tanımlayıcı üstveri olarak içerik açıklaması, anahtar kelimeler ve kategoriler; yapısal üstveri olarak içerikler arası bağlantılar ve ilişkiler; yönetimsel üstveri olarak erişim hakları ve kullanım koşulları gibi kapsamlı sistemler geliştirilmiştir. Bu sistemler, arşivlenen içeriklerin gelecekteki kullanıcılar tarafından etkin şekilde bulunabilmesi ve kullanılabilmesi için kritik öneme sahiptir.
Teknolojik gelişmeler açısından sosyal medya arşivciliği alanında yapay zeka tabanlı içerik analizi ve otomatik kategorizasyon, makine öğrenmesi ile değerli içeriklerin otomatik tespiti, blokzincir teknolojisi ile içerik bütünlüğü ve orijinallik kanıtlama ve bulut teknolojileri ile ölçeklenebilir depolama çözümleri gibi yenilikçi yaklaşımlar geliştirilmektedir. Bu teknolojiler, arşivcilik süreçlerinin daha verimli ve güvenilir hale getirilmesine katkı sağlamaktadır.
Gelecek dönemde sosyal medya arşivciliğinin karşılaşacağı yeni zorluklar arasında, geleneksel web arşivleme yöntemleriyle arşivlenemeyen mobil uygulamalar, Snapchat ve Instagram Stories gibi sınırlı süreli içerikler, video, ses ve interaktif içeriklerin arşivlenmesi ve canlı yayınlar ile anlık mesajlaşma platformları gibi gerçek zamanlı iletişim araçları yer almaktadır. Bu zorlukların aşılması için uluslararası düzeyde teknik standartlar, üstveri standartları, etik kılavuzlar ve işbirliği protokolleri geliştirilmesi çalışmaları devam etmektedir.

