KÜRE LogoKÜRE Logo
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Sürdürülebilir Arazi Kullanımı

fav gif
Kaydet
kure star outline

Sürdürülebilir arazi kullanımı, toprağın korunmasını, kullanımının planlanmasını ve bu plana uygun olarak arazi kullanımının gerçekleştirilmesini hedefleyen bir yaklaşımdır. Bu kavram, günümüzün gereksinim ve beklentilerini, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama olanaklarını tehlikeye atmadan karşılamayı hedefleyen "sürdürülebilir kalkınma" ilkesinin bir parçasıdır. Sürdürülebilir arazi kullanımı, yalnızca tarımsal alanların verimli kullanımını değil, aynı zamanda kentsel alanların yoğun ve etkin bir şekilde kullanımını, toplumun sürece katılımını, ekonomik dengelerin korunmasını ve yapılaşmış alanların yeniden değerlendirilmesini de içeren çok boyutlu bir çerçeve sunar.


Doğa ile Bütünleşik Yaşam (Yapay Zeka Tarafından Oluşturulmuştur)

Tanım ve Kapsam

Sürdürülebilir arazi kullanımı, arazinin doğal veya yapay yollarla niteliklerini kaybetmesini engelleyerek korunmasını ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlamayı amaçlar. Bu yaklaşım, arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması ve arazi kullanım planlarının hazırlanması gibi süreçleri kapsar. Temelinde ekonomik gelişme, sosyal refah ve çevresel bütünlük olmak üzere üç ana bileşen arasında bir denge kurma amacı yatar.


Bu kavram, artan nüfus, plansız ve hatalı arazi kullanımı gibi baskılar sonucu ortaya çıkan arazi ve toprak kayıplarını önleme gerekliliğinden doğmuştur. Miktarı artırılamayan kıt bir doğal kaynak olan arazinin, gelecek nesillerin gıda ve sağlıklı yaşam gereksinimlerini karşılayabilmesi için akılcı bir şekilde yönetilmesi, bu yaklaşımın temelini oluşturur.

Tarihsel Gelişim ve Kuramsal Yaklaşımlar

Sürdürülebilir arazi kullanımı kavramının kökenleri, 1970'li yıllarda çevre sorunlarına yönelik artan duyarlılığa dayanır.

1970'ler ve 1980'ler

"Sürdürülebilir kalkınma" kavramı, ilk olarak 1972'de Stockholm'de düzenlenen Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı ile uluslararası literatüre girmiştir. Bu dönemde tartışmalar, sanayi kirliliğinden kaynaklanan çevresel sorunlar üzerinde yoğunlaşmıştır. 1980'lerde ise "karmaşık uyum gösteren sistemler" kavramı gündeme gelmiş ve sistemlerin değişen koşullara nasıl uyum sağlayabileceği tartışılmıştır.

1990'lar ve Sonrası

1992'de Rio de Janeiro'da yapılan Yeryüzü Zirvesi'nde sürdürülebilir kalkınma, insanlığın 21. yüzyıldaki ortak hedefi olarak benimsenmiştir. Bu zirvede temel gereksinimlerin karşılanması, yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve ekosistemlerin korunması gibi ilkeler altında bir arazi yönetimi anlayışı öngörülmüştür. Bu dönemde sürdürülebilirlik kavramı, sosyo-ekonomik boyutları ve planlamayı da içerecek şekilde genişlemiştir.

Sürdürülebilirlikten Esnekliğe (Resilience)

Son yıllarda, özellikle kent planlama yazınında "esneyebilirlik (resilience)" kavramı öne çıkmıştır. Sürdürülebilirlik, iklim değişikliği ve ekonomik krizler gibi baskıları engellemeyi amaçlarken, esneklik yeni koşullara uyum sağlamaya ve değişimlerle baş etmeye odaklanır. Bu yeni yaklaşım, sistemin sadece mevcut durumu korumasını değil, aynı zamanda dış etkenler ve şoklar karşısında kendini yeniden düzenleyerek işlevini sürdürme kapasitesini de dikkate alır.


Sürdürülebilir kentsel arazi kullanımının temel bileşenleri şunlardır:


  • Etkin Arazi Kullanımı: Bu ilke, kentsel yayılmanın ve sıçramalı gelişmenin önlenmesini, terk edilmiş sanayi alanları ("brownfield") gibi yapılaşmış alanların geri dönüştürülmesini ve yoğun kent formunun teşvik edilmesini içerir.


  • Mülkiyet Yapısı ve Emlak Piyasası: Bu boyut, arazi ve emlak piyasasının toplumsal sorumluluklarını vurgular. Yatırımcıların ve geliştiricilerin, düşük gelir gruplarına yönelik konut üretimi, sağlık hizmetleri ve yerel istihdam sağlama gibi sosyal yükümlülükler üstlenmesi beklenir.


  • Adil Toplum ve Sürdürülebilir Sosyal Yapı: Bu ilke, ekonomik rekabetçilik ile sosyal bütünleşme arasında bir denge kurmayı hedefler. Arazi kullanım politikalarının, sosyal grupların kent içindeki konumlarını belirleyerek sosyal eşitliği veya eşitsizliği doğrudan etkilediği kabul edilir.

Türkiye'deki Hukukî ve Toplumsal Düzenlemeler

Türkiye'de sürdürülebilir arazi kullanımını düzenleyen temel yasal çerçeve, 3 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu"dur.

5403 Sayılı Kanun

Bu kanunun amacı, toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı arazi kullanımını sağlamaktır. Kanunun 10. Maddesi, arazi kullanım planlarının su potansiyeli, toprak veri tabanı ve haritaları esas alınarak hazırlanmasını ve tarım arazilerinin planlarda belirtilen amaçlar dışında kullanılamayacağını hükme bağlar.

Uygulamadaki Zorluklar

Kanunun uygulanmasında bazı zorluklar bulunmaktadır. Planlama için temel altlık olması gereken detaylı toprak veri tabanları ve haritaları ülke genelinde henüz tam olarak hazırlanmamıştır. Mevcut 1:100.000 ölçekli haritaların detay ölçekteki planlama çalışmaları için yetersiz kaldığı belirtilmektedir.

Çölleşme ile Mücadele Programı

Türkiye, çölleşme ve kuraklıktan etkilenen bir ülke olması nedeniyle 1998'de Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi'ni onaylamıştır. Bu çerçevede hazırlanan "Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı", sürdürülebilir arazi yönetimi ilkesini benimsemiştir. Program, hatalı arazi kullanımını önlemeyi ve doğal alanların korunmasını hedeflemektedir.

Uygulama Alanları ve Yöntemler

Sürdürülebilir arazi kullanımı, tarımsal alanların korunmasından kentsel planlamaya kadar geniş bir yelpazede uygulama alanı bulur. Modern teknolojiler, bu planlamaların etkin bir şekilde yapılmasına olanak tanır.

Uzaktan Algılama (UA) ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)

Bu teknolojiler, arazi kullanım planlarının oluşturulmasında temel altlık materyallerin kısa sürede ve yüksek doğrulukla üretilmesini sağlar. Uydu verileri ve diğer coğrafi veriler kullanılarak tarımsal kaynaklar, arazi örtüsü tipleri, toprak özellikleri ve mevcut arazi kullanım şekilleri belirlenir; bu verilerle sayısal veri tabanları oluşturulur. Antalya-Altınova örneğinde yapılan bir çalışmada, UA ve CBS teknolojileri kullanılarak araziler seri ve faz düzeyinde sınıflandırılmış, arazi yetenek sınıfları oluşturulmuş ve bölge için sürdürülebilir bir arazi yönetim planı hazırlanmıştır. Bu plan, alanı "Organize Sera İşletmeciliği Alanları", "Kentsel Yerleşim Alanları" ve "Konut Dışı Mevcut Yapılaşmış Alanlar" gibi kullanım gruplarına ayırmıştır.

Hatalı Arazi Kullanımı Örnekleri

Sürdürülebilir arazi kullanımı ilkelerinin göz ardı edilmesi, önemli sorunlara yol açmaktadır.

Havalimanları

Türkiye'de faaliyette olan 55 havalimanının 32'si, yani yaklaşık %60'ı, doğrudan tarım alanları üzerine kurulmuştur. Bu durum, sadece havalimanının kapladığı alan kadar bir tarım arazisinin kaybına değil, aynı zamanda çevresindeki arazilerin de tarım dışı amaçlarla kullanılma tehdidi altına girmesine neden olmaktadır. Zamanla yerleşim alanlarının havalimanına doğru genişleyerek onu çevrelediği ve bu durumun hem tarım alanlarının yok olmasına hem de havalimanının gelecekteki genişleme potansiyelinin kısıtlanmasına yol açtığı gözlemlenmiştir. Örneğin, İstanbul Atatürk Havalimanı'nın yerleşim alanına sıkışması, bu duruma bir örnek teşkil eder.

Kentsel Saçaklanma ve Yoğunlaşma

İstanbul gibi büyük metropollerde, küresel ekonomik baskılar ve hızlı nüfus artışı, hem kent çeperlerinde "kentsel saçaklanma"ya hem de kent merkezlerinde "piyasa güdümlü yoğunlaşma"ya neden olmaktadır. Örneğin, Bahçeşehir gibi büyük toplu konut projeleri, kentin çeperlerindeki tarım ve orman arazilerinin kaybına yol açarken, özel araca bağımlı bir yaşam tarzını teşvik ederek çevresel baskıları artırmaktadır. Aynı zamanda, Büyükdere-Maslak gibi yeni iş merkezlerinin oluşumu, yoğun trafik ve hava kirliliği gibi sorunlara yol açarken, bölgedeki sosyal yapıyı da dönüştürmektedir.

Kaynakça

Erkan, Hüseyin, S. Gökşin Seylam, ve Ahmet Yaşayan. "Arazi yönetimi kavramı ve Türkiye gereksinimi." TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 13 (2011): 18–22. Erişim 28 Haziran 2025. https://obs.hkmo.org.tr/showmedia/resimler/ekler/3dd31d973d69945_ek.pdf.

Özür, Nazan. "Türkiye’de havalimanlarının kuruluş yerlerinin sürdürülebilir arazi kullanımı bakımından değerlendirilmesi." Türk Coğrafya Dergisi 71 (2018): 15–25. Erişim 28 Haziran 2025. https://doi.org/10.17211/tcd.413346.

Sönmez, N. K., M. Sarı, ve E. Aksoy. “Uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak sürdürülebilir arazi yönetimi ve toprak koruma planının oluşturulması: Antalya-Altınova örneği.” Akdeniz University Journal of the Faculty of Agriculture 20, no. 1 (Haziran 2007): 11–22. Erişim 28 Haziran 2025. https://dergipark.org.tr/en/pub/akdenizfderg/issue/1576/19536.

Türel, Ali, ve Ayda Eraydın. “Kendini yenileyebilen ve yeni koşullarla uyum sağlayabilen kentler için sürdürülebilir arazi kullanım politikaları.” 2011. Erişim 28 Haziran 2025. https://hdl.handle.net/11511/50154.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarYunus Emre Yüce28 Haziran 2025 07:18
KÜRE'ye Sor