Toksik (zehirli) pozitiflik, olumsuz duyguları ve deneyimleri bastırma, en aza indirme veya geçersiz kılma eğilimiyle sonuçlanan, her durumda olumlu bir zihniyetin aşırı genelleştirilmesidir. Bu kavram, bir kişinin içinde bulunduğu durum ne olursa olsun her zaman olumlu bir bakış açısına sahip olması gerektiği inancını ifade eder. Sağlıklı pozitiflik yaşamın hem olumlu hem de olumsuz yönlerini kabul ederken, toksik pozitiflik olumsuz duyguların ve deneyimlerin reddedilmesini teşvik eder.
"Toksik pozitiflik" teriminin popülaritesi, özellikle insanların çeşitli kayıplar ve travmatik olaylar yaşadığı COVID-19 pandemisi sırasında zirveye ulaşmıştır. Bu dönemde, bireylerin acılarını görmezden gelerek sadece olumluya odaklanmalarını telkin eden tavsiyeleri tanımlamak için kullanılmıştır.
Temel Özellikleri ve Etkileri
Toksik pozitiflik, bireyin kendi olumsuz duygularını en aza indirmesine ve bu duyguları kabul edip işlemek yerine bastırmasına yol açar. Bu durum, çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir:
- Duyguları Bastırmayı Teşvik Etme: "Olumsuz bir zihin sana asla olumlu bir hayat vermez" gibi ifadelerle olumsuz duyguları gizlemeyi veya bastırmayı teşvik eder.
- Olumsuz Duyguları İşlemek Yerine Pozitifliğe Odaklanma: Kişiyi, olumsuz duygularını anlamak ve yönetmek yerine dikkatini yalnızca olumlu düşüncelere yöneltmeye teşvik eder.
- Duyguları Geçersiz Kılma: Bir kayıp yaşayan birine durumun olumlu yönlerine odaklanmasını söylemek veya birinin duygularını "her şey daha kötü olabilirdi." diyerek küçümsemek gibi davranışları içerir.
- Olumsuz Duyguları Utançla Karşılama: Olumsuz duygularını ifade ettiği için birini utandırmak da toksik pozitiflik örneklerindendir.
Akademik çalışmalar, duyguları bastırmanın etkisizliğini ve zararlı sonuçlarını ortaya koymaktadır. Duygularını bastıran bireylerin daha fazla olumsuz duygu yaşadığı ve daha az olumlu duygu ifade ettiği gösterilmiştir. Ayrıca, bu davranışın refah düzeyi ile olumsuz bir ilişkisi olduğu bulunmuştur. Duygusal baskılama, anksiyete ve depresyon gibi zihinsel sağlık sorunları olan bireylerde sıkıntıyı azaltmada etkisiz kalmakta ve olumsuz duygusal durumlardan kurtulmayı zorlaştırmaktadır. Benzer şekilde, fiziksel acıyı bastırmanın da acıdan kurtulma sürecini yavaşlattığı gözlemlenmiştir. Buna karşılık, olumsuz duyguları ve deneyimleri kabul etmenin psikolojik sağlık için daha faydalı olduğu ve olumsuz duygusal tepkileri azalttığı belirtilmektedir.
Sosyal Medya ve Kendini Sunum
Toksik pozitiflik, sosyal medya platformlarında oldukça yaygındır. Kullanıcılar genellikle hayatlarının sadece olumlu ve düzenlenmiş anlarını ("highlight reel") paylaşma eğilimindedir. Bu durum, sosyal medyada bir pozitiflik yanlılığı yaratır ve olumsuzluğun dışlanmasına neden olur. Sosyal medya fenomenleri ve içerik üreticileri, kendi başarı öykülerini paylaşarak ve bu başarıyı olumlu bir bakış açısına sahip olmaya bağlayarak toksik pozitifliği yayabilirler. Bu tür içerikler, mutluluğun bir seçim olduğu ve olumlu düşünmenin tüm sorunları çözeceği gibi gerçekçi olmayan ve zararlı olabilecek mesajlar verebilir.
Araştırmalar, toksik pozitifliğin bir kendini sunum stratejisi olarak kullanıldığını göstermektedir. Kullanıcılar, başkaları üzerinde olumlu bir izlenim bırakmak amacıyla gönderilerini stratejik olarak olumlu bir anlatı etrafında şekillendirir.
Algılanan Niyetler ve Sosyal Karşılaştırma
İnsanların, sosyal medyada sergilenen toksik pozitifliğin arkasındaki niyetleri farklı şekillerde algıladıkları bulunmuştur. Bir çalışma, "Algılanan Toksik Pozitiflik Niyetleri" (TPI) olarak adlandırılan bu algıları beş ana faktörde toplamıştır:
- Gerçek Dışı Kendini Tanıtma Niyetleri: Gönderi sahibinin gerçek benliğini veya sorunlarını gizleme amacı taşıdığına dair algı.
- Kötü Niyetli Kendini Tanıtma Niyetleri: İçeriğin, başkalarını kıskandırmak veya kendilerini daha az şanslı hissetmelerini sağlamak amacıyla paylaşıldığına yönelik inanç.
- Kişisel Kendini Tanıtma Niyetleri: Gönderi sahibinin dikkat çekme veya başkalarının kendisi hakkında olumlu düşünmesini sağlama niyeti.
- Ticari Kendini Tanıtma Niyetleri: Paylaşımların para kazanma, takipçi sayısını artırma veya ürün tanıtma gibi ticari amaçlar taşıdığına dair algı.
- Pozitifliği Teşvik Etme Niyetleri: İçeriğin başkalarına ilham verme, bilgi veya fikir paylaşma gibi özgecil (fedakar) bir amaçla paylaşıldığına yönelik inanç.
Bu farklı algıların, bireylerin sosyal medya deneyimleri üzerinde çeşitli etkileri vardır. Özellikle olumsuz niyetler (gerçek dışı, kötü niyetli, kişisel ve ticari kendini tanıtma) algılandığında, kullanıcıların yukarı doğru sosyal karşılaştırma yapma olasılığının arttığı gözlemlenmiştir. Yukarı doğru sosyal karşılaştırma, bireyin kendini başkalarından daha kötü veya yetersiz görmesiyle sonuçlanan bir süreçtir. Bu karşılaştırma süreci, bireylerin kendilerini sosyal medya normlarına uydurma çabasıyla kendi benliklerinin sahte versiyonlarını sunma olasılığını artırır. Yani, kullanıcılar başkalarının sahte veya abartılı pozitiflik sergilediğini düşündüklerinde, kendileri de benzer şekilde davranma eğilimi gösterebilirler.
Zihinsel Sağlık Stigması
Toksik pozitiflik, zihinsel sağlık sorunlarına yönelik damgalamayı (stigmatizasyon) artırabilir. Mutluluğun bir seçim olduğu ve olumsuzluktan kaçınılması gerektiği fikri, depresyon gibi zihinsel sağlık sorunları yaşayan bireylerin zayıf veya yeterince çabalamayan kişiler olarak algılanmasına yol açabilir. Bu durum, insanların yardım arama konusunda isteksiz davranmalarına neden olabilir ve mevcut zihinsel sağlık sorunlarını daha da kötüleştirebilir.